Gözden Kaçanlar

2018’de İşsiz Sayısı 3.5 Milyona Yükseldi: Her Beş Gençten Biri İşsiz

25/03/2019 Diken.com.tr

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tarım dışı işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0.1 puanlık azalışla yüzde 12.9 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 0.5 puanlık azalış ile yüzde 20.3 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 0.1 puanlık artışla yüzde 11.2 olarak gerçekleşti.

İstihdam edilenlerin sayısı 2018 yılında, geçen yıla göre 549 bin artarak 28 milyon 738 bin, istihdam oranı ise 0.3 puanlık artışla yüzde 47.4 olarak kayda geçti. Erkeklerde istihdam oranı 0,1 puanlık artışla yüzde 65.7 kadınlarda ise 0.5 puanlık artışla yüzde 29.4 olarak gerçekleşti.

Tarımda çalışan sayısı 167 bin azaldı

Bu yıl, tarım sektöründe çalışan sayısı 167 bin azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı ise 717 bin arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 18.4’ü tarım, yüzde 19.7’si sanayi, yüzde 6.9’u inşaat, yüzde 54.9’u ise hizmetler sektöründe yer aldı.

İşgücüne katılım oranı yüzde 53.2 oldu

İşgücü 2018 yılında bir önceki yıla göre 631 bin kişi artarak 32 milyon 274 bin, işgücüne katılma oranı ise 0.4 puan artarak yüzde 53.2 olarak gerçekleşti. Erkeklerde işgücüne katılma oranı 0.2 puanlık artışla yüzde 72.7, kadınlarda ise 0.6 puanlık artışla yüzde 34.2 olarak kaydedildi.

En yüksek işsizlik doğuda

İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 25 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) bölgesindeyken işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 5.1 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu.

En yüksek istihdam oranı yüzde 55.3 ile TR21’de (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise yüzde 30.5 ile TRC3’te (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt).

En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde 59.7 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise yüzde 40.7 ile TRC3’te (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt).

Kuzu’yla İlgili Dijital Deliller: Zindaşti’nin Adamıyla Whatsapp’ta İhale Görüşmüş

25/03/2019 

Zindaşti, cinayetten tutuklu yargılanırken 19 Ekim 2018’de skandal bir tahliye kararıyla serbest bırakılmış, tahliyeden üç saat sonra tekrar tutuklama çıkmasına rağmen kayıplara karışmıştı.

2014 yılında Zindaşti’nin kızının ve şoförünün öldürülmesini azmettirdiği iddiasıyla tutuklu yargılanan Orhan Ünğan, Bakırköy başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda Zindaşti’nin tahliyesi için Kuzu’nun yargı mensuplarına baskı yaptığını öne sürmüştü.

Sürecin basına yansımasının ardından Kuzu, Zindaşti’yi tanımadığını söylemiş ancak ikilinin yemek yerken fotoğrafları ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Kuzu, yedi yıl önce Zindaşti’yle vatandaşlığa geçmesi için yardımcı olmak üzere görüştüğünü kabul etmiş ve söz konusu yemeği ilk anda hatırlamadığını dile getirmişti.

İhale konuşuyorlar

Cumhuriyet’ten Zehra Özdilek’in haberine göreKuzu’nun Zindaşti ile yeni bağlantısı, Ünğan’ın dosyaya Zindaşti ve adamlarına yapılan operasyon sonrası ele geçirilen dijital verilerden elde edilen WhatsApp yazışmalarını sunmasıyla ortaya çıktı.

Zindaşti’nin operasyonda birlikte yakalandığı adamlarından birinin, Kuzu’ya gönderdiği WhatsApp yazışmaları şöyle:

“Bu İzmir Adnan Menderes Havalimanı için Ankara’daki genel merkez DHMİ karar veriyormuş. Şimdi hocam ilk kazanan firma yolsuzluk yapmış elemişler hak normal olarak ikinci firmada hiçbir sorun yok yalnız 3. firma parelelciymiş. İşi almak için 2. firmayı şikayet ediyor kendi almak için. Sizin arayıp direkt sözleşme yapın demeniz lazım biz de gidip Ankara’ya sözleşmeyi yapalım, bir telefon sadace şu paralelcilere şans vermememiz lazım… Beni ararsanız anlatırım. Yani biz hakkımız olanı istiyoruz ekstra bir şey yok. Firmalar da bunlar 1. İkizler inşaat (elenen firma) 2. Kircal inşaat (biz) 3. ydha inşaat (itiraz eden firma paralelci olan)….”

‘Bal ve ilacı aldım’

“Hocam bize konum atın Naci ile yanınıza gelelim 10 dak konuşalım bal ve ilaçıda aldım…Hocam saygılar…Günaydın. 13.10.2015 tarih….2015101316241923994 numaralı evrak…Genel Müdürlük Asayiş Daire Başkanlığına gönderildi” mesajına Kuzu cevaben, “Bu nasıl bir numara. Tarih ile sayı birbirine karışmış.”

İlkokul Öğrencileri Marmaris’te Doğa İçin Yürüdü

24/03/2019  Diken.com.tr

Marmaris’te ilkokul öğrencileri ‘Türkiye çöl olmasın‘ sloganıyla sahilde doğa için yürüdü. TEMA Marmaris Eğitim Sorumlusu Nevin Öktem, çevreye saygının çocuk yaşlardan başlaması gerektiğini söyledi.

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Marmaris Şubesi’ne bağlı Yavru TEMA Grubu’nu oluşturan ilkokul öğrencisi çocuklar, velileriyle birlikte etkinlik düzenledi.

Uzunyalı mevkisinde ellerinde ‘Ağacı ve doğayı sev‘, ‘Türkiye çöl olmasın‘, ‘Doğamıza sahip çıkalım‘ ve ‘Ağaçlar geleceğimiz‘ yazılı dövizlerle toplanan grup, ‘Türkiye çöl olmasın‘ ve ‘Toprağını ve doğanı koru‘ sloganıyla yürüdü.

