Ufak Tefek Cinayetler

Ülkemizde yayınlanan Türk yapımı bir televizyon dizisi… İki erkek rakı masasında oturmuş sohbet etmekteler. Birinin morali bozuk ve diğeri neden moralinin bozuk olduğunu soruyor. Beyefendimiz üzgün çünkü yeni ve genç sevgilisine büyük güzel lüks evinin tapusunu eski eşine -yani bu genç ve güzel sevgilisiyle aldattığı eşine- verdiğini nasıl açıklayacağını bilemiyor. Diğer arkadaşı ‘Vay be kardeşim bu zamanda senin gibi adam kaldı mı böyle?’ diyor. ‘Tabii oğlum sonuçta o çocuklarımın annesi açıkta mı bırakacaktım.’ diye cevaplıyor diğer beyefendimiz. Diğer arkadaş bu sefer ‘ Ulan dünyaya kadın olarak gelmek vardı be! Ye iç yat gez toz harca!’ diyerek sinir kat sayımı adım adım yükseltirken kanın tepeme sıçramasına sebep olacak o cümleyi kuruyor. Duraksıyor. ‘ İyi de abi sen bunu kıza neden açıklayamıyorsun?’ diyor. Ve aldığı o ulvi cevapla yazıma konu olmaya hak kazanıyorlar! ‘Oğlum kız genç diye parayla işi yok mu sanıyorsun? ‘

Şimdi diyeceksiniz ki çoğunuz okuyunca, ne var bu diyalogda? Çok şey var güzel kardeşim! Biliyorum sonra şöyle bir savunma geliştireceksiniz. ‘ Dışarda böyle düşünen adamlar var. Diziye de bu adamları yazmışlar.’ Doğru dışarda böyle düşünen adamlar belki de düşünmeyenlerden çok! E sorun da bu zaten! Sanırım senaristine sorsam bana ‘Karakterler böyle diyecek kişiler o yüzden böyle yazdık.’ diye bir savunma da getirirler. Kendi açısından herkes haklıdır. Ama reddedilemez bir gerçekte şu ki televizyon toplum algısını yöneten en güçlü araçtır. Her yaştan her kesimden nice insan izlemekte ya da benim gibi izlemese bile denk gelebilmektedir. Bunu izleyen bir çocuk için bu artık bilinçaltına böyle işlemiş bir algıdır. Bu algı böyle işlenerek pekiştikçe de değişmesi imkansızdır. Hadi senarist yazdı. Oyuncunun belki müdahale hakkı yok bir şey diyemedi. Yönetmeni, yönetmen yardımcısı önemsemedi mi? Yapımcı ticaret insanı belki önemsemedi. Koskoca ekipte biri çıkıp yahu bu diyalog çok yanlış bir modifiye etsek demedi mi? Demediği belli. Haftada bir filmden uzun dizi yazıp çeken insanlardan bu hassasiyete beklemek belki insafsızlık, ya kanal? Kanal sorumluları da önemsemedi? Ve belki hatta bu bilince sahip değil mi? Bu bilince sahip olsa da bunu kendi çevresinde kendine gelince değiştirmek isteyip itiraz edip, toplumun geri kalanının ne hali varsa görsün mü demekte? Cevaplarını alamayacağım daha fazla soru sormayacağım.

Eşi ve ailesi için canını dişine takıp her türlü emeği veren kadınları genellemelerle paragöz ilan etmesine mi takılmayayım? Yoksa ev hanımlarının ev içinde emeğinin hiçe sayılıp hor görülmesini mi? O kadınlar ne yapıyor ki yiyip içip yatıyor diyen beyefendilerden acaba kaçı o kadınların yaptığı işi yapmaya bir haftadan fazla katlanabilir? Peki ya eski eş, şuan hayat ayrılsa bile bir zamanlar ömrünü birleştirdiğin insan yalnızca çocuklarının annesi diye mi değerli oluyor? Birlikte geçirilen yıllar verilen emeklerin hiç mi değeri yok? Karısını aldatan ‘adam’ sırf evi verdi diye yüceltiliyor. Ve aldatması yok sayılıyor. Kadınların davranışlarına giydirilirken erkeğin aldatması ahlaki bütün değerlerin üstüne mi çıkıyor?

Yıllar önce izleyip o zaman anlayamadığım ama bugün bu yazıyı yazarken aklıma gelen 2004 yapımı Stepford Kadınları ( The Stepfor Wives) filmini izlemenizi tavsiye ederim. ‘Başarılı ve hırslı bir iş kadını olan Joanna (Nicole Kidman), yeni taşındığı kasabadaki tüm kadınların yemek yapmaktan, ev temizliğinden ve kocalarını memnun etmekten tutku derecesinde hoşlanan klasik ev kadınları olduğunu fark edince bu durumun nedenini araştırmaya değer bulur. Çok geçmeden gerçeğin farkına varacaktır. Bu kasabanın erkekleri, karılarını köle gibi itaat eden cyborg kopyalarıyla değiştirmişlerdir.’

Hem kadının evine bağlı önceliği eşi ve çocukları olan varlıklar olmasını istemek hem de bunu aşağılamak sizce de ikiyüzlülük değil mi? Belki yukarıda film abartılı bir fantezi ama gerçekliğe dayandığı aşikar. 2004 yılında konusuyla kadın problemlerine değinen ve bunu eleştiren filmler yapılırken; ülkem televizyonlarında hala böyle diyaloglar izlemek, emek gerekçesi her ne olursa olsun utanç verici! Önceliğiniz ister işiniz olsun ister eviniz sevgili hemcinslerim asla emeğinizi hiçe saymalarına müsaade etmeyin! Ve gelecek nesle de bunu öğretin! Hem kızlarına hem oğullarınıza!

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın