Küresel mücadele ABD ile AB- İngiltere- Çin arasında değişik stratejik hamlelerle devam etmektedir. Ezberler ve şablonlar bunun anlaşılmasının önüne geçiyor.
Paris’te, Sorbonne Üniversitesinde konuşan Macron küresel sahnede daha iddialı bir AB vizyonu açıkladı: “Savunma sanayii olmadan savunma olmaz. Avrupalılar olarak daha fazla ve daha hızlı üretmeliyiz. AB asla ABD’nin kölesi değildir. AB daha güçlü ve daha entegre bir savunmaya sahip olmalı askeri, ekonomik ve diğer baskılar 27 üyeli AB’ni zayıflatıp parçalayabilir.”
Macron’un söylediklerini tekrar okursak, kim AB gibi bir gücü askeri, ekonomik ve diğer baskılarla parçalamak isteyebilir ? Endenozya mı ? Mali mi? Şili mi ? Meksika mı? Irak mı ? İran mı? Kim ? Elbette ABD… ilk düğmeyi yanlış iliklemezseniz gidecek yolunuz uzundur.
Dünya konjonktüründeki gelişmeleri doğru okuyamazsak iç siyasetteki gelişmeleri de doğru okuyamayız. Devlet Bahçeli’nin son çıkışını da anlayamayız. DSP – MHP – ANAP Koalisyonunun dağılmasında, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinde, Başkanlık sistemine geçilmesinde Sayın Bahçeli’nin izlerini görmek mümkündür. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Özgür Özel’in Beştepe’den randevu almasına olan itirazı da , Sayın Bahçeli’nin Mehmet Şimşek’in sözlerine olan tepkisi de aynı merkezden ele alınmalıdır.
Şimdilik bu görüşme ertelense de Cumhurbaşkanı’nın ABD gezisi Türkiye açısından çok önemlidir. İster Erdoğan-Biden arasında olsun, isterse bu görüşme bambaşka isimler arasında olsun, önemli olan bu görüşme sonrası Ortadoğu’nun şekillenecek olmasıdır.
ABD Başkanı Trump’ın Ortadoğu’dan askerlerimizi çekiyoruz sözünün üzerinden ne kadar zaman geçti. Bu sürede ABD’de askerlerini Ortadoğu’dan çekebildi mi ? Hayır.
Türkiye bölgenin kontrolünü alana dek ABD askerlerini bölgeden çekemez. Bu jeopolitik bir gerçekliktir. Bölgesel gibi görünse de küresel sonuçlar doğuracak olan bir hamleler bütünüdür. Ortadoğu’da atılacak majör adımların sesleri Londra-Berlin-Paris-Pekin’den duyulacaktır.
7 Ekim Hamas saldırısı bölgedeki tarihi değişikliklere gebeydi. Aslında Dolar, Euro-Sterlin ve Yuan’a saldırıyordu.
İsrail 1948’te laboratuvarda, Beyoğlu, Mısır Apartmanının üçüncü katında kurulan bir devlettir. Etrafı petrol ve doğalgaz dolu olan İsrail’in bugün bulunduğu yerde Yahudi nüfus yoktu. Batı kendisinden önce bölgenin uğraşacağı bir enstürmana gerek duyuyordu. İsrail projesi böyle doğdu. İngilizlerin temelini attığı proje ABD’nin de katkısıyla hayata geçti. İsrail bölgede “öteki” oldu. Herkes onlarla husumet içindeydi. Hamas’ta bu trafiğin bir sonucuydu. PKK gibi terör örgütleri de uzantısı.
Kurguyu yapan akıl küresel düzeyde sorunlarına çözüm arıyordu. İsrail görevini yerine getiriyor, Arapları meşgul ediyordu. Savaşıyor, yeniyor, toprakları genişliyor, etkisi artıyordu. Fakat son noktada istenen bu olamazdı. Tel Aviv yönetimi ile Hamas bilmese de 7 Ekim saldırısı ve sonrasındaki gelişmeler yeni senaryo için gerekli olmalıydı.
7 Ekim’de Hamas’a saldırı emrini veren akıl, sonuçları biliyordu. İsrail’in nasıl cevap vermesi gerektiği de aynı aklın işiydi. Hamas haklı olduğu davasında suçlu durumuna düşüyor, İsrail haksız olduğu duruşunda meşru müdafaya sığınacak hale geliyordu. Aynı zaman diliminde Irak’ta Kürt kartı masaya konulup PKK’nın tasfiyesi gündeme geliyordu. Yaşananlara küresel ölçekte baktığımızda geç bile kalındığı sonucuna ulaşabiliriz.
Ülkemizde iç siyasette yaşanan gelişmeleri de bu çerçevede ele alabiliriz. Yüksek Yargı’daki kriz de, Yargıtay’ın hala Başkan seçememesi de, yeni Anayasa girişimleri de , Özgür Özel’in Beştepe’ye gidecek olması da , Kılıçdaroğlu’nun bu duruma itirazını dile getirmesi de, Bahçeli’nin klipli çıkışı da aynı kulvarda, aynı frekanstaki hareketler bütünüdür.
Hem dünyada hem Türkiye’de, Ankara’nın bölgenin en büyük gücü olmasını isteyenlerle, hayır buna gerek yok diyenlerin çatışmasını izliyoruz.
Bu konunun ABD’de kimin Başkan olduğu veya Türkiye’de kimin Cumhurbaşkanı olduğu ile hiç ilgisi yoktur. ABD’nin Ortadoğu’dan çıktığı zaman arkada bir algoritmanın işlemesi şarttır. Bunu da Türkiye’den başkası yapamaz.
75 yıllık rollerin sonuna gelindi. Artık İsrail de İran da başka bir elbise giymek zorunda. Yeni elbiselerden biri de Türkiye için…
Aydınlık bir ay dileği ile,