5. İzmir İktisat Kongresi Üzerine

Geçtiğimiz ay, İzmir’de 30 Ekim – 1 Kasım 2013 tarihleri arasında Kalkınma Bakanlığı’nın organizasyonunda «5. İzmir İktisat Kongresi « düzenlendi.

Kongrenin ana teması «Küresel Yeniden Yapılanma Sürecinde Türkiye Ekonomisi” olarak belirlenmişti.

Kongrede, küresel ekonomik gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisi, yüksek ve istikrarlı büyümeden, kamu yönetimi reformları ve uluslararası ticarete değin ülkemizin önümüzdeki dönem politikalarına ışık tutacak tartışmaların yapılması amaçlandığı bildiriliyordu.

Kongre bitiminden sonra bir açıklama yapan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 5. İzmir İktisat Kongresi´ni, 1. İzmir İktisat Kongresi’nin ruhuna uygun bir temelde yapmaya gayret ettiklerini ve ilk kongrede olduğu gibi ekonominin ne kadar önemli olduğunun vurgulandığını belirtti.

Gerçekten durum böyle mi oldu?

1.İZMİR İKTİSAT KONGRESİ’NİN RUHU NEYDİ?

1. İzmir İktisat Kongresi, daha Cumhuriyet ilan edilmeden ve Lozan Antlaşması imzalanmadan 17 Şubat’ta başlayıp 4 Mart’a kadar devam etmişti.

Türkiye´nin çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi zümrelerinden seçilen 1135 üyenin katıldığı kongrede, bu grupların hazırladığı “Misak-ı İktisadî Esasları” tartışılmış ve kabul edilmişti.

İzmir İktisat Kongresi ile ekonominin olanakları belirlenmiş ve hedefler tayin edilmiş, karma ekonomi modelinin temelleri hazırlanmıştı.

İzmir İktisat Kongresi’nin en önemli kararları şöyle sıralanıyordu;

– Hammaddesi yurt içinde üretilen ya da üretilme olanağı olabilecek sanayi dallarının kurulması gerekmektedir.

– El işçiliğinden ve küçük imalattan hızla fabrikaya ya da büyük işletmeye geçilmelidir.

– Devlet yavaş yavaş iktisadi görüşleri de olan bir organ haline gelmeli ve özel sektörler tarafından kurulamayan girişimler devletçe ele alınmalıdır.

– Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir Devlet Bankası kurulmalıdır.

– Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir.

– Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır.

– Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması sağlanmalıdır. Demiryolu inşaat programına bağlanmalıdır.

– İş erbabına amele değil, işçi denmelidir. Sendika hakkı tanınmalıdır.

Kısaca,1. İzmir İktisat Kongresi’nin ruhu, ulusal bağımsızlığa koşut bir ekonominin gerçekleştirilmesine yönelikti.

Eksiklikleri yok muydu? Elbette vardı. Kongreye her kazadan gönderilen sekiz kişi milleti temsil edecek ve delegelerin söyleyeceklerine itibar edecekleri bildirilmişti.

Ancak, toprağa sahip olmadan çalışan ortakçı ve yarıcı kongrede tam olarak temsil edilememişti.

Diğer yandan kongrede sanayici ve sanayi işçilerini temsil edenler, tarım işlerinde çalışan ve kongrede temsil edilemeyen işçilerin çıkarlarını savunmayı düşünmemişlerdi.

Buna karşılık 5. İzmir İktisat Kongresi’nde hedeflenen ekonomide kamuoyu ile paylaşılacak stratejik bir ufkun olmadığı gözlemlendi. Genel olarak 2023 hedeflerinin tutması için yapılması gerekenler liberal-kapitalist dünya görüşüne göre sıralanıyordu.

5. İzmir İktisat Kongresi’nde, sistemi oluşturan bütün sosyal sınıf ve katmanlarına yönelik bildiriler yerine, salt tekelci sermayenin ve onların denetimdeki kurum ve kuruluşların görüşlerini yansıtan ve çıkarlarını gözeten bildiriler sunuldu.

Örneğin tarım adına dile getirilen yaklaşımlar, Türkiye’de büyük çoğunluğu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine dev kapitalist işletmelerin, bir başka deyişle şirket tarımcılığının desteklenmesi üzerine kurgulanmıştı. Bu doğru muydu? Bildirilerde, köylülüğün tasfiyesi ile ortaya çıkacak sorunların çözümüne ilişkin önermeler ortalıkta gözükmüyordu.

İşçi sınıfı adına hiçbir konuşmacı yoktu. Tarımsal amaçlı kooperatifler ve çiftçi temsilciler çağrılmamıştı. Esnaf temsilcileri de ortalıkta gözükmüyordu.

Kısaca, kongre üretici kesimlerin temsilcilerinden yoksundu.

5. İZMİR İKTİSAT KONGRESİ’NDE DEMOKRASİ VAR MIYDI?

Şu soruları soralım?

– Kongre hazırlıkları çok aceleye mi getirildi?

– İşçi, köylü ve esnaf örgütleri neden çağrılmadı?

– Siyasi partilerin temsilcileri neden temsil edilmedi?

– Bildiriler neden liberal-kapitalist dünya görüşüne sahip bireylere hazırlatıldı? Bir demokraside farklı ekonomi politikaları savunmak da gerekmez miydi?

Özetle, 5. İzmir İktisat Kongresi üretici sınıf ve katmanlarının katılımından uzak, liberal-kapitalist egemen çevrelerin kendi çaldıkları ve kendilerinin oynadıkları bir etkinlik olarak başladı ve sonuçlandırıldı. Diğer bir deyişle, bu kongrenin, hala ekonomide tek ve biricik gerçeğin liberal-kapitalist sistem olduğunu sanan bir yaklaşımın sonucu olarak şekillendirildiği söylenebilir.

Diğer yandan işçi, köylü ve esnaf örgütlerinin olmayışı yanında kongreye çağrılan bilimcilerin de tek yanlı olduğu gözlemlendi. Bilimsellik adına egemen çevrelere hizmet eden akademisyenlere de ağırlık verildi.

Örneğin, oturumlarda yapılan en hafif eleştirilere karşı söz alan ve «Kamu parasıyla buraya gelip hükümeti eleştiremezsiniz.” diyen akademisyenler de vardı.

İnsanın aklına şu da gelmiyor değil? Acaba kongreyi düzenleyenler, bildiri sahiplerini bilerek demokrasi deyip demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan ifade ve fikir özgürlüğüne dayanamayan militanlar arasından mı seçti ?

Bunları da sevebilirsiniz