Doğayla ilgili şarkılar söyleyen çocuklar, Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler adına saygı duruşunda bulunup, İstiklal Marşı okuduktan sonra velileri ile birlikte buradan ayrıldı.

TEMA Marmaris Eğitim Sorumlusu Nevin Öktem de şunları söyledi: “Her sene turizm sezonu başında ve sonunda bu yürüyüşleri gerçekleştiriyoruz. Yavru TEMA üyesi ilkokul öğrencisi çocuklarımızla beraber, ‘Türkiye çöl olmasın‘ adı altında farkındalık yürüyüşümüz oldu. İlkokul çağlarından çocuklarımıza doğayı, sevgi ve saygıyı öğretiyoruz. İlçemizdeki ilköğretim okullarından 39 sınıfta 100 çocuğumuzla çalışıyoruz. Çevreye saygının, çocuk yaşlardan başlaması gerektiğine inanıyoruz.”

Tank Fabrikası İşçileri Tayin İstedi: Bu Vebali Alamayız

21/03/2019 

Özelleştirmeye açılan Sakarya’daki tank palet fabrikasında çalışan işçiler tayin edilmek için dilekçe verdi. Harb-İş Sendikası Sakarya Şube Başkanı Yaşar Yavuz, “Biz ordu malının Katarlılara verilmesinin vebalini alamayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Sakarya’daki tank palet fabrikasının BMC firmasına 25 yıllığına devredileceğini açıklamıştı. BMC firması AKP’li Ethem Sancak ve Katarlı iş insanlarına ait. Fabrikanın devrine ilişkin kamuya açık yarışmalı ihale yapılmamıştı.

Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre, fabrikada çalışan 695 işçiden 605’i, kritik askeri bilgileri Katarlı şirketle paylaşmak istemediklerini belirtti.

Sendika başkanı Yavuz, tayin dilekçesi vermeyen yaklaşık 90 işçinin ise genelde emekliliği dolan ya da emekliliğine kısa süre kalan personelden oluştuğunu kaydetti.

Yavuz, tayin istemelerinin gerekçesi olarak şunları söyledi: “Daha ihale şartnamesi hazırlanmadan, ilan verilmeden, ihalesi yapılmadan fabrikamızı Katarlı şirkete devrettiklerini söylüyorlar. Bu anlayışa karşı haklarımızı nasıl koruyacağız? Türk ordusunun malını Katar’a satıyorlar. Ordu malı, vatan meselesidir. Bunun parçası olamayız. Bu işin vebalini alamayız. Bu nedenle tayinlerimizi istedik.”

Otomotiv Sanayide Üretim Sadece Şubatta Yüzde 15.5 Azaldı

20/03/2019  Diken.com.tr

Otomotiv ana sanayi üretimi şubat ayında yüzde 15.5 azalarak 119 bin 473 adete inerken, iki aylık üretimdeki gerileme yüzde 13.7’yi buldu.

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre ihracat şubat ayında adet bazında yüzde 12.6 daralarak 106 bin 084 adete inerken, iki aylık dönemde yüzde 7.5 olarak gerçekleşti.

Ağır ticari aracı da kapsayan Türkiye araç pazarı şubatta yüzde 47.5 daralarak 25 bin 612 adet olurken, otomobil satışları yüzde 46.5 daralarak 19 bin 205 adete indi.

Beş büyük üreticiden üçünün ihracatı azaldı

Üretici bazında şubat ayı ihracat kırılımına bakıldığında ise beş büyük üreticiden üçünün ihracatı geriledi.

Tofaş’ın ihracatı şubatta yüzde 40 azalarak 15 bin 802 adete, Hyundai Assan’ınki yüzde 20 azalarak 14 bin 050’ye, Ford Otosan’ınki yüzde 18 azalarak 28 bin 980 adete indi. Oyak Renault’nun ihracatı yüzde 29 artarak 24 bin 138 adete, Toyota’nınki yüzde 10 artışla 19 bin 789 adete yükseldi.

Şirketlerin ocak ve şubat ayı ihracatları ve geçen yıl aynı aya göre değişimleri ise şöyle:

İhracat adet Ocak 2019 Şubat 2019

Ford Otosan 28,753 %72 28,980 -%18

Hyundai Assan 11,414 %5 14,050 -%20

Oyak Renault 20,009 -%26 24,138 %29

Tofaş 13,215 -%15 15,802 -%40

Toyota 17,479 -%19 19,789 %10

Toplam 90,870 -%1 102,759 -%11

Çocuğa Yönelik Cinsel İstismar Davasında Ceza 67 Yıldan 30’a Düşürüldü

19/03/2019  Diken.com.tr

Erzurum’da ceninden alınan örnekte babanın yüzde 99,9 dayı M.İ. olduğu belirlenen istismar davasında karar çıktı. 15 yaşındaki yeğeni N.N.’ye tecavüz eden sanığa verilen 67 yıl altı ay hapis cezası, yasa gereği 30 yıla düşürüldü.

Erzurum Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’nü 9 Ocak’ta telefonla arayan ve adının gizli kalmasını isteyen bir kişi, cezaevinde yatan İ.H.N.’nin kızına bir kişinin istismarda bulunduğu ihbarında bulundu. İhbarcı kişi, ailenin de kızlarını öldüreceğini söyledi.

Çocuk İzleme Merkezi’nde dinlenen N.N., 10 yaşından bu yana dayısının istismarına uğradığını söyledi. N.N.’nin yapılan muayenesinde hamile olduğu ortaya çıktı.

N.N.’nin annesinin de onayı ile Erzurum 2’nci Sulh Ceza Hakimliği’nden alınan karar doğrultusunda mağdurun gebeliği sonlandırıldı, ceninden moleküler genetik inceleme amacıyla parça alındı.

