Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i yıkmak isteyenlerin bol olduğu bir dönemdeyiz…
Konuyu, İslam ve Osmanlılık açısından ele alan bağnaz çevrelerin zaten yıllardır ne Atatürk’e tahammülleri vardır ne de Cumhuriyetin üzerine oturduğu laik rejime…
Ama son 20-30 yılda en az onlar kadar radikal bir grup ‘türemiştir’… Bunlar, Boğaz’da ‘paşadede’lerinden kalma yalılarda oturur, AB’den aldıkları desteklerle çöreklendikleri gazete köşelerinde ve/veya işgal ettikleri vakıf üniversitesi kürsülerinde Mustafa Kemal’i ve onun kurduğu Cumhuriyeti yerden yere vururlar…
Yandaş veya yarı yandaş televizyonların (yandaş olmayan kalmadı ya!) vazgeçilmez konuklarıdır bu tipler…
Televizyonda bunları tanımak zor değildir; önce sinsi sinsi durup alttan bakarak karşı görüştekini alaycı bir tavırla izlerler, sonra da ağızları tükrük saçarak açıktan saldırıya geçerler ve kendi görüşünde olmayanı susturmaya çalışırlar…
«Kemalist cumhuriyetçilik, anti-demokratik cumhuriyetçiliktir” diye zehir zemberek konuşmalar yapar, yazılar yazarlar…
Bunlardan, Atatürk Cumhuriyeti karşıtlığı sayesinde İstanbul’daki bazı vakıf üniversitelerine çöreklenenlerin vermekte olduğu zarar her şeyin üstündedir…
Çünkü onların hedef kitlesi üniversite gençliğidir ve yeni vatan hainleri yetiştirmek bakımından büyük bir şansa sahiptirler…
İçerde gericilerle, dışarıda ise AB üyesi devletlerle el ele veren bu fırsatçılar ürettikleri «İkinci Cumhuriyet” kavramı ile Kemalizm’in hakkından gelebileceklerine inanmaktadırlar…
****
Mustafa Kemal Cumhuriyeti’ni; anti-demokratik, hukuka saygısız, askerci, despot ve küreselleşmeye karşı bulan bu ‘İkinci Cumhuriyetçi’ kesim, amaç birliği içinde bulunduğu hükümetten de büyük destek görmekte adeta bir görev bölüşümü içinde bulunmaktadırlar…
Bu iş bölümünde ‘İkinci Cumhuriyetçiler’ media ve AB ile ilişkileri yürütür, hükümet ise yürütme ve yargıyı yönlendirerek ‘infaz’ sisteminin eylem bölümünü üstlenir…
Öylesine başarılı olmaktadırlar ki, bu işbirliği sayesinde ‘ürettikleri’ davalarla Türkiye’de Atatürk Cumhuriyetçilerini ‘bertaraf’ etme aşamasına gelmişlerdir bile…
Nice Atatürkçü yazar, öğretim üyesi, asker ve yurtsever, bu işbirliğinin ürünü olarak, nedeni bile bilinmeden yıllarca ‘içerde’ tutulmaktadır…
****
‘İkinci Cumhuriyetçiler’ ile gerçek Atatürk Cumhuriyetçileri arasında-adı fazla geçmeyen- bir başka grup daha vardır…
Bunlara ‘Bir buçuk Cumhuriyetçi’ de denebilir…
Kimler olduklarına bir göz atarsak, bunların -kişilikleri gereği- hiçbir zaman ‘tam’ olamayacaklarını, hep ‘yarım’ kalmaya tutsak olduklarını görürüz…Bunları büyük bölümü şu kişilik yapısına sahiptir:
Korkak ikinci cumhuriyetçiler…
‘İkinci Cumhuriyetçi’lere öykünen omurgasız solcular…
Sanatçı sayıldığı(!) için, ‘Sanatçılık karşı çıkmaktır’ kuru söylemine kapılarak kendini göstermeye çalışanlar…
İkinci Cumhuriyetçilerin enternasyonalist mantığını taşımasına karşın ‘ne olur ne olmaz’ diye bunu belli etmemeye özen gösteren; edebiyatçılar, sosyal bilimciler, felsefeciler vs…
Açıkça söyleyemeseler de Türkiye’yi ‘fazla büyük’ bulan bazı sanatçı/siyasetçi/etnik ayrımcılar…
Bu ‘Bir buçuk Cumhuriyetçi’ takımı «ne İsa’ya ve ne de Musa’ya” yaranamaz…
Ne mal oldukları bilindiğinden, kullanılır ve atılırlar…
****
Gazete sayfalarında gördüğümüz, ‘Referanduma Evet’ sloganı atan ‘Bir buçuk Cumhuriyetçi’lerin bir bölümü buna içtenlikle inanıyor olabilir…
Ama içlerinde referandumu bir yerlere ‘mesaj göndermek’ için kullanarak bunun rantını elde etmeyi umanların sayısının çok fazla olduğu bir gerçek…
Dikkat ederseniz, ‘Birbuçuk Cumhuriyetçiler’ ‘evet’ oyu kullanmalarına gerekçe olarak paketin ‘makyajını’ öne sürüyorlar hep…
Oysa onlar da bu Anayasa paketinin, AKP iktidarının ‘yargıyı ele geçirme’ projesi olduğunu görmektedirler… Ama işte doğalarında var olan oportünizmle ‘ne olur, ne olmaz!’ diye düşündüklerinden hükümet tarafında yer almayı yeğlemektedirler…
Bunlarla oturup konuşursanız o an destek bile alabilirsiniz…
Onlara, bu Anayasa paketinin «Pandora’nın Kutusu”na benzediğini…
Yani dış görünüşünün aldatıcı, içinin ise kötülüklerle dolu olduğunu söyleseniz sizi dinlerler…
Dış görünüşte sunulan kadın hakları, özürlüler konusu ve sosyal güvenlikle ilgili düzenlemelerin, aldatıcı süslemeler olduğunu…
Fakat aslında kutunun içinin kötülüklerle dolu olduğunu bu ‘Bir buçuk Cumhuriyetçilere’ anlatmaya kalkarsanız size ‘ağzınıza sağlık’ bile diyebilirler…
Ama sakın aldanmayın! Başka bir ortamda onları keskin bir ‘İkinci Cumhuriyetçi’ olarak da görebilirsiniz…
****
Atatürk Cumhuriyeti için en tehlikeli olanlar ‘omurgasızlar’ yani bu ‘Bir buçuk Cumhuriyetçiler’dir…
Çünkü Atatürk’e ve onun kurduğu Cumhuriyete açıktan saldıranlara karşı önlem alabilirsiniz…
Bu ‘Bir buçuk Cumhuriyetçilere’ karşı önlem almanın tek yolu ise onları tanımak ve onlardan uzak durmakla olur…
Eğer tanınmıyorlarsa verdikleri zarar çok büyük olur…