Bagan

Mandalay’dan 200 km mesafedeki Bagan’a doğru otobüsümüzle yola koyuluyoruz. Mandalay’ın 20 km güneybatısında, İravadi Nehrinin karşı tarafında konumlanmış olan Sagaing, Budistler için kutsal bir alan, dini başkent olarak tanımlanıyor. Sagaing ve etrafındaki tepecikler üzerinde sıralanan 500’den fazla manastırda 8000 civarında rahip yaşıyor. Sagaing’te otobüsümüzden inerek bindiğimiz kamyonetlerle 240 metre yüksekliğindeki Sagaing Tepesine çıkıyoruz. Tepedeki Soon Oo Ponnya Shin Pagoda’nın terasından, çevrede yayılmış çok sayıda irili ufaklı stupalar, pagodalar, köprüler, nehir ve tepeciklerin oluşturduğu huzur verici güzel manzarayı izliyoruz. Bu stupanın isminin anlamı: Ponnya Pagoda’ya en erken yiyecek sunumu demekmiş; kim sabah erkenden kalkıp yiyecek sunmaya gelirse, bir başkasının daha da erken gelmiş olduğunu görürmüş.

Hem tepeye çıkan yol üzerinde hem de pagodanın içinde, Myanmar fotoğraflarının simge görüntülerinden birini oluşturan geleneksel kırmızı şemsiyeli rahipleri ve pembe giysili rahibeleri görüyoruz

Mandalay’dan Bagan’a yolculuğumuz molalar ve pagoda ziyaretleriyle 8 saati buluyor. Myanmar’ın merkezi kuru ovaları 9-13. yüzyıla dek Güneydoğu Asya’daki en büyük krallıklardan birinin merkezidir. Bagan, 11.yüzyılda kral Anawrahta tarafından krallığın ilk başkenti olarak kurulur. İravadi Nehri kıyısındaki bu kraliyet şehri, eskiden 250 bin nüfus ve 13.000 civarında dini yapı barındırırmış. Eski Bagan 2019’da Unesco listesine alınmış. Antik tapınakları 1000 yıldır ayakta duran Bagan, Asya’nın en zengin arkeolojik alanlarından biridir; 11-13. yüzyıllar arasına tarihlenen 3000’in üzerinde tapınak, stupa, kütüphane, manastır içeren 42 kilometrekare alana sahiptir. Ananda Tapınağı, Shwezigon Pagoda, Thatbyinnyu Tapınağı, Gawdawpalin Tapınağı, Gubyaukgyi Tapınağı, Shwesandaw Pagoda, Sulamani Tapınağı, Dhammayangyi Tapınağı ve Lawkananda Pagoda, Bagan’daki ünlü turistik noktalardır.

Bagan 60.000 nüfuslu, çevresiyle birlikte nüfusu 300.000’i buluyor. Mart-mayıs arası sıcak mevsimdir, aralık-ocak ayları ziyaret için iyi bir zamandır. Bölgede yağmur ağacı, akasya, palmiye, fasulye türleri yetişir, fıstık ve susamdan yağ elde edilir. Zehirli yılanlar, kobra bulunur

Sabah erkenden kalkarak, eski Bagan üzerinde günü karşılamak üzere balon turuna katılıyoruz.

Havalanan diğer balonlarla birlikte gün doğumu fonunda, aşağıda serpilmiş çok sayıda pagoda nefis bir görüntü veriyor. Tepesi yeşil örtülü ve tadilatta olan Sulamani, Mısır piramitlerini andıran Dhammayangyi ve altın renkli Shwezigon Pagodaları, diğer yapılar içinde daha fazla dikkati çekiyor. Uzakta, 1518 metre yükseklikteki Popa Dağı görülüyor. Bagan’ın 50 km doğusundaki Popa Dağının natların veya ruhların evi olduğuna inanılıyor. Dağın tepesine 777 basamakla çıkılıyormuş. Bir saate yakın süre bu mistik masalsı atmosferde seyrettikten sonra nehrin yakınındaki kumluk alana iniyoruz. Şampanyalı çörekli kısa bir kahvaltı sonrası, etrafımızı saran, resimler, tişörtler, lake malzemeler satan yerel satıcılardan alışveriş yapıyoruz. Kumların içinden bata çıka aracımıza yürüyerek otelimize dönüyoruz.

Kahvaltıdan sonra yerel Nyaung Oo pazarına gidiyoruz. Bu pazarda sebze-meyveden dokumaya, hediyelikten kitaba kadar her şey bulunuyor. Pazarda, Betel ve Chatook (Myanmar purosu)sardıkları yaprakları da görüyoruz. Tütün, kokulu yapraklar, bir parça palmiye şekeri sarılarak yapılan puroyu tüttürmeyi tüm ülke halkı seviyor.

 

Aracımızla, dünyadaki tek Thanaka müzesi olan Shwe Pyi Nan Thanakha Müzesine gidiyoruz. 2009’da açılmış olan bu küçük müzedeki bilgilendirme yazıları, fotoğraflar ve örneklerle Thanaka ile ilgili detaylı bilgi ediniyoruz. Thanakha (Hesperethusa crenulata) gövdesinden marmesin adı verilen UVA ışınlarını absorbe eden doğal koruyucu bir bileşik elde edilir. Myanmar dışında kuzey Tayland’da da bu kremi sürme geleneği vardır. Güneş koruyucu dışında, Akne ve yağlanmayı önleyici, cildi aydınlatıcı, yumuşatıcı etkilerinden söz ediliyor.

Aracımızla Bagan’daki pagodaları ve kalıntıları dolaşmaya başlıyoruz. 42 kilometrekare alanda eskiden 4000 stupa bulunduğu söyleniyor, zamanla 3300 civarında stupa kalmış. Eski Bagan’da, saat yönünün tersinde 1.6 kilometrelik tur atılarak şehir duvarları içindeki tapınaklar dolaşılabilir. 950 yılından Pyu tarzı binaların kalıntıları İravadi kıvrımında ilk yerleşim göstergeleridir. Mon şehri Thaton’un Bagan kralı Anawrahta tarafından 1057’de yağmalandığı dönemde tapınak yapımı hızla artmaya başlamış. 1110-1170 yıllarında yapılan tapınaklar daha büyük ve geniş pencerelerle daha iyi aydınlanır, dikey oran daha fazladır. 1170-1280 yılları, Bagan’ın geç mimari dönemidir. Artmış Hint etkisiyle, daha girift piramidal kuleler veya fayans döşeme işçiliği eklenir. 1287 Bagan’ın gerileme dönemi Moğol akınlarıyla hızlanır, Bamarlar şehri terk eder. 1975’de 6.5 şiddetinde deprem ile birçok tapınak yıkılır, Unesco yardımıyla rekonstrüksüyon başlar. 2016 depreminde de bir kısmı yıkılır. Birçok tapınağın duvarlarında 550 Jataka öyküsünü veya Buda’nın hayatını gösteren resimler bulunur. Tapınaklarda duvar resimlerini çekmek yasaktır.

Önce, Nyaung U bölgesinin batı ucundaki altın yaldızlı Shwezigon Pagoda’ya geliyoruz. Yapımına kral Anawrahta dönemindeTheravada Budizmine dönüşüm sonrasında başlanmış, 1077’de ölümünden sonra Kyansittha döneminde tamamlanmış. Myanmar stupalarının prototipi kabul edilir. Çan şeklinde, altın kaplama, masif simetrik anıtın çevresinde saray gibi köşkler, yapılar bulunuyor. Dört ana köşkün her birinde bronz, 4 metre boyunda, ayakta duran Buda heykeli var. Bunlar Bagan’ın sağlam kalan en büyük bronz Buda heykelleridir. Çift vücutlu aslan (Chinthe) heykelleri koruyucudur.

Güneydoğu tarafında, içinde Budizm öncesi 37 nat figürünün yer aldığı sarı renkli küçük bir yapı yer alır. Kuzey tarafındaki küçük bir patika, güzel manzaralı nehir kıyısına gider. Pagoda yakınında yiyecek ve hediyeliklerin satıldığı gece pazarı kurulur. Shwezigon Pagoda’dan çıkarken bir hediyelik dükkanından, şans getirdiğine inanılan ve çift halinde satılan altın baykuşlardan (Shwe-Zee-Gwak) alıyorum.