Olayı öğrendikten sonra kaçan dayı M.İ. yakalanıp gözaltına alındı ve 17 Ocak 2018’de çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu. M.İ., hakkında 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Eylemin beş yıl boyunca sayısı tespit edilemeyecek şekilde sürmesi nedeniyle M.İ.’ye 67 yıl altı ay hapis cezası veren heyet, TCK’nın 61/7 maddesi uyarınca süreli hapis cezalarının 30 yıldan fazla olamaması nedeniyle 30 yıla düşürmek zorunda kaldı.

İstanbul’da 2018’de 226 İş Cinayeti: Ölenlerin Sadece Biri Sendikalı

18/03/2019  Diken.com.tr

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre 2018 yılında İstanbul’da en az 226 işçi iş cinayeti sonucunda yaşamını yitirdi. İSİG’in 2018 İstanbul İş Cinayetleri Raporu’na göre en çok iş cinayetinin yaşandığı kent İstanbul. Her yedi iş cinayetinden bir bu kentte kayıtlar geçti.

İSİG’in 2018 İstanbul İş Cinayetleri Raporu’ndaki verilerin yüzde 38’i basından, yüzde 62’sini işçilerin aile, mesai arkadaşları ve işyeri hekimlerinden alındı. 2013’te 96, 2014’te 198, 2015’te 142, 2016’da 262, 2017’de 230 kişinin öldüğüne dikkat çekilen raporda “2013’te İSİG Meclisi’nin veri toplama kanalları kısıtlı olduğu için sayı düşük” denildi.

OHAL ile başlayan süreçle birlikte ülke ölçeğinde olduğu gibi İstanbul’da da iş cinayetlerinde artış yaşandığı vurgulanan raporda şu ifadelere yer verildi: “Artışın temel nedenini üçüncü havalimanı inşaatı sürecinde işçi sınıfına yönelik baskı süreci oluşturuyor. İşçiler hak arayamıyor, iş bırakamıyor, görece daha güvenceli olan sendikalı işçiler dahi ‘Şu makine güvenli değil, çalışmayacağım’ diyemiyor.”

Rapora göre İstanbul’da Türkiye’de önemli yer tutan tarım iş kolu ölümlerine rastlanmıyor (2018’de üç balıkçı ölümü var). Ölümlerin yüzde 41’i yapı ve inşaat sektöründe yaşandı. Taşımacılık yüzde 8’le ikinci sırada, ticaretle uğraşanlar ve büro çalışanları yüzde 7’yle üçüncü sırada.

Birinci ölüm nedeni yüksekten düşme

Ölüm nedenlerinde ise başı yüzde 31’le yüksekten düşme çekti. Diğer nedenler ise şöyle sıralandı: Kalp krizi (yüzde 14), ezilme ve göçük (yüzde 13), trafik kazası (yüzde 8), şiddet (yüzde 7), patlama ve yanma (yüzde 6), nesne çarpması ve düşmesi (yüzde 4), boğulma ve zehirlenme (yüzde 4), intihar (yüzde 4), elektrik çarpması (yüzde 2), diğer nedenler (yüzde 7).

Cinsiyete göre bakıldığında ise ölenlerin yüzde 96’sı erkek yüzde 4’ü kadın. Ancak kadın işçi ölümleri yeterince bilinmiyor veya ‘iş cinayeti’ kapsamında görülmüyor. Bunun önemli nedenlerinden biri kadınların kayıtdışı çalışma oranının yüksek olması.

Yaş gruplarına göre dağılımda ise iş cinayeti kurbanlarının yüzde 46’sını 28-50 yaş grubu oluşturdu. 51-64 ve 18-27 yaş grupları da yüzde 19’arlık paya sahip. İş cinayeti sonucu ölen işçilerin yüzde 4’ü 65 yaşın üstünde, yüzde 11’i yaşı bilinmiyor. Yüzde 1’ini 18 yaş altı çocuk işçiler oluşturdu. İstanbul’da binlerce çalışan çocuk var ama tarım sektörü olmadığı için diğer şehirlere göre ölüm oranı daha düşük.

Kayıtlarda 24 göçmen işçi var

Raporda, iş cinayetlerinde ölen 24 göçmen/mülteci işçi geldikleri ülkelere göre dağılımı ise şöyle sıralandı: Sekiz Afganistanlı, dört Suriyeli, dört Türkmenistanlı, üç Pakistanlı, iki Azerbaycanlı, bir Özbekistanlı, bir Rusyalı ve bir Ukraynalı.

En çok ölüm Tuzla’da

İş cinayetlerinin ilçelere göre dağılımında 16 ölümle Tuzla başı çekti. Yedişer işçinin öldüğü Başakşehir, Beşiktaş ve Beylikdüzü ise en az sayıda işçinin öldüğü ilçeler.

2018 yılında İstanbul’da iş cinayete giden işçilerin sadece birinin sendikalı olduğuna dikkat çekilen raporda, “Başka deyişle ölenlerin neredeyse tamamı sendikalı değil” dendi. İSİG, cinayetlerin, yaralanmaların önüne geçilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için ‘örgütlenmenin’ şart olduğuna vurgu yaparak, “Yaşamak ve yaşatmak için örgütlenmeli” ifadesini kullandığı raporunda ‘İş Cinayetlerine Karşı Sendikalı Ol… Yaşamak İçin Direnİşçi…’ sloganını yineledi.

KONDA: Son 10 Yılda ‘Dindar Muhafazakar’ Gençlerin Oranı Yarıya Düştü

16/03/2019 Diken.com.tr

Türkiye’de 15-29 yaş arası gençlerin hayata bakışlarında ve yaşam şekillerinde son 10 yılda neler değiştiğine dair hazırlanan araştırmada 15 yaş üstü nüfus ile 15-29 yaş arası gençleri, aynı zamanda 2008’de 15-29 yaş arası olanları bugün 25-39 yaş arasında olanlar da karşılaştırıldı.

Raporda şu sonuçlar yer aldı:

-Gençler ülke geneline kıyasla çok daha eğitimli, çok daha modern, internetle çok daha ilişkili ve kültürel olarak çok daha aktif.

