YÖK Bir Yazı İle Yabancı Öğrencilere Ayrıcalık Tanıyabilir mi?

YÖK, 3 Eylül 2012 tarih ve 38502 bar kodu taşıyan ve Çukurova, Gaziantep, Harran, Kilis 7 Aralık, Mustafa Kemal, Mersin ve Osmaniye Korkut Ata Üniversitelerine gönderdiği bir yazıda şu bilgiler ve emir yer almaktadır; «Dışişleri Bakanlığı’nın ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın Suriye’de son dönemde tırmanışa geçen şiddet olayları ve derinleşmekte olan insani krize paralel olarak ülkemize sığınan Suriye vatandaşları ile Suriye’de eğitim görmekte iken ön lisans, lisans ve yüksek lisans eğitimlerine ara vermek zorunda kalan Türk vatandaşları öğrencilere uygun görülecek bir statüde üniversitelerimizde ders alma imkanı yaratılmasının yararlı olacağına ilişkin yazıları 29.8.2012 tarihli YÖK Genel Kurul toplantısında incelenmiş ve Suriye’deki durum ve gelişmeler dikkate alınarak, 2012-2013 eğitim öğretim yılına mahsus olmak üzere; … b) öğrencilerin durumlarını belirten belgeleri olmaları halinde bu belgelerin incelenerek, belgelerinin olmaması halinde ise beyanları dikkate alınarak özel öğrenci olarak ders almalarının sağlanmasını … arz ve rica ederim. (1)[1]”
YÖK’ün yedi üniversiteye gönderdiği yazıyı; Suriye vatandaşlarının ve Suriye’de eğitim görmekte iken eğitimleri yarım kalan Türk öğrencilerin durumu olarak iki ayrı bölümde incelemek doğru olacaktır.
Bu incelemeye başlamadan önce, Anayasa’da ve YÖK yasasında yer alan bazı hükümleri anımsamakta yarar görüyorum.
Anayasa’nın «X. Kanun önünde eşitlik” başlığını taşıyan 10´uncu maddesi şu hükmü içermektedir; «Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir.
«Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
«Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
«Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
YÖK yasasının, «Yükseköğretim Kurulunun görevleri” başlığını taşıyan 7´nci maddesi içinde diğer hükümler yanında şu hususlar da yer almaktadır; «Yükseköğretim kurumlarında eğitim-öğretim programlarının asgari ders saatlerini ve sürelerini, öğrencilerin yatay ve dikey geçişleriyle ve yüksekokul mezunlarının bir üst düzeyde öğrenim yapmalarına ilişkin esasları Üniversitelerarası Kurulun da görüşlerini alarak tespit etmek,
«…
«ı)Yükseköğretim kurumlarında ve bu kurumlara girişte imkân ve fırsat eşitliği sağlayacak önlemleri almak, (2) [2]”
Bu maddeden de görüldüğü üzere, YÖK, öğrencilerin yatay ve dikey geçişleri için rast gele düzenleme yapamaz. Yaptığı düzenlemelerin «imkân ve fırsat eşitliğini” zedelememesi göz önünde bulundurmak durumundadır.
Aynı yasanın, Yükseköğrenime Giriş” başlığını taşıyan 45´inci maddesinin birinci fıkrası da şu hükmü içermektedir; «a)Öğrenciler, Devlet Yükseköğretim kurumlarına, esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından tespit edilen sınavla girerler. Sonuçların değerlendirilmesinde adayların ortaöğrenimdeki başarıları dikkate alınır. Ortaöğretim kurumlarını birincilikle bitiren adaylar kendileri için yükseköğretim kurumlarında ayrılacak kontenjanlara, tercih ve puanları göz önünde tutularak yerleştirilir.”
Suriye Vatandaşlarının Yedi Üniversiteye Özel Statüde Öğrenci Olarak Kabul Edilmesi
Yukarıya alıntıladığım Anayasa’nın kanun önünde eşitlik hükmüne göre, nedeni ne olursa olsun, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz. Oysa YÖK, yedi üniversitenin rektörlerine gönderdiği yazı ile Suriye vatandaşlarına üniversitelerine kayıt yaptırmakta ayrıcalık yapılmasını istemiştir. Bu noktada bazı okurların aklına şu soru gelmiş olabilir, Suriye vatandaşları üniversitelerin birinci sınıfına alınmayacaklar, o nedenle sorun nedir? Öncelikle, başvuracakların arasında üniversite birinci sınıfa kaydolmak isteyenlerin olup olmadığını bilmiyoruz. Suriyeli sığınmacılardan bazılarının Üniversitelerin birinci sınıfına doğrudan yazılması yoluna gidilirse, anılan sığınmacılar lehine ve Türk öğrencileri aleyhine ayırımcılık yapılmış olacaktır. Zira Türk öğrenciler üniversiteye giriş sınavında başarılı olarak girmek zorundadırlar. Eğer Suriye vatandaşları anılan yedi üniversitenin birinci sınıflarına ÖSYM sınav belgesi göstermeksizin kaydedilirlerse, Türk öğrenciler de, Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesini ileri sürerek anılan üniversitelere başvurarak aynı hakkın kendilerine de tanınmasını isteyebilir.
Sığınmacı Suriye vatandaşları ikinci sınıf ve üzeri sınıflara yine transkript getirmeksizin veya getirdiği transkriptler YÖK’ün denklik verdiği üniversitelerden olmamasına rağmen kayıt yapılırsa, bana göre yine Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesi çiğnenmiş olacaktır. Zira üniversiteler yurt dışından gelerek yatay geçiş yapacak öğrencilerin durumunu bildiğim kadarı ile iki açıdan kontrol etmektedirler. Birincisi, gelinen Üniversite YÖK’ün denklik kurallarını ne denli karşılıyor ve öğrencinin hangi sınıfa devam edeceğini belirlemeye yardımcı olacak transkript belgesi var mıdır?