Tharabar Kapısı, orijinal saray alanının eski girişinin doğu tarafında yer alır. Dokuzuncu yüzyıl duvar kalıntılarının bu kapısı, günümüzde kalan tek kapı. Kemer şeklindeki kapının iki tarafında birer niş ve koruyucu iki nat yer alıyor. Sağdaki dağ tanrısı Min Maha Giri ve soldaki kızkardeşi Shwe Myet Hna (Altın yüz). Batıl inanışları olan yerel halk kazalardan korunmak için, bu kapıdan motorsiklet, at arabası veya arabalarıyla geçmeden önce natlara muz-kokonat gibi sunum yaparmış. 1000 yıl önce yapılan güzel tapınaklar toprağına yol açan bu kapıdan yürüyerek geçiyor ve saray kalıntılarında dolaşıyoruz. Bagan hanedanından 55 kral geçmiş ve Bagan döneminde saray 4 kez yer değiştirmiş. Eski Bagan’ın merkezinde Kral Kyansittha tarafından yaptırılmış olan ahşap sarayın kalıntıları, Shwegugyi Tapınağının kuzey kısmında yer alıyor.

Shwegugyi: Büyük altın mağara anlamına gelir. 1131’de Alaungsithu tarafından yapılmış, küçük ve şık bir pagodadır. Thatbyinnyu’nun 200 metre kuzeyindedir. Bagan’ın orta dönem tapınak örneğini oluşturur. Karanlık kapalı tarzdan, havadar aydınlık mimari tarza geçiş görülür. İçinde sıva oymalar, tik Buda heykeli ve tapınağın hikayesini anlatan taş levhalar bulunur. Alaungsithu’nun oğlu, 1163’de hasta babasını buraya boğarak öldürmek için getirmiş.

Mahabodhi Tapınağı: Kapının 350 metre batısında yer alır. Buda’nın aydınlandığı yerin anısına yapılan Hindistan’da Bodhgaya’daki ünlü Mahabodhi Tapınağı model alınmış. 1215 tarihli tapınağın kare bloktan yükselen piramidal tepesi, oturan Buda figürlerinin bulunduğu nişlerle kaplı. İç kısmı, fayans ve halı ile modern şekilde yenilenmiş.

Bupaya Pagoda: İravadi Nehrinin kıyısında Mahabodhi’nin 200 metre kuzeybatısında yer alır. Üçüncü yüzyıla tarihlendiği söylenmekle birlikte, şehir duvarları ile aynı zamanlarda 850’de yapıldığı sanılıyor. Orjinali 1975 yılındaki depremde yıkılan stupa, silindirik Pyu tarzında, sıra sıra teraslar üzerinde altın stupa şeklindedir.

Gawdawpalin Tapınağı: 1203 tarihlidir, 55 metre uzunluğu ile Bagan’daki ikinci en uzun tapınaktır.

Thatbyinnyu Tapınağı: 60 metre yüksekliğinde, Bagan’daki en yüksek tapınaktır. 1144’de Alaungsithu döneminde yapılmış. Bagan’ın orta döneminin klasik örneğidir. Batı girişi yakınında orjinal duvar resimleri bulunur. İki katlı, her biri giderek küçülen ve altın uçlu zirve ile sonlanan kule ile çevrili üç teraslı yapıdır. Terasları 539 jataka oymalarıyla çevrilidir.

Aracımızla, eski Bagan’ın güneyindeki Myinkaba köyü bölgesindeki tapınaklara gidiyoruz.