-Gençlerin inanç seviyesi ve örtünme oranları da ülke geneline göre daha düşük.

-Bekar olan gençlerin oranı 10 yıl içinde yüzde 60’tan yüzde 75’e çıktı. Evlilerin oranı ise yüzde 39’dan 19’a düştü.

-Gazete okuyan gençlerin oranı ise yüzde 72’den yüzde 22’ye düştü.

-Çalışmayan gençlerin oranı öğrencilerde yüzde 22 iken, 2018’de yüzde yüzde 41 oldu. Ev kadınlarında ise bu oran yüzde 25’ten yüzde 13’e düştü.

-2008’de hayat tarzını ‘modern‘ olarak tanımlayanların oranı yüzde 34 iken bu oran 2018’de yüzde 43’e yükseldi.

-‘Gerektiğinde siyasi partiler kapatılmalıdır‘ diyenlerin oranı yüzde 54’ten yüzde 40’a, ‘Gerektiğinde asker yönetimi ele almalıdır‘ diyenlerin oranı ise yüzde 51’den yüzde 22’ye düştü.

-‘Düzenli olarak oruç tutarım‘ diyenlerin oranı yüzde 74’ten yüzde 58’e, ‘Düzenli olarak namaz kılarım‘ diyenlerin oranı da yüzde 27’den yüzde 24’e düştü.

Marketten Bebek Maması Çalarken Yakalanan Adam Gözaltına Alındı

16/03/2019 Diken.com.tr

Diyarbakır’da girdiği marketten reyonda aldığı bebek mamasını, montunun içine gizleyip çalmaya çalışırken kasiyer ve güvenlik kamerasına yakalanan adam gözaltına alındı.

Olay, İskanevleri semtinde bulunan markette meydana geldi. Markete müşteri gibi giren ismi öğrenilemeyen kişi, reyondaki bebek mamasını alıp montunun içine sakladı.

Marketten ayrılmak isteyen adamın hırsızlık yaptığını fark eden kasiyer, montuna sakladığı bebek mamasını istedi.

Market çalışanlarıyla bir süre boğuşan şüpheli, ihbarla gelen polisler tarafından gözaltına alındı.

Seçim Öncesi Kesenin Ağzı Açıldı: Bütçe Bir Ayda 17 Milyar Lira Açık Verdi

15/03/2019 Diken.com.tr

Bu dönemde faiz dışı açık (faiz harcamaları dışında kalan) ise 12.5 milyar liradan 10.3 milyar liraya geriledi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ‘Şubat 2019 Dönemi Bütçe Gerçekleşmeleri’ verilerine göre, geçen yılın aynı ayında 1.9 milyar lira olan bütçe açığı 16.8 milyar liraya tırmandı.

Buna karşılık faiz dışı açık, geçen yılın aynı ayındaki 4.8 milyar liradan 2.1 milyar liraya geriledi.

Bütçe giderleri yüzde 33.2 arttı

Bütçe gelirleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9.7 artarak 67 milyar liraya, bütçe giderleri ise yüzde 33.2 artarak 83.7 milyar liraya yükseldi.

Bu dönemde vergi gelirleri yüzde 9.4 artarak 57.5 milyar liraya, faiz dışı bütçe giderleri de yüzde 22.8 artarak 69 milyar liraya çıktı.

Geçen yıl Yeni Ekonomik Program açıklandığında ekonominin ‘dengelenme döneminde’ sıkı ekonomik politikalar izleneceği söylenmişti. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yeni dönemde çok daha sıkı para politikası ve mali politika ortaya koyacaklarını belirterek, “Para ve maliye politikası açısından çok daha sıkı ve koordineli bir süreç olacak” demişti.

Diyanet Bütçesinden Dernek Ve Vakıflara Para Yağmış: 1 Milyar 82 Milyon Lira

12/03/2019 

Birgün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre kurum geçen yıl kâr amacı gütmeyen kuruluşlara aktarılmak üzere bütçeden ayrılan 30 milyon 871 bin liralık ödeneği üç kat artırarak 92 milyon 601 bin liraya çıkardı. Bu ödenekten yararlanmak üzere 1840 başvuru yapıldı. Başvurulardan 1389’u kabul edilip cami ve Kuran kursu inşaatı ve onarımı için ödenek gönderildi.

Bütçede bir vaat etmiş dokuz verilmiş

Dernek ve vakıflara gönderilen para her yıl bütçedeki başlangıç ödeneğinin üstüne çıktı. Geçen dokuz yıl için başlangıç ödeneği olarak aktarılan 181 milyonluk ödenek yıl içi aktarımlarla 1 milyar 82 milyon liraya fırladı.

Diyanet’in dernek ve vakıflara başlangıç ödeneği ve yıl sonu gerçekleşme rakamları geçen dokuz yılda şöyle:

• 2010: 4.449.000/6.780.977 TL

• 2011: 4.900.000/59.851.009

• 2012 16.100.000/160.989.841

• 2013: 22.006.000/201.976.142

• 2014: 23.305.000/253.723.960

• 2015: 24.704.000/274.647.497

Özel ödenekler: 4.975.599

• 2016: 26.237.000/98.936.414

• 2017: 29.014.000/113.319.023

• 2018: 30.871.000/88.695.979

Sağlık Bakanı: İlaçta Yüzde 54, Aşıda Yüzde 100 Dışa Bağımlıyız

11/03/2019  Diken.com.tr

İlaçta 19 Şubat 2019 tarihinden itibaren geçerli olan zam oranı yüzde 26.4 olarak açıklanmıştı. Zam öncesi, ilaç şirketlerinin dağıtımı durma noktasına gelmişti. İlaç şirketlerinin stok yaptığı, antibiyotik, tansiyon, mide ilaçları, ağrı kesiciler ve antidepresanlar dahil pek çok ilacın eczanelerde bulunamadığı bildiriliyordu.