Burada en dikkat edilecek konulardan birisi de sığınmacılardan gelenlerin Suriye’deki medreselere devam eden öğrenciler olması olasılığıdır. Bu tür eğitim kurumlarından gelenler İlahiyat Fakültelerine veya diğer fakültelere yazılmak isterse, Üniversiteler ve YÖK medreseleri üniversite dengi olarak kabul etmiş duruma düşmeyecekler mi? Zira Suriye’de birçok medrese mevcuttur. Medreselerden gelenlerin İlahiyat Fakülteleri ve diğer fakültelerin eğitim düzenine yapabilecekleri olumsuz etkiler ve sorunlar üzerinde yeterince düşünülmeden bu kararın alındığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere buraya kadar yaptığım değerlendirmelerde sığınmacıların terör faaliyetlerine katılmadığı varsayılmıştır. Eğer bu tür olaylara karışmış olanların başvuruları soruşturulmadan kabul edilir ve kayıtları yapılırsa, Üniversitelerde ortaya çıkabilecek sorunların sorumlusu kim olacaktır?
Yedi üniversitenin rektörleri ve diğer yöneticileri YÖK’ün emirlerine uyarak Suriye vatandaşı öğrencileri YÖK kurallarına uygun belge göstermeksizin kaydederlerse, Anayasa’nın 10´uncu maddesinde yer alan «Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” hükmünü ihlal etmiş olacaklardır.
Suriye’de Eğitimi Yarım Kalmış Türk Öğrencilere Yedi Üniversitede Özel Öğrenci Statüsü Verilmesi
Bu öğrencilerin üniversitelerin birinci sınıflarına YÖK’ün yatay geçiş için aradığı belgeleri sunmadan alınmaları ve diğer sınıflara da benzeri belge olmadan kaydedilmeleri, kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olacaktır.
Suriye’de eğitim gören Türk öğrencilerin durumunu da iki bölüm altında incelemek gerekir.
Bunlardan ilki, din eğitimi almak üzere,ilköğretim veya ortaöğretimlerini Türkiye’de bitirmeksizin veya bitirerek Suriye’ye giden ve eğitimlerini Medreselerde sürdüren öğrencilerdir. Zira bazı ülkelerin Medreselerinin geçmişte eğitim belgesi aramaksızın veya eğitimlerini terk edenleri de kabul ediyorlar diye duymuştum. Anılan yedi üniversite, bu öğrencileri İlahiyat Fakültelerine mi kaydedecektir? Suriye’deki medreselere öğrenci kabul esasları ile din eğitim düzeyi, Türkiye’deki İlahiyat Fakülteleri’nin öğrenci kabul kuralları ve eğitim içeriği ile örtüşmekte midir? İlahiyat Fakültelerinde görev yapan akademisyenlerin bu konuyu aydınlatmaları gerekir.
Suriye’deki medreseler, din eğitimi dışındaki alanlarda da eğitim veriyorlarsa, bu eğitimler için öğrenci kabul kuralları ile eğitim içerikleri anılan yedi üniversitemizin İlahiyat dışı fakültelerinin öğrenci kabul esasları ile eğitim programları içerikleri ne derece uyumludur? Bu konularda topluma ne YÖK ne de yedi üniversite bilgi sunmamıştır. Toplumun bu konularda bilgilendirilmesi gerekmektedir.
İkicisi ise, YÖK’e Suriye vatandaşları ile Suriye’de okuyan Türk öğrencilerine ilişkin istemde bulunan Dışişleri ve Millî Eğitim Bakanlıkları yukarıda belirtilen hususları inceledikten sonra mı anılan yazıları yazmışlardır?
Birinci görevi, kendisine bağlı ortaöğretim kurumlarından mezun olanların hakkını ve hukukunu korumak ve gözetmek olan Millî Eğitim Bakanlığı, Suriye vatandaşları ile Suriye’de eğitim görmekte iken eğitimlerine Suriye’deki olaylar nedeniyle ara vermek zorunda kalan Türk öğrenciler için ayrıcalıklı uygulama yapılmasını talep etmekle, ortaöğretim kurumlarından bu yıl mezun olup da üniversiteye yerleşme olanağı bulamamış olan öğrencilerinin kanun önünde eşitlik haklarını ne denli korumuş oluyor?
Dışişleri Bakanlığı önerisini hangi uluslararası veya iç hukuk kurallarına dayanarak yapmıştır?
YÖK Genel Kurulu, yedi üniversiteye bu emir-yazıyı gönderme kararını aldığı toplantıda, aldığı kararı, kendi yasasının 7 inci maddesinde yer alan ve yukarıya alıntılanan «Yükseköğretim kurumlarında ve bu kurumlara girişte imkân ve fırsat eşitliği sağlayacak önlemleri almak”görevi ile nasıl bağdaştırmıştır? Aynı şekilde kurul, aldığı kararın Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesini karşılayıp karşılamadığını sorgulamış mıdır? İki Bakanlığın yazılı isteği olsa bile, YÖK yasasının 7´ inci maddesindeki bu hükme rağmen yedi üniversiteye anılan talimat yazısını göndermekle Anayasa’ya ve kendi yasasına aykırı düşülmemiş midir? YÖK, anılan yazısı ile yasasının 7´inci maddesinin anılan hükmüne istisna getirebilir mi? Bana göre hayır.
Bu noktada yanıtlanması gereken bir soru da, Türkiye’nin Suriye tuzağına düşmesine yol açan ABD ve diğer NATO üyesi ülkelerin üniversiteleri de Suriyeli sığınmacılara üniversitelerine YÖK’ün öngördüğü şekilde devam edebilme kararı almışlar mıdır? Hiç sanmıyorum.
Türkiye’deki Barolar YÖK’ün bu uygulamasını hukuki açıdan inceleyerek varsa yarattığı hukuki sorunlar konusunda en kısa zamanda toplumu bilgilendirecek bir açıklama yaparak ayırımcılığa uğramış öğrencilere yol göstermelidir. Kamu kuruluşu olmanın önde gelen işlevlerinden birisi de bu olmalı diye düşünüyorum.
Bu uygulama, bana göre, şüphesiz Türkiye’deki bazı öğrenciler aleyhine ayırımcı durumlar yaratacaktır. Bu duruma düşen öğrenciler, haklarını yasal yollarla aramadıkları takdirde, ileride idarelerin benzeri kararların aynı şekilde rahat ve kolayca alınabilmesine de olanak vermiş olacaklardır.
Şunu unutmamak gerekir ki, bir devletin Anayasasında «hukuk devleti” yazıyor olması, onu sadece kağıt üzerinde hukuk devleti olarak gösterir, ama o devletin gerçek yaşamda da hukuk devleti olabilmesini sağlayanlar ise öncelikle o ülkedeki gerçek ve tüzel kişilerin haklarının ihlal edildiğini düşündükleri anda hak aramak için yasal yolları kullanmakta duraksamıyor olması yanında yargının da bağımsız ve adil olmasıdır.
Kaynaklar
-YÖK web sayfası Duyurular Bölümü, 3.9.2012 tarih ve 38502 bar kodlu YÖK Başkanı adına Genel Sekreter tarafından imzalanmış yazı.
-4.11.1981 tarih ve 2547 sayılı YÖK Kanunu.

