Mustafa Kemal Atatürk’ün Sosyal Devrimleri…

Atatürk´ün hemen hemen hiç konuşulmayan bir yönü de sosyal yönüdür.

Atatürk Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yaparken, sadece cumhuriyetçilik, halkçılık, devrimcilik gibi politik yönleriyle gündeme gelmemiştir. Ya da sadece ekonomik yönleriyle gündeme gelmemiştir…

Atatürk’ün sosyal alanda da çok ciddi çalışmaları var.

Atatürk’ün çok alçak gönüllü bir deyişinde diyor ki, “Ben, çok içtimaiyatla meşgul olmadım.” Atatürk belki, Kurtuluş Savaşı süreci içinde, buna fazla firsat bulamadı, ama kültür alanında çok kitap okuduğunu da biliyoruz,

Sosyal dediğimiz zaman karşımıza çok genel bir kavram çıkar. Toplumsal ile sosyal kavramlarnı birbirnden ayırmak gerekir.

Toplumsal dediğimizde bütün toplumu ilgilendiren, askeri konularda, ekonomik konularda, bayındırlık konularında her alanda yapılan çalışmaları içeriyor.

Sosyal dediğimiz zaman ise, insanı sadece sosyal yaşamını ilgilendiren eylemleri ve işlemleri görürüz.

Ömeğin, Atatürk’ün sosyal devrimleri, bu çerçevanin en başında yer alır. Bunlar kılık-kıyafetten, harf devriminden, kadınlara verilen haklara, düşünebileceğimiz bütün toplumun sosyal yapısını yeniden düzenleyen çalışmalardır.

İkincisi, Atatürk’ün sosyal güvenlik alanındaki düşünceleri ve görüşleridir.

Üçüncüsü, daha alt bir kategoride sosyal kurumları yenileme ve yenilerini oluşturma, varolanları da yenileme ve yenilerini oluşturma çalışmalarına yöneliktir.

Toplumsal yaşamı kurumsal bazda, yeniden düzenlemek.

Sonuncusu da, bizim sosyal hizmetler diye kavramlaştırdığımız çocuklara yaşlılara, hastalara, özürlülere, yani özel gereksinim gruplarına, toplum içindeki devletin ya da örgütlü kuruluşların özel desteğine, yardımına zaman zaman ya da sürekli olarak gereksinim duyan gruplara verilen hizmetlerdir.

Atatürk 1922´de yaptığı bir konuşmada “Milletimizin sağlığına özen göstermek ve imkanlarımız oranında sosyal acılarına çare bulmak, hükümetimizin görevleri arasındadır.” diyor. Buradaki, sosyal acılara çare bulmak, Atatürk’ün gölgede kalan yönüdür, sosyal devrimciliğidir.

Bugün, sosyal -sağlık gibi bir kavramdan söz ettiğimizde çok anlaşılmaz ve gereksiz kalır, lüks kalır.

Sağlık denildi mi? Hep medikal sağlık akla geliyor. Oysa sağlığın üç boyutu vardır, Medikal, yani biyolojik sağlık, psikolojik sağlık ve sosyal sağlık. Bunu 1923´te Atatürk söylüyor.

1921 ve 1924 Anayasalannda sosyal devlet kavramı yoktur ama Atatürk’ün bu konuya sığdıramayacağımız kadar çok sağlık alanında ve sosyal alanlarda, sosyal devleti oluşturma, sosyal önlemleri yaratma çabaları vardır,

Atatürk, sosyal devleti ve sosyal anlayışı geliştirmek için geliştirdiği görüşlerini, el yazısı ile bizzat not etmiştir.

Sosyal alanda öngördüğü ve önerdiği kurumlaşmaları kısa kısa sıralayalım. Örneğin ‘iş kurumu kurulmalıdır’ diyor. Daha 1920 li yıllarda aldığı notlarda.

Şehirlerin ve atölyelerin sağlık kurumları diyor. Ve ilk kez 1921 yılında, Ereğli kömür işçilerinin kömür tozlarının satılmasından sağlanan parayla iş yerlerine doktor temin ediliyor.

Amelelerin ihtayarlığa ve kazalara karşı sigortalarını düşünüyor, öneriyor ve not ediyor.

Hasta ve ihtiyarlara mecburi yardımlar diyor. Bugün 65 yaşını aşmış yaşlılara verilen sembolik sosyal yardımlar 1920 li yıllarda öneriliyor ve not ediliyor.

Ayrıca çiftçi sandıkları, sosyal yardım cemiyetleri diyor. Sosyal yardımı dağıtmak için yardımsevenler derneğinin kurulmasına da önayak oluyor. Ve Ankara’da Yardımsevenler Derneği’ni kurduruyor.

1921 yılında Meclisin açıldığının ertesi yılı, Sağlık Bakanlığı’nın, eski deyişiyle Sıhhat ve Muavenet Vekaleti’nin kuruluşu gerçekleştiriliyor ve bir yılda sağlık, devlet eline alınıyor, o yoksul Cumhuriyet bütçesiyle.

1923 yılında Sağlık Bakanlığı’nın hizmet alanı kapsamında tüm Anadolu´yu kapsayan sağlık örgütü kurulmasına karar veriliyor. Bu yıllarda, çok yaygın sıtma, trahom, verem, birçok bulaşıcı hastalıkların tehdidi var. Anadol’da bebek ölümleri, çocuk ölümleri çok yüksek. Babasız, annesiz çocukların sayısı çok yüksek. Bütün bunları önlemek, salgın ve bulaşıcı hastalıkları önlemek için tüm Anadolu’yu kapsayan bir sağlık örgüıü kurulmasını öngörüyor Atatürk.

Hıfzısıha Enstitüsünü kurduruyor. Verem Savaş Dernekleri kurduruyor. «Veremin önüne geçmek gerek” diyor.

1924 yılı Meclis açılış konuşmasında “Geçen yıl bütün memleketi kapsayan bir sağlık örgütü kurulmasına başlanmıştır” Diyor. Bu duyurusundan tam iki yıl sonra da bu hizmetin başarıldığını söylüyor. Atatürk döneminde iki yılda Türkiye´ye sağlık sisteminin yaygınlaştırılması amacına ulaşılıyor. Bunda tabii Atatürk’ün büyük önderliğinin, promotorluğunun, topluma motor olmasının rolü kadar, halkın da heyecanının ve büyük katkısının rolü vardır.

Yine aynı yıllarda memleketin çeşitli bölgelerinde sıtma ve diğer hastalıklarla mücadele örgütü genişleme ve gelişme göstermektedir ve kayıtlara baktığımız zaman, sosyal ve sağlık alanlarında kurduğu kuruluşların ve başlatılan çalışmaların, Büyük Atatürk gerçekten hep izleyicisi olmuştur. Her yıl bunları gündeme getirerek, geliştirilmelerini teşvik etmiştir.

Hastane sıkıntısının olduğu dönemde verem dispanserlerini Atatürk ilk kez kurduruyor, verem hastalığının önünü alabilmek için. Örneğin, “1923’de mikroplu hastalıkları kabul eden hastanelerin bulunmaması memleketimiz için büyük bir eksikliktir” diyor. “İstanbul’da ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde beş adet bulaşıcı hastalıklar hastanesinin kurulması ve açılması sağlık programımıza alınmıştır” diyor. O zamanki bütçeyle bunlar yapılmış.

Bunları da sevebilirsiniz