Taçlılar(!) Geliyor

22 Eylül 2019 tarihinde Neyşınıl Coğrafik (*) kanalında yayına başlayan kısa dizi “Salgın (The Hot Zone)” reklamları ve tanıtımları aylarca önceden başlamıştı. Bu türdeki dizi serilerine daha önce hiç yer verilmeyen televizyon kanalları, bir anda Zaire Ebolası hastalığını işleyen ve bu virüsün getirdiği sorunları kronolojik sırada anlatan bir dizi serisiyle çıka gelmesi şüpheli beyinlerde aynı soru işaretini belirtmişti. Dizide dünya sağlık örgütünün verdiği yanlış kararlar,(sözde) kahraman ABD askerleri ve benzeri bir çok hollywood vari detay olmasına rağmen, hastalığı ve hastalığın getirdiği sorunları büyük bir çıplaklıkla ortaya serer nitelikteydi. Altı bölümlük bu kısa dizi özünde biz insanoğlunun ne kadar zayıf bir doğaya sahip oluduğumuzu ve gözle görülemeyen tehditler karşısında ne kadar naçar kaldığımızı anlatmaktaydı. Böyle bir dizinin ilgili kanal tarafından neden çekildiği teorilerini tartışırken bir anda karşımıza daha önce hiç bir bilgi sahibi olmadığımız bir gerçek çıkıverdi; 2019-nCoV.


Çin’de ay takvimine göre gerçekleşen yeni yıl kutlamaları bu sene fare yılını kutlamaya hazırlanırken, dünyanın en kalabalık sokakları bir anda ıssız, terkedilmiş yerler haline dönüşü verdi. Dünyanın en çok insan seyahitinin yaşandığı bu kutlamalar, Çin’in belki de en sönük kutlamasını geçirdiği yıl olarak tarihe geçecek. Bu sefer bir tek Çin halkına karşı bir tehdit değil insan oğlunu doğrudan tehdit eden ortak bir düşman sebebiyle. Bu düşmanın adı Korona Virüsü… 12 kent ve milyonlarca insan bu virüs sebebiyle karantina altına alınmış, sokağa çıkma yasağı getirilmiş ve temel gıda erişimleri dahi kontrollü bir şekilde giderilmeye başlanmıştır. Dünyevi diğer tüm uyuşmazlıkları bir kenara bırakarak bu ortak salgını nasıl kontrol edeceğini tartışan devletler ve ilgili kurumları arasında acaba gerçekten konudan haberdar olan ve hatta sorumlu olan da varmıdır acaba ?


Enfekte olmuş hastalardan alınan numuneler, daha önce sadece hayvanları etkilediği bilinen bu yeni tür Korona virüsünü analiz etmek için ilk adımdı. Dünya sağlık örgütü ve çeşitli viroloji labaratuvarları virüsü hızla incelemeye ve mutasyon kaynağına inmeye çalışa dursun bizde bildiğimiz gerçeklerin üzerinden hızlıca bir geçelim.


Bu tarz pandemik durumlarda atılan ilk adım virüsün sıfırıncı hastasının ve yayılma sıfır noktasının tespitidir. Gönül rahatlığıyla bu adımların hızlı bir şekilde atlatıldığını söyleyebiliriz. Nitekim bu virüs, hastahaneye gribe benzer semptomlarla müracaat etmiş bir hasta vasıtasıyla tespit edilebilmiştir.Bu hastaya bakan fakat bir gariplik olduğunu anlayan dikkatli hekimler “Geçer o, al şu ilacı” dememesi sayesinde virüs hızla yeni bir tür olarak tanımlanabilmiştir. Her ne kadar spekülasyonlar sürsede virüsün sıfır noktasının Çin’in Wuhan kentinde bulunan Huanan hayvan pazarı (Islak Pazar – Wet Market) olduğu en güçlü savdır. Şans bu ya, bu pazarın da 30KM kadar yakınında Çin devletinin en büyük ve spekülatif viroloji labaratuvarları bulunmaktadır. Wuhan Viroloji Enstitüsü elbet virüsün tespitinde ve tedavisinde büyük bir rol oynayabilir. Fakat yaramazlık yapan bilim adamlarının elinden kaçmış bir biyolojik silah olabilirmi klişesi yine gündemimize olmazsa olmaz bir tartışma olarak oturmuştur. Elbette basit bir hedef saptırma kurbanı haline gelmesi için başka bir ülke tarafından seçilmiş olabilecek bu stratejik bölge hakkında henüz birşey söylemek çok zor, ancak bildiğimiz gerçek yine, yeniden hayatımızda SARS (2002) , EBOLA (1976) gibi nur topu gibi bir nCoV – Korona virüsümüzün olduğu.


