Şeyh Bedreddin 4/ Şeyh Bedreddin Hareketinin Ekonomi-Politiği

“Şeyh Bedreddin / 1-Kuramı ve Eylemi Üzerine Belgeler ve Yorumlar” , “Şeyh Bedreddin / 2-Şeyh Bedreddin’in Müridleri:Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal” ve Şeyh Bedreddin / 3-Şeyh Bedreddin Hareketinin Edebiyatta Yansımaları” adlı makalelerimde, Osmanlı tarihçilerinin önemli bir kesiminin, başlangıçta Şeyh Bedreddin’i büyük bir İslâm âlimi ve hukukçusu, bir kesiminin ise 15.yüzyılda eşitlikçi bir düzen arayan bir hareketin kuramcısı ve eylemcisi olarak öngördüklerini, Şeyh Bedreddin’in müridleri olan Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’in de ,İzmir,Aydın ve Manisa çevrelerinde Osmanlıya karşı silahlı direnişi örgütlediklerini ve bu baş kaldırının temelinde, taht kavgası ile birlikte ülkenin içinde bulunduğu iç savaş ortamında ekonomik yükün köylülerin sırtında dayanılmaz duruma gelmiş olduğunu yazmış ve Şeyh Bedreddin Hareketinin Edebiyatta Yansımaları konusunda bilgi vermiştim.

Bu yazımda “Şeyh Bedreddin Hareketinin Ekonomi-Politiği” üzerinde duracağım.

Dönemin Kısa Manzarası

Şeyh Bedreddin Hareketi, yukarıda da kısmen değinildiği üzere temelde Ankara Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü toplumsal bunalım ortamı ve yarattığı otorite boşluğuyla çok sıkı bağlantılıdır.

Nedir bunlar?

  • Yöneticisini kaybetmiş ve toprakları geçici de olsa çeşitli nedenlerle ellerinden alınmış, yağmalanmış, ekonomik gücü yara almış bir devlet ve toplumun içinde bulunduğu kriz,

  • Siyasal iktidarı tekrar ele geçirerek egemenliği yeniden kurmayı hedefleyen birden fazla güç ve çıkar çevresinin birbiriyle olan savaşımın yarattığı bir keşmekeş,bir fethet devri,

  • Ankara bozgunundan sonra şehzadelerin taht mücadeleleri sırasında Musa Çelebi’nin Şeyh Bedreddin’i kazasker görevine ataması,

  • Osmanlı yönetimini ele geçirerek siyasi otoriteyi yeniden kurmakla uğraşan I.Mehmed’in saltanatının ilk yıllarında Batı Anadolu’da başlayan ve Rumeli topraklarında son bulan süreç,

  • Dukas’a göre Sakız rahipleri de dâhil bölge insanlarının “Dede Sultan” diye hitap ettiği Börklüce Mustafa’nın , dinî ve dünyevî hiçbir düzeni tanımayarak, kadınlar hariç her şeyin ortak olduğunu ilan edip peygamberlik iddiasında bulunması,

  • Şeyh Bedreddin İznik’te gözaltında iken , Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’in, Aydın,İzmir ve Manisa’da binlerce kişiyle isyan edip ayaklandırması, ancak Bayezid Paşa tarafından bastırılarak çarmıha gerilip öldürülmeleri

  • Ancak bütün bunlarla birlikte yoksul köylüyü sömürerek ayakta duran ve yalnızca tüketici olan bir devlet ve toplum sistemi,

Bedrettin’in Düşüncesi ve Hedeflediği Toplum Düzeni

  • Her şeyin dinle açıklandığı bir çağda doğal olarak Şeyh Bedrettin de hedeflediği toplum yapısını dinle açıklamış ve görüşlerini inanç olarak yaymıştır. Ve Bedrettin insanların yeryüzü nimetlerinden eşit olarak yararlanmasının dine ve Tanrı yasasına aykırı olmadığını ve aykırılığın bu din yasalarının yanlış yorumlanmasında olduğunu savunmuştur.

  • Şeyh Bedrettin ve yoldaşlarına göre yoksul köylülerin sömürüsüne dayalı ekonomi değişmeliydi. Yaşam için gerekli bütün mallar ortak kullanılmalıydı.

  • Kurduğu sınıfsız ve sınırsız kardeş sofrasında din, mezhep, cinsiyet, soy ayrımı olmaksızın herkesi tek parça ak libaslar içinde eşitlemiştir.

  • Şeyh Bedrettin adına, Karaburun yöresinde örgütlenmeye başlayan ve isyana kalkışan Börklüce Mustafa (Dede Sultan) hakkında Bizans tarihçisi Dukas şunları söylüyor: ‘’… kadınlar dışında yiyecekler, giyecekler, evcil hayvanlar, işlenir topraklar gibi varlıkların tümünün kamunun ortak malı olmasını öneriyordu.’’

  • Bedrettin’in düşüncesinde ve hedeflediği toplumda,çağa göre kadın önemli bir yer tutmakta ve erkekle eşit görülmektedir. Bedrettin düşüncesinin bir dönem egemen olduğu Karaburun’da kadınlar da erkeklerle birlikte savaşmıştır. Günlük yaşamı kadın- erkek birlikte sürdürmüş, düğünde ,dernekte, tarlada, harmanda, çayırda, bağda ve iş yerlerinde kadınlarda erkeklerle birlikte bulunmuş, birbirlerine yardımcı olmuşlardır.

Sonuç olarak Şeyh Bedreddin Kimdir?

Ahmet Yaşar Ocak,“Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler(*) .15.-17.Yüzyıllar”kitabında,araştırıcıların bugüne değin yaptıkları değerlendirmeleri dikkate alarak Şeyh Bedreddin’in kimliğini iki zıt çizgiye indirger:

  • Her ne kadar büyük bir alim olsa da Şeyh Bedreddin sonuçta devlete karşı bir isyancıdır.

  • Mazlum halkların ezilmesine karşı çıkarak onları paylaşımcı,eşitlikçi bir düzen içinde yaşatmayı amaçlayan büyük bir devrimcidir.

Bir başka yazar,Michel Balivet ise, “Şeyh Bedreddin Tasavvuf ve İsyan” adlı eserinde,Şeyh Bedreddin için şu tesbitleri yapıyor: “… En ateşli müridlerinden şu ya da bu şahsın Hıristiyanlara karşı açıkça dinlerüstü bir tutum benimsemesine, ya da sosyal düşünce ve toprak mülkiyeti alanında devrimci tavırlar almasına bakılarak,Simavnalı şeyhin dinlerüstü ve kolektivist bir anlayışa sahip olduğu kesin sayılıyor.”

Benim Şeyh Bedreddin hakkında görüşüm ise Michel Balivet ve “Şeyh Bedreddin / 1-Kuramı Ve Eylemi Üzerine Belgeler ve Yorumlar” adlı yazımda alıntı yaptığım Selahattin Dövüş’ün tesbitleri doğrultusunda.

Selahattin Dövüş,“Gerek kimi Osmanlı kaynaklarında, gerekse bunlardan esinlenen modern araştırmalarda, genellikle Şeyh Bedreddin’in sahip olduğunu söyledikleri şu fikirlerden hareket ederler:

Tanrı dünyayı yaratmış, insanlara bahşetmiştir. Erzak, giyecekler, hayvanlar, toprak ve bütün mahsülleri umumun müşterek hakkıdır. İnsanlar tabiat ve yaradılış itibariyle eşittir. Birinin servet toplayıp biriktirmesiyle, diğerlerinin ekmeğe bile muhtaç kalması İlahi maksada muhaliftir. Nikâhlı kadınlar ortaklıktan müstesnadır. Bu birlik haricinde kalan her şey insanların müşterek malıdır. Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim. Sen benim eşyamı kendi eşyan gibi kullanabilmelisin. Emlakimize karşılıklı tasarruf edebilmeliyiz. Gerek Müslümanlıkta gerek Hıristiyanlıkta ulemanın ve papazların hataları ile nice bid’atlar ihdas olunmuştur. Bunlar kaldırılırsa din bir olur.” diyor.

(*) Zındıklar ve Mülhidler”in,bugünkü Türkçemizde karşılığı “Sapkınlar ve Dinsizler “dir.









Bunları da sevebilirsiniz