YÖK, 3 Eylül 2012 tarih ve 38502 bar kodu taşıyan ve Çukurova, Gaziantep, Harran, Kilis 7 Aralık, Mustafa Kemal, Mersin ve Osmaniye Korkut Ata Üniversitelerine gönderdiği bir yazıda şu bilgiler ve emir yer almaktadır; «Dışişleri Bakanlığı’nın ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın Suriye’de son dönemde tırmanışa geçen şiddet olayları ve derinleşmekte olan insani krize paralel olarak ülkemize sığınan Suriye vatandaşları ile Suriye’de eğitim görmekte iken ön lisans, lisans ve yüksek lisans eğitimlerine ara vermek zorunda kalan Türk vatandaşları öğrencilere uygun görülecek bir statüde üniversitelerimizde ders alma imkanı yaratılmasının yararlı olacağına ilişkin yazıları 29.8.2012 tarihli YÖK Genel Kurul toplantısında incelenmiş ve Suriye’deki durum ve gelişmeler dikkate alınarak, 2012-2013 eğitim öğretim yılına mahsus olmak üzere; … b) öğrencilerin durumlarını belirten belgeleri olmaları halinde bu belgelerin incelenerek, belgelerinin olmaması halinde ise beyanları dikkate alınarak özel öğrenci olarak ders almalarının sağlanmasını … arz ve rica ederim. (1)[1]”