Nagayon Pagoda: Naga (Ejderha yılanı), yılanların kralıdır; tapınağın adı yılan tarafından korunan anlamına gelir. Efsaneye göre Kyansittha bu tapınağı selefi ve öfkeli kardeşinden kaçarken büyük bir naga tarafından korunduğu yerde, 11. yüzyıl sonlarında yaptırmıştır. Basık teraslar eğrisel çatılıdır, Mon mimarisinden etkilendiği söylenir. Giriş salonundaki nişlerde Buda’nın yaşamıyla ilgili kumtaşı rölyefleri bulunur. İçeride, ayakta duran büyük Buda heykeli, çok başlı naga ile korunur. Yanlarda daha küçük iki ayakta Buda heykeli bulunur. İçerideki loş ışıklı koridor, beş adet pencere ile havalanır. Koridorun iç ve dış duvarlarında 28 adet taş Buda heykeli yer alır. Duvarlar, Mon ve Pali dilinde yazılı jatakalar ve Buda’nın yaşamı ile süslenmiş. Sundurma girişinin üzerindeki tik ahşap lentoda ve iç tapınak girişinin üzerinde de Bagan dönemi oymaları bulunur. Zeminde ve tapınağın dışında, cam izleri hala görülebilir.

Manuha Tapınağı: 1067’ye tarihlenen pagoda, kral Anawrahta tarafından esir alınan Mon kralının adını almış. Tapınağın içinde büyük oturan Buda heykeli, yan tarafında daha küçük iki Buda heykeli, arka taraftaki odada büyük bir yatan Buda heykeli yer alıyor.

Gubyaukgyi Tapınağı (Myinkaba): 1113 tarihli, freskoları ile ünlü, büyük resimli mağara tapınağı olarak da bilinen ve 11. yüzyılda yapılan son tapınaklardan biridir. İç duvarlarında en eski freskolar, Buda’nın yaşamından çizimler ve antik dönemlerde dört Budist meclisinden sahneler bulunur. Büyük bir giriş holü, Pyu tarzı pencereler vardır. Tavan resimlerini görmek için güçlü bir ışık kaynağına gerek duyulur. Anıtın yan tarafında yaldızlı Myazedi veya Zümrüt Stupa yer alır. İki anıt arasındaki bir kafeste dört taraflı sütun, Pyu, Mon, eski Burma ve Pali dillerinde, Gubyaukgyi’i kutsayan bir yazıt taşır. Bunun dilbilimsel ve tarihi önemi büyüktür.

Gün batımında at arabalarına binerek, irili ufaklı çok sayıda Budist tapınaklarının serpildiği vadiyi dolaşıyoruz. Günbatımı kızıllığında manzara daha masalsı görünüyor. Shwe San Daw Pagoda, dev bir piramit şeklinde görünen Dhamayangyi ve Sulamani Tapınaklarını daha yakından görüyoruz.

Shwesandaw: Altın kutsal saç demektir. Efsaneye göre stupada Buda’nın saç kalıntısı saklanır. Buranın, Bagan’nın en ünlü gün batımı izleme noktası olduğu söyleniyor. Dhammayangyi ile Thatbyinnyu tapınaklarının ortalarında yer alıyor. Beyaz, piramit şeklinde, tepesinde yuvarlak stupa görünüyor. Basamaklarla beş terastan tepeye, yuvarlak stupaya çıkılarak 360 derece güzel manzara izlenebilir. Kare teraslardan stupanın yuvarlak zeminine doğru merdivenlerin bulunduğu ilk Bagan anıtıdır. Depremler nedeniyle yıkılan şemsiye kısmı tekrar yapılmış.

Dhammayangyi Tapınağı: Bagan’daki en büyük tapınaktır, Bagan’ın her tarafından görülebilir. Shwesandaw’ın 500 metre doğusunda yer alır. Bagan’da büyük bir restorasyon yapılmayan birkaç tapınaktan biri olarak kalmıştır. Kral Narathu tarafından 12. yüzyılda yaptırılmış kızıl bir piramit gibi yükselir. Efsaneye göre, babası Alaungsithu ve erkek kardeşini boğarak öldüren kral, bu tapınağı günahlarının kefareti için yaptırmış.

