…tan mezarları
tek mevsimdir hayat
iklim dolu öpülür,
uzak atlas uykusunda soğur bellek
tarumar,
şu eşiksiz boşlukta pervazı göğsümün
yıkıl,
sökülür huzme
alsak bir haleyle akis ve kandil sağanağı,
yağmur yerde ölür
geçerlidir,
iksir nafile.
kıvrılan deniz,
sığacak yüzüme daralan gök
eriyen yerinden en yorgun sığınaktır gövde,
kırmızı gözlü bir yanardağ,
sağır ve sessiz.
yıkımlarda akan irin duyulacak,
nice geçmişimde yandığım
üşüyen güneş,
adaklarıyla kor ağacı,
uluyan yıldız köklerine tırmanır uçurumlar,
düşer
düş-külpesent.
iki kişilik yalnızlık silahlanır
soyunur gölgem,
çırılçıplak yaşıtımdır ütopya,
bu-bi tuzaktır.
şafağın ağzında yer değiştiren
gayya pususu.
büyüttüğüm günle kesecek tenimi
dinç bir milat,
sızan tek acıda kaynıyorcasına
kim-iz.
keşiş kayalar ağarırken
karanlık damlıyor serinlediği yerden.
ateşin göz pınarında bu tımar
rüzgarın eridiği ırmak söner,
mecalden öç almalı.
o çılgın çarkıyla tenhadır yüreğim,
varışsız tan-sık.
bu çölü ucundan tutuşturmalı
ki,
her yanı aynı anda yanmasın…
…üşümek tülardına
bin yudumlu akşamlar demlenir
acının mor sularında,
çoğalır ezgiler
kendinden kaçma kapılarına.
bir ney rüzgarıyla gelir,
suz-i dilara,
nasıl ki hüzün yağar gözlerinden
öylesine bir yazgıyı paylaşırım,
dilime sancısı dizilir
diyeceklerim üşür.
açılır yağmur çarşıları
bulutlanır cennetim,
ıslanır cepleri şiir kokan yağmurluğum,
nasıl ki düğümlenir çemberine
bir yezidi,
ve yakılır gemiler,
uçuşur kuşlar
kilimsiz desenlerden,
eşyalarım üzülür diyeceklerim üşür.
kırmızı bir yalanda burkulur sözlerim,
maviye kesmiş bir deniz türkülenir
içimde,
nasıl ki,
hüzünlü bir kadınca güzelleşir özlem,
esmer bir bekleyiş olur da zaman,
uzaklaşır gül esintileri
ipek dokunuşlar,
aynam üzülür çiçeklerim üşür…