27 Mayıs 1960’a giden yol.

Bugün 27 Mayıs. Bundan 56 yıl önce Bu ülkede bir DEVRİM oldu ve adına 27 Mayıs Devrimi denildi. 27 Mayıs Devrimi yapıldığında 18 yaşındaydım. Babamın CHP Bucak Başkanı olması nedeniyle (O tarihlerde Partilerde Ocak – Bucak Teşkilatları vardı.) Gaziantep CHP Gençlik Kollarının etkin bir üyesi idim. O dönemi yaşanmış olan olayları, bu günle karşılaştıracak olursa birçok benzerliklerin tıpa tıp aynı olduğunu görürüz. Olayları daha ortaokul öğrencisi iken yaşadığım bir olayla anlatmak istiyorum. 1955 yılı idi, Nizip Ali Alkan Orta Okulu öğrencisiydim. Said-i Nursi Gaziantep’ ten Urfa’ ya geçerken zamanın yöneticileri karşılama ve uğurlama töreni düzenlemişlerdi. Bizleri sıra sıra dizerek tören yerine götürdüler. Törende devletin Bakanları, Urfa ve Gaziantep Valileri milletvekilleri ve diğerleri hepsi oradaydı ve el öpmek değil ayak öpmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Said-i Nursi Beyaz bir arabadan kendine has özel giysileriyle indi. Bize alkışlamamızı söyleyen öğretmenler bizden önce alkışlamaya başlamışlardı bile. Yine 12 Nisan 1957’de Isparta Tugay Komutanlığı kışlasına bir cami yaptırılacaktır. (Aynı girişim birçok askeri birliklerde de uygulanmaya konulmuştu) Bu camiinin temel atma törenine tugay komutanı Feyzi Fırat Bey tarafından Said-i Nursi davet edilir. Askeri ve sivil yetkililerin hepsi bu temel atma törenindedir. Ve temelin ilk harcını Said-i Nursi koyar. Nasıl da örtüşüyor Laiklik ilkesinin 2016 yılında kaldırılmasını gündeme getirmekle. Menderes “siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz” söylemi. Bu günlerde yaşadığımız ayrıştırma 1950’li yıllarında da vardı. Yerleşim yerlerinde camiler ayrılmış, CHP’lilerin gittiği camiye DP gitmez DP’lilerin gittiği camilere de CHP’liler gitmez olmuştu. Hatta DP’liler ve CHP’liler birbirlerinden kız alıp verme gibi olaylar bile kendiliğinden yasaklanmıştı. Bugün Paralel diye baskıya uğrayan iş çevreleri ve yurttaşlar o günde komünist olarak suçlanıp mahkemelerde süründürülüyordu. Demokrat Partililer işi o kadar çığırından çıkarmışlardı ki. Kasım Gülek’in Kolejde okurken bir resmini bulmuşlar. Hani kep giyme törenlerindeki resimlerden. Resmi çoğaltıp biz demedik mi “Kasım Gülek İslam değil işte resmi hem sünnetlide değil” diye propaganda yapıyorlar. Kasım Gülek’e yurt gezilerinde Milliyet Gazetesinden bir muhabir “ Efendim sizin resminizle propaganda yapıyorlar. Sizin sünnetsiz olduğunuzu söylüyorlar, ne dersiniz” diye sorulan soruya; Kasım Gülek “ Arkadaşların karıları amma da gevezeymiş” yanıtını verir. Bir daha da o resim gösterilmiyor. Yurdumuzda son günlerde gelişen olaylar sonunda kışkırtmalar ve hedef göstermelerle ilgili olarak; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, 20 Mayıs 2016 günü, Ankara Kocatepe Camii’nde iki şehidin cenaze törenine katılımı sırasında yumurtalı saldırı yapıldı. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’na yapılan bu saldırı, gerçekten bir tesadüf müdür? Tarihten bazı yapraklar incelendiğinde, bu saldırının şehit yakınları ile ilgisi bulunmadığı, planlı, organize olduğu ve belli bir hedefi amaçladığı ortaya çıkar. Türkiye, 1954 seçimlerine doğru gidiyordu. Demokrat Parti (DP) hükümeti, basından gelen eleştirileri engellemek için ağır cezaları öngören bir yasa çıkarttı. DP döneminde, hükümetteki yolsuzlukları ve yüksek düzeydeki görevlilerin nüfuzlarını kötüye kullanmaları haberlerini yayımlayan gazetecilere, iddialarını kanıtlama hakkı tanınmıyordu. 2 Mayıs 1954 seçimlerinde DP iktidar oldu. Üniversite, yargıçlar ve gazeteciler üzerinde ağır baskılar kuruldu. Gazetecilere ağır hapis ve para cezaları verildi. Tıpkı bu günkü gibi. 8 Ekim 1952’de, Balıkesir ziyaretinde, Vali İsmet İnönü’yü şehrin dışında karşıladı ve kente girerse olay çıkacağını, İnönü’nün güvenliğini sağlayamayacağını bildirdi. İsmet Paşa, Balıkesir’e giremedi. 18 Ekim 1954’te, Mersin’de açık hava toplantısı yapan İnönü’ye DP’liler saldırdı. İsmet Paşa’nın canını, ancak onu yüksek bir duvardan atlattırarak kurtarabildiler. 