GERİYE DÖNÜŞ

Bu gericilikten başka bir olaydır. Tutuculuk, bağnazlık gibi davranış özelliklerinden de farklı bir kavramdır geriye dönüş olgusu…

Bu süreçle birlikte öğrencilerin ve körpe beyinlerin dünyaya ve çevresine karşı ilgileri giderek kopartılmaktadır. Bu ilginin yeri, doğaüstü ve fizikötesi sanal güçlerle doldurulmaktadır. Her yıl değiştirilen Milli Eğitim Yasasının ve proje okullarının oluşturulmasının asıl amacı da budur.

Özellikle bu olguyu halka önderlik etmesi gereken öğretmenler, üniversitelerde görev yapan, kendilerine İlim Adamı!.. etiketini yapıştıran üşütük beyinler aracılığı ile yapılmaktadır.

Bu gibi çağdışı kalmış üşütük beyinliler, her konuda dini referans alarak gösterip, ülkeyi ortaçağ karanlığına sürüklemenin hesaplarını yapıyorlar.

Bunları örneklemeye gelince; bir ilahiyat profesörü ‘köpek giren eve melek girmez’ diye Tv kanallarında konuşuyor. Başka bir üşütük beyinli ilahiyatçı ‘namaz kılmayan hayvandır’ diye başka bir TV de konuşuyor.

Kadınlarımız hakkında söylediklerine gelince:

Kadını, alınıp satılan bir ticaret malı sayan hasta bir düşünce her geçen gün daha da acımasızca kadınlara saldırının dozunu artırıyo. Bakınız İslam’ın sözcüsü olarak bilinen İmamı Gazali “Kimya-yı saadet” kitabının sayfa 240 ta neler yazmış.

Bence ticaret yani (BEY) denince kadın akla gelir. Nitekim ben ticaret kurallarını anlatırken, kadın alım-satımını örnek gösterdim. Pazarda kadın alıcısı, diğer mallar gibi kadının orasını burasını muayene edecektir. Eğer muayene şartı yerine getirilmezse, böyle bir alım-satım şer’an (dince) geçerli olamaz”.

Ve Vahdet yazarı Mehmet Şevket Eygi, “Bir kız İmam-Hatip okulu öğrencilerinin fotoğrafını gördüm. Kızların çoğu gülüyordu, bazılarının dişleri görünüyordu. Dindar kızların böyle resim çektirmelerini çok yadırgadım. En azından hafifliktir” dedi. 6 Haziran 2016

Şimdi Osmanlı döneminden bir örnek daha verelim.

Osmanlı döneminde toplumun huzurunun bozulması, her gün yeni olayların çıkmasının sorumlusu olarak, mezardaki bir takım kötü ruhlu insanlar, geceleri kalkar, birer cadı kesilirler ve toplumun huzurunun alt üst ederlerdi. Böyle bir durumun karşısında Osmanlı Sarayının bir kadısı olan Ahmet Şükrü Efendi, “ Cadıcı Nikola” adındaki bir uzman! Kişiye baş vurur; cadıcılığın önlenmesini ister. Bu uzman! Kişi mezarlıkta araştırma yapar, iki cadının mezarını açtırır. Çıkartılan cesetlerin ciğerleri kopartılıp kaynar suda haşlanır. Ardından cesetlerin göğüslerine birer kazık kakılır. Üçüncü olarak ta bu ölüler mezarlıkta halkın önünde yakılır. İşte böylece halkın huzuru cadılardan korunurdu. (Bu olay, devletin resmi gazetesi olan “Tavim-i Vakkai”nin 1833 tarihli 69. Nüshasında bir asayiş raporu olarak yayınlanmıştır.

Günümüze geldiğimizde Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay Başkanları Tayyip Erdoğan’ın önünde düğmesi olmayan cüppelerinin düğmelerini iliklemeye çalışa dursunlar.

Ve hiç boşuna çabalamasınlar dereler yukarıya doğru akmaz. Şimdi bu yargıçlara bir YURTTAŞ olarak çağrı yapıyorum

Sarayın değil CUMHURİYET’İN YARGIÇLARI OLUN.

Sizlerden önce de Yargıçlar vardı. O zaman hatırlatalım. Yıl 1967 Yargıtay Başkanı İmran Öktem YARGI YILINI şu söylemle açmıştı.

“TÜRKİYE’DE BİR İSLÂM DEVLETİ VE HİLÂFET REJİMİ KURMAK, TÜRK MİLLETİ’Nİ DİNİ ESASLARA DAYANAN BİR HUKUK DÜZENİNE SOKMAK İSTEYEN VE BUNUN İÇİN GİZLİ VE AÇIK ÇALIŞAN MİSTİK HEZEYAN HALİNDEKİ BİR AVUÇ MECZUP, RUH HASTASI VEYA DİNİ, KAZANÇ METAI HALİNE GETİRMİŞ KİMSELER, SAF VE CAHİL YURTTAŞIN EN TEMİZ VARLIĞINI, İTİKADINI, İMANINI GEÇİM VASITASI YAPMIŞ OLAN BEZİRGANLAR – O BEZİRGANLAR Kİ, DİNİN EMRETTİĞİNİ YERİNE GETİRMEZLER, YASAK ETTİKLERİNİ GİZLİ GİZLİ YAPARLAR VE FAKAT DİNDAR GÖRÜNÜRLER – EVET BUNLAR VE BİR TAKIM HURAFELERİ DİNİ ESASLAR GİBİ GÖSTERMEYE KALKAN VE BU SURETLE HALKI UYUŞTURAN KÖKÜ DIŞARIDAKİ YURT DÜŞMANLARI DAİMA HÜSRANA UĞRAYACAKLARDIR” 


VE İMRAN ÖKTEM BURSA NUTKUNU OKUYARAK KONUŞMASINI BİTİRMİŞTİ.

Abdurrahim Sercan

www.68dayanisma.org



Bunları da sevebilirsiniz