Beyin Göçü ya da Nitelikli İnsan Sermayesini Kaybetmek!

Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler arifesinde yeterince üzerinde durulmayan bir konu ,özellikle nitelikli eğitim almış kuşakların geleceklerini yurt dışında araması. Bana kalırsa, en önemli beka sorunlarımızdan birisi; beyin göçüdür. Kimimiz yurtdışına giden insanlarımızı eleştiriyoruz, ancak yapılması gereken iş, bunun nedenleri araştırmak ve gerekli önlemleri almaktır.

Bu bağlamda ülkelerin en önemli sermayelerinden birisi, belki de birincisi, nitelikli insan gücü ya da ulusal entelektüel sermayesidir. Toplumların entelektüel sermayesi, diğer sermayelerden daha değerlidir. Nitelikli insan gücü toplumların refah ve dengeli kalkınmasını sağlar.

İkinci Paylaşım Savaşı’nda yıkıma uğrayan Almanya’nın yeniden ayağa kalkmasının nedenlerinden birisi de bu sermaye olmuştur.

Nitelikli İnsan Sermayesini Neden Önemlidir?

Nitelikli insan sermayesi ,bilim-teknoloji ve inovasyon(yenilik) üretir. Ülkelerin katma değeri yüksek mal ve hizmet (ileri teknoloji) üretmeleri bu sayede olur.Türkiye’nin ihracat ve ithalat dengesinde sürekli olarak açık vermesinin temel nedenlerinden biri budur. Bir başka deyişle, katma değeri yüksek mal ve hizmette alıcı olduğumuzdan dolayı dış ödemelerimiz sürekli açık veriyor ve borç sarmalına giriyoruz. Bu nedenle entelektüel insan sermayesin yurt dışına gitmesi, bir başka deyişle beyin göçü, gelişmenin yavaşlamasıyla fakirleşen Türkiye’de gelir dağılımının giderek bozulması demektir.

Beyin Göçü ve Akışı nedir?

Beyin göçü, iç ve dış beyin göçü olarak ikiye ayrılabilir.

Dış beyin göçü ise iyi gelişmiş yetenekli işgücü ya da entelektüel insanların gelişmiş ülkelere akışı şeklindedir.

Dış beyin göçü akışı çeşitli şekillerde olmaktadır. Bunların başlıcaları: “Sanal Beyin Göçü”, “Gizli Beyin Göçü”, “Kalıcı ya da Kesin Beyin Göçü” ve “Beyin Değişimi”dir.

Sanal Beyin Göçü

Sanal Beyin Göçü, az gelişmiş ya da gelişmekte olan bir ülkenin nitelikli işgücünün beden olarak göç etmeksizin, yabancı gelişmiş bir ülke için kullanılması ya da kiraya verilmesidir. Sanal Beyin Göçü, kiralayan ülkeye birçok yarar sağlar.

Kiralayan ülkeler, kiralık beyinlerden en az yatırımla en yüksek verim ya da kar sağlar, nitelikli işgücüne kendi ülkesinde vereceği sosyal hizmetlerini getirisinden kurtarır. Daha ilerisi kiralanan beyinlerde ekonomik, sosyal ve kültürel bağımlılık yaratır.

Gizli Beyin Göçü

Gizli beyin göçü, göç veren -buna kısaca kök ülkelerde deniliyor- ülkelerdeki nitelikli işgücünün yabancı firmalarda çalışmasıyla ortaya çıkan bir beyin göçüdür. Gizli beyin göçü,firmalar düzeyinde olabileceği gibi, kök ülkelerin üniversitelerdeki öğretim elemanlarının, gelişmiş ülkelerden aldıkları sözde araştırma bursları ya da ortak araştırmalarla da gerçekleşmektedir. Türkiye’de bunun önemli göstergeleri vardır. İkili antlaşmalarla sağlanan araştırmalar ya da Avrupa Birliği’nden karşılandığı sanılan kaynaklarla yapılan araştırmalarla gizli beyin göçü doruk noktasına gelmektedir. Bunların yanı sıra, ortaya çıkan bir başka beyin gücü de, “Citation Indeks” kapsamımda yurtdışı dergilerle yapılmakta olan yayınlarla olmaktadır. Her yıl on bin civarında yayın, yurtdışı dergilere gönderilmektedir. Bunun birçok olumsuzlukları vardır. Araştırıcılara yüklediği maliyetlerin dışında, evrensel bilime katkı yapmaya çalışılırken (!) asıl hak sahibi ulusal unsurlar bu çalışmalardan yararlanamamaktadır. Bu araştırmaların, halktan toplanan vergilerle yapılmakta olduğu göz önüne alınmamaktadır. Bunun başka bir adı da “Bilimsel Taşeronluk “tur.

Kalıcı ya da Kesin Beyin Göçü

Gelişmekte olan ülkelerdeki nitelikli işgücünün, ya da özellikle lisansüstü düzeyinde eğitim-öğretim için gelişmiş ülkelere gidenlerin kariyerlerini tamamladıktan sonra yurtlarına dönmeyerek orada kalıcı olmaları şeklindeki beyin göçü, kalıcı beyin göçü olarak adlandırılır.

