CHP’nin Kafa Karışıklığı

Anlaşılan o ki CHP, bir yandan değişim-dönüşüm diyerek CHP’nin anti emperyalist, ekonomik ve siyasi bağımsızlıkçı özünden/geçmişinden uzaklaşırken, diğer yandan Atatürk’ü, Atatürk’ün düşüncelerinin bütünüyle karşıtı AB’ci yani ekonomik ve siyasi bağımlık yanlısı, laikliğin tehlikede olduğunu düşünmeyen, tarikat ve cemaatlere karşı olmayan, Dersim Harekatını özür dilenmesi gereken bir katliam olarak görüp, ulusalcı olmayı NAZİ/faşist olmak olarak değerlendirecek kadar “çağdaşlaşmış”/ “çağa uymuş” durumda.


Bu yazıda özellikle üzerinde durmak istediğim husus, geçtiğimiz günlerde İstanbul İl Başkanı seçilen Canan kaftancıoğlu’nun, bir yandan kendisini antiemperyalizmle mücadele eden biri olarak lanse ederken, diğer yandan“Nasyonal sosyalist yani ulusalcı sosyalist parti Nazi partisinin de adı idi. Aman dikkat, Hitler’e selam durmayasınız” diyerek, ulusalcı olmayı yani en basit anlamıyla ulusal çıkarları ve ulus devleti savunmayı, Nazi olmakla bir tutan açıklamaları.


Doğrusunu isterseniz, bu yazıyı yazarken böylesi bir “dil” cevabı hak ediyor mu diye oldukça çok düşündüm. İl başkanı olduğu partinin amblemindeki altı oktan birisinin Milliyetçilik olduğunun dahi ayırdında olmayan bu kişi, Cumhuriyeti kuran kadroların, Cumhuriyet Devrimleri’ne siyaseten sahip çıkmak adına kurdukları bir partinin en büyük örgütünün il başkanı olunca, kişinin değil ama makamın önemi dolayısıyla bu konudaki fikirlerimi paylaşma gereği duydum.


Canan Hanımın, haddini aştığını düşündüğüm bu sözlerini iki şekilde yanıtlamak mümkün. Birincisi; siyasi tarih ve siyaset bilimi kavramları üzerinden bir açıklama yapmak. Bunun için, ulus devletlerin ortaya çıkışına neden olan tarihsel (sosyal, ekonomik) nedenleri, 1648 yılında Westfalya Antlaşması ile oluşturulan ve ulus devletleri esas alan yenidünya düzenini anlatmanız, Thomas Hobbes’un, Jean-Jacques Rousseau’nun, Emmanuel-Joseph Sieyès ’in düşüncelerinden ve tabii ki 1789 Fransız devriminden, kısaca modernizmin tarihinden bahsetmeniz, “modernizmin” ne olduğunu, geniş toplulukların yaşamlarında ne tür değişikliklere neden olduğunu anlatmalısınız. Bununla da kalmayıp, neoliberalizm yani vahşi kapitalizm ve postmodernizmin niçin kol kola yürümek zorunda kaldığını, ulus devletilerin çağının geçtiğini söyleyerek sermayenin küreselleşmesine övgüler dizenlerin, “modernizm” karşıtlığının sınıfsal, ideolojik nedenlerini açıklamalısınız. Bunun bir makale sınırlarını aşan, Canan Hanımın keskin görüşleri dikkate alındığında, yararlı olma olasılığı oldukça düşük bir çaba olacağı açıktır.


İkincisi, o kadar uzun bir çabayı gerektirmiyor. İlhan Selçuk’un 18 Kasım 2009’da yazmış olduğu, Ümmetçilik mi Milliyetçilik mi?..” başlıklı yazısından bir bölümü,“Fransız,‘Ben Fransızım’ diyemeden, Hıristiyanlığın aşıladığı ‘ümmet’ fikrini aşıp kilise egemenliğini yıkarak laikliğe erişemeden ne demokrasiye kavuşabilecekti; ne de ‘kul’ değil, birey, kişi, yurttaş olduğunun bilincine varabilecekti…Ulusçuluk, Aydınlanma Devrimi’nin doğal üretimidir.”


Ya da, Birgül Ayman Güler’in,“Siyasal mücadelenin bir kanadında küresel-liberallik, din-mezhepçilik, etnik bölücülük bloğu var. Bu blokla mücadele eden kanadın adı ise ulusalcılık” şeklindeki açıklamasını kopyalayıp yapıştırmak yeterli.


Kim bilir, Atatürk’ün askeri değil yoldaşı olduğunu söyleyen Canan Hanım için, belki yalnızca, Atatürk’ün, “Zengin hatıra mirasına sahip bulunan, beraber yaşamak hususunda ortak arzu ve olurda samimi olan, sahip olunan mirasın korunmasına beraber devam hususunda iradeleri ortak olan insanların birleşmesinden meydana gelen cemiyete millet adı verilir ” şeklindeki millet tanımı da yeterli olabilir.


Ahmet Müfit



Kaynaklar:

http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/chp-tarikatlara-ne-kadar-acilir-haberi-38437

https://tr.sputniknews.com/turkiye/201801151031815022-canan-kaftancioglu-ali-naki-kaftancioglu/

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/268188/Ummetcilik_mi__Milliyetcilik_mi_…html

http://www.yeniadana.net/kose-yazilari/ulusalcilik-nedir-148.html



Not: Bir önceki, “Güvenli Bir Para İhtiyacı” başlıklı yazımı, Bu noktada, kripto paraların, günümüzde ulusal sınırları aşan bir güç elde eden finansal piyasaların, devleşmiş küresel şirketlerin ihtiyaç duydukları güvenli, “siyasetin neden olduğu dalgalanmalardan etkilenmeden küresel egemenliklerini sürdürebilecekleri değişim aracı alternatifi olup olamayacağı sorusunun yanıtlanması gerekiyor. Bu konudaki görüşlerimi bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım” sözleriyle bitirmiştim.


Konunun güncelliği nedeniyle bu konuyu, Odatv için yazdığım, “Kripto Paralar Neden Doğdu” başlıklı yazıda ele aldığım için, aynı konuyu bir kez daha tekrarlamak gereksiz hale geldi. İlgi duyanlar için söz konusu yazının linkini sizlerle paylaşıyorum. https://odatv.com/kripto-paralar-neden-dogdu-0501181200.html


Bunları da sevebilirsiniz