Bu Yazıyı Kimler Üstüne Alındı

Pazar günü, “FETÖ ile mücadelede Saray’a ulaşan kurtuluyor mu” diye yazdık.

Üç ayrı olay anlattık: Ne kişi ne yer, ne makam ismi verdik.

Verebilirdik.

Ama amacımız tamamen, “FETÖ” soruşturma ve kovuşturmalarında “ilkesel” bir duruşa dikkat çekmekti. Birilerini hedef göstermek değil.

Yazıda da vurguladık, “Adı geçen herkes suçludur ve tutuklanmalıdır” diye bir istekte olmadığımızı. 

Lâkin ortalık fena karıştı. Hem siyasette hem bürokraside hem yargıda…

Sanki Türkiye’de tek örnekmiş gibi herkes “tek olay” ve “tek kişi” üzerine odaklandı.

Nasıl yazarsınız?” diye hesap soranları geçtik…

Duyduk ki, “bu nasıl sızdırılır?” diye yazdığımızı zannettikleri olayı takip eden yargı mensuplarına da yükleniyorlarmış.

Bu büyük “panik hâli”, bu haksız tepkilerden sonra “zannettikleri” olaya, bununla ilgili gelişmelere ve yeni bilgilere vakıf olduk desek!..

Oysa gerçekten sizin anladığınızı yazmamıştık ki… 

Niye üzerinize alındınız?.. 

Sahi niye ve nedir bu telaş?..

Sanki ülkenin dört bir yanında yaşanmış/yaşanan/yaşanacak vakay-ı adiyeden bir olayı değil de imkansızı yazmışız.

Zan sahipleri, keşke “zannettikleri kişi” kadar herkesin “hak ve hukukuna” böyle sahip çıksa, ama beraberinde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı için de mücadele etse!.. Sadece memnun oluruz.   

Üstüne alınma” ve “zanla yargı” sadece bizim başımıza gelmedi.

Bir gazeteci isim vermeden bir siyasiyi yazdı. Ne oldu biliyor musunuz, anlatalım da biraz gülün.     

O gazeteci, o siyasetçinin makamından arandı ve iddialar hakkında “bilgi verilmek” istendi.

Gazeteci de, “Ben sizi kastetmemiştim ki” dedi.

Aynen böyle;

Biz de sizi ve o dosyayı kastetmemiştik ki!..

Bunları da sevebilirsiniz