Tapınağın duvar işçiliği çok iyidir, arasından iğne bile geçmeyecek şekilde birbirine çok yakın döşenmiş tuğla işçiliği için işçilerin zorlandığı, başaramayan işçilerin kollarının kesildiği söylenir. Batı girişinin hemen içinde, iddiaya göre bu amputasyonların yapıldığı yerde, kol büyüklüğündeki oluklu taşlar bulunur. Narathu öldükten sonra, iç kısmı çevreleyen kemerli yol, masif yapının çökmesini önlemek için tuğla moloz ile doldurulmuş. Yüksek tavanlı dış kemerli yolda yüründüğünde yarasa sesleri duyulabilir, rölyef ve resimler görülebilir. Dört Buda odasının üçü de tuğla ile doldurulmuş. Batı kısmında Gautama (Tarihi Buda) ve Maitreya’nın (Gelecek Buda) yan yana heykeli bulunur. Yan yana Buda heykeli bulunan, Bagan’daki tek tapınaktır.

Sulamani Tapınağı: 1183’de Narapatisithu tarafından yaptırılmış. Taç mücevher olarak da bilinen tapınağın, yaptırıldığı yerde küçük bir yakut bulunduğu için isminin anlamı budur. İki katlı ve basık terasların piramit etkisi yarattığı tapınağın beş girişi bulunur. 1975’deki depremden sonra restore edilmiş. İç kısmında Buda’yı tasvir eden freskolar ve Çin tarzı resimler bulunur. Buda heykelleri zemin katta dört yöne bakar. Ana doğu girişindeki Buda heykeli, duvarda yapılan bir oyukta oturur. Zeminin etrafındaki koridorlar, Konbaung döneminden büyük freskolarla kaplıdır ve daha eski fresko izleri vardır. Ziyaretimiz esnasında tapınağın tepe kısmı tadilattaydı.

Eski Bagan’ın doğu tarafında Sulamani ve Pyathat-kyi Tapınakları arasında yer alan doğu O-Htein Taung’a geliyoruz. Burada at arabalarından iniyor ve diğer turistlerle birlikte bir tepeciğin üzerinden gün batımını izliyoruz.

Akşam yemeği için Amata adlı restorana gidiyoruz. Burada kukla gösterisi, fil dansı, parlak renklerdeki longyi giymiş kadınların geleneksel şemsiyelerle yaptıkları dans gösterisi eşliğinde, açık havada yemeğimizi yiyoruz.

Kukla tiyatro sanatı (Pwe) 12. yüzyıldan itibaren saray duvarlarının dışındaki yaşamı, içerdekilere göstermek için yapılmaya başlanmış. Manastıra takdim töreninde yapılır, simyacı, prenses, bakan gibi kişiler canlandırılırmış. Kukla sahnesi 18. yüzyılda çok önemlidir, bu ahşap bebekler insanların krallara söylemeye cesaret edemediklerini söylemek gibi, sanatçıların yapamayacağı ayrıcalıklara sahiptir. Henüz gazetelerin olmadığı zamanlarda, kuklalar çiftçileri eğlendirir ve başkentten haberler verirmiş. Tüm ülkede güzel kuklalar satılıyor, ama Mandalay sanatçılarının en iyilerini yaptığı söyleniyor.

Sabahleyin ilk olarak Ananda Tapınağına gidiyoruz. Bu tapınak, Thatbinnyu’nun 500 metre doğusuda, Shwesandaw’ın kuzeyinde, Dhammayangyi’nin 1 km kuzeybatısında kalıyor.

