Kitapların Cinsiyeti Olur Mu?

Ankara’da bir kitapçıda geçen konuşma, toplumsal cinsiyet rollerinin hayatımıza nüfuz ettiği noktaları bir kez daha sorgulamama neden oldu. Tabii ki benimle bu diyaloğa giren görevliyi de…

-Yardımcı olabilir miyim aradığınız bir şey varsa?

-Evet, çocuklar için çıkartmalı etkinlik kitaplarından arıyorum.

-Kız mı erkek mi?

-Ben ayrımcı bir kitap aramıyorum, hepsine bakabilirim.

-Ben ayrımcı demedim; ama kız ve erkek çocuklarının ilgi alanları farklı ya ondan dedim.

-Peki, bu farklı alanları onlara biz öğretiyor olabilir miyiz?

-Ama bize de birileri öğretiyor sonuçta; ben bu farkların olmasını doğal buluyorum…

O andan sonra kitap arayışıma kendim devam ederek, raftaki kitapların çoğunun “kızlar için ve erkekler için” şeklinde ayrıldığını gördüm. Başlıklarından tutun da rengi ve içeriğine kadar cinsiyetçi bu kitaplar, neredeyse her yazımda üzerinde durduğum toplumsal cinsiyet rollerinin beyinlere nasıl işlendiğinin bir örneğiydi.

Cinsiyetçi kitap nasıl olur? “Kızlar için…” başlıklı, kapağı tabii ki pembe olan kitaplardan başlayalım. Bu kitapların kapağındaki görsellerde çiçek, böcek, peri, prenses kız çocukları bulunur. Kısaca cicili bicili bir tasarım ile sunulur. İçeriği ise bir bebeği giydirmek, süslemek, pasta/yemek yapmak gibi etkinliklerden oluşur. “Erkekler için…” başlıklı, kapağı tabii ki mavi olan kitaplara geçelim. Bu kitapların kapağındaki görseller ise robot, korsan, vahşi hayvanlar ve güçlü oğlan çocuklarından oluşmaktadır. İçeriğinde her sayfası ayrı bir macerayı sembolize eder. Güçlü, korkusuz, akıllı oğlan çocukları yetiştirmek için bire birdir. Tüm bunların kötü yanı ne olabilir, değil mi?

Öncelikle bilimsel gerçeklerle cinsiyetçi kitap, oyuncak, davranış ve söylemlerin çocuklar üzerindeki etkilerine bakalım. Cinsiyet (sex) doğuştan, kadın ve erkeğin genetik şifrelerinin birleşimi ile XX ya da XY kromozomu olarak bireyin biyolojik durumunu ifade eder. Kız/oğlan çocuklarını pembe/mavi kodlayan, giydiren ve yetiştiren ise aile ve toplumdur. Yani hiçbir kromozomumuz bu kız pembeyi, bu oğlan maviyi sever mesajını taşımıyor. Bu kız çocuğu kibar, edepli, duygusal olur; oğlan çocuğu tabii ki yaramaz, haşarı, güçlü olur kodunu taşıyan kromozomlarınız değil, zihniyetinizdir!

Bu zihniyetin hakim olduğu toplumlar kitaplarında, oyuncaklarında, mekanlarında ayrımcı örneklerini sürekli yeniden üretir. Buna bağlı olarak yapılan seçimlerin tohumu ebeveynler tarafından çocukluk döneminde atılır. Çocukluklara sunulan dünyanın sonuçlarını ise aşağıdaki araştırma ile görebiliriz: Mühendislik ve Teknoloji Kurumu (Institution for Engineering and Technology; IET) tarafından yapılan bir araştırma oğlan çocuklarına kız çocuklarına alınandan üç kat daha fazla fen, teknoloji, mühendislik ve matematik üzerine yoğunlaşmış oyuncaklar alındığını ortaya koymuştur. Oyuncak seçimlerinin çocukların meslek seçimlerindekini etkisini konu alan bu araştırma, cinsiyetçi oyuncakların kız çocuklarını mühendislikten uzak tuttuğunu vurgulamaktadır.*

Cinsiyetçi ürün ve uygulamaların sosyal ve ekonomik etkilerini detaylandıracak olursak; iş gücüne katılım oranlarındaki kadın erkek dengesizliği ile başlayabiliriz. Çocukluğundan beri korunması gereken bir canlı gibi büyütülen, baba/ağabey egemenliğinde yetiştirilen kız çocukları eğitim hakkından ve çalışma hakkından mahrum bırakılır. Ardından iş yaşamına katılmış bir miktar daha şanslı sayılan kadınların “eşit işe eşit ücret” alamaması gelmektedir. Bu ayrımcı politika kadının emeğini sömüren, ötekileştiren bir yapıdır. Cam tavan sendromu, sosyal sigortası gereği olan ancak çoğunlukla kullandırılmayan analık hakkı ve ihlalleri ise ayrı bir yazı konusu olacak kadar uzun ve hayatidir.

Bu nedenle bir kitap meselesiymiş gibi gözüken bu olayın içerisinde yine birçok hak ihlaline kaynak olabilecek noktayı göstermeye çalıştım. Başlıktaki soruma gelecek olur isek; sanırım cevabı artık çok daha açık. Kitapların cinsiyeti olmaz; cinsiyetçi yazarlar, yayınevleri ve okuyucular olur! Bu yüzden bizler çocuklarımıza kulenin tepesinde tutsak kalan ve bir prens tarafından kurtarılan Rapunzeli değil; onun kendi kaçış hikayesini anlatabiliriz. Çünkü asıl mesele kurtuluş yolumuzu kendimiz çizmekte. Yani yürekte, akılda ve kadın dayanışmasında…

Kaynaklar:

* http://www.egitimpedia.com/arastirma-cinsiyetci-oyuncaklar-kiz-cocuklari-muhendislikten-uzak-tutuyor/



*Yazıyla ilgili görseller web alıntısıdır.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın