Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi

Her yıl 21-22 Aralık’ta en uzun geceyi yaşar, Türk Ergenekon Dirilişinin unutulmaz tarihi 27 Aralıkta Atatürk ve silah arkadaşlarının Ankara’ya gelişini anarız. Çünkü Mustafa Kemal’in amacı “Uygulamayı Safhalara ayırmak ve kademe kademe yürüyerek hedefe varmak” tır (Nutuk 1973, Cilt 1. s. 14-15). Erzurum ve Sivas kongrelerinde Mili Mücadelenin esasları ortaya konur. Amasya görüşmeleri ile de İstanbul Hükümeti Anadolu’daki milli mücadeleyi tanımış ve iş birliği yapmak zorunda kalmıştır. Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra 9 kişilik Temsil Heyetinden İzzet, Servet, Hacı Musa, Sadullah, Raif Bey ve Şeyh Fevzi dışında sadece 3’ü yani Mustafa Kemal Paşa, Rauf ve Bekir Beyler Ankara’ya gelmişlerdir. Ancak 27 Aralık 1919 ile 23 Nisan 1920 arasında yurdun kaderinin tayin edileceği bu süre komutanlar için tehlikelerle dolu yurdumuz düşman işgali altındadır.

DÜŞMANIN KONUMU

3 Kasım 1919’da 40.620 kişilik 2 tümen İngiliz Kuvvetinin çoğu Çanakkale ve İstanbul’da; bir kısmı Kütahya, Eskişehir, Afyonkarahisar, Samsun ve Erzurum’dadır. 49.500 kişilik 3 Fransız Tümeni Trakya, İstanbul, Çanakkale, Zonguldak, Bandırma, İzmir, Adana, İskenderun, Maraş, Antep, Urfa kentlerine ve demiryolu hatlarına yayılmış durumdadır. İtalyan kuvvetleri 17.400 kişilik bir tugay halinde Antalya, İzmir, Muğla, Konya, Afyonkarahisar ve önemli limanlarda, 6 tümen Yunan ordusu 2400 subay ve 62.000 erlik “Küçük Asya Ordusu” ile Aydın, Ödemiş Manisa, Bergama, Ayvalık çizgisi ve adalar denizini işgal etmiştir. Toplam İtilaf ordusu kuvvetleri 171.400 kişidir (TÜRSAN, s.37-38). Buna karşın ağır silahları alınmış toplamı 53.000 kişilik 8 Kolorduluk 20 tümen Edirne, Sivas, Konya, Diyarbekir, Bandırma, Ankara, İstanbul, Erzurum’da; yurdun Batısındaki Ayvalık, İvrindi, Soma, Akhisar, Salihli ve Menderes’te toplam 7200 kişi vardır. Ankara’ya misak-ı milli harekatının idaresi için gelen üç komutanın 40.000 kişilik seğmen alayı ile karşılanır. Bu karşılama ve bu kentin konumu, Yunanlıların ilerlemesini durduracak konumuyla seçilebilecek en iyi Başkent olma adayıdır. Kazım Karabekir Paşa Doğu Cephesinin üzerinde dururken, Mustafa Kemal en yakın hedef ve en önemli düşmanın Batıdan gelen Yunan işgali olduğunu saptar. Çünkü “Adalar Denizi, Boğazlar, Karadeniz İtilaf Devletlerince sarılmış, Kafkaslarda bir cephe kurulmaktadır. Alanya Mersin arası, Suriye ve Irak ile İran’ın bir kısmı işgal altındadır. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan Yunan ordusu yaklaşmakta ve itilaf Devletleri yerel isyanlarla Anadolu’yu içerden yıkmak istemektedir.

ANKARA TAHKİMATI

Bugün Keçiören’de bulunan Meteoroloji Genel Müdürlüğü olarak kullanılan eski Ziraat Mektebinde karargâh kuran Mustafa Kemal ve arkadaşları çalışmaya başlar. Aynı günlerde İstanbul Hükümeti düşmanların teşviki ile Anadolu’daki milli mücadele hareketini isyanlarla bastırmaya çalışır. Dolayısıyla Temsil Heyetinin verdiği çabaların arasında isyanlara karşı alınan önlemler de vardır. 1919’da başlayan 1920’de sıklaşan bu isyanların hepsi 1921 Kasım ayın sonunda Pontus ayaklanması hariç bastırılır. Atatürk nutkunda bu isyanların hızla Bandırma, Gönen, Susurluk, Kirmasti, Karacabey, Biga, İzmit, Adapazarı, Düzce, Hendek, Bolu, Gerede, Nallıhan, Konya, Ilgın, Kadınhan, Karaman, Çivril, Seydişehir, Beyşehir, Koçhisar, Yozgat, Yenihan, Boğazlıyan, Zile, Erbaa, Çorum, Umraniye, Refahiye, Zara, Hafik, Viranşehir gibi yerlere yayıldığını anlatır. “İsyan dalgaları Ankara’da karargahımızın duvarlarına kadar çarptı. Aramızdaki telefon ve telgraf hatlarını kesmeye kadar varan kasıtlar karşısında kaldık” der (Nutuk, Cilt II, s. 442-443). Hatta TBMM’nin açılmasına yakın Düzce’de başlayan isyan Gerede ve Kızılcahamam’dan sonra Ankara’ya kadar ulaşır. İsyancılar 70-80 km. kadar Ziraat Mektebine yaklaşmıştır. Karargâhta bulunan Halide Edip, Atatürk hasta ve ateşi olduğu halde dağılan kuvvetleri idare etmeye çalıştığını yazar. Telgrafçılar hatları kesilene kadar Mustafa Kemal’den emir beklerler. Gece uyumak mümkün değildir (Adıvar, Türkün ateşle imtihanı, 1962, 142-146). O sırada Refet (Bele) şehre 120 kadar yarısı silahlı, yarısı silahsız adam getirince herkes çok sevinir. Keçiören’deki Karargâhın çevresi ve bulunduğu tepe tahkim edilir. Akşam olunca civardaki bahçelerden silah sesleri gelir. “O gece sabaha kadar, Mustafa Kemal Paşanın birkaç defa sabaha kadar flintasıyla, gündüz giydiği kıyafetlerin içinde kendini dışarıya çıkıp kazılan siperlere attığı görülür” (Dr. Cemil Özgür, Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi s. 138-150 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1173557). Konya’daki Delibaşı İsyanında (2 Ekim-22 Kasım 1920) babaannem, subay eşlerini, subay evlerine saldıran isyancılardan çarşaf giydirerek kaçırır. Buna küçük bir çocuk olan babam (Em. Kur. Alb.) Behiç Ergenekon tanık olur. Daha sonra da Konya’yı işgal ettikten sonra yakalanan İtalyan esirlerinin kafileler halinde Sille’den geçtiklerini görür. Cumhuriyetimizi ve devletimizi koruyalım. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102. Yılı ve 2022 yılınız sağlıklı ve mutlu olsun.

Bunları da sevebilirsiniz