AKP ve onun yandaşı basın, İzmir’de insanları güldüren komiklikler sergiliyorlar…
İBB’nin (İzmir Büyükşehir Belediyesi) bütün kredi kaynaklarını kurutmaya çalışıyorlar! Tunç Soyer yılmıyor, başka yerlerden kaynak buluyor…
Tunç Soyer’e ve yakınlarına çamur atmaya çalışıyorlar, o gülümseyerek işine devam ediyor…
Soruşturmalarla bunaltmaya çalışıyorlar, biz bunu zaten bekliyoruz diyerek tınmıyor…
Saldırı yolları tükenince şimdi de Agamemnon üzerinden çamur atmaya çalıştılar; ama yine karavana!
DÜŞMANIMIZ(!) AGAMEMNON
Eğer duymamışsanız, anlatayım da biraz gülün!
Efendim, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, güya bir yüzer iskeleye Agamemnon adını vermiş, sonra da onu çaktırmadan(!) tamir edilmekte olan Pasaport iskelesinin yerine çekmiş ve böylece Pasaport adını Agamemnon olarak değiştirmiş!
Daha ilk bakışta belki, ‘Bunda ne var?’ diyeceksiniz? Gerçekten de bunda bir şey yok ama haber yanlışlıklarla dolu!
Çünkü yüzer iskeleye Agamemnon adı 2017’de verilmiş ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının izniyle hizmete girmiş. (Bu adı veren o zamanki belediye ile bakanlık yöneticileri çok da iyi yapmışlar, çünkü bu topraklarda kurulmuş en az 23 uygarlıkta yaşamış nice ünlüler var! Hepsinin adını yaşatmak bizim görevimiz!)
Diğer yanlış ise şu; Pasaport İskelesinin adının değiştirilmiş olduğu iddiası doğru değil! Sadece tamirat nedeniyle kullanılamayan Pasaport iskelesinin yerine Urla’da bulunan yüzer iskele Agamemnon Pasaport’a getirilerek -geçici olarak- kullanılmaya başlanmış. Bir süre sonra da geri götürülecek.
Yandaş basının yalan (pardon yanlış!) haber yapmayacağına inanan AKP İl Başkanı, hemen harekete geçmiş- belli ki işin doğrusunu öğrenmeden- demeci patlatmış;
“…Tunç Soyer yeni yaptığı iskeleye, binlerce yıl bir kara bulut gibi topraklarımız üzerinde dolaşan simge düşmanımız Agamemnon’un ismini verirken ne düşündü acaba?”
Bu veciz sorudan sonra, “Fikir ne ise zikir odur!” sözleriyle de, Tunç Soyer’in kirli emellerini(!) hafiye kıvraklığı ile yakaladığını anlatmak istemiş. Üstelik bununla da kalmamış ve tehdidi bastırmış;
“İzmirlinin sabrını zorluyorlar!”
AGAMEMNON HER YERDE VAR
Oysa, ne haberi yapan yandaş medya ne de onu okuyarak demeci bastıran AKP İl Başkanı, Agamemnon adının İzmir’de yıllardır birçok yerde bulunduğunu bilmiyor herhalde.
Çok sayıda partili arkadaşının Agamemnon Kaplıcalarından yararlandığını ve kendi genel başkanının bile bir zamanlar Balçova Termal tesislerdeki Agamemnon salonunda yemekli parti toplantısına katıldığını, sayın il başkanı nereden bilsin ki!
BÜTÜN SUÇ HOMEROS’TA
Adam, işi gücü yokmuş gibi tutup da Odyssea’yı yazarak başımıza dert açtığının farkında olmadı herhalde.
Hemşerimiz olan Homeros’tan söz ediyorum!
O, eğer bize zarar vereceğini bilseydi, Miken Kralı ve Yunan orduları komutanı olan Agamemnon’u, Truva Savaşından sonra İzmir’in Balçova’sına getirmez ve yaralı askerleri bu kaplıcada tedavi ettirmezdi!
AMAN BUNU DUYMASINLAR!
Homeros’un işlediği suç bununla da bitmiyor. Taa o zamandan, bugünkü dinimizi düşünerek (kendisi ne de olsa Zeus’un dölü ya!)- bugün bize dokunan bir mitolojik öykü de uydurmuş!
Bakın ne anlatmış yazdığı Odyssea’da;
Agamemnon, Truva’ya gitmek üzere yelkenli gemileriyle yola çıkmaya hazırlanmış ama günlerce rüzgar esmeyince falcılardan rüzgarın Tanrıça Artemis tarafından tutulmakta olduğunu öğrenmiş! Bir tek yolu varmış Artemis’i ikna etmenin; Kızı İfigenia’yı ona kurban etmek!
Çaresiz kalarak kızını kurban ediyormuş ki, Artemis Abla gökten aşağı bir dişi geyik indirmiş.
Dedim ya bu Homeros bizim kutsal kitabımızdaki olaylar üzerinden dinimize sataşıyor diye…
Neyse geyik kurban edilince İfigenia kelleyi kurtarmış!
AKP İL BAŞKANINA İYİ BİR HABERİM VAR!
Ancak;
AKP’nin sayın İl Başkanı ve yandaş medya üzülmesinler!
Kendilerini bunca sıkıntıya sokan Agamemnon sonunda belasını bulmuş!
Homeros bir hemşerimiz olarak, simge düşmanımız Agamemnon’un iki binli yıllarda ‘Bir kara bulut gibi topraklarımız üzerinde dolaşacağını anlayınca onu affetmemiş. Memleketine vardığında onun başına öyle bir bela açmış ki, düşman başına!
Yıllarca Truva’da başımıza bela açarken ve dönüşte uğradığı kaplıcalarımızı kirletirken, geride bıraktığı karısı meğer biriyle işi pişirmiş. Üstelik kendisi de Truva’dan ayrılırken Truva Kralı Priamos’un geleceği gören kızı Kassandra’yı da yanında Sparta’ya götürüyormuş!
On küsur yıl sonra, yanında bir fıstıkla kapıyı çalan ve “Biz geldiiik!” diye içeri giren kocasını gören kadının beyni zonklamış!
Hemen o akşam, bir odaya saklanan sevgilisi ile el ele vermişler ve Agamemnon ile Kassandra’nın işini bitirmişler.
Böylece Homeros bizi büyük bir yükten kurtarmış!
HOMEROS ÖLDÜRÜYOR, BİR DE…
Bununla da kalmayan Homeros, mitolojik öyküsünde ölüler ülkesine gidiyor ve adamın ruhuyla konuşuyor. Orada Agamemnon şöyle diyor;
…..
Aigisthus’tur* hazırlayan bana ölümü eceli
O öldürdü beni hain karımın yardımıyla
Evine buyur etmiş oturtmuştu beni sofrasına
Öldürdü yemek yerken boğazlar gibi bir sığırı ağılda
Ben yürekler acısı bir ölümle böyle öldüm işte!
Eh, bu dünya etme bulma dünyası!
Sen, üç bin yıldan fazla bir zaman sonra AKP İl Başkanı’nı böylesine üzersen, seni yaratan Homeros da sana bunu yapar!
Agamemnon’un ruhuna da bir çift sözümüz var!
Eyyy Ruh!
Bir daha bu dünyaya gelirsen, sen sen ol İzmir’e uğrama sakın!
Hele hele, Pasaport İskelesinin yakınından bile geçme!