51 metre boyu ve her yerden görülen altın tepesi ile Bagan tapınakları içinde en büyük, en iyi korunmuş, en saygınlarından biridir. Mon ve Himalaya mimarisi özelliklerini taşıyan, oldukça heybetli olan bu tapınak 1105 tarihinde kral Anawrahta öldükten sonra kral olan Kyansittha döneminde yapılmış. Yer planı ve girişi yolları Yunan hacı şeklindedir. Orta kare alanın her kenarı 53 metredir. Her giriş bir stupa topuzu ile taçlanmış. Taban ve teraslar, jataka sahnelerini gösteren 554 sırlı fayansla süslenmiş. Tapınak iç duvarlarında resmedilenler arasında, Buda’nın doğuşu, Buda’nın babasına takdimi gibi sahneler dikkati çekiyor. İç salonları, dört taraftan geçen koridorlardan ayıran büyük tik kapılar; merkezde, dışarıya doğru bakan, sırt sırta dört Buda heykeli bulunuyor. Bunlar, Buda’nın aydınlanmasının dört aşamasını temsil ediyormuş. Bagan tarzı orijinal olanlar kuzey ve güneydekiler. Güney tarafındaki 9.5 metre boyunda ayakta Buda heykeli 11. yüzyıla, doğu ve batıdaki heykeller 17-18. yüzyıla tarihleniyor. Bunlar Konbaung veya Mandalay tarzında yapılmış. Heykellerin hepsi solid tik. Hindistan’dan gelen sanatçılar tarafından yapılmış olan büyük Buda heykeli, ince yapılı, uzun burunlu, kulakları omuza değiyor, eli ilk vaazını sembolize eden pozisyonda. Buda heykeli uzaktan bakınca gülümsüyor gibi görünüyor, yaklaşınca ciddi ifade alıyor. Batıya bakan heykelin ayaklarında kral Kyansittha ve Mon rahibin lake heykeli oturuyor. 1990’da kulesi yaldızlanmış olup, badanalı ve yaldızlı yapının altın tepesi mısır koçanına benzetilir. Kuzey girişinde seyyar satıcılar daha yoğundur. Doğu tarafındaki iki aslan, doğru açıdan bakılınca canavara benzer. Doğuya bakan heykelin, başparmak ile orta parmak arasına tuttuğu küçük fındık benzeri kürenin bitkisel hap olduğu ve acı çekmenin tedavisi olarak Buda’nın öğretisini sunuşunu sembolize ettiği söylenir.

Htilominlo Tapınağı Bagan’ın parlak günlerinde yapılan son tapınaklardan biridir ve teraslı tarzı ile Sulamani’ye benzer. 13. yüzyıla tarihlenen 46 metre yüksekliğindeki tapınak, kral Nantaungmya (Htilominlo) ile dört ağabeyi arasından beyaz bir şemsiyenin onu göstermesiyle kral olarak seçildiği yerde yaptırılmış. Üç katlı tapınağın alt katında ince alçı oymalar, sırlı kumtaşı süslemeler, rölyefler, eski duvar resimleri izleri görülür. Alt ve üst katlarda dört yöne bakan 4 Buda heykeli bulunur.

Kayay Caddesi üzerindeki U Ba Nyein adlı Lake atölyesine geliyor ve Bagan’daki başlıca zanaat olan geleneksel lake işçiliği ile ilgili bilgi alıyoruz. Bagan’da, neredeyse 1000 yıla dayanan eski usul tekniklerle ülkedeki en iyi lake eşyaların üretildiği anlatılıyor. Lake özü elde edilen Melanorrhoea usitata (Burma lake ağacı) ve lake işleminden geçirilen belli bir bambu cinsi sadece Myanmar’ın kuzeyindeki ormanlarda bulunur. O bambu liflerinden yapılan çanak, lake ağacının ağda gibi koyu yapışkan kıvamlı siyah renkli salgısı ile kaplanır. Daha sonra kuru mahzende bekletilerek kurutulur, yüzeyi düzletilir. Çanağın 6 kat iç yüzeyine, 6 kat dış yüzeyine lake uygulanır. Her bir katın kuruması için birer hafta bekletilir. Sonra boyama işlemi ve desenlendirmeye geçilir. Bir ürünün ortaya çıkması 6 ayı bulur. Sanatsal ürünlerin üretimi 2 yılı bulabilir.

Aracımızla havalimanına doğru yola devam ederek, İravadi Nehrinin doğu kıyısında geniş düzlüğe yayılan, yüzlerce yıl öncesine tarihlenen binlerce tapınak ve pagodaya ev sahipliği yapan Bagan’dan ayrılıyoruz. 1 saat 20 dakika süren uçak yolculuğu ile Yangon’a ve oradan da güzel ülkemize dönüyoruz.

Bunları da sevebilirsiniz