TÜSİAD Ekonomik Araştırmalar Bölümü “2024 Türkiye Ekonomisi” başlıklı bir rapor yayımladı. Raporda ekonominin güncel verileri ele alınarak kısa bir Türkiye ekonomisi özeti sunulmasının yanında bu verilerin ışığında karar alıcılara öneriler sunuluyor.
TÜSİAD TCMB’nin para politikasındaki sıkılaşmadan memnun gözüküyor. TCMB Başkanlığında Gaye Erkan’ın istifasının ardından makama gelen Fatih Karahan’ın politikalarda herhangi bir değişikliğe sebep olmayacağını düşünüyor. Dolayısıyla başkan değişikliğinin para politikalarıyla ilgili olmadığına inandıkları söylenebilir.
900 baz puana kadar çıkan TR CDS’i yıl sonunda 300 baz puanların altına gerilemesi iyi gidişin bir işareti. Bu düşüşün kalıcı olması ve 2024 yılında ülke kredi notunda bir yükseliş gerçekleşmesi bekleniyor. Ekonomi yönetiminin hem içeride hem dışarıda yüksek bir istişare süreci gerçekleştirmesinin ve bu süreç içerisinde yaşanan döviz rezervlerindeki artışın piyasalarca olumlu karşılandığı ve ekonomimizin bir nebze rahatladığı anlatılıyor.
TÜSİAD ekonomik büyümedeki artışta iç tüketimin payına özellikle dikkat çekiyor. Büyümenin temel bileşenlerinden biri iç tüketim. Kredi faizlerindeki artışa rağmen büyümeye en yüksek katkı 3 çeyrekte de iç talepten geldi. Öte yandan, sanayi üretimi ve ihracattaki zayıflık dış talebin büyümeyi aşağıya çekmesine neden oldu. Yatırımlar arttı. Özellikle, makine ve teçhizat yatırımları, bir önceki yıla göre, %24 arttı.
TÜSİAD üretimin zayıf, iç talebin güçlü olduğunu vurguluyor. Üretim faaliyetlerindeki beklentiyi gösteren Türkiye İmalat Sanayi PMI verisi ağustos ayından bu yana daralma bölgesindeyken perakende satış hacimleri gibi talep göstergeleri yurt içi talep görünümünün kısmen canlı seyrettiğini gösteriyor. Tüketici kredilerindeki trend faiz artışlarının ardından yavaşlamaya işaret etse bile kartlı harcamalar güçlü kalmaya devam ediyor.
TÜSİAD 2024 yılının %48 civarında bir yıllık enflasyon ile tamamlanacağı tahmininde bulunuyor. Son dönemde özellikle asgari ücret tarafına yapılan %49’luk zam ise gelir etkisinin yaratacağı öne çekilmiş bir taleple sonuçlanabileceği iddia ediliyor. TÜSİAD; tüketimin halen belirgin yüksek seyretmesi enflasyonla mücadeleyi zorlaştırdığı, dolayısıyla yılın ikinci çeyreğinde para politikasının özellikle bu segmente dair önlem almasını olası buluyor.
Son dönemde cari fazlanın ekonomideki yavaşlama ile artması beklenirken, durum tam aksi şekilde azalan yönde gitmekte. TÜSİAD, özellikle tüketim malı ithalatının yeterince yavaşlamıyor olmasını burada etkili görüyor.
Cevaplarını çok merak ettiğim bazı sorularım var. Ola ki TÜSİAD ileriki tarihlerde bu konularla ilgili bir rapor yayımlarsa; o raporu da memnuniyetle özetlerim.
TEPAV raporlarında toplumumuzun %40’ının asgari ücretle çalıştığı, %80’nin ise iki asgari ücretten az ücret aldığı bildirilmektedir. Asgari ücret zamlarından sonra asgari ücret yoksulluk sınırını kıl payı yakalayabilmektedir.
-
Bu durumda raporda pek çok kez vurgulanan iç talebin ne kadarı zorunlu ihtiyaçtır? Ne kadarı zorunlu olmayan ihtiyaçtır?
-
Kredi kartı kullanımındaki artışın nedeni insanların zorunlu ihtiyaçlarına erişebilme çabası mıdır?
Eğer iç talepte ağırlıklı pay zorunlu ihtiyaçlardaysa
-
İç talebin kısılması gerektiğine dair vurgu enflasyonun maliyetinin geçinmekte zorlanan ve temel tüketimi dışında tüketim neredeyse gerçekleştiremeyen kesime yıkılması anlamına gelmemekte midir?
-
Enflasyonist dönemde şirketler kâr rekorları kırarken kemer sıkma politikalarını bu süreçte fakirleşen halka dayatmak adil midir?