Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’yla İtilaf Devletleri arasındaki kara ve deniz muharebeleri tarihin en zorlu, en çetin, en kanlı muharebeleri arasında anılırlar. Çanakkale Muharebeleri (1915-1916), Gelibolu yarımadasında yapılmıştır ve Türk tarihinde hem de dünya tarihinde yerini almıştır. Her açıdan çok önemli sonuçlar doğurmuştur. İstanbul Erkek Lisesi, İstanbul Tıp Fakültesi (1921’de mezunu yoktur, tüm Tıbbiyeliler şehittir çünkü), gibi pek çok köklü eğitim kurumumuzun, Anadolu’daki okullarımızın mezun vermediği veya çok az mezun verdiği yıllardır o yıllar. Şehit öğrenci sayısı, mezun öğrenci sayısından çoktur. Galatasaray’ın simge futbolcusu ve bugün kulübün bulunduğu sokağa adını veren Hasnun Galip Bey şehittir. Efsane futbolcu ve şair Emin Bülent Serdaroğlu ise gazi. Şöyle yazacaktır Emin Bülent, “Garbın cebini zalimi affetmedim seni. Türküm ve düşmanım sana kalsam da tek kişi”. Benzer durum, Fenerbahçe ve Beşiktaş için de geçerlidir elbette.
Düşmanın Çanakkale’ye yüklenirken amacı neydi?
Bu savaşlarda İtilaf Devletlerinin amaçları başlıca şunlardır: Osmanlı’nın başkenti İstanbul’u almak, Boğazların denetimini ele geçirmek, Rusya’yla askeri ve ticaret yolunu açmak, Almanya’nın önemli bir müttefikini saf dışı bırakmak, bu yolla müttefikleri zayıflatmak, Rusya’daki iç savaşa Çar’ın yanında müdahil olmak… Osmanlı ordusunun bir bölümünün, Boğazlar’ı savunmak amacıyla Çanakkale’ye yönelmesini sağlayan düşmanın niyeti, bu sayede Rus Ordusu’nun yükünü azaltmaktır. Çünkü Kafkas Cephesi’nde Osmanlı orduları Rus ordularına karşı çetin bir mücadele vermektedir. Plana göre; Boğazlar’ı geçerek, hem Rus ordusuna silah ve erzak verilecek, hem de bu ülkenin insan gücünden yararlanılacaktır. Osmanlı saf dışı bırakılarak, Kafkaslara kadar ilerlenecektir. Hem petrole ulaşılacak hem de Batı cephesinin yükü hafifletilecektir.
Boğazlar tutulunca, Balkanlar üzerinde baskı artırılacak, Bulgaristan’ın kendi yanlarında savaşa girmesi sağlanacaktır. Dahası, İstanbul teslim olacağı için, Osmanlı ordusunun Süveyş Kanalı üzerindeki baskısı kalkacak, bu da İngilizler için yaşamsal önemde olan Hindistan Yolu’nun güvenliğini pekiştirecektir. İstanbul’daki Halife Sultan’ın etkisiz hale getirilmesiyle de İngiliz sömürgelerindeki Müslümanlar üzerinde İngilizlerin ağırlığı artacaktır. Çanakkale’de Osmanlı’ya yardım eden Almanların yeni saldırılara kalkışması önlenecektir. Çanakkale sonrasında İstanbul’un alınmasıyla Osmanlı savaştan çekileceği için, savaş çok daha kısa sürede ve az maliyetle bitecektir.
Önce denizden yüklenmiştir düşman donanması. 19 Şubat 1915 tarihinde başlattığı büyük saldırıya rağmen sonuç alamamıştır. Bir sonraki saldırı 18 Mart 1915’te başlamıştır. Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey komutasındaki Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar İngiliz ve Fransız donanmasına çok ağır kayıplar verdirmiştir. Sonuçta, büyük bir güçle denizden yüklenen düşman, mayınların ve Osmanlı topçusunun kendisine geçit vermeyeceğini anlamıştır. Bunun üzerine Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak karadan yüklenmeye karar vermiştir. 25 Nisan 1915 sabahı, Çanakkale Kara Savaşlarının başladığı tarihtir. Muharebeler 8.5 ay sürmüş, 9 Ocak 1916’da düşmanın Çanakkale’yi terk etmesiyle sona ermiştir.
