Sabah kahvaltıdan sonra, Karo (Kara) kabilesini ziyaret etmek üzere, Turmi’den 64 km mesafedeki Koricho Köyüne doğru yola çıkıyoruz. Yol kenarlarında kule gibi metrelerce yukarıya yükselen devasa termit yuvalarını görünce, araçlarımızdan inerek fotoğraflarını çekiyoruz.
Çöl Gülü veya Fil Bacağı adı verilen pembe çiçekli bitkiyi görüyoruz. Yola çıktıktan 1.5 saat sonra Karo kabilesinin yaşadığı köye geliyoruz.
Omo Vadisinin en küçük kabilesi olan, üç köyde yaşayan 8000 nüfuslu Karo kabilesi, Murle’nin kuzeyinde Omo Nehrinin doğu kıyısında yaşar ve balıkçılık yaparlar. Komşu kabileler bu insanlara, Karo dilinde balık anlamına gelen “Kara” derlermiş. Çoğu Animisttir. Dans, kutlama ve festival için vücutlarını boyarlar. Karo kabilesinde evlilik töreni yılda bir kez, eylül ayının ilk haftasında toplu halde gerçekleştirilir. Erkeğin kulağından küçük bir parça kesilir. İlk eş, kolunda özel metal bir bileklik takar, ikinci eş ise renkli boncuklardan yapılmış bileklik takar.
Aşağıda uzanan Omo Nehri ile güzel bir manzaraya sahip olan bu köyde, bizi karşılayan kabile üyelerinin yüzlerini ve vücutlarını beyaz boyalarla süslemiş olduklarını görüyoruz. Bazı erkeklerin ellerinde tüfekler dikkati çekiyor. Kırmızı, mavi, beyaz, sarı renkli boncuklardan kolyeler takıyorlar; anahtarlar, hatta bir ilaç kutusunu aksesuar olarak kullanmışlar. Şimdiye dek ziyaret ettiğimiz diğer kabilelere göre daha güler yüzlüler, daha rahat fotoğraf çekiyoruz.
Kabile ziyaretimizi tamamladıktan sonra Koricho’dan Turmi’ye dönüyor ve oradan Dimeka’ya toplam olarak yaklaşık 2.5 saatte gidiyoruz. Dimeka’da National Tourist Hotelde mola verip, araçlarımızla pazar yerine geçiyoruz. Günlerden cumartesi, Hamar, Banna, Karo kabilelerinin katıldığı bu pazar yeri, Key Afer’e göre daha sakin ve geniş bir alana yayılmış.
Daha rahat dolaşıyoruz, satıcılar sert sert bakmıyor, bizimle konuşmaya ve mallarını satmaya çalışıyor. Ahşap heykeller, kalabaş türleri, çeşitli kabile bilezikleri, bal, sebze satılan pazar yerinin bir bölümü de hayvan pazarı olarak ayrılmış. Arbore ve Borena kabilelerinin kullandığı bakır, kurşun, demirden yapılmış üçlü bileziklerden, daha düz olan Hamar bilezikleri ve kalp şeklindeki Mursi bileziklerinden, tahta kolyelerden alıyorum. İki gün önce Key Afer pazarında gördüğüm satıcı burada beni buluyor, kendini hatırlatıyor, sattığı Hamar ve Mursi kadın figürlü ahşap heykelciklerinden alıyorum.
Diğer kabilelerinkinden oldukça farklı olan bileziklerinden aldığım Arbore etnik grubu, 7000 nüfuslu. Arbore kelime anlamı gri toprak, ilk yerleştikleri yerdeki toprağın gri renginden geliyor. Güney Omo Vadisinin güneydoğusunda, Sagan ve Woito nehirlerinin arasında açık ovalarda yaşarlar. Hayvancılık temel olmak üzere mısır ve sorgum ekerler, balıkçılık yaparlar. Bu kabilenin de ilginç gelenekleri var; bir erkek evlenmeden ölürse, ailesi oğullarının anısına onlarla birlikte yaşaması için onun adına bir eş getirebilir. Gelin için servet ödemesi dahil bütün evlilik ritüelleri gerçekleştirilir. Kadının çocuğu varsa, ailenin oğlunun adını taşır.
Pazar yerini dolaştıktan sonra, Hamar kabilesinden bir erkeğin olgunluğa geçişini ve evliliğe hazır olduğunu temsil eden boğadan atlama törenini izlemek üzere başka bir köye gidiyoruz. 10 dakika sonra araçlardan inip biraz yürüyoruz. Başlarının altına geleneksel eyer şeklindeki tahtayı koyarak uzanmış istirahat eden iki erkek ve başlığında tüy, yanında tüfeği ile dikkati çeken kabile şefi ile karşılaşıyoruz.
Burada geçirdiğimiz birkaç saatlik zaman içinde, ayaklarına çıngıraklı takılar bağlamış kadınların, boynuzdan boruları da üfleyerek çıkardıkları sesler eşliğinde, ellerindeki sopaları genç erkeklere vererek kendilerine vurmasını sağlamak için nasıl birbirleriyle yarıştıklarına tanık oluyoruz. Erkekler kızlara vurmak için pek gönüllü görünmüyor, bazıları kaçınıyor, ama sonunda kızların ısrarı baskın geliyor. Her sopayla kızlara bir kez vurup sopayı yere atıyorlar. Kızların sırtları kanayan yaralar ve izlerle dolu. Bu izler kadına prestij sağlıyormuş, izler ne kadar çoksa o kadar değer ve saygı görüyor, aileye bağlılığı gösteriyormuş.
Bir hamile kadın ve bir yaşlı kadın bile ısrarla kendilerine vurulmasını sağlıyor. Kızlar gruplar halinde şarkı söyleyip zıplayarak dans ediyor. Bir yandan, boğadan atlayacak gencin erkek arkadaşlarının yüzleri boyanıyor.
Daha sonra boğaların toplandığı bir başka alana yürüyoruz ve bu kez genç erkeğin boğa atlama törenini izliyoruz. Meydanda kadınlar gruplar halinde dans ederken, erkekler boğaları yan yana sıralamaya çalışıyorlar.
Boğaların üzerinden atlamadan önce, evlenmeye hak kazanacak erkeğe, yüzleri boyanmış arkadaşlarının eşlik ettiği bir fertilizasyon töreni yapılıyor, çıtalarla oluşturulmuş küçük bir kapıdan bir erkek ve bir dişi sığır geçiriliyor. Törenin son bölümünde genç adam, çırılçıplak olarak birkaç kez, yan yana dizilmiş 6-7 boğanın üzerinden atlıyor. Atlama sonrası ayağı biraz incinmiş görünen damat adayı başarılı bulunuyor ve üzerine sığır derisinden bir giysi giydiriliyor. Bu ilginç töreni izledikten sonra Turmi’ye otelimize dönüyoruz.