Burma ve Birmanya adlarıyla da bilinen Myanmar, Güneydoğu Asya’da Bengal Körfezi ve Andaman Denizi kıyısında yer alan, yaklaşık 55 milyon nüfusa sahip bir ülkedir. Myanmar’da yaşayan 135 etnik grubun %70’ini Birmanlar (Bamar) oluşturur ve ülkenin eski adı olan Burma’nın kökeni buradan gelir. 1989’da ülkenin adı Myanmar olarak değiştirilmiş. Myanmar, gerek altın pagodalarıyla, gerekse zengin mineralleri, yeşim ve yakutlarıyla yoğun doğal kaynakları, tarım zenginliği ile “Altın ülke” olarak bilinir. Ülke halkının çoğunluğu Theravada Budizm inanışlıdır. Para birimi Kyat, ama yerel pazarlarda bile Amerikan doları kabul ediliyor.
İstanbul’dan Singapur aktarmalı olarak toplam 12 saat süren uçak yolculuğundan sonra Myanmar’ın en büyük şehri olan Yangon’un uluslararası havalimanına iniyoruz. Aşağı Myanmar’da nehir deltası ile çevrili kozmopolit bir şehir olan Yangon, 2005 yılına dek ülkenin başkenti olmuş. Myanmar’a giriş kapısı olarak tanımlanan bu şehir, yedi milyon nüfusa sahip. Önemli bir liman ve ticaret şehri olan Yangon’dan iki büyük nehir geçer. Yangon Nehri, şehrin doğusundan geçiyor. Son yıllarda Yangon’da modern binalar yükselmeye başlamış olsa da şehir merkezindeki rezidanslarda ve hükümet binalarında İngiliz mirasının izleri kalmış. 19. yüzyılda şehirde suni göletler yapılmış, İnya Gölü ve Gandarji Gölü (Kraliyet gölü) İngilizler döneminde şehre su sağlamak için kullanılmış.
Yangon: çabanın sonu anlamına geliyor. Yangon 1852’den beri İngiliz yönetiminin başkenti olurken, Myanmar kralı 1885’e kadar Mandalay’dan hüküm sürmüş. 1885’de İngilizler ilhak ettikten sonra, şehrin ismi Rangoon olarak İngilizceleştirilmiş. Yangon’un başlıca turistik noktaları: Schwedagon Pagoda, Chauk Htat Gyi Pagoda, Ulusal Müze, Myanmar Mücevher Müzesi, Kandawgyi Bahçeleri, Sule Pagoda ve şehir merkezidir.
Şehrin sokaklarında bordo veya safran renkli giysileriyle yürüyen rahipler, pembe giysili rahibeler görüyoruz. Erkekler kareli desenli, kadınlar çiçekli desenlerde, Longyi adı verilen geleneksel uzun etekler giyiyor. Hemen hemen tüm kadınların ve çocukların yanaklarında, sarımsı beyaz krem dikkati çekiyor. Bu Thanaka kreminin geleneksel kullanımı 2000 yıl öncesine dayanıyor, ten renginin açık görünmesi, cildin pürüzsüzleşmesi ve güneşten korunmak için kullanılıyor. Bazı insanların ağzının kırmızı boyalı görünmesi, yaygın olarak çiğnedikleri Betel ile ilişkiliymiş. Açlık hissine iyi geldiği, kendilerini iyi hissettirdiği ve uyarıcı etkisi olduğu için çiğnerlermiş.
Yatan Buda heykelinin bulunduğu Chauk Htat Gyi Pagoda’ya geliyoruz. Myanmar’da tüm tapınakların girişinde ayakkabılar ve çoraplar çıkarılıyor, şortla gelen ziyaretçiler kapıda verilen Longyi ile örtünüyor. Bu pagodanın içinde, gözleri hafif aralık şekilde zarifçe uzanmış dinlenme halindeki 68 metre uzunluğunda Buda heykelini görüyoruz. Buda’nın ayak tabanlarında bitkiler, hayvanlar, mandala dekorlu 108 tane asil işaret kazınmış. Buda’nın ayak tarafında yer alan platforma çıkarak, heykeli bütün olarak fotoğraflayabiliyoruz. Platformun arkasında uzanan duvar, Buda’nın hayatını anlatan resimlerle kaplanmış. Pagodadaki eski Buda imajı 1905’e tarihleniyor, yenisi 1958’de yapılmış.
