Erzurum Müftüsü Muhammed Sadık Solakbay

Muhammed Sadık Solakbay, 1881 yılında Erzurum’da doğdu (Köksal, 2008). Babası Erzurum Müftüsü Hamid Efendi, annesi Fatma Hanım’dı (Kıyıcı, 2004). Dedesi Ahmet Tevfik Efendi, Erzurum’da “Büyük Hoca” adıyla anılan zamanın büyük ilim ve fikir adamlarındandı (Köksal, 2008). Oğlu Hamid Efendi’yi o yetiştirdi. Hamid Efendi de babası gibi müderrislik yaptı (Kıyıcı, 2004). Genç Muhammed Sadık, hal tercümesinde ilk eğitimine Islahhane Mekteb-i İbtidaiyesinde ve Rüşdiyesinde başladı (Kıyıcı, 2004). Ardından hem dedesinden hem babasından dersler alarak eğitimine devam etti. Küçük yaşlarında “Telhis” kitabını ezberledi ve genç yaşlarında müftü naibi oldu. İcazetini babasından aldı (Kıyıcı, 2004) ve müftü oldu. Genç yaşta halasının kızı Sıdıka Hanım ile evlendi (Köksal, 2008).

I. Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından Müftü Sadık Efendi yedek subay olarak Erzurum’da görev aldı (Konukçu, 1989). Uzun yıllar boyunca almış olduğu eğitiminden dolayı toplumun çoğunluğundan daha bilgili olması öne çıkmasını ve insanları kolayca etkileyebilmesini sağladı. Ordudaki gençlere şehitliğin ve gaziliğin Allah katındaki manevi mertebesinden bahsetti, nasihat ve vaazlarıyla gençleri yüreklendirdi.

Rus ordusu 16 Şubat 1916 günü Erzurum’u işgal edince, gücü yeten Erzurum halkı Erzincan, Sivas ve daha iç bölgelere muhacir olarak gitmek zorunda kaldı (Köksal, 2008). Erzurum’dan ayrılanlardan biri olan Müftü Sadık Efendi bir süre Kayseri ve Konya’da kaldı (Kıyıcı, 2004). Konya halkı tarafından çok sevildi. Konya müftülüğü teklif edildi ancak kabul etmedi. Daha sonra İstanbul’da Dâr’ül-Hilâfe Mektebinde ders verdi (Kıyıcı, 2004). Rusların Doğu Anadolu’dan çekilmesinin ardından, memleketine dönme kararı aldı (Kıyıcı, 2004). Erzurum’a geldiğinde bir zamanlar huzur içinde beraber yaşadıkları Ermenilerin kurduğu çetelerin halka nasıl zulmettiklerini gördü. Halkı verdiği vaazlarıyla ve konuşmalarıyla Ermeni çetelerine karşı örgütlemeye başladı (Kıyıcı, 2004). Beraberindekilerle birlikte Vilâyât-ı Şarkiye ve Müdafaa-ı Hukuk-i Milliye Cemiyeti kurdu (Köksal, 2008).

Cemiyet ilk önce 9 Mart tarihinde bir beyanname hazırladı ve tüm doğu vilayetlerine gönderdi (Kırzıoğlu, 1993). Bu beyannameyle Ermenilerin iddialarının aksine bu toprakların asırlardır Türk toprağı olduğu, tarihi eserlerin bunun kanıtı olduğu ilan edildi (Selvi, 2000). Doğu vilayetleri üzerinde Ermenilerin hak iddiasını nüfus, kültür, tarih ve coğrafya bakımından reddedildi. Asıl zulüm görenlerin Türkler olduğu açıklandı (Köksal, 2008).

Sonraları Cemiyet’te yeni gençlere görev vermek için idarî değişiklikler oldu. Müftü Sadık Efendi adaylığını koymadı ve yeni İdare Heyetini, eski kadı ve mebus Raif Dinç Efendi’ye bıraktı (Köksal, 2008).

Ermeniler Erzurum’u terk etmek zorunda kalınca Kars ve Sarıkamış bölgesine kaçtılar. Bölgede Ermeni çoğunluğunu oluşturup bölge üzerinde hak istemek için halkı katletmeye ve göçe zorlamaya bu bölgede devam ettiler. Bu nedenle de Kars ve çevresinin bir an önce işgalden kurtarılmasının önemi arttı. Bu doğrultuda, On Beşinci Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir, “Şark Cephesi Kumandanı” sıfatı ile seferberlik ilan etti (Selvi, 2000). Bunun üzerine Erzurum Müftüsü Muhammed Sadık Efendi, 7.000 kişinin namaz kılabileceği genişlikteki Ulu Cami’yi boşalttı ve depo olarak kullanılmak üzere orduya verdi. Ordunun ihtiyaçları burada toplandı ve gerek duyuldukça buradan orduya gönderildi (Köksal, 2008).

