Ege İİBF’de Gecikmiş Rönesans Sevinci

Kültürel birikimi muhafaza edip kuşaklar boyu aktaran açık bir okuldur müze. Üniversite öğrencileri için ideal ortam müze birikimiyle şekillenmiş bir fakültedir. Son birkaç aydır ulusal ve yerel basının fakültemize “müze gibi ” demesinin sebebi, ihtiyaç duyulan fiziksel iyileştirmelerin estetik kaygılar güdülerek yapılmasındandır. Söz konusu iyileştirmelerden kaynaklanan değişimin ne denli büyük olduğunu anlamamız için öncesi-sonrası analizini yapmamız gerekir.

Senelerdir sorunlarını çözemeyen Ege İİBF’de, son dört ayda yaşanan adeta bir Rönesans’tı. “Rönesans” dememizin nedeni, fakültemizin bahçesinden dersliklerine; koridorlarından bahçesine kadar yaşadığı köklü değişimdir. Şöyle ki, bilindiği üzere renkler insan yaşantısında önemli bir yere sahiptir. Sadece psikolojik değil, fizyolojik etkilerinin de olduğu söylenmektedir. Nitekim biz öğrenciler bu durumu, artık fakültemizde gözlemliyoruz. Derslerden çıktığımızda beynimizi boşaltacak aktiviteler istiyoruz. Eğer kasvetli bir fiziki mekânda iseniz -ki önceden fakültemiz böyleydi- bu imkânsızdır. Vizon, antrasit gibi canlı renklere boyanmış duvarlar, duvarlara giydirilmiş doğa resimleri, turunç ormanını anımsatan rengârenk oturma alanları bizi rahatlatıyor, ruh halimizi olumlu yönde etkiliyor.

Sayımızın çokluğu ve fakülte personelinin iş yoğunluğu nedeniyle pek verimli olmayan öğrenci işleri büromuz artık bankolu ve numaratörlü bir sisteme sahip. Öğrenci işlerinden istemiş olduğumuz belgeleri hem aynı gün içerisinde alabiliyoruz, hem de kantindeki numaratör sayesinde banko önünde beklemek zorunda kalmıyoruz. Yapılan birçok değişiklik ile birlikte görüyoruz ki, değişim ancak onlar için yer açan/açabilen birileri olduğu zaman hayatınıza girebiliyor.

Üniversite sadece bilim ve eğitim değil, tüm bileşenlerinin kültür ve sanatla harmanlandığı bir mekândır. Ege İİBF artık, müzikal dinletiler, edebiyat söyleşileri, film gösterimleri ve sergilerin yapılabildiği bir fuaye alanına sahip. Bizleri kantin ve merdivenlerde çalışmaktan kurtaran, modern okuma salonlarımız var artık. Aydınlık, sıcak ve düzenli. B Blokun fakültemize kazandırılması ile kulüplerimizin çalışabildikleri odalar ve üniversitemizin ilk sanat parkı da yapıldı/yapılıyor. Tasarım harikası bu yenilikler, selfi malzemesi oldu.

Fakülte üst yönetiminin bizleri muhatap alan söylemi, mantar panolardaki ve moddledan gönderilen duyurulardan açıkça görülüyor. Sürekli fakültede olan dekanımız ile iletişim kurmak çok kolay. Dekanlıktaki kapısı her zaman ardına kadar açık. Kendisi ve yardımcılarını kantinde kahvaltı yaparken, öğrencileriyle çalışırken görmeniz mümkün. Engin Hoca hep böyleydi gerçi. Bu kolay iletişim sayesinde sorunlarımızın çözümü hızlanıyor ve biz öğrencileri çözümün bir parçası yapıyor.

Bu Rönesans, sadece birkaç ay içerisinde gerçekleşti. Artık, kendimizi özel bir fakültenin öğrencileri gibi hissediyoruz. Başka fakültelerdeki arkadaşlarımızı, bu güzellikleri görmeye davet ediyoruz. Büyük bir camianın parçası gibi hissediyoruz. Hepimizin yararını gözeten bu Rönesans’ı başlatan Engin Berber hocamız ve çalışma arkadaşlarına, hepimiz adına teşekkür ediyorum. Bilim ve sanatla hayatımızı güzelleştirdiği için.