Bir Ondokuz Mayıs Yazısı

1960’lı yılların başında, tıpkı bugünküne benzer şekilde bilim adamları, gazeteciler, Üniversite öğretim üyeleri ve gençler suçsuz yere karakollara alınıyor sonra cezaevlerine gönderiliyordu.

Üniversitelerde durumu protesto eden gençlerin üzerine silahlarla ateş ediliyordu. Karşı gelen rektörler polislerce yaka paça yerlerde süründürülüyordu. Yani tam bir faşist yönetim hakimdi.

Nisan ayı ortalarına geldiğimizde öğretmenlerimiz ‘Bu yıl 19 Mayıs Bayramını çok görkemli kutlayacağız’ diyorlardı.

19 Mayıs Bayramı kutlama hazırlıkları çok yoğun bir şekilde devam ediyordu. Öğretmen okulu olarak tüm öğrencilerin katılacağı halkoyunları gösterisi yapacağız.

Bizleri gruplara ayırarak köylere göndermişlerdi; akrabalarımızdan yöresel giysiler toplamak için.

Bu arada ülkede olaylar oluyor, gazeteler kapatılıyor, milletvekilleri evlerinden zorla alınıp mahkemeye çıkartılıyor ve de tutuklanıyor.

Demokrat Partinin bu faşizan baskılarına karşın direnen CHP, kurulmak istenen ‘TAHKİKAT KOMİSYONU’na direnince meclise çağrılan polisler tarafından zorla meclisten çıkartılıyorlar.

Tahkikat Komisyonu 27 Nisan 1960 tarihinde TBMM de büyük çoğunlukla kabul edilerek 28 Nisan da Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe konuldu.

Bu komisyon muhalefet ve basının faaliyetlerinin tahkik edilmesi için kurulmuş bir komisyondur. Komisyon sadece Demokrat Partili milletvekillerinden oluşmaktadır.

Kurulan komisyon; sivil ve askerî savcılarla yargıçların tüm yetkilerine sahip olacak, istediği ev ve kuruluşu basabilecek, öngördüğü evrak, belge ve eşyalara el koyabilecek, gazeteleri toplatabilecek ve matbaalarıyla birlikte kapatabilecekti. Komisyon kararlarına karşı gelmenin veya savsaklamanın cezası üç yıla kadar hapis olacaktı.

DP’nin yargı yetkisini özel bir heyete veren bu kararı açık bir anayasa ihlaliydi ve iktidardan düşüp yargılandıklarında sorumlu tutuldukları en ağır suçu oluşturdu.

Bu baskılara karşı ülkenin her tarafından protesto sesleri yükselmeye başlamıştı. Ve ISLIKLA “OLUR MU, BÖYLE OLUR MU, KARDEŞ KARDEŞİ VURUR MU, KAHROLASI DİKTATÖRLER BU DÜNYA SİZE KALIR MI?” marşını seslendiriliyordu..

Bu ıslık olayı o kadar yaygınlaştı ki yurdun dört tarafından yükselen bu sesler ve CHP’nin etkili muhalefeti Menderes’i çıldırtmaya yetti.

Artık ok yaydan çıkmıştı okullarda, sokaklarda, caddelerde yani her yerde baskıya, zulüm-e haksızlıklara karşı olan herkes ıslık la protesto yapıyor meydan okuyordu Menderes hükümetine.

19 Mayıs Gençlik Spor Bayramı yaklaşmış okullar şehir statlarında provalar yapıyor görkemli bir kutlama programı için bütün hazırlıklar titizlikle sürdürülüyordu.

Aniden alınan bir kararla bütün yurtta 19 Mayıs törenleri yasaklandı. (16 Mayıs 1960) Çünkü hükümet korkuyordu ya statlarda on binlerce öğrenci stattaki seyirciler hem de bütün yurtta ıslık çalarak hükümeti protesto ederse diye.

Bu arada Harp Okulu öğrencileri Ankara’da, hükümet aleyhinde sessiz bir yürüyüş yaptılar. Önlem olarak Harp Okulu öğrencileri 21 Mayıs ta tatile gönderildiler.

Biz o sene 19 Mayıs törenlerini 26 Haziranda kutlamıştık. Yurt genelinde de aynı tarihte yapılmıştı.

Bugün yaşanan olayların ön çalışması ne yazık ki 1950 – 1960’lı yıllarda da yaşanmıştı.

Günümüze geldiğimizde Muhalefet Milletvekilleri başta olmak üzere, gazeteciler, sanatçılar, bilim insanları, çocuklarının katillerinin bulunmasını ve yargılanmasını isteyen anneler polis copları, TOMA’lardan basınçlı su ve gaz bombaları ile susturulmaya çalışılmaktadır.

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu öldürmek maksadı ile tertiplenen linç saldırısı ve gazeteci Yavuz Selim Demirağ’ı yine öldürmek amacı ile darp edenler AKP’nin kendi mahkemelerinde yargılanmadan serbest bırakılıyor. Bu konuda TBMM de bu olayların araştırılması da AKP ve MHP Milletvekillerinin oyları ile ret ediliyor. İşin özü; AKP’ye muhalif olanları kendi mahkemelerine çıkarıp sözde yargılayarak tutuklatmak veya çok ağır tazminat ödemeye mahkum etmektir.

YSK Hakimleri bile bile Anayasa’yı çiğnemeye, kazanılmış hakları cübbelerini düğmeleyerek gasp etmeye devam ediyorlar

AMA YAĞMA YOK, MUSTAFA KEMAL’İN “BURSA NUTKU” İLE GÖREVLENDİRDİĞİ TÜRK GENÇLİĞİ VAR.

DAHA GÖRKEMLİ 19 MAYIS BAYRAMINI KUTLAMAK İÇİN HAYDİ MEYDANLARA.

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI’MIZ KUTLU OLSUN

Bunları da sevebilirsiniz