Kelime anlamı latince “Taç” anlamına gelen Korona virüs ailesi, dış çeperinde güneşi andıran taç vari uzantıları sebebiyle bu ismi almıştır. Hayvanlarda bir çok çeşit Korona virüsü görülmesine rağmen bu güne kadar hiç biri insanlara bulaşmamış veya bulaşacak şekilde evrimleşmemiştir. Dolayısıyla “Korona virüsü madem daha önceden biliniyordu niye aşısı yok” gibi savlar yersizdir. Şu an karşı karşıya olduğumuz 2019-nCoV virüsü Korona virüs ailesine ait evrimleşmiş yeni bir tür olup, hayvanlara yapılan aşıların benzerini üretip hemen kurtuluruz gibi bir durum kısa vadede mümkün gözükmemektedir. İnsan Koronası olarak da anılan bu yeni virüsün kökenlerini aramak ve nasıl evrimleşmiş olabileceği hakkında bilgi sahibi olabilmek için bilim insanları daha önceden bu patojeni taşıyan 200 ayrı hayvan türü örnekleriyle karşılaştırma yapmış ve en yüksek benzerlik yılanlarla çıkmıştır. SARS(2002) virüsünün ilk yayılması, bir yarasayla başladığı ve daha sonra bir Misk Kedisine bulaştığı, oradan da insanlara geçtiği bilinmektedir. Özellikle gıda konusunda sınır tanımayan Çin halkı gibi toplumlarda Misk kedisi vb hayvanların ıslak pazarlarda satılması ve tüketimi sonucu bu virüs hızla yayılmış ve hızla evrimleşmiştir. Aynı şekilde MERS(2012) özellikle deve etinin çok tüketildiği orta doğu toplumlarında doğmuş ve doğrudan develerden insanlara geçmiştir. nCov(2019) için tam başlangıç noktası henüz kesinleşmemiş olsa da yılanlar üzerinden doğrudan insanlara geçtiği şuanki genel kanıdır. Bu tarz türler arası virüs geçişleri her durumda olmasa da RNA (Ribonükleik Asit) virüsü olan Korona virüsü üzerindeki bir takım özelleşmiş proteinler sayesinde insanlara geçebilmiştir. Bu özelliğe bilim insanları protein bağlanması (Protein Binding) adını vermekte ve evrimleşen kısmın sadece bu özel protein olduğu düşünülmektedir. Şuan bir taşıyıcı (host) olmadan hayatta kalamayan Korona virüsü insan vücudu içerisinde ne gibi bir serüven yaşayacak birlikte göreceğiz. nCov Virüsünün mutasyona uğrayıp uğramayacağı bir muamma fakat tarihsel veriler ve çalışmalar gösteriyorki bu patojenin insan bünyesinde bulunmasının zamana göre ne gibi değişikliklerle karşılaşacağını kestirmek neredeyse imkansız. SARS virüsü 2002 yılında sıfırıncı hasta bulunmasıyla pandemik hale gelmişti. Fakat yaklaşık 3 ay içerisinde virüsün insanlar arasında bulaşması ve/veya başka sebeplerle mutasyona uğraması sonucu geliştirilmekte olan tüm aşılama çalışmaları çöpe atılmış ve virüs mutasyonları öngörülerek bir çalışma yapılmaya başlanmıştır.


Her ne kadar yetkililer toplumu kaosa sürükleyecek açıklamalardan kaçınsa da, Çin’de 1000’er yatak kapasiteli 2 adet hastanenin yapımına başlanması ve 6 günde bitmesinin planlanması herkesi endişeye sürüklemeye yetecek bir hamle. Dünya tarihinde belki de ilk defa canlı yayında 7/24 çalışmaları devam eden bu yapılar belli ki bir öngörü sonucu bu denli bir hızla inşa edilmekteler. Türkiye gibi sansürler ülkesi olarak bilinen Çin Halk Cumhuriyeti devletinin kendi toplumundan bir şeyler gizliyor olması eminim dünya kamuoyuna hiç de şaşırtıcı gelmeyecektir.


Dünyaya bu virüsün, Çin’in sebebiyet verdiği bir ihmal mi yoksa kasıtlı çalışmaları sonucu mu salındığı sorusuna net bir yanıtımız yok. Peki ya Çin’in ekonomik veya ticari ilişkilerini bitirmek amacıyla başka bir ülke tarafından özel bir tarihte Huanan hayvan pazarına salınan bir biyolojik silahla karşı karşıyaysak bunu nasıl bilebiliriz ki ?


KAYNAKLAR

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın