ABD´nin Rusya Raporları Üzerine

Hızla değişen dünya, ABD’yi diğer ülkelere karşı yürütülen siyasetini, yeniden düzenlemesine mecbur etmektedir. Bu yeni dönemde Rusya da istisna değil. Mali krize, Orta Doğu´daki siyasi değişimlere, Irak’taki ve Afganistan’daki savaşlara rağmen, ABD strateji uzmanları söz konusu ülkeyi hep önde tutmaktadırlar. Amerikan kökenli çeşitli think tank kuruluşlarının etkinlikleri bunun açık göstergesidir.

Muhafazakâr yönlü iki analitik merkez: Harvard Üniversitesi’nin Bilim ve Uluslararası İlişkiler Belfer Merkezi ve Washington’da yer alan ulusal çıkar merkezi, bugünlerde ABD’nin Rusya ile siyasetin esas eğilimlerini ve kendi tavsiyelerini kapsayan “Rusya ve ABD’nin Ulusal Çıkarları” (Russia and U.S. National Interests. Why Should Americans Care? Task Force on Russia and U.S. National Interests Report) adında ortak bir rapor yayımladılar.

Rapor yazarları arasında, Karnegi Vakfı Rusya ve Avrasya Programı Başkanı, ABD’nin eski Moskova Büyük Elçisi Jeyms Kollinz, ünlü diplomatı, ABD´nin BM eski büyükelçisi Zalman Halilzad («Önümüzdeki 15 yılda Rusya arazisinde ABD Hava Kuvvetleri’nin Askeri Operasyonları” adli ilginç kitabın yazarı) gibi isimler yer almaktadırlar.

Yazarlar raporun önsözünde «Rusya, ABD dış siyasetinde önceliliğini korumalıdır” vurgusunu yapıyorlar. Onlara göre, Rusya’nın “yönlendirilmesi” ABD’nin ana çıkarları* için fevkalade önemlidir.

Yazarlar aynı zamanda ABD yönetime Rusya’ya karşı aşağıdaki faaliyetlerde bulunmasını tavsiye ediyorlar:

-Tüm silahların, silahlı plütonyumun ve zenginleştirilmiş uranyumun güvenlik standartlarının yol haritasının oluşma sürecine katılmasına ve stratejik nükleer savaş başlıklarının bine kadar azalmasını sağlayan yeni anlaşmanın imzalamasına Rusya’yı sevk etmek;

-Enerji sektörüne yatırım şartları ile ilgili Rusya’ya baskı yapmak.

– Rusya’yı, Pakistan’a teröristlere destek verme konusunda baskı yapmak üzere sevk etmek.

– AB ve Gürcistan ile ilişkilerin düzeltilmesi hususunda Rusya’ya baskı yapmak.

– ABD Kongresi’nden Rusya’da yolsuzlukla ilgili yeni yasa tasarının çıkarılması.

– Rusya’daki demokrasi ve piyasa reformlarına desteğin verilmesi.

Rapor yazarları, yanılsamalardan uzak durulmasını teklif etmektedirler. Onlara göre; Moskova yalnız demokrasi yolu ile değil, yeni imparatorluk hırsları etkisi ile de hareket edebilir. Yazarlar Rusya’nın eski SSCB sınırlarında, kendi etkisini güçlenmesinin peşinde olduğunu da vurguluyorlar.

Konulardan birinde Moskova’ya baskı yapmamasını, diğerinde uzlaşma sağlanmasını, üçüncüsünde ise Rusya ile ortak projeler yapmasını öngören belgenin yumuşak tonuna rağmen, görülen genel yaklaşım serttir.

Rus yorumculara göre belgede bazı çelişkiler mevcut, örneğin, raporda Rusya’nın Çin’e silah ve teknoloji satışı, “istikrarsızlaştırıcı” bir olay olarak isimlendirilmektedir. Hâlbuki resmi belgelere göre Meksika’da uyuşturucu çetelerde bulunan silahların %65´i ABD´den getirilmiştir.

ABD’nin enerji siyasetinde, ana noktalardan birisi Orta Asya’da ve Hazar Denizi bölgesinde güvenliğin güçlendirilmesidir. Şunu vurgulamak gerekir; ABD tarafından desteklenen NABUCCO Projesi, Rusya’nın ve İran’ın çıkarlarına aykırıdır. Oysa müzakerelerin ilk aşamasında, boru hattının söz konusu ülkenin arazi üzerinden çekilmesi gündemdeydi. Bununla birlikte, Rus strateji uzmanlarına göre ABD, kesintisiz enerji sevkiyatına ihtiyaç duyan Çin’in petrol ve doğal gaz nakli üzerine kontrol sağlamasının peşindedir.