Sağlıkta ‘yerlileşme‘ ve ‘millileşme‘ye son derece önem verdiklerini savunan Koca, 2023’e kadar bu bağımlılığı en az yüzde 50 oranında azaltmayı, aşıyı da yüzde 100 yerlileştirmeyi düşündüklerini söyledi.

İKV: İstihdamda ‘Cinsiyet Uçurumu’ Var

08/03/2019 Diken.com.tr

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye’deki kadın ve erkek istihdam oranındaki farka dikkat çekerek, “AB’de bu oran yüzde 10.5 iken, Türkiye’de ne yazık ki yüzde 38.5” dedi.

Zeytinoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel yayınladığı mesajda şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kadınların her alanda erkeklerle eşit oldukları, kadına karşı şiddet ve ayrımcılığın önlendiği, kadınların eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi her türlü hizmetten eşit derecede yararlandıkları, iş gücü piyasasında eşit bir şekilde yer aldıkları, şirketler ve sivil toplum kuruluşlarının yanında siyasette de eşit katılım sağladıkları bir dünya için çalışmaya devam ediyoruz.

Kadınların eğitiminin hem tüm ülkenin gelişimi, hem de kadınların iş hayatı ve toplumsal hayata katılımları açısından önemini bir kez daha vurguluyor, kadınların ülkemizde ve tüm dünyada hak ettikleri konum ve imkânları elde edecekleri günlere ulaşmayı diliyoruz.”

Kadın istihdamı AB’nin yarısı

Türkiye’nin AB süreci cinsiyet eşitliği ve kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi hedefleri açısından da büyük önem taşıdığına dikkat çeken Zeytinoğlu şu bilgileri verdi:

“Kadınların istihdam oranına baktığımızda bu oran AB’de ortalama olarak yüzde 62.4 iken, Türkiye’de bu oran neredeyse AB’deki oranın yarısı, yani yüzde 32.2.

Kadın ve erkek istihdam oranları arasındaki fark açısından yine bir cinsiyet uçurumuyla karşılaşıyoruz: AB’de bu oran yüzde 10.5 iken, Türkiye’de ne yazık ki yüzde 38.5.

Siyasette de benzer bir tablo var. AB’de ulusal parlamentolarda kadınların oranı yüzde 30.2. Bu oran dahi istenilen düzeyde değilken, Türkiye’de yüzde 17.4 ile daha da düşük bir temsil ile var. 600 koltuklu Meclis’te milletvekillerinin sadece 104’ü kadın.

İstihdam düzeyi ile eğitim arasında doğrusal bir oran var. Okuryazar olmayan 15 yaş üstü kadınların istihdam oranı yüzde 15.4 iken, bu oran yükseköğretim mezunu kadınlarda yüzde 59.3’e çıkıyor.”

Rapor: 10 Kadından Dördü Kendini Güvende Hissetmiyor

08/03/2019 Diken.com.tr

Türkiye’de kadınlara ilişkin verilerden derlenen yeni bir rapora göre her 10 kadından dördü kendini güvende hissetmiyor. 30 milyon kadın ise istihdama katılamıyor; her 10 kadından sadece üçü istihdam ediliyor.

CHP Hatay Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi avukat Suzan Şahin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ‘Türkiye’de Kadın Olmak 2019’ raporunu açıkladı.

Şiddet, istihdam, işsizlik, eğitim ve siyasi temsil konularını bütün bir şekilde ele alan rapora göre her on kadından sadece üçü istihdam edildiği halde çalışabilen kadınların yüzde 41’i de kayıt dışı ve güvencesiz koşullarda çalışıyor. Bu kadınların yüzde 40’ı da evlilik, çocuk ve yaşlı bakımı nedeniyle istihdamdan ayrılmak zorunda kalıyor.

Genç ve eğitimli kadınlar iş bulamıyor

Girişimcilikte de kadınlar geriden geliyor. Kadın girişimcilerin toplam girişimci sayısının içindeki payı sadece yüzde 8.

Kadın işsizliği – özellikle de genç kadınlarda – çok yüksek. Genç ve çalışabilen kadınların yüzde 32’si istihdama katılmak istediği halde katılamıyor.

Son iki yıldır üniversite mezunu olup işe giremeyen kadınların sayısı hızla artıyor. İşsizlik sigortasına başvuran kadınların sayısı ise bir yılda yüzde 57.7 arttı.

2018 yılında 440, 2019 yılının Ocak ayında 43, Şubat ayında ise 31 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Birçok kadın koruma kararı ve uzaklaştırma kararlarına rağmen eski eşleri, sevgilileri ya da aileleri tarafından öldürüldü.

10 yılda 500 bin çocuk zorla evlendirildi

Kadınlar ‘açık öğretim’ hariç, eğitimin her düzeyinde erkeklerin gerisinde kalıyor. Özellikle ilkokuldan ortaöğretime geçişte kız öğrencilerin eğitimden en çok ayrıldığı dönem.

Bu eğilimin en vahim sonucu ise çocuk gelinler ve çocuk yaşta doğumlar. Son 10 yılda yaklaşık 500 bin çocuk evlendirildi. Son altı yılda ise 18 yaş altında yaklaşık 150 bin kız çocuğu doğum yaptı.

Şahin, raporda çözüm önerilerini de sıraladı: “Eşitlik Bakanlığı kurularak devletin tüm kurumları işbirliği içerisinde davranmalı, eğitimin her kademesinde ve müfredatta cinsiyet ayrımcılığı ve kadın erkek eşitliği konularına yer verilerek, toplumsal cinsiyet eşitliği okullarda temel bir ders olarak okutulmalıdır. Ayrımcılık, şiddet ve eşitsizlik tedavisi edilmesi gereken bir hastalıktır.

Siyasette de kadınların ayrımcılığa uğradığını ortaya koyan rapora göre 13 meslek örgütünün başkanlarının hepsi erkek. Yedi yargı oranında sadece iki kadın başkan var. 81 ilin valisinin sadece ikisi kadın. Meclis’te 600 vekilden sadece 104’ü kadın.