Yarımadanın güneyinden çıkarma yapan düşman Seddülbahir’den İngiliz ve Fransız kuvvetleriyle yüklenirken, Arıburnu’ndan da ANZAK birlikleriyle (Avustralya ve Yeni Zelanda birleşik gücü) çıkarma yapmıştır. Buna ek olarak Hint Tugayı da ihtiyat kuvvetlerini oluşturmuştur. Osmanlı ordularının başında Alman Mareşal Liman Von Sanders vardır. İki ülke arasındaki antlaşmanın gereğidir bu. Alman mareşalin planı savunma ağırlıklıdır. Fazla ihtiyatlı bir plandır. Osmanlı komutanları ise daha etkin, daha atak bir savunma planı önermişlerdir. Osmanlı kurmaylarına göre; düşmanın taarruzu başlar başlamaz ona sahilde, çıkarma harekâtının hemen başında yanıt verilmelidir. Alman komutanın tutumu, Osmanlı devletinin çok ciddi zaman kaybetmesine ve daha çok şehit vermesine neden olmuştur.
Çanakkale ve milli bilincin uyanışı
Metrekareye 6 bin merminin düştüğü Çanakkale Savaşları, Türk tarihi açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Tarihsel bir kırılma anıdır adeta. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitleri” adlı muhteşem şiiriyle ölümsüzleşir. “Şu Boğaz Harbi nedir var mı ki dünyada eşi, en kesif orduların yükleniyor dördü beşi. Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya, kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya” diye başlayan şiirinde, Çanakkale şehitlerini Bedir Savaşında şehit olanlarla kıyaslar. Onlar için “Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi, Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi” der. “Çanakkale Türküsü” halkımızın belleğine, yüreğine yerleşirken, Türk dilinin bir diğer büyük ozanı Fazıl Hüsnü Dağlarca ise “Çanakkale Milli Mücadelenin önsözüdür” demiştir. Bu sözler, Kuvayı Milliye ruhunun kökünün Çanakkale direnişi olduğunu tarihe geçirmiştir. Çanakkale’de tarih sahnesine çıkan Mustafa Kemal Paşa ise “Balkan Harbi’nde alnımıza sürülen lekeyi, Çanakkale’de temizledik” demiştir.
Atatürk de Çanakkale’de savaşan ANZAK’lar için 1934’te, Çanakkale kutlamalarında okuması için törene katılan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya verdiği mektupta şöyle yazmıştır: “Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır”. Bu sözler, dünyada büyük yankı bulmuştur. Sonraki yıllarda gelişecek, her yıl ANZAK’ların torunlarının katıldığı törenlerle anılacak olan geleneksel etkinliklere zemin hazırlamıştır.
Çanakkale’nin tarihsel önemi
– Çanakkale Savaşı; İstiklal Harbimiz öncesinde önemli bir çıkış, önemli bir silkiniş, önemli bir zaferdir. Vatan savunması anlamında destansı bir direniştir. Milli bilinci ve uyanışı çok etkilemiş bir savaştır. Mustafa Kemal’in tarih sahnesine çıktığı yerdir aynı zamanda. Balkan, Sarıkamış, Kanal harekâtlarındaki başarısızlıktan sonra Çanakkale’de millete ve orduya yeniden güven gelmiştir.
