Partiler arasında koalisyon pazarlığı çoktan başlatıldı. Bir tarım uzmanı olarak, çiftçilerin gelir dağılımından daha yüksek düzeyde pay alması ve buna koşut olarak Türkiye’nin tarımsal üretim atağına kalkması için kimi önerileri, yeniden parti kurmaylarına hatırlatmak istiyorum.
İşte bu öneriler.
Toprak Reformu Yapılmalı.
Türkiye’de, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere çiftçilik yapmak isteyen topraksız ya da az topraklı çiftçilerin toprak reformu aracılığı ile yeterince topraklandırılması zorunludur. Örneğin, Diyarbakır’da toprakların yüzde 41’inden fazlası ailelerin yüzde 3’ünün denetiminde. Şanlıurfa’da da 10 milyon dekara yakın arazinin yüzde 30’una yakını ailelerin yüzde 1.5’ine ait. Bölgenin mayınlı toprakları da topraksız köylülere dağıtılmalı.
Tarımsal Desteklemeler Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere verilmeli.
Türkiye’de, küçük ve orta ölçekli işletmeler, tarımsal işletmelerin hala büyük bir çoğunluğunu oluşturuyorlar. Desteklemelerde bu işletmeler temel alınmalı ve destekler, Milli Gelir’in en az yüzde 2’si olmalı. Tarımsal Destekleme Kurumu kurulmalı ve Tarımsal Destekleme Çerçeve Kanunu ivedilikle çıkarılmalı.
Tarımsal Desteklemeler Kooperatifleşmeyle Birlikte sağlanmalı.
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler tarımsal kooperatiflerde örgütlenmek zorundadır. Kooperatifleşmeyi desteklemek için; Girdilerden KDV ve ÖTV alınmamalı. Kooperatifler aracılığıyla üreticileri sanayici yapmalı. Katma değer, ancak bu şekilde üretende kalabilir. Aksi durumda üreticilerin oligopol duruma gelmiş sanayicilerle başa çıkmaları olası olamaz. Kooperatiflerin işledikleri malların KDV’leri de düşürülmeli.
Tarım Kredi Kooperatifleri’nin de çiftçinin ihtiyaçlarını karşılar duruma gelmeleri amaçlanmalı. Kooperatifler Bankası kurulmalı.
Üretici ve tüketici yararına çalışan, aracıların dışlandığı pazarlama kanalları kurulmalı.
Tarımsal amacı kooperatiflerin mallarını en kısa şekilde tüketicilere ulaştırılması için gerekli düzenlemeler yapılmalı ve üreticiyi korumak amacıyla Sertifikalı Depoculuk ve Depo Makbuzu Sistemi geliştirilmeli.
Özelleştirilen Tarımsal Kit’ler yeniden kamulaştırılmalı.
Çiftçi lehine piyasa düzenlenmesi için Tarımsal Kitlerin yeniden kurulması gerekmektedir. Şimdiki durumda pazar fiyatı çok az sayıda şirketin elindedir.
Tarım toprakları korunmalı.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun 13.maddesi yürürlükten kalkmalı.
-Ülkesel Arazi Kullanım Planı yapılmalı ve meralar, ovalar, zeytinlikle, ormanlar kanun gereğince koruma altına alınmalı ve tarımsal SİT ilan edilmeli.
-Toprak Koruma Kurulları, amaç dışı tarım arazisi talanının aracı olarak kullanılmamalı, kurullar üzerindeki bürokratik ve siyasal baskılar kaldırılmalı.1998 yılında kabul edilen 4342 sayılı Mera Yasası’nın uygulanmasına özen gösterilmeli.
Gıda Egemenliği Korunması ve tarım ürünleri ithalatı engellenmeli.
Türkiye’nin gıda egemenliği, ulusal gıda pazarının adil olmayan dış ticarete karşı gümrük vergilerinin düzeyini yükseltme ve çiftçilerin genetik, toprak ve su gibi kaynaklar üzerinde haklarının tekelci şirketlere karşı korunması gibi önlemlerle alınmalı. Bunun sağlanması da, ekonominin diğer dallarında olduğu gibi kamunun denetimiyle olasıdır. Bu bağlamda uluslararası finans kuruluşlarının müdahalesi önlenmeli, iç pazara sermaye giriş ve çıkışları denetlenmelidir.
Tarım yasaları yeniden düzenlenmeli.
Tarımla ilgili yasalarda tam bir karmaşa vardır. Örneğin köylülerin örgütlendirilmesiyle bağlantılı yasa ve yönetmeliklerde görev alanları çatıştırılmış ve sık sık değiştirilmektedir. Bu da çiftçilerin güçlenerek tarım politikalarını yönlendirmesini olumsuz etkilemektedir.