Öğle yemeği için gittiğimiz Kamaryut bölgesinde Wizara yolundaki House of Memories, koloniyal tarzda tarihi bir ev. Bu evde hem Myanmar’ın hem Hindistan’ın bağımsızlığı için gizli toplantılar yapılırmış. Evin üst katında, 1947’de öldürülen ulusal kahraman general Aung San’ın gizli çalışma ofisi olan odada o günlerde kullanılan mobilyalar bulunuyor.
Şehrin merkezinde, 20. yüzyıl başlarına tarihlenen, korint kolonları ve geniş verandalarıyla ön cepheleri şık görünümlü koloniyal binalar sıralanıyor. Tam merkezde, sıfır noktasında yer alan Sule Pagoda, koloni döneminde adı Fytch Meydanı iken bağımsızlık sonrası İngilizlerle savaşan kahramanın adı verilen Maha Bandoola Meydanında yer alıyor. Sekizgen yapıdaki Sule pagodanın 2600 yıl önce yapıldığı düşünülüyor. Rekonstrüksüyonu 1948’den sonraya tarihleniyor. Pagodanın içinde, kutsal emanet olan Buda’nın saçları korunuyormuş. 15. yüzyıla dek sadece altın renginde boyalıyken, sonra altın varaklar eklenmiş. Burası, 1988 ve 2007’deki hükümet karşıtı protestolar esnasında buluşma noktası olmuş.
Maha Bandoola Meydanında, parkın çevresinde önemli binalar sıralanıyor. Sule Pagoda’nın doğu kapısından meydana baktığımızda sol tarafta 1940 tarihli beyaz renkli belediye binası, sağ tarafta Maha Bandoola Parkını görüyoruz. Parkın doğu tarafında, 1911 tarihli, süslü Viktorya dönemi mimarisinde yapılmış, saat kuleli bordo renkli Myanmar adliye sarayı görülüyor. Budist tapınağı ile birlikte, 19. yüzyıl tarihli kilise, cami, sinagog, Hindu tapınakları da aynı meydanda yer alıyor. Maha Bandoola Parkının içinde, Myanmar birliğini temsil eden sütun yükseliyor.
Sule Pagoda Caddesinden Yangon Nehri kıyısına doğru ilerliyoruz. Bu bölgede neoklasik binalar, bankalar, depolar yer alıyor. Sule Pagoda Caddesinin sonunda, caddeyi dik kesen Strand Caddesinden sola dönünce gümrük binası ve köşede kuleli bir bina olan tarihli Yangon adliye sarayını görüyoruz. 1915 tarihli gümrük binası, deniz ticareti gelişmeye başlayınca yetersiz kalan eski yapının yerine yapılmış. Çevresinde pazar yeri var, gece pazarı kuruluyormuş. Yangon yenilik merkezinin karşı tarafında da ikinci el eşyaların satıldığı bir pazar yeri görüyoruz. Biraz ilerleyince sarı renkli Strand Hotel binasını görüyoruz. Strand Hotel, Myanmar’daki ilk otelmiş, 1901’de, Singapur’daki Raffles Oteli finanse eden iki erkek kardeş tarafından yaptırılmış. İkinci Dünya Savaşında bombardıman esnasında çatısı çökmüş ve kapatılmış. Askerler tarafından ahır olarak kullanılmış. Daha sonra restore edilmiş. Otelin ziyaretçileri arasında George Orwell ve Rudyard Kipling yer alıyor. Aynı sırada 1900 tarihli Avustralya ve İngiliz konsoloslukları ile bordo renkli 1908 tarihli postane binası yer alıyor.
Sule Pagoda Caddesinden aracımızla Bogyoke Aung San Caddesi yönünde ilerleyerek küçük bir tepe üzerinde yükselen Shwedagon Pagoda’ya doğru gidiyoruz. Shwedagon Pagoda, Birmanya Budizminin baş sembolü ve bin yıldır önemli bir hac yeri. Swe: altın anlamına gelir, dagon: Yangon’un eski adıdır. Pagodanın öyküsü şöyle biliniyor: Aydınlanmış Buda’ya yiyecek sunan iki tüccar, Buda’nın verdiği 8 kutsal saç teli ile Okkalapa topraklarına dönerler. Kral Okkalapa ve hanedanı, Buda’nın saçlarını, ondan önceki üç Buda’nın asa, su kabı, giysi kalıntısıyla birlikte Shwedagon olarak kutsadıkları 20 metre yüksekliğindeki tapınakta saklar. Aydınlanmış dört Buda’nın kalıntılarını içerdiği için, dördünün kutsal emanetçisi olan Shwedagon olarak bilinir. Başlangıçta küçük bir helezon yapı iken, 1453’de kraliçe Shin Saw Pu tarafından 92 metreye yükseltilir. 1774’de kral Sinbyushin tarafından 99.36 metre yüksekliğinde yeniden inşa ettirilir. Tamamen altınla kaplanır ve değerli taşlarla dekore edilir. Shwedagon’un tepesindeki tacı olan şemsiye (Hti), birçok kez değiştirilmiş ve binlerce mücevher eklenmiştir.