YÖK’ün yedi üniversiteye gönderdiği yazıyı; Suriye vatandaşlarının ve Suriye’de eğitim görmekte iken eğitimleri yarım kalan Türk öğrencilerin durumu olarak iki ayrı bölümde incelemek doğru olacaktır.

Bu incelemeye başlamadan önce, Anayasa’da ve YÖK yasasında yer alan bazı hükümleri anımsamakta yarar görüyorum.

Anayasa’nın «X. Kanun önünde eşitlik” başlığını taşıyan 10´uncu maddesi şu hükmü içermektedir; «Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir.

«Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

«Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

«Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”

YÖK yasasının, «Yükseköğretim Kurulunun görevleri” başlığını taşıyan 7´nci maddesi içinde diğer hükümler yanında şu hususlar da yer almaktadır; «Yükseköğretim kurumlarında eğitim-öğretim programlarının asgari ders saatlerini ve sürelerini, öğrencilerin yatay ve dikey geçişleriyle ve yüksekokul mezunlarının bir üst düzeyde öğrenim yapmalarına ilişkin esasları Üniversitelerarası Kurulun da görüşlerini alarak tespit etmek,

«…

«ı)Yükseköğretim kurumlarında ve bu kurumlara girişte imkân ve fırsat eşitliği sağlayacak önlemleri almak, (2) [2]”

Bu maddeden de görüldüğü üzere, YÖK, öğrencilerin yatay ve dikey geçişleri için rast gele düzenleme yapamaz. Yaptığı düzenlemelerin «imkân ve fırsat eşitliğini” zedelememesi göz önünde bulundurmak durumundadır.

Aynı yasanın, Yükseköğrenime Giriş” başlığını taşıyan 45´inci maddesinin birinci fıkrası da şu hükmü içermektedir; «a)Öğrenciler, Devlet Yükseköğretim kurumlarına, esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından tespit edilen sınavla girerler. Sonuçların değerlendirilmesinde adayların ortaöğrenimdeki başarıları dikkate alınır. Ortaöğretim kurumlarını birincilikle bitiren adaylar kendileri için yükseköğretim kurumlarında ayrılacak kontenjanlara, tercih ve puanları göz önünde tutularak yerleştirilir.”

Suriye Vatandaşlarının Yedi Üniversiteye Özel Statüde Öğrenci Olarak Kabul Edilmesi