– Emperyalizmin yenilebileceğini kanıtlamıştır Çanakkale. Bu yönüyle ders verici ve günceldir. Çanakkale sonrasında, “üstünde güneş batmayan imparatorluk” olarak anılan dönemin en büyük sömürge imparatorluğu İngiltere, güç ve itibar kaybetmiştir. Denizlerdeki üstünlüğü darbe almıştır. İngilizlerin denizlerdeki yenilmez armadası yenilmiştir. Asker ve sivil yöneticilerin saygınlığı sarsılmıştır. Harekâtın sorumluları, kurulan özel bir komisyonda sorgulanmıştır başarısızlık nedeniyle. Hindistan’dan Avustralya ve Yeni Zelanda’ya dek İngiliz emperyalizmi tarafından sömürülen tüm topraklarda, mazlum milletlerde, ezilen dünyada milli bilincin, ulusal kimliğin uyanışını hızlandırmış, bağımsızlık taleplerini pekiştirmiştir. Çanakkale sonrasında İngiliz Savaş Bakanı Churchill siyaseten büyük darbe yemiş, 2. Dünya Savaşı’na kadar önemli bir görev üstlenmemiştir. Hükümetten ayrılmıştır. Savaş Bakanı Kitchener siyasi yaşamını noktalamıştır. Fransa’daki sivil asker kadroların itibarı da büyük ölçüde sarsılmıştır.
– Çanakkale direnişi, Balkanlar üzerinde baskı kurulmasını önlediği için, Bulgaristan İngiltere, Fransa ve Rusya’nın safında değil, Almanya’nın yanında savaşa katılmıştır. Bu da müttefik kuvvetlerin Balkanlar’daki durumunu zora sokmuştur. Romanya, Yunanistan ve İtalya ise bir süre daha savaş dışında kalmayı tercih etmişlerdir.
– Savaş sonrasında İngiltere’nin mali durumu bozulmuş, dış borcu olan bir ülke olmuştur. Savaşın uzaması, savaşın maliyetini de artırmış, mali dengeleri sarsmıştır. Bu da savaş sonrasında özellikle denizlerdeki üstünlüğünü kaybetmesinin nedenlerinden biri olmuştur.
– Rusya’daki iç savaşta Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin elini güçlendirmiştir Çanakkale’deki Türk zaferi. Avrupa’dan gelecek olan yardıma çok bel bağlamış bulunan Rus Çarı’nın tarihe karışmasına, Bolşeviklerin iktidara gelmesine yardımcı olmuş, zemin hazırlamıştır. Ekonomik ve toplumsal bunalımı aşamayan Rusya’da Çar’ın devrilmesinde, Bolşevik Devrimi’nde Çanakkale’nin etkisi olduğunu Ruslar da kabul ederler. Rusya’ya yardım yollayamamak, İngilizlerin planlarını altüst etmiştir. Çanakkale direnişi, savaşı en az 2 yıl daha uzatmıştır.
Çanakkale ve Türklerin onur savaşı
– “Bitti, tükendi, çöktü” denilen Türkler, son bir silkinişle tarih sahnesine bir kez daha görkemli bir çıkış yaparken, Osmanlı Ordusu’nda çarpışan ve şehit düşen, özellikle vurgulamalıyız şehit düşen Rum, Yahudi gibi Osmanlı tebaasından olan azınlık mensubu askerler de vardır. Kayserili Sokrat İncesu gibi… Ve o kahramanlar vasiyetlerine “Beni Mehmetçikten ayrı gömmeyin, yan yana gömün bizi” diye yazmışlardır. Osmanlı coğrafyasının her tarafından gelen ve birlikte savaşan insanlarda ortak vatan savunması ve milletleşme yönündeki adımların tohumları atılmıştır. Sokrat İncesu; savaştan sonra Bozcaada’da yoksul bir yaşam sürmüş, kendi olanaklarıyla 1964’te Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale – Arıburnu Hatıralarım adlı bir kitap bastırmıştır. Kitap daha sonra Arma Yayınları tarafından yeniden basılmıştır. Öldüğünde yastığının altından Kuranı Kerim çıkmıştır. Ne kilise tören yapmayı kabul etmiş, ne de camide namazı kılınmıştır. (Ercan Dolapçı, “Çanakkale’de bir vatan evladı: Sokrat”, Aydınlık, 23. 03. 2003, s: 56 – 57).