Müftü Sadık Efendi her fırsatta halka moral veren, onları cesaretlendiren vaazlar verdi (Köksal, 2008). Yayınladığı bir fetvayla halkı maddi ve manevi olarak orduya yardıma davet etti ve bunun dini bir vecibe olduğunu ilan etti (Selvi, 2000). Aynı gün bu fetva doğrultusunda Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti bir beyanname yayınladı Albayrak gazetesinde bastırıp nahiye ve köylere göndertti. Müftü Sadık Efendi’nin fetva ve teşvikiyle 1920 yazında başlayan yardım kampanyası aylarca sürdü ve orduyu ayakta tuttu.

Muhammed Sadık Efendi’nin din adamı kimliğinin insanlar üzerinde farklı bir etki yarattı. Millî Mücadele yıllarında hem halkın manevi duygularından, hem de dönemin din adamlarının halka nispeten çok daha eğitimli olmasından din adamları örnek alındı ve halk üzerindeki büyük bir etkiye sahip oldular. Halk ne yapılması gerektiğinin bilinemediği durumlarla karşı karşıya kaldığında onlara din adamları yol gösterdi. Bu olgu hem İstanbul Hükümeti ve Şeyh’ül-İslam tarafından halkın galeyana getirilip Millî Mücadele’ye isyanlar çıkartılmasıyla kötüye kullanıldı, hem de Müftü Sadık Efendi, Sivaslı Ali Kemalî Efendi, ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi gibi isimlerce vatanın işgalden kurtarılması için halkı örgütlemeye yaradı.

İstanbul Hükümeti 11 Nisan 1920’de, Şeyh’ül-İslam Dürrizade Abdullah’ın verdiği fetvayla (Tansel, 1978), Milli Mücadele harekâtına katılanların Halife’ye karşı çıkan kâfirler olduğunu, asi olduğunu ve öldürülmelerinin caiz olduğunu ilan etti. İşgalcilerin etkisindeki İstanbul Hükümeti tarafından verilen fetvanın geçersizliğini ortaya koymak isteyen Anadolu’daki vatansever din adamları, verilen bu fetvaya karşı bir fetva yayınladı. Erzurum Müftüsü Sadık Efendi’nin de onayladığı bu fetva Ankara Müftüsü ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Ankara Şube Başkanı M. Rıfat Efendi ve beraberindeki din bilginlerinden oluşan grup tarafından hazırlandı (Kutay, 1972) ve Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlandı. Fetvada Halife’nin içinde bulunduğu durumu, esir olduğu, Müslümanlara savaş açanların ve onların destekçilerinin fesat yaydıkları, bu kişilerin fetvasının bir önemi olamayacağı, halifeyi kurtarmak için mücadelenin farz olduğu, mücadele edenlerin isyancı olmadığı, bu yolda hayatını kaybedenlerin şehit yaralananların gazi olduğu ilan edildi ve mücadelenin manevi yanı vurgulanarak halkın yanlış düşüncelere kapılmasının önüne geçildi.

Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından Erzurum’a etkisiyle ön plana çıkan Müftü Sadık Bey’e milletvekilliği teklifi gelmişse de teklifi kabul etmedi. Öğrenci yetiştirmeyi milletvekilliğine yeğledi. 3 Temmuz 1960 Pazar günü vefat etti.

Kaynakça

Kırzıoğlu, F. (1993). Bütünüyle Erzurum Kongresi. ankara. akt:Nermin Köksal

Kıyıcı, S. (2004). Doğunun Büyük Alimi Erzurum Müftüsü Muhammed Sadık Solakbay. Erzurum Kalkınma Toplantıları II. Erzurum: Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK),. akt:Nermin Köksal

Konukçu, E. (1989). Şehri Mübarek Erzurum. Ankara: Erzurum Belediyesi Kültür Yayınları. akt:Nermin Köksal

Köksal, N. (2008). Muhammed Sadık Solakbay ve İlmî Şahsiyeti. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı .

Kutay, C. (1972). Kurtuluşun ve Cumhuriyet’in Manevi Mimarları. Ankara. akt:Nermin Köksal

Selvi, H. (2000). Milli Mücadele’de Erzurum (1918-1923). Ankara. akt:Nermin Köksal

Tansel, S. (1978). Mondros’tan Mudanya’ya Kadar. Ankara. akt:Nermin Köksal

Bunları da sevebilirsiniz