Ortasında dev lotus çiçeği heykeli bulunan meydandan tapınağa doğru ilerliyoruz. Aracımızdan inerek giriş bölümünde ayakkabı ve çoraplarımızı çıkarıyoruz. Dört ana yöndeki merdivenler ve asansörlerle tapınak alanına, altın pagodanın yer aldığı platforma çıkılıyor. Güney tarafında merdivenlerde yer alan büyük koruyucu aslanlar (Chinthe) evladın sevgisi sembolize eder. Efsaneye göre bir prens, bir zamanlar aslan olan babasını öldürür ve pişmanlık duyarak pagodalara aslan figürü yerleştirir. Platforma çıkıldığında, 2500 yıl önce Buda’nın 8 saç telinin saklandığı hazine dairesinin üzerine yapılan ana altın pagodanın, ortada bütün ihtişamıyla yükseldiği görülüyor. Platformun kuzeydoğu köşesinde 46 metre yüksekliğindeki Naungdawgyi ve doğu tarafında Htidaw Pagodaları, güney tarafında Shwedagon Pagodasının 1999’da yapılan altın replikası yer alıyor. Tapınak alanında: Buda heykelleri, 1926’da dikilmiş olan 5 tane kutsal Bodi ağacı, kral Singu ve kral Tharyarwady çanları, Buda’nın ayak izleri ve müze bölümü bulunuyor.
Yüzyıldan uzun zamandır Shwedagon mütevelli heyeti, toplanan bağışlarla ana pagodaya her on yılda, yeni bir altın tabaka eklerler. 60 ton altın içeren pagodanın, tepesindeki şemsiye kısmı 13 metre yüksekliğinde ve 5 metre çapındadır. 500 kg ağırlığında altından yapılmış olan ve 83.850 adet mücevher içeren şemsiyenin üzerinde toplam 1800 karat 4351 adet elmastan oluşan bir küre ve bunun üzerinde 76 karatlık tek elmas bulunur.
Shwedagon Pagodanın etrafında, haftanın günlerine ayrılmış küçük stupalar bulunuyor. Doğduğu günü temsil eden hayvan figürünün önünde ibadet ederler. Pazartesi gününü kaplan, salıyı aslan, çarşambayı fil, perşembeyi sıçan, cumayı kobay, cumartesiyi ejder, pazar gününü garuda temsil eder. Doğum gününe karşılık gelen direklere, huzurlu bir hayat dileği için soğuk su dökülür. Huzur ve serinlik Myanmar’da ortak bir kelimedir: aye. Bu nedenle soğuk su, sembolik olarak acıların ateşini söndürmek için kullanılır. Buda tapınaklarında, tüm çiçeklerin solması gibi hiç bir şeyin kalıcı olmadığı öğretisi için Buda’ya minnetle çiçekler sunulur.
Hava kararınca ana stupanın etrafında çepeçevre mumlar yanıyor. Oldukça kalabalık olan platformda, Budistler ana stupanın etrafında ibadetlerine devam ediyor.
Scott Market 1926’da yapılmış ve 1948’de adı Bogyoke (General) Aung San olarak değiştirilmiş. Tek bir çatı altında, ortadaki geniş koridorun iki tarafında sıralanmış küçük dükkanlardan oluşan kapalı çarşı, zamanla çevresindeki sokaklarda çeşitli dükkanların eklenmesiyle büyükçe bir çarşı haline gelmiş. Myanmar’ın en büyük pazarlarından biri olup, 1900 civarında dükkan bulunduğu söyleniyor. Mücevherattan dokumaya, hediyeliklerden çantalara, mobilyadan yiyeceğe her çeşit yerel ürün bulunuyor. Pazartesi hariç her gün açık.
Ulusal müze, binlerce eser, kostüm, tablo barındırıyor; ancak ziyaret günlerimiz bağımsızlık kutlamalarına denk geldiği için müze kapalıydı.
Ağaçlıklı geniş caddeleri, sakin gölleri, koloniyal mimarisi ile cazibesini koruyan Yangon’dan sonra seyahatimiz Shan eyaletine doğru devam ediyor.