İtalya Basınında Türkiye – Ağustos

La Repubblica

6 Ağustos 2020

Türkiye’de kadınların protestosu Erdoğan ailesini de ikiye böldü

Bugünün Türkiye’sinde her şey olabilir. Hatta yönetim, ilk imzalayan taraf olduğu ve ülkenin en sembolik şehrinin adını taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi bile düşünebilir. Politika ve yönetim içerisindeki paradokslar liderin ailesinde bile anlaşmazlıklara yol açabilir: iki oğuldan biri Başkan babasının yanında yer alırken iki kızdan biri de kadınların yanında.

Geçtiğimiz günlerde, devlet başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu muhafazakâr parti, 2011 yılında birçok ülke ile imzalanan anlaşmadan ayrılma niyetini dile getirdi. İstanbul Sözleşmesi bağlayıcı yasal düzenlemelerle kadın haklarını korumayı amaçlıyor. Sözleşme, şu ana kadar uluslararası alanda gerekli araçları kullanarak özellikle Türkiye’de alarm verici düzeyde artan kadına şiddete karşı savaştı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıkladığı verilere göre 2019 yılında 474 kadın, çoğu eski kocaları, partnerleri veya aile üyelerince öldürüldü. Son günlerde bazı daha liberal ülkelerin de baskısıyla sözleşmenin maddeleri tüm LGBT topluluğunu kapsayacak şekilde genişletildiğinden daha muhafazakâr Türkiye sözleşmeden çekilme hakkını kullanmayı düşünmeye başladı. Türkiye bunu yapan tek ülke de değil. Muhafazakâr bir lider tarafından yönetilen Polonya halihazırda sözleşmeden çekildi.

Ancak, bir toplumsal kısmı devlet başkanının siyasi ve dini vizyonuna bağlı kalan, diğeri ise sıkı bir şekilde laik olan Türkiye şimdi tam olarak ikiye bölünmüş durumda. Günlerdir, İstanbul’dan başkent Ankara’ya, çok milletli İzmir’e kadar tüm büyük merkezlerde binlerce insan ve özellikle kadınlar, yakın ve her şeyden önce belirleyici olan bir kararı protesto etmek için sokaklara dökülüyor.

Türk lider kendini daha önce hiç olmadığı kadar zor durumda ve kendi duvarları içine kısılmış buluyor: iki oğlundan biri olan, geçmişte Bologna Üniversitesi’nden mezun olup Johns Hopkins Üniversitesi’ne gittiği için İtalya’da tanınan girişimci Bilal, babasının kararının yanında. Ancak Erdoğan’a yakın bir girişimcinin eşi ve aynı zamanda bir kadın derneğinin başkan yardımcısı olan kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, babasına karşı kamuoyuna açıklama yaptı. Sümeyye, 2011’de hükümet tarafından imzalanan sözleşmeyi savunuyor.

Tüm bunlar olurken ülke hala temmuz ayının sonunda Muğla ilinde eski erkek arkadaşı tarafından boğularak öldürüldükten sonra yakılan 27 yaşındaki öğrenci Pınar Gültekin’in ölüm haberinin şokunda. Türk meydanlarındaki yürüyüşler birbirini izliyor ve göstericilerle güvenlik güçleri arasındaki tansiyon durulmuyor. Kadın Dayanışma Örgütü, İzmir’de bir düzine eylemcinin tutuklandığını bildirdi.

Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’ne ilk imza atan ülke oldu ve Avrupa Konseyi’nce tescil edilen belge 2014 yılında yürürlüğe girdi. Önümüzdeki hafta muhafazakâr partinin yürütme kurulu bir karar vermek için toplanacak. Elbette liderin fikri alınmadan bir karara varılmayacak. Erdoğan ise hem oğlunun hem de kızının fikirlerini dinlemek isteyecektir. İkisi arasında kimin kazanacağını bilmek bu hassas meselede babanın gelecek kararlarını anlayabilmek için belirleyici olacaktır.

https://www.repubblica.it/esteri/2020/08/06/news/turchia_la_protesta_delle_donne_divide_anche_la_famiglia_erdogan-263937442/?ref=search

Bunları da sevebilirsiniz