1955’te Karadeniz gezisine çıkan CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, Sinop’ta tutuklandı, İstanbul’a getirilerek bir gün hapis cezası verildi. Gülek, 1956’da Rize’de esnafın elini sıktığı için gösteri yürüyüşünden altı ay hapse mahkûm oldu. 27 Ekim 1957 seçimleri oldukça sert bir atmosferde yapıldı. DP, seçim öncesinde yasal düzenleme yaparak, muhalefetin seçimlere bir cephe halinde girmesini engelledi. CHP’li seçmenlerin seçmen kütüklerine yazılmadığı ve bazı yerlerde, sandıklarda seçim sonuçlarının değiştirildiği iddia edildi. Kayseri, Giresun, Çanakkale ve Samsun’da gösteriler yapıldı, kavgalar oldu. Gaziantep’te, radyo ve gazeteler önce CHP’nin birinciliğini ilan etti, (fakat daha sonra tıpkı 1994 yılında olduğu gibi İzmir Belediyesi seçimlerini CHP adayı yüksel Çakmur kazandığı halde bir saat sonra DYP’nin adayı Burhan Özfatura’nın kazandığı açıklandı. Yine 2014 yılında Ankara Büyük Şehir Belediyesi seçimlerinde CHP adayı seçimi önde götürdüğü halde birden elektrikler kesildi ve Melih Gökçek’in kazandığı ilan edildiği gibi.) Sonuç “köyden gelen oylar” ile seçim sonucunun değiştiği söylendi, ardından DP’nin zaferi ilan edildi. CHP’nin itirazı üzerine oy pusulaları Gaziantep Adliyesi binasına getirildi, fakat Gaziantep Adliyesi oy pusulalarıyla birlikte yakıldı. (Gaziantep Adliyesinin yakılmasını yakından izlemiştim). İsmet İnönü, bu usulsüzlükleri “Kütük Marifetleri” ve İçişleri Bakanı Namık Gedik’i de “Kütük Bakanı” olarak adlandırdı. DP hükûmeti, Gaziantep’te yaşanan bu seçim haberlerinin yayımlanmasını yasakladı. (Şimdi neden sık sık yayım yasağının konduğunu anladınız mı? 30 Nisan 1959’da, İsmet Paşa, Uşak’ta karargâh olarak kullandığı evi ziyaret etmek ister. Ancak Vali tarafından İnönü’nün kente girişi engellenmek istendi. Vali’nin talimatını uygulamayan, Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanı aynı gün görevden alındılar. Ziyaret gecesi, çevrede bulunan fabrikalardan DP’li partizanlar getirildi. Ertesi gün, bu partizanlar istasyona gitmekte olan İnönü’nün aracını durdurdu. İsmet Paşa, başından atılan taşla yaralandı. 1959’da, İzmir’de CHP’nin bütün etkinlikleri engellendi, DP’li partizanlar “Demokrat İzmir” gazetesini yaktılar. 4 Mayıs 1959’da, İstanbul havaalanından kente gelirken, taşlı sopalı DP’liler, 75 yaşındaki İnönü’nün yolunu Topkapı’da kestiler. Trafik müdürü, İnönü devam etmesin diye aracıyla yolu kapattı. İnönü’nün aracı durunca, etrafı partizanlarla sarıldı. O anda, tesadüfen bölgede bulunan fakat görevli olmayan bir binbaşının, olayı seyreden askerlere emir vermesiyle yol açılabildi. Bu olaylara da yayım yasağı geldi. 2 Nisan 1960’ta, Kayseri’ye gelen İsmet İnönü’nün treni, valinin emriyle durduruldu. Zorlukla yoluna devam eden İsmet İnönü’yü Kayseri’de 50 bin kişi karşıladı. 27 Mayıs’a giden yolda 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları, iktidar aleyhine bir gösteriye dönüşebilirdi. Zira dilimizden düşürmediğimiz “Olur mu böyle olur mu? Kardeş kardeşi vurur mu? Kahrolası diktatörler, Bu dünya size kalır mı”? marşını ya sözle ya da ıslıklarla seslendiriyorduk. DP iktidarı yasaklama kararının, sadece sekiz gün sonra gerçekleşen darbenin en güçlü gerekçelerinden biri olacağını tabii ki bilemezdi. Evet, Gaziantep İlköğretmen Okulu olarak 19 Mayıs kutlamalarına çok iyi hazırlanmıştık. Bayramı ancak 26 Haziran 1960 Tarihinde çok görkemli bir şekilde kutlamıştık. Ve 18 Nisan 1960’ta, DP “Tahkikat Komisyonu” nu kurdu. 15 DP’liden oluşan komisyon, partilerin tüm etkinliklerini yasakladı, komisyonun faaliyetleri ile ilgili yayın yasağı getirdi. Ve 27 Mayıs 1960 Devrimi. Kolay değil CHP’li olmak. Devamlı okuyacaksın, sorumluluk taşıyacaksın, tüm eylemlerinde CHP’li olduğunu unutmayacaksın, hukuk kurallarına saygılı, Partinin Tüzük ve programına bağlı, güvenilir ve açık olacaksın. En önemlisi de ne pahasına olursa olsun Atatürkçü Kişilik özelliklerinden ödün vermeyeceksin Hele hele şovmenliğe hiç ama hiç soyunmayacaksın. Abdurrahim Sercan CHP İzmir eski İl Sekreteri www.68dayanisma.org Kaynak: Altan Öymen Bir Dönem Bir Çocuk — Öfkeli Yıllar –…Ve İhtilal  

Bunları da sevebilirsiniz