Şahin bu konuda ise Partiler Yasası’na kota getirilmesini istedi ve şunları söyledi: “Sahada en çok emek veren ve fedakarlık gösteren kadınların siyasete katılımı konusunda eşit temsiliyet şartı getirilmeli, Siyasi Partiler Yasası’nda kota ve fermuar sistemi gibi uygulamaların zorunlu hale getirilmesi son derece önemlidir.”

Dünya Bankası’nın Kadınlara Fırsat Eşitliği Listesi: Türkiye 85’inci

08/03/2019 

Dünya Bankası’nın kadınlara fırsat eşitliğini sağlama kıstasına göre yaptığı ülkeler sıralamasında Türkiye 85’inci sırada yer aldı.

Dünya Bankası ‘Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk’ başlıklı rapor 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınların ülkelere göre kıyaslamalı hak kazanımlarını ele aldı. Çalışmada, 10 yıllık mali ve yasal gelir eşitsizlik verileri, seyahat özgürlüğü, annelik, aile içi şiddet ve varlık yönetimi hakları gibi konulardaki düzenlemelere bakıldı.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre dünya genelinde, erkek ve kadınlara yasal olarak yüzde 100 eşit haklar veren ülke sayısı sadece altı. Bu ülkeler Belçika, Danimarka, Fransa, Letonya, Lüksemburg ve İsveç. Kadınlar için eşit uygulanması gereken hak ve düzenlemelerin yüzde 79.38’ini karşılayan Türkiye 187 ülkenin bulunduğu listede 85’inci.

Avrupa ve Orta Asya’da ortalama yüzde 84.7 olan eşitlik yüzdesi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yüzde 47.3’e düşüyor. ABD yüzde 83.75’lik oranıyla ilk 50 ülke arasına yok. Rusya ve Çin ise Türkiye’nin gerisinde.

Şeriatla yönetilen Suudi Arabistan ise yüzde 25.6 ile son sırada.

Pedofili Yükselişte: 11 Yaş Altı Kızlara Cinsel Taciz Dört Yılda İki Katına Çıktı

07/03/2019  Diken.com.tr

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi İçişleri Bakanlığı kayıtlarında cinsel şiddet mağduru olduğu gerekçesiyle güvenlik birimlerine yansıyan vakaları analiz etti.

‘Kadına Yönelik Şiddetin Karanlık Yüzü’ başlıklı analize göre Türkiye’de 2014-2017 yıllarında 51 bin 748 kız çocuğu cinsel şiddete maruz kaldı. Uyuşturucu mağduru kız çocuklarının sayısı yüzde 79, yaralama mağduru kız çocuklarının sayısı yüzde 6 arttı.

2014-2017 yılları resmi verilerinden derlenen analizin öne çıkan diğer bulguları ise şöyle:

• Cinsel şiddet vakalarındaki artış verileri, eril şiddetin en çok 11 yaşından küçük kız çocuklarını hedef aldığını gösteriyor.

• 2014 yılında cinsel şiddet nedeniyle mağdur sıfatıyla güvenlik birimlerine gelen 1,304 kız çocuğu varken, bu rakam 2017 yılında yüzde 96 artışla 2 bin 536’ya yükseldi. Bu sürede toplam 7 bin 797 kız çocuğu cinsel şiddet mağduru oldu.

• 12-14 yaşları arasında cinsel şiddete maruz kalan kız çocuklarının sayısı ise 12 bin 616’ya yükseldi. Güvenlik birimine cinsel şiddet nedeniyle getirilen kız çocuklarının yüzde 24’ünü bu yaş grubu oluşturuyor. Bu yaş grubundaki cinsel şiddet vakaları ise yüzde 24 arttı.

• Mağdur çocukların yüzde 61’i 15 yaşından büyük. Eril şiddetten en çok 15-17 yaş grubuna mensup kız çocukları etkileniyor. 2014’te cinsel şiddete maruz kalan 15-17 yaşlarındaki kız çocuğu sayısı 6 bin 91’ken, bu rakam 2017’de 9 bin 586’ya yükseldi. Bu yaş grubunda cinsel şiddet vakaları yüzde 36 arttı.

110 bin kız çocuğu fiziksel şiddet gördü

• Aynı dönemde 110 bin kız çocuğu ise fiziksel şiddet mağduru olarak güvenlik birimlerine başvurdu. Bu vakalarda yüzde 6’lık bir artış gözlemlendi.

• Fiziksel şiddet gören kız çocuklarının yüzde 32’si 11 yaşından küçük.

• Yaralama mağduru olarak güvenlik birimlerine getirilen 11 yaşından küçük kız çocuğu sayısı yüzde 9.4 artışla 35 bin 542’ye ulaştı.

Acilen kadın bakanlığı kurulmalı

İlgezdi, kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddetin toplumsal bir hastalık boyutunda yayıldığını belirterek değerlendirmeleri yaptı:

“Çocuklara ve kadınlara yönelik şiddet küresel bir sorun. Bu bilinen bir gerçek. Ancak ülkemizde kadınların ve kız çocuklarının aynı zamanda ahlaki açıdan da hor görülmeleri, eril şiddeti meşrulaştırmanın bir aracı olarak kullanılıyor. Şiddet kentlerden kırsala doğru bulaşıcı bir hastalık gibi giderek yaygınlaşıyor. Öyle ki, şiddet kavramı karşımıza çoğunlukla fiziksel şiddet olarak çıkıyor.

Bakın kadına yönelik şiddet bin yıllardır güç ve kontrol konusuyla doğrudan bağlantılı. Siyaset eril dili kutsadıkça ve güçlendirdikçe kadınlar ve çocuklar giderek daha savunmasız bırakılıyorlar. Erkek egemen bir dünyada kadınların tek çıkış yolu yaşamın bütün alanlarında örgütlü ve bilinçli şekilde ortaklaşmalarıdır. Bunun için Türkiye’de ‘kadın’ konusu sadece aile formunda ele alınmamalı, ortak bir akıl ve dahası ortak bir dil oluşturulması için Kadın Bakanlığı acilen kurulmalıdır.”