– Çanakkale, vatan savunmasının en görkemli, en haklı, en destansı örneklerindendir. Şehit mezarlarının üstünde şehitlerin doğum yerleri ve yılları yazar ki, yurdun dört bir yanından gelen kahramanlar arasında 13, 14 yaşlarında çocuklar vardır. “Hey 15’li 15’li” türküsü, Hicri takvimle 1315’te doğup Çanakkale’ye gidenlere yakılan ağıttır. Milletin bu kahramanlığı ve özverisi, Mehmet Akif’in dizelerindeki gibi tarihe sığmaz. Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal, kanlı muharebeleri kazandığı gün için, “Kazandığımız zaman o zamandır” demiş ve 57. Alayın kahramanlığını tarihe not düşmüştür. Mustafa Kemal Paşa’nın Çanakkale’de Mehmetçiğe “Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum” demesi, tarihte eşine az rastlanan bir iradenin ve kahramanlığın göstergesidir. ANZAK’ların torunları da 24 Nisan’ı 25 Nisan’a bağlayan gece başlayan anma törenlerinde Şafak Ayini yaparlar. O gün Anzak Günü olarak kutlanır.
– Ne yazık ki, o Mehmetçiğe savaş sonrasında Osmanlı yönetimi sahip çıkamamıştır. Sokaklarda kapı kapı dilenmek zorunda kalan Çanakkale gazilerinin, Mehmetçiklerin işgal İstanbul’unda azınlıklar tarafından dövülmesini, aşağılanmasını, hakarete uğramasını engelleyememiştir.
İngilizlere verilen tarihi ders
– İngilizlerin ünlü başbakanı Lloyd George’un “Harb-i Umumi’nin yegâne sebebi Türkleri Boğazlardan atmaktır” demesi, savaşın neden bu kadar kanlı ve zorlu olduğunu da açıklar. Mustafa Kemal’in tüm itirazlarına ve sert eleştirilerine karşın Osmanlı Ordusu’nun komutasının bir Alman generaline, Liman Von Sanders’e verilmesi, Osmanlı ile Almanya’nın nasıl bir ittifak ve kader birliği yaptıklarının da kanıtıdır.
– “Türk’ün Onur Savaşı” olarak tarihe geçen Çanakkale; pek çok kaynakta tarihin son centilmenler savaşı olarak da anılır. Zira taraflar çok yiğit, çok mert savaşmışlardır. Dahası ateşkes ilan edildiğinde su, sigara, konserve vermişlerdir birbirlerine. Anzakların “Cony Türk” dedikleri Mehmetçik ile Anzaklar arasında öyle bir karşılıklı saygı oluşmuştur ki, kendi sargı beziyle düşmanının yarasını saran çok sayıda Mehmetçik görülmüştür. Yani, Seyit Onbaşılar, Ezineli Yahya Çavuşlar sadece kahramanlığın değil, insanlığın da en seçkin örneklerini vermişlerdir. İngilizlerin çekilirken Hintlilere, Anzaklara “yakın, imha edin” dedikleri erzakları ise Hintli ve Anzak neferler çoğu zaman yakmamış, üzerine “Cony Türk zehirli değildir, yiyebilirsin” notu yazarak Mehmetçiğe bırakmışlardır.
– Savaş tarihi açısından da önemlidir Çanakkale. Deniz, hava ve kara unsurları ilk kez birlikte kullanılmıştır. Dönemin en ileri teknolojisiyle yüklenmiştir düşman. Müttefikler ayrıca boğucu gaz içeren patlayıcı maddeler, yeşil gaz çıkaran şarapneller de kullanmışlardır.
– Kimi muharebelerde karşılıklı siper mesafesinin 7- 8 metreye kadar indiği, mermilerin havada çarpıştığı bu savaşta ölümler, firarlar, hastalıklar, yaralanmalarla birlikte tarafların toplam kaybı yarım milyonu geçmiştir. Bir süre sonra başlayacak Kurtuluş Savaşı’nda ve hemen sonrasında kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, Çanakkale’de şehit verdiğimiz nitelikli kadroların boşluğu çok hissedilmiştir.
Çanakkale’de şehit düşen Boyabatlı Aşık Mustafa’nın cebinden çıkan “Çanakkale Destanı” adlı şiir şöyledir: “Bugün vatan bizden razı olacak / Nefer şehit, ordu gazi olacak”.