Üç ana ayağa (diplomasi – gelişme – savunma) dayanan Obama yönetimin küresel stratejisinin ışığında ve akıllı güç yöntemi çerçevesinde; ABD’nin, Rusya’ya karşı siyasi tutumu yalnızca aşağıdaki formatın içerisinde gerçekleşebilir. Diplomasi konusunda temele önleyici tedbirler, gelişme mevzusunda ise ABD oligarşisinin ve Dünya Bankası ile IMF’nin çıkarları koyulmaktadır. Savunmaya gelince, esas amaç askeri üstünlük çerçevesi içerisinde iş birliği yapmaktır.

Son zamanlarda ABD strateji uzmanlarının gündeminde Avrasya Birliği (Rusya Federasyonunu, Kazakistan’ı ve Belarus’u bir araya getiren anlaşma- A.İ) konusu esas odak noktalarından biri olmuştu. Genel olarak değerlendiriciler, geleneksel bir yaklaşım izlemekteler. Onlara göre bu tür kurumları Kremlin, SSCB’nin yeniden kurulması için kullanmaktadır.

Fakat bazıları farklı düşünmektedir, onların arasında Starftor Araştırma Merkezi uzmanı Lauren Goodrich kendi makalesinde; “Russia: Rebuilding Empire While it can“, ABD’nin Rusya’ya karşı samimi olduğundan şüphe duymaktadır. Bu uzmana göre Rusya, ABD için geçici bir “dost” idi. Yani, ABD yönetimi Rusya’yı yalnızca Afganistan ve İran’daki durumlardan dolaylı “kullanmaktaydı” ve bu konuda başarıya ulaştı.

Moskova bir taraftan sınırlarının Afganistan’a ulaşım koridoru gibi kullanımına izin verdi, diğer taraftan ise İran’a C-300 füzelerini satmaktan vazgeçti. Yani Amerika’nın istediklerini hayata geçirdi. Bize göre bu, bir Rus paradoksudur, hem rakiplere meydan okumak, hem de kendisinin demokrat düşüncelere sahip olduğunu göstermek için Batıya boyun eğmek.

Bununla birlikte yazar şunu hesap etmektedir: Rusya’nın Avrasya’da artan etkisi, ABD’in küresel liderliği için bir tehlikedir. Fakat unutmamak gerekir ki, Rusya için, jeopolitik ve jeoekonomik genişleme, kendi sınır güvenliğini sağlamasının tek yoludur. Bundan dolaylı, Rusya Federasyonu, tüm tarihi boyunca olduğu gibi şimdi de komşu alanların güdümünde olması için çaba gösterecektir.

Lauren Goodrich’e göre SSCB’nin dağılmasından sonra, Birleşik Devletler, Rusya’nın çıkar alanlarına “saldırmaya” başladı. Örneğin, eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin NATO ve AB üyelikleri için destek verdi. Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan’da yaşanan “turuncu” devrimlerin arkasında yer aldı. Orta Asya’da askeri üsler kurdu ve Rusya’nın sınırlarına yakın olan alanlarda füze sistemlerinin kurulması yönünde beyanlarda bulundu. Yani Rusya’nın bu ortamda komşularla şekillenen yeni temas stratejileri ve Avrasya ekonomik birliğinin kurulması oldukça doğal karşılanmalıdır.

Lauren Goodrich açıkça «Rus İmparatorluğu’nun yeni versiyonunun oluşumu ve ABD’nin mevcut devletin sınırlarına etkisinin çakışması, Moskova ile Washington arasında yeni ihtilafları ortaya çıkaracaktır” diyor. Starftor´un uzmanı önümüzdeki birkaç yılda, Rusya’nın kendi tarihi gelişiminde, bölgesel imparatorluk statüsüne dönmek için belki de son fırsatı yakalayacağını düşünüyor. Fakat bununla birlikte, Rusya eski rakibi olan ABD ile yine karşı karşıya gelecektir.

Süreci beklemeye hiç gerek yok. Kasım 2011’de Belarus ve Kazakistan ile ortak ekonomik alan kuran Rusya, ilk darbeyi 4 Aralık 2011 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinden sonra aldı. Hem ABD yönetimi hem de AB, seçimleri tanımadığını ve yeniden yapılmasını talep etmektedirler. Öte yandan ABD Kongresi Rus muhalif gruplara mali desteğin artması ile ilgili yasa tasarısını gündeme almaktadır.



* 1) Nükleer silah 2) Nükleer silahın yayılmama programı 3) Terörizme karşı faaliyetler 4) Jeopolitik yeni küresel güç rolünü üstenen Çin’in yönlendirilmesi 5) Afganistan 6) Enerji konuları 7) G-8 ve G-20 formatında uluslar arası maliye sorunları 8) Jeostrateji

Bunları da sevebilirsiniz