Beyin Göçünün Nedenleri

Ekonomik Nedenler

Ekonomik nedenler arasında düşük ücret, ücretler arasındaki dengesizlik, ekonomik istikrarsızlık, vergilerin yüksek olması, mezuniyet sonrası işsizlik ya da öğrenime uygun iş alanlarının yeterli olmaması, gelecek endişesinin yaygın olması ve dolaylı olarak yüksek teknoloji ürünlerinin ithalinde vergilendirmenin yeterli olmaması gibi etmenler sayılabilir.

Diğer yandan beyin göçünü son yıllarda tetikleyen önemli konulardan birisi, küreselleş(tir)me adıyla uygulanan neo-liberal politikalardır. Neo-liberal politikalarla Türkiye gibi ülkelerde kamu sektörü küçülmekte, özelleştirmelerle kamu kitleri satılmakta, aslında pazar çokuluslu şirketlerin egemenliğine bırakılmaktadır.

Bu durum beyin göçü bağlamında iki önemli konuyu gündeme taşımıştır. Bunlardan birisi, özelleştirme ile ortaya çıkmış bulunmaktadır. Geçmişte Ar-Ge birimi olan KİT’ler özelleştirmeyle birlikte yok edilmiştir. Buralarda çalışan nitelikli işgücü dağılmış, kimileri yurt dışına göç etmişlerdir

İkincisi, planlama kavramının ortadan kaldırılmasıyla gündeme gelmiştir. Türkiye’de gelişi güzel yeni yüksekokullar açılmıştır. Bu durum, yükseköğrenim yapmış işsizler oranını artırmış, bunların bir kesimi de beyin göçünü ister durumuna sokulmuştur.

Siyasal, Sosyal ve Kültürel Nedenler

Siyasal istikrarsızlığın varlığı, siyasal ve sosyal inanç farklılıkların iş yaşamında boy atması ve onu etkilemesi, daha iyi kariyer beklentisi, gençlere fırsat verilmemesi, bilimsel gelenek ve kültür azlığı ile kendi kültürüne yabancılaşma gibi nedenler sıralanabilir.

Eğitim Sistemi Çarpıklıkları

Eğitim sistemi çarpıklıkları arasında, eğitimde fırsat eşitliğinin yokluğu, kalıcı bir eğitim politikasının olmayışı ve eğitime ayrılan kaynakların azlığı gibi etmenler sayılabilir.

Bilim ve Teknoloji Politikaları Yanlışlıkları

Bilim ve teknoloji politikaları yanlışlıkları kapsamında, bilim ve teknoloji üretimine yeterince değer vermeme, Ar-Ge yetersizliği, yerli teknoloji üretimi yerine yabancı teknolojinin tercih edilmesi ve bağımsız bir bilim teknoloji politikasının olmayışı ve bu konuda tam bir teslimiyetçilik gibi etmenler sayılabilir.

Beyin Göçünün Olumsuzlukları

Beyin göçünün göç veren ülkelere getirdiği birçok olumsuzluklar vardır:

Beyin göçüyle göç veren ülkelerin en önemli gücü olan entelektüel sermayesi dolaysıyla maddi ve manevi kaynakları bedelsiz gelişmiş ülkelere aktarılmaktadır. Çünkü nitelikli işgücü sonuçta, o ülkelerin ürettiği mal ve hizmetleri yetişmiştir.

Bu dolaylı kaynak aktarmadır.

Beyin göçüyle, ülke için çalışabilecek beyin potansiyeli yitirilmektedir.

Beyin göçü veren ülkeler, kalıcı ya da geçici kiralanan nitelikli iş güçlerinin o ülkelerde ürettikleri bilgi, teknoloji ve yenilikleri, çok daha pahalıya gelişmiş ülkelerden satın almaktadırlar. Bunun yanı sıra, göç veren ülkelerde de kamu kurumlarında çalıştırılan yabancı uzman ya da danışmanlar ile yerli, yerli + yabancı ortaklı ya da yabancı firmalarda çalışan yabancı teknik elemanlara ödenen ücretlerle de kaynak aktarımı sürdürülmektedir.

Sonuç olarak beyin göçü; gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere yaptığı karşılıksız bir bağışı ya da fakirin zengini beslemesidir. Daha açık bir ifadeyle uluslararası sömürünün bir parçasıdır. Türkiye gibi üçüncü dünya ülkelerinden zengin ülkelere giden nitelikli işgücünün insansal ve ulusal duyarlılıkları yeterli düzeyde değilse, ülkelerine dönmeyeceklerdir.

Şu söylenebilir;”Ekonomik kaynaklarımızı yanlış kullanırsak, birkaç yıl içerisinde telafisini yapabiliriz. Ancak insan sermayemizi kaybedersek ,geleceğimizi kaybederiz”

Bunları da sevebilirsiniz