Cihat

Padişam, benden daha iyi bilirsiniz ki, din ve mezhep ruha hükmeder ve bize öte dünyanın nimetlerini vaadeder. Şu kadar ki, milletlerin netimini belli eden din ve mezhep dildir.

Dinin yeri, ezeli. Öncesiz, gerçeklerdir. Şayet, din bu yerde durup kalmazsa yani dünya işlerine de karışırsa, hepimizi yok eder ve kendisi dahi yok olur.

Yukarıdaki satırlar Osmanlı devlet adamlarından MISIR Prensi Mustafa Fazıl Paşa’nın, Paris’ten Sultan Abdülaziz’e yazdığı 18 sayfalık mektuptan bir bölüm.

Aynı mektubun başlangıç bölümünde de «Padişahların saraylarına en zor giren şey doğruluktur” ibaresi yer alıyordu.

Paşa’ya göre Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumu ve yapılması gereken reformları açıklıyor ve laik bir idare kurulması öneriliyordu.

Paşanın mektubu 7 Mart 1867’de «La Liberte” gazetesinde yayımladı. Daha sonra İstanbul’da tercüme edilip kitapçık halinde çoğaltılarak dağıtıldı.

Birçok Avrupa gazetesinde yer aldı ve büyük yankı uyandırdı. Memleketin, ancak dinin dünya İşlerinden ayrılmayla kurtulup ilerleyeceği, buna aykırı davranılması halinde, toplumun uyuşukluktan asla kurtulamayacağı, o zamanlarda da bilinmekte idi.

Biraz gerilere gittiğimizde;

Bir kültürün ve toplumun (devlet) bunamışlığı ve ihtiyarlamışlığı kavramını ilk kez İbni-Haldun (1334-1406) ortaya atmıştır. Bu tür toplumsal hastalığın tek nedenini bu İslam düşünürü ve tarihçisi, her türlü bilimsel ve ussal önlemlerin yerine dinsel önlemleri koymak diye anlatır. (Mukaddime) Bunun açıklaması da şöyle:

Eğer bir toplum bunamışlık ve kocamışlık sürecine girer de o toplumun devleti kurtuluşun çaresini dinsel önlemlerde aramaya kalkışırsa, Tanrı bile artık böyle bir toplumu çöküp, çözülmekten kurtaramaz

2002 yılından beri her gün İmam Hatip’lilerle, türbanla, tarikatlarla yatıp kalkıyorlar. Ülkenin geleceğini, Kurtuluşunu dinsel öğelerde aramaya başladılar. 1994 ten başlayarak işi o kadar ileri götürdüler ki; ‘CİHAT’ hazırlığı yapmaya başladılar. Ülkemizde Müslüman Kardeşler Örgütünün elebaşlarını ağırlamaya, Müslüman Topluluklar Birliği, Uluslararası İslam Düşüncesi Konferansı,v.b. gibi çalışmalar yapıldı. Tüm harcamalar İstanbul devlet bütçesinden karşılandı.

Bu arada tüm bu yasadışı eylemlere karşı mücadele etmek yerine ılımlı muhalefet yapacağım söylemi ile Deniz Baykal: Müslüman Kardeşlerin teorisyeni, siyasal İslam’ın fikir babası SEYİT KUTUP’u televizyon ekranlarında, Edebali, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli ile eş tutarak adeta Tayyip Erdoğan’ın eylemlerine ortak oluyordu.

Özellikle Cemaat – AKP kavgası sonrasında ortaya çıkan yolsuzluk, rüşvet, kadrolaşma faşizan baskılar ve TIR olayları ile tehlikenin ne kadar büyük olduğu herkes tarafından görülmektedir. El-Kaideye gönderildiği iddia edilen tonlarca silah ve diğer malzemelerin nerde ve nasıl kullanılacağı şimdilik bilinmemektedir.

Bunları da sevebilirsiniz