Ülkenin halet-i ruhiyesi ile ilgili söz söylemeye gerek yok sanırım. Zira ülkenin ruh hali hiçbir dönem normale dönmemiştir, bundan sonraki süreçte de dönmeyecek gibi görünmektedir. Ülke de yüksek tansiyon hastalığı bulunmaktadır. Tansiyon sürekli yüksek seviyededir ve kimi zaman da kontrol altına alınamamaktadır. Kronikleşen sorunlara sürekli yenileri eklenmekte üstelik diğerleri çözüme kavuşamadan daha güncel sorunlar peyda olmaktadır. Hepsi de birbirinden önemli olan konular, yenisi gelince geçmişte kalan ve en az yeni meydana gelen sorun kadar önemli olan sorunu geriye itmekte ve gündemden düşürmektedir.
Hemen hemen her kesim tarafından eleştirilere maruz kalan ve darbe anayasası olarak anılan son anayasamız olan 1982 anayasası mecliste tanık olduğumuz trajikomik görüntüler eşliğinde referandum sürecine girmiş bulunmaktadır. Muhalif olan partilerden birinin yok sayıldığı, diğerinin de sözlü ve fiziksel saldırılara maruz kaldığı bu sürecin sonunda iki partinin desteğiyle yapılan değişiklikler referandum sürecine girmiştir.
Ülke yaşadığı dondurucu kışa inat ateşli bir şekilde anayasa değişikliği süreci ile sıcak bir gündem içine girmiş bulunmaktadır. Suriye sınırlarında verilen şehitler, kentlerde yaşanan patlamalar ve silahlı çatışmalar, üç aylık zaman dilimleri şeklinde uzatılan OHAL(olağanüstü hal) süreci ve akabinde KHK(kanun hükmünde kararname) ile görevden alınan ve iade edilen devlet memurları, terör örgütüne mensup olmaktan yargılanan ve içerde bulunan akademisyen ve gazeteciler… Tüm bunlar şimdilik çok acil olan anayasa değişikliğinin gerisinde bulunmaktadır. Ne de olsa 18 madde de yapılacak olan değişikliklerle (1) ülkemiz refah ve huzur içinde yaşanacak bir ülke olacak.
Ülkemiz birdenbire paralelinden dikine terörün her türlüsünden kurtulacak, yabancı yatırımcı akın akın ülkemize gelecek ve ekonomimiz kriz nedir bilemeyecek, gazeteciler ve akademisyenler özgürce fikirlerini beyan edebilecek, insanlar korkusuzca ve özgürce kalabalıklar arasında dolaşabilecek ve istediği yerde eğlenebilecek ve hatta Suriye’de devam eden iç savaş bile son bulacak ve ülkesinden kaçmak zorunda kalan ve canı pahasına Avrupa’ya gitmek isteyen mülteciler kendi topraklarında özgürce yaşayabilecekler.
Tüm bunlar olacaksa koşa koşa sandığa gider ve evet denir tabiî ki. Maalesef bu dediklerimin hepsi hayal olamayacak kadar güzel. Yaşanan istikrarsızlık ve karmaşadan faydalanma çabası adeta. Halk, ülkede yaşanan kaosun yapılan bu değişikliklerle düzelebileceğine inandırılmaya çalışılıyor. Oysa gerçekler kabak gibi ortada.
Yapılması gereken ise çok basit; şu parti böyle dedi bu parti şöyle dedi, filan siyasetçi onaylıyor falan şarkıcı onaylamıyor değil. Orta zekaya sahip, okuma yazması olan bir vatandaşsan açacaksın maddeleri tek tek bakacaksın. Yapılmak istenen ne, anlamaya çalışacaksın. Bir kişiye bağlanan yetkileri inceleyeceksin. Yeni anayasa neler getiriyor, hangi amaçla yapılıyor kavramaya çalışacaksın. Şuanda tek kişiye yüklenen yetkiler ileriki zamanda senin istemediğin bir kişiye de verilebilecek yetkiler olabileceğini düşüneceksin. Aklın varsa kimsenin referansına ihtiyacın yoktur. Neydi ilk emir: “OKU”
Kaynaklar