Yukarıya alıntıladığım Anayasa’nın kanun önünde eşitlik hükmüne göre, nedeni ne olursa olsun, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz. Oysa YÖK, yedi üniversitenin rektörlerine gönderdiği yazı ile Suriye vatandaşlarına üniversitelerine kayıt yaptırmakta ayrıcalık yapılmasını istemiştir. Bu noktada bazı okurların aklına şu soru gelmiş olabilir, Suriye vatandaşları üniversitelerin birinci sınıfına alınmayacaklar, o nedenle sorun nedir? Öncelikle, başvuracakların arasında üniversite birinci sınıfa kaydolmak isteyenlerin olup olmadığını bilmiyoruz. Suriyeli sığınmacılardan bazılarının Üniversitelerin birinci sınıfına doğrudan yazılması yoluna gidilirse, anılan sığınmacılar lehine ve Türk öğrencileri aleyhine ayırımcılık yapılmış olacaktır. Zira Türk öğrenciler üniversiteye giriş sınavında başarılı olarak girmek zorundadırlar. Eğer Suriye vatandaşları anılan yedi üniversitenin birinci sınıflarına ÖSYM sınav belgesi göstermeksizin kaydedilirlerse, Türk öğrenciler de, Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesini ileri sürerek anılan üniversitelere başvurarak aynı hakkın kendilerine de tanınmasını isteyebilir.

Sığınmacı Suriye vatandaşları ikinci sınıf ve üzeri sınıflara yine transkript getirmeksizin veya getirdiği transkriptler YÖK’ün denklik verdiği üniversitelerden olmamasına rağmen kayıt yapılırsa, bana göre yine Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesi çiğnenmiş olacaktır. Zira üniversiteler yurt dışından gelerek yatay geçiş yapacak öğrencilerin durumunu bildiğim kadarı ile iki açıdan kontrol etmektedirler. Birincisi, gelinen Üniversite YÖK’ün denklik kurallarını ne denli karşılıyor ve öğrencinin hangi sınıfa devam edeceğini belirlemeye yardımcı olacak transkript belgesi var mıdır?

Burada en dikkat edilecek konulardan birisi de sığınmacılardan gelenlerin Suriye’deki medreselere devam eden öğrenciler olması olasılığıdır. Bu tür eğitim kurumlarından gelenler İlahiyat Fakültelerine veya diğer fakültelere yazılmak isterse, Üniversiteler ve YÖK medreseleri üniversite dengi olarak kabul etmiş duruma düşmeyecekler mi? Zira Suriye’de birçok medrese mevcuttur. Medreselerden gelenlerin İlahiyat Fakülteleri ve diğer fakültelerin eğitim düzenine yapabilecekleri olumsuz etkiler ve sorunlar üzerinde yeterince düşünülmeden bu kararın alındığı anlaşılmaktadır.

Görüldüğü üzere buraya kadar yaptığım değerlendirmelerde sığınmacıların terör faaliyetlerine katılmadığı varsayılmıştır. Eğer bu tür olaylara karışmış olanların başvuruları soruşturulmadan kabul edilir ve kayıtları yapılırsa, Üniversitelerde ortaya çıkabilecek sorunların sorumlusu kim olacaktır?

Yedi üniversitenin rektörleri ve diğer yöneticileri YÖK’ün emirlerine uyarak Suriye vatandaşı öğrencileri YÖK kurallarına uygun belge göstermeksizin kaydederlerse, Anayasa’nın 10´uncu maddesinde yer alan «Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” hükmünü ihlal etmiş olacaklardır.

Suriye’de Eğitimi Yarım Kalmış Türk Öğrencilere Yedi Üniversitede Özel Öğrenci Statüsü Verilmesi

Bu öğrencilerin üniversitelerin birinci sınıflarına YÖK’ün yatay geçiş için aradığı belgeleri sunmadan alınmaları ve diğer sınıflara da benzeri belge olmadan kaydedilmeleri, kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olacaktır.

Suriye’de eğitim gören Türk öğrencilerin durumunu da iki bölüm altında incelemek gerekir.

Bunlardan ilki, din eğitimi almak üzere,ilköğretim veya ortaöğretimlerini Türkiye’de bitirmeksizin veya bitirerek Suriye’ye giden ve eğitimlerini Medreselerde sürdüren öğrencilerdir. Zira bazı ülkelerin Medreselerinin geçmişte eğitim belgesi aramaksızın veya eğitimlerini terk edenleri de kabul ediyorlar diye duymuştum. Anılan yedi üniversite, bu öğrencileri İlahiyat Fakültelerine mi kaydedecektir? Suriye’deki medreselere öğrenci kabul esasları ile din eğitim düzeyi, Türkiye’deki İlahiyat Fakülteleri’nin öğrenci kabul kuralları ve eğitim içeriği ile örtüşmekte midir? İlahiyat Fakültelerinde görev yapan akademisyenlerin bu konuyu aydınlatmaları gerekir.