Çocuk Derneğinin Başkanı Oğlunu İstismardan Tutuklandı

06/03/2019 

Çocukları ‘tacizden koruma’ amacıyla kurulan bir derneğin başkanı Erhan N., sekiz yaşındaki erkek çocuğunu istismardan tutuklandı. İddianamede çocuğun beyanının ‘tereddüte yer bırakmadığı‘ ifade edilirken, Erhan N. suçlamaları reddeti.

Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine göreAnkara başsavcılığının hazırladığı iddianameye göre, Erhan N., iki yıl önce eşinden ayrıldı. Mahkeme Erhan N.’nin çocuğuyla her ayın birinci ve üçüncü hafta sonları görüşmesine karar verdi.

‘Babam neden öyle şeyler izlettiriyor’

11 Şubat günü annesi, oğlunun sürekli cep telefonuyla oynaması üzerine, “Sürekli bunlarla vakit geçiriyorsun ancak bunlar zararlı” diyerek çocuğunu uyardı.  Çocuk ise annesine “Madem zararlı babam neden bana öyle şeyler izlettiriyor” dedi.

Durumdan şüphelenen anne, oğluna babasının kendisine ne gibi şeyler izlettiğini anlatmasını istedi. Çocuk da çıplak kadın ve erkeklerin olduğu videoları izlettiğini anlattı.

Bunun üzerine anne, oğluna babasının farklı bir yerine dokunup dokunmadığını sordu. Çocuk da annesine babasının özel bölgelerine dokunduğunu belirtti.

Anne çocuğuyla yaptığı görüşmenin ardından 14 Şubat’ta karakola giderek şikâyette bulundu.

26 Şubat günü tutuklanan Erhan N. suçlamaları kabul etmezken, iddianamede ‘çocuğun iftira atması için bir neden yok‘ tespitine yer verildi.

FR: Avrupalıların İşi Neden Yemen’deki Çocuğun Hayatından Daha Değerli?

28 Mart 2019 Deutsche Welle Türkçe

Alman basınında, Suudi Arabistan’a silah ambargosunun uzatılıp uzatılmaması konusunda koalisyon ortakları arasındaki tartışmalar ile AP’nin tek kullanımlık plastik ürünlerin yasaklanmasına ilişkin kararı öne çıkıyor. Alman hükümetinin Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrasında Suudi Arabistan’a silah satışını durdurma kararının süresi 31 Mart’ta sona eriyor. Fransa ve İngiltere, ambargoya son verilmesi için Alman hükümetine baskı yapıyor. Koalisyon ortakları Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise konuya ilişkin henüz uzlaşma sağlayamadı. Frankfurter Rundschau gazetesi, SPD’nin silah satış yasağının uzatılmasını istemesini olumlu olarak değerlendiriyor. “Eğer Avrupa Birliği (AB) kendini ileri bir değerler sistemi olarak tanımlıyorsa, insan haklarına vurgu yapıyor ve düşman devletler arasında bir gün barışın mümkün olacağına inanıyorsa, bu değerlere AB sınırlarında son verilmemesi gerekiyor. İngiliz, İspanyol, Fransız, Belçikalı veya Alman işçilerin işlerinin neden Yemen’de bir çocuğun hayatından daha değerli olduğuna dair hiçbir geçerli argüman bulunmuyor. Avrupa silah sanayii, eğer hayatta kalabilmek için uzaklardaki savaşlara ihtiyaç duyuyorsa, şu andaki haliyle de hayatta kalabilir. Koalisyonda SPD’nin talebinde ısrar ederek, silah ihracatının durdurulması için dayatması da olumlu bir tutum. Çünkü burada uzun vadede iktidardan pay almak değil, sosyal demokrasinin özünde ne olduğunu göstermek önem taşıyor.” Hannoversche Allgemeine Zeitung ise silah ihracatı konusunda SPD’nin tutumunu değiştirmesi gerektiğine işaret ediyor. “Evet, gerçek acı. Ama gerçek şu: Avrupa istediğimiz için, silah ihracatında da uzlaşmacı bir tutum sergilemeliyiz. Bu Fransız ve İngilizlerin kimi zaman anlaşılmaz, değerlerden uzak ihracat siyasetlerini benimsemek anlamına gelmiyor. Ama bu Almanya’nın en azından Avrupa’daki projelerin ihracatını engellememesi anlamına geliyor. Özellikle SPD bu gerçeği kavramakta zorlanıyor. Partide her şey sonrasında ne olursa olsun, hükümetteki çalışmaların yakında sona ereceği düşüncesi ile yönlendiriliyor. SPD’nin de sonunda sorumluluk almaya hazır olması ve bu konuda artık kendine gelmesi iyi olurdu.” Augsburger Allgemeine gazetesinde de silah ihracatına ilişkin tutumun Almanya açısından sonuçları irdeleniyor. “Fransa ve İngiltere’de yakın zamana kadar Almanya’da da hâkim olan bir tutum gözlemleniyor. Suudi Arabistan, haklı bütün eleştirilere rağmen istikrarsız bir bölgedeki önemli bir müttefik. Ayrıca silah ihracatı istihdamı garanti ediyor. Alman siyasetçiler ahlaki bir kibirle, birlikte geliştirilen ve üretilen silah sistemlerinin ihracatını engellediklerinde kızgınlık da artıyor. Bunun sonucunda, artık hiçbir ülke gelecekte Almanya ile silah sanayinde işbirliği yapmak istemeyebilir. Almanya’nın bu kibir yüzünden güvenlik politikası açısından kenara itilmesi büyük bir felaket olur.” Avrupa Parlamentosu, AB içinde tek kullanımlık plastik ürünlerin 2021’den itibaren yasaklanmasını öngören kararı kabul etti. Marburg’da yayımlanan Oberhessische Presse gazetesinde bu karar “doğru bir adım” olarak nitelendiriliyor. “Avrupa’da tek kullanımlık plastik ürünlerin tüketiminin sınırlandırılması için elbette bu atılan doğru bir adım oldu. Burada tam bir yasak söz konusu değil, çünkü sadece başka bir maddeden üretilmesi mümkün olan ürünler yasaklandı. 2021’den itibaren hiçbir tüketici kızarmış patatesini eliyle yemek zorunda kalmaktan ve bir bahçe partisinde tabak kalmadığı için mangalda pişmiş etlerin elle servis edilmesinden korkmamalı. Eğer AB’ye üye bütün ülkeler kabul ederse, 2021’den itibaren tek kullanımlık plastik ürünler yasak olacak. Bu ürünleri kullanmadan yaşamaya ise şimdiden başlanabilir.”

