LUMUMBA VE GÜLÜMSEYEN KATİL

Yıllar önce izlediğim bir filmin adıydı Lumumba! Belçika Kongosu olarak da bilinen ülkenin kara yazgısını değiştirmeye niyetlenmiş bir aydınlık yüzdü! İnsanlığın doğum yeri olan Afrika’yla birlikte insanlığın da onurunu kurtarmaya yeltenmişti. Sömürgeciliği sözde bitiren ama özde kuklaları aracılığıyla sürdüren emperyalizmin kurban listesine eklendi Patrice Lumumba’nın adı! Hem de henüz 36 yaşındayken! Suçu büyüktü! Emperyalizmin tekerine çomak sokmanın yaptırımı ölümdü! Bugün adı ne kadar anımsanıyor? Bunu bilmek zor ama adının onur listesinde yer aldığı kuşkusuz! Lumumba’nın başına gelenlerin bilinmesi, günümüzde pek çok kimse tarafından Avrupa uygarlığının kalbi sayılan Belçika’nın gerçek yüzünü göstermesi bakımından önemlidir. Yazık ki, uygarlığı batıcılıkla eşdeğer tutma yanılgısının başkenti olmayı sürdürmektedir Brüksel! Lumumba’nın başına gelenler anımsanmadıkça ve özümsenmedikçe sürecektir bu yanılgı! Belleklerde tortusu kaldı mı? Kaldıysa ne düzeyde? Kara Afrika’nın yazgısını daha da karartmaktan çekinmeyen Belçika adlı ülke özenle baktığınızda kendi topraklarında da çok yüzlülük sergilemekten alamaz kendisini! Fehriye Erdal şimdi gerilerde kalmış olsa da Sabancı Suikasti’nin faillerinden birisi olarak uygarlığın kalbi Belçika’da yaşamını (özgürce!) sürdürmekle kalmaz kendisine odaklanan kameralara gülümseyebilir de! Böyle durumlarda yapana olduğu kadar yaptırana da bakmak gerekir oysa! Eli kanlı katilin kameralara yönelik bu tiksinti verici davranışı yalnızca yapanla açıklanamaz! Yaptıran da bir o kadar sorumludur! Bütün bunları bir yana bırakıp kâğıt üstünde yazanlara bakılacak olursa Belçika “en insan haklarıcı, en gelişmiş” ülke olarak görünebilir gözünüze! Cilâlı imaj devrinin azizliği mi diyelim? Yoksa, güçlünün zorla sağladığı saygınlık mı? Ya da, bütün olanı biteni aşağılık duygusuyla irdeleyen, gerçeklerden kopmuş aydın görünümlü cahil sürüsü mü? Yazıyı kolayladık ama daha Ruanda’ya değinemedik bile! Kitaplar dolduracak, filmlere konu olabilecek o kadar çok olay var ki! Bu yazının ne yeri ne kapsamı olanları sıralamaya bile yetmez! Belçika canlı bomba saldırılarının son adresi oldu! Uzaklarda kan dökmekten çekinmeyen, kendi topraklarında senin teröristin, benim teröristim demekte sakınca görmeyen Belçika’nın canı epeyce yandı bu son saldırılarla. Dökülen kan, yitirilen can kadar batılıyı dehşete düşüren şey bunları kendi evinde yaşamasıdır. Bundan çeyrek yüzyıl önce “dünya küreselleşmeyle birlikte kocaman bir köye dönüşecek” diyenlerin bugün ortaya çıkan manzarayı öngörmüş olma olasılıkları çok da yüksek olmasa gerek! Kameralara gülümseyebilen katilleri bağrına basabilen, düşünce özgürlüğü adı altında eli kanlı teröristlere sahip çıkmakta sakınca görmeyenlerin oturup düşünme, gerekenleri yapma zamanı gelmedi mi?

Bunları da sevebilirsiniz