Suriye’deki medreseler, din eğitimi dışındaki alanlarda da eğitim veriyorlarsa, bu eğitimler için öğrenci kabul kuralları ile eğitim içerikleri anılan yedi üniversitemizin İlahiyat dışı fakültelerinin öğrenci kabul esasları ile eğitim programları içerikleri ne derece uyumludur? Bu konularda topluma ne YÖK ne de yedi üniversite bilgi sunmamıştır. Toplumun bu konularda bilgilendirilmesi gerekmektedir.

İkicisi ise, YÖK’e Suriye vatandaşları ile Suriye’de okuyan Türk öğrencilerine ilişkin istemde bulunan Dışişleri ve Millî Eğitim Bakanlıkları yukarıda belirtilen hususları inceledikten sonra mı anılan yazıları yazmışlardır?

Birinci görevi, kendisine bağlı ortaöğretim kurumlarından mezun olanların hakkını ve hukukunu korumak ve gözetmek olan Millî Eğitim Bakanlığı, Suriye vatandaşları ile Suriye’de eğitim görmekte iken eğitimlerine Suriye’deki olaylar nedeniyle ara vermek zorunda kalan Türk öğrenciler için ayrıcalıklı uygulama yapılmasını talep etmekle, ortaöğretim kurumlarından bu yıl mezun olup da üniversiteye yerleşme olanağı bulamamış olan öğrencilerinin kanun önünde eşitlik haklarını ne denli korumuş oluyor?

Dışişleri Bakanlığı önerisini hangi uluslararası veya iç hukuk kurallarına dayanarak yapmıştır?

YÖK Genel Kurulu, yedi üniversiteye bu emir-yazıyı gönderme kararını aldığı toplantıda, aldığı kararı, kendi yasasının 7 inci maddesinde yer alan ve yukarıya alıntılanan «Yükseköğretim kurumlarında ve bu kurumlara girişte imkân ve fırsat eşitliği sağlayacak önlemleri almak”görevi ile nasıl bağdaştırmıştır? Aynı şekilde kurul, aldığı kararın Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesini karşılayıp karşılamadığını sorgulamış mıdır? İki Bakanlığın yazılı isteği olsa bile, YÖK yasasının 7´ inci maddesindeki bu hükme rağmen yedi üniversiteye anılan talimat yazısını göndermekle Anayasa’ya ve kendi yasasına aykırı düşülmemiş midir? YÖK, anılan yazısı ile yasasının 7´inci maddesinin anılan hükmüne istisna getirebilir mi? Bana göre hayır.

Bu noktada yanıtlanması gereken bir soru da, Türkiye’nin Suriye tuzağına düşmesine yol açan ABD ve diğer NATO üyesi ülkelerin üniversiteleri de Suriyeli sığınmacılara üniversitelerine YÖK’ün öngördüğü şekilde devam edebilme kararı almışlar mıdır? Hiç sanmıyorum.

Türkiye’deki Barolar YÖK’ün bu uygulamasını hukuki açıdan inceleyerek varsa yarattığı hukuki sorunlar konusunda en kısa zamanda toplumu bilgilendirecek bir açıklama yaparak ayırımcılığa uğramış öğrencilere yol göstermelidir. Kamu kuruluşu olmanın önde gelen işlevlerinden birisi de bu olmalı diye düşünüyorum.

Bu uygulama, bana göre, şüphesiz Türkiye’deki bazı öğrenciler aleyhine ayırımcı durumlar yaratacaktır. Bu duruma düşen öğrenciler, haklarını yasal yollarla aramadıkları takdirde, ileride idarelerin benzeri kararların aynı şekilde rahat ve kolayca alınabilmesine de olanak vermiş olacaklardır.

Şunu unutmamak gerekir ki, bir devletin Anayasasında «hukuk devleti” yazıyor olması, onu sadece kağıt üzerinde hukuk devleti olarak gösterir, ama o devletin gerçek yaşamda da hukuk devleti olabilmesini sağlayanlar ise öncelikle o ülkedeki gerçek ve tüzel kişilerin haklarının ihlal edildiğini düşündükleri anda hak aramak için yasal yolları kullanmakta duraksamıyor olması yanında yargının da bağımsız ve adil olmasıdır.

Kaynaklar

-YÖK web sayfası Duyurular Bölümü, 3.9.2012 tarih ve 38502 bar kodlu YÖK Başkanı adına Genel Sekreter tarafından imzalanmış yazı.

-4.11.1981 tarih ve 2547 sayılı YÖK Kanunu.

Bunları da sevebilirsiniz