Son İki Yılda Borcunu Ödeyemeyen 20 Milyon Abonenin Elektrik Ve Doğalgazı Kesildi

22 Mart 2019

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’nin Bilgi Edinme Yasası kapsamında yönelttiği sorularını yanıtladı. Buna göre, son iki yılda 14 milyon 314 bin abonenin elektriği, 5.4 milyon abonenin de doğal gazı kesildi; milyonlarca abonenin ev ve iş yerlerindeki elektrik ve doğalgazı, borcundan dolayı kesildi.

Sözcü’den Başak Kaya’nın haberine göre, Bakanlık “Elektrik faturası ödenmemesi dolayısıyla Türkiye genelinde 2017-2018 yıllarında toplam 14 milyon 314 bin 375 abonenin elektriği kesilmiştir” bilgisini verdi. Doğalgazda ise 2014-2018 yılları arasında toplam 5 milyon 386 bin 338 abone borcunu ödeyemedi. Bu abonelerin de doğalgazı borcundan dolayı kesildi.

CHP Milletvekili Ali Haydar Hakverdi “bizzat devletin resmi verileri yaşanan krizin boyutlarını ortaya koyuyor” diyerek şunları söyledi:

“Bir yıl içinde elektriğe yüzde 45 ve doğalgaza yüzde 37 zam geldi. Vatandaş kesilen elektriğini açtırmak için de bedel ödüyor. Elektrik için 33 lira 80 kuruş açma kapama bedeli ve yüzde 2 gecikme faizi veriyor. Doğalgazda da açma kapama bedeli 28 lira 32 kuruş ve yüzde 2 de gecikme faizi var.”

Devletin Kâr Sınavı: ÖSYM Sınavlarından 113 Milyon TL Kâr

 Mustafa Mert Bildircin-Birgün.com.tr 26 Mart 2019

ÖSYM’nin 2018 yılı faaliyet raporu, kurumun yıl içinde yapılan altı sınavdan toplam 113 milyon 788 bin TL kar elde ettiğini ortaya koydu.

ÖSYM tarafından yapılan sınavlara giriş için belirlenen başvuru ücretleri, 2018 yılında da ailelerin cebini yaktı. Çok sayıda öğrenci, başvuru ücretini karşılayamadığı için sınavlara giremedi. Öğrenciler ve aileler, kendilerini ekonomik olarak zorda bırakan sınav ücretlerine tepki gösterdi. ÖSYM’den yapılan açıklamada, 2019 yılında düzenlenecek Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) başvuru ücretlerine zam yapılmadığı bildirildi.

Bakanın Haberi Yok

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise yüksek sınav ücretlerine yönelik artan tepkiler üzerine yaptığı açıklamada, sınavların özelliğine göre maliyetlerin de arttığını söyledi. Selçuk, özellikle Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (DUS), Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (DUS) ve Eczacılıkta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı’nın (EUS) maliyetlerinin diğer sınavlara oranla fazla olduğunu anlatarak “Sınavlardan kesinlikle kar elde edilmiyor” ifadesini kullandı.

Selçuk’un bu açıklamalarına karşın, ÖSYM sınavlarından elde edilen gelir ve gider kalemleri arasındaki gelir lehine fark oluştu. Buna göre, 2018 yılında üç oturum halinde düzenlenen YKS, KPSS, TUS, YDS, ALES, DGS ve Kurum Sınavları ile e-sınavlar için adaylardan alınan ücretlerin toplamı 737 milyon 367 bin 448 TL’ye ulaştı. Yıl içinde yapılan tüm sınavlarda kullanılan testlerin hazırlanması, soru kitapçıklarının basılması, paketlenmesi, nakliyesi gibi kalemler için toplam 623 milyon 578 bin 517 TL harcandı. ÖSYM’nin sınavlardan elde ettiği gelir ve maliyet gideri arasındaki fark 113 milyon 788 bin TL oldu. ÖSYM’nin faaliyet raporunda, adaylardan alınan sınav ücretlerinin kurumun parasal kaynağını oluşturduğu da vurgulandı.

Gelir Arttı

Adaylardan 2018 yılından düzenlenen sınavlardan alınan ücretlerin 2017 yılına göre yüksekliği de dikkati çekti. Kurumun sınav gelirleri 2017’de 525 milyon 768 bin TL olurken aynı yıl giderler, 509 milyon TL olarak kaydedildi.

Ales ve YDS Toplamı 240 TL

Ortaöğretim ve yükseköğretim öğrencilerinin 2019 yılında girecekleri sınavlardan bazıları için belirlenen başvuru ücretleri şöyle oldu:

• Üniversite sınavına başvuracak adaylardan sadece TYT’ye girecek olanlar 50 TL, TYT ile birlikte AYT ve YDT’ten herhangi birine girmek isteyen adaylar 100 TL, TYT, AYT ve YDT’nin tümüne girmek isteyen adaylar ise 150 TL yatıracak.

• Öğrenciler, lisansüstü eğitim için girmek zorunda oldukları YDS için 120 TL başvuru ücreti ödeyecek.

• ALES’e girmek isteyen adaylar başvuru için 120 TL ödeyecek. Geç başvuru ücreti ise 180 TL olacak.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın