Polis Nizamettin

«Eğer ders alınmazsa tarih yinelenir!”
Bu çok iyi bilinen aforizmanın İngilizce ve Lehçe sürümüne Auschwitz Toplama Kampı Müzesi’nde de rastlamıştım!
«The one who does not remember history is bound to live it through again!”
George Santayana
Polisler, Nizamettinler ve polis Nizamettinler bu yazıdan alınmasın!
Yazıya konu olay yaşanmıştır!
Yıl 1925! Cumhuriyet 2 yaşında! Varlığı bile başlı başına bir devrime eşdeğer olan Cumhuriyet henüz devrimler sürecine bile girmiş değil! Ayakta kalabilmesi başarı sayılıyor!
Lozan’da sonuca bağlanamamış Musul sorununun çözümü Nasturi İsyanı’yla büyük ölçüde sekteye uğratılmış. O isyanda parmağı olanlar Cumhuriyet yıkıcılığında kararlı!
Şeyh Sait doğuda bağlaşığı Seyit Abdülkadir İstanbul’da bu isyanı tasarlamakla meşguller.
Milli Mücadele döneminde baş veren isyanların ilki Koçgiri’ydi. Hiç kuşku duyulmamalı ki; bölgemizdeki pek çok sınırı cetvelle çizebilmiş olanlar Türkiye’ye yönelik tehditlerini isyanlar yoluyla sürdürmüşlerdir. Yunanları Küçük Asya serüvenine sürükleyerek karşımıza dikenler Anadolu’nun çeşitli yerlerinde farklı aygıtlar kullanmışlardır.
Polis Nizamettin zabıtalıktan polisliğe geçmiş kendi halinde biridir. Eşsiz yeteneği onu kendi halinde olmaktan çıkartıp tarihselleştirmiştir. Taklit yeteneği sayesinde tek sözcüğünü bilmediği İngilizce’yi mükemmel şekilde konuşur gibi yapabilmektedir. Bu yeteneği polis Nizamettin’in yolunu Seyit Abdülkadir ile kesiştirir!
Bu kadar yetenekli olunca bir süreliğine en azından Seyit Abdülkadir karşısında İngiliz hükümetinin temsilcisi Mr Tempel olmaması için hiç bir neden yoktur!
James Bond öykülerine taş çıkartan bir casusluk faaliyeti sahnelenmektedir. Mr Tempel ile görüşmeleri sonrasında İngiliz desteğini cebine koyanların hıyanetiyle birlikte tıynetleri de konmuştur ortaya.
Seyit namlı Abdülkadir İngiliz desteğini arkasına alarak önce Doğu’ya gidecektir. Elbette, cebinde cömert İngiliz’in vereceği 80 bin lirayla. Emirlik ilan edilecek ve halifelik de yeniden kurulacaktır.
Pirelenen Seyit Abdülkadir, son anda resmi antlaşmaya imza koymaktan kaçınsa da; doğuyla eş zamanlı olarak İstanbul’da da bir başkaldırı tasarladığı bilgisini paylaşmıştır Mr Tempel’la! O tarihte İstanbul’da çoğunluğu hamallıkla yaşamını kazanan 10 bin dolayındaki Kürt kökenli bu başkaldırının oyuncuları olacaktır.
Fethi Okyar gamsızlığıyla yol alan Şeyh Sait ve çevresindekiler; İsmet İnönü kararlılığıyla kısa sürede yalvaran, af dileyen konuma düşürülmüşlerdir.
Bu manzarayı bir yerden anımsadınız değil mi? On beş yıl önceye dönün! Bugün İmralı’da olan ve birilerinin görüşme yarışına girdiği kâğıttan kaplanın devletle işbirliği önerisini gözünüzün önüne getirin.
Bir de, son olaylar sonrasında toplanıp ayrılıkçı terörü araştıralım mı araştırmayalım mı oylamasına girişen cehaleti not ediverin bir kenara!
Bundan 90 yıl önce polis Nizamettinlerin eşsiz katkısıyla nedenleri ve bağlantıları ortaya konmuş olan Türkiye’nin ayrılıkçı terör sorununu algılayışına ve ciddiye alışına şapka çıkartın!
Hanımefendiler, beyefendiler!
Türkiye’de kimi zaman dinci kimi zaman etnikçi kimlik taşıyan; son zamanlarda her ikisine ilişkin renklerle bezenmiş terör sorununun 90 yıl önce açıklığa kavuştuğunu bilmeniz gerekirdi! Eğer biraz okusanız, tarihe göz atsanız bu yalın gerçeği fark etmemeniz olanaksızdı!
Bu durumda size düşen iki rol var!
Hıyanet ya da cehalet!
Seçin, beğenin, alın!
Polis Nizamettin’in kemiklerini sızlatmayın!
George Santayana’yı bilmem kaçıncı kez haklı çıkartmayın!
Ceyhun BALCI
Okuma önerisi : Polis Nizamettin’in ayrıntılı öyküsünü ve Türkiye’nin başındaki ayrılıkçı terörün geçmişini öğrenmek için!
«Şeyh Said ve İsyanı, Metin Toker, Ka Kitap, Mayıs, 2015”

«Eğer ders alınmazsa tarih yinelenir!”

Bu çok iyi bilinen aforizmanın İngilizce ve Lehçe sürümüne Auschwitz Toplama Kampı Müzesi’nde de rastlamıştım!

«The one who does not remember history is bound to live it through again!”

George Santayana

Polisler, Nizamettinler ve polis Nizamettinler bu yazıdan alınmasın!

Yazıya konu olay yaşanmıştır!

Yıl 1925! Cumhuriyet 2 yaşında! Varlığı bile başlı başına bir devrime eşdeğer olan Cumhuriyet henüz devrimler sürecine bile girmiş değil! Ayakta kalabilmesi başarı sayılıyor!

Lozan’da sonuca bağlanamamış Musul sorununun çözümü Nasturi İsyanı’yla büyük ölçüde sekteye uğratılmış. O isyanda parmağı olanlar Cumhuriyet yıkıcılığında kararlı!

Şeyh Sait doğuda bağlaşığı Seyit Abdülkadir İstanbul’da bu isyanı tasarlamakla meşguller.

Milli Mücadele döneminde baş veren isyanların ilki Koçgiri’ydi. Hiç kuşku duyulmamalı ki; bölgemizdeki pek çok sınırı cetvelle çizebilmiş olanlar Türkiye’ye yönelik tehditlerini isyanlar yoluyla sürdürmüşlerdir. Yunanları Küçük Asya serüvenine sürükleyerek karşımıza dikenler Anadolu’nun çeşitli yerlerinde farklı aygıtlar kullanmışlardır.

Polis Nizamettin zabıtalıktan polisliğe geçmiş kendi halinde biridir. Eşsiz yeteneği onu kendi halinde olmaktan çıkartıp tarihselleştirmiştir. Taklit yeteneği sayesinde tek sözcüğünü bilmediği İngilizce’yi mükemmel şekilde konuşur gibi yapabilmektedir. Bu yeteneği polis Nizamettin’in yolunu Seyit Abdülkadir ile kesiştirir!

Bu kadar yetenekli olunca bir süreliğine en azından Seyit Abdülkadir karşısında İngiliz hükümetinin temsilcisi Mr Tempel olmaması için hiç bir neden yoktur!

James Bond öykülerine taş çıkartan bir casusluk faaliyeti sahnelenmektedir. Mr Tempel ile görüşmeleri sonrasında İngiliz desteğini cebine koyanların hıyanetiyle birlikte tıynetleri de konmuştur ortaya.

Seyit namlı Abdülkadir İngiliz desteğini arkasına alarak önce Doğu’ya gidecektir. Elbette, cebinde cömert İngiliz’in vereceği 80 bin lirayla. Emirlik ilan edilecek ve halifelik de yeniden kurulacaktır.

Pirelenen Seyit Abdülkadir, son anda resmi antlaşmaya imza koymaktan kaçınsa da; doğuyla eş zamanlı olarak İstanbul’da da bir başkaldırı tasarladığı bilgisini paylaşmıştır Mr Tempel’la! O tarihte İstanbul’da çoğunluğu hamallıkla yaşamını kazanan 10 bin dolayındaki Kürt kökenli bu başkaldırının oyuncuları olacaktır.

Fethi Okyar gamsızlığıyla yol alan Şeyh Sait ve çevresindekiler; İsmet İnönü kararlılığıyla kısa sürede yalvaran, af dileyen konuma düşürülmüşlerdir.

Bu manzarayı bir yerden anımsadınız değil mi? On beş yıl önceye dönün! Bugün İmralı’da olan ve birilerinin görüşme yarışına girdiği kâğıttan kaplanın devletle işbirliği önerisini gözünüzün önüne getirin.

Bir de, son olaylar sonrasında toplanıp ayrılıkçı terörü araştıralım mı araştırmayalım mı oylamasına girişen cehaleti not ediverin bir kenara!

Bundan 90 yıl önce polis Nizamettinlerin eşsiz katkısıyla nedenleri ve bağlantıları ortaya konmuş olan Türkiye’nin ayrılıkçı terör sorununu algılayışına ve ciddiye alışına şapka çıkartın!

Hanımefendiler, beyefendiler!

Türkiye’de kimi zaman dinci kimi zaman etnikçi kimlik taşıyan; son zamanlarda her ikisine ilişkin renklerle bezenmiş terör sorununun 90 yıl önce açıklığa kavuştuğunu bilmeniz gerekirdi! Eğer biraz okusanız, tarihe göz atsanız bu yalın gerçeği fark etmemeniz olanaksızdı!

Bu durumda size düşen iki rol var!

Hıyanet ya da cehalet!

Seçin, beğenin, alın!

Polis Nizamettin’in kemiklerini sızlatmayın!

George Santayana’yı bilmem kaçıncı kez haklı çıkartmayın!

Ceyhun BALCI

Okuma önerisi : Polis Nizamettin’in ayrıntılı öyküsünü ve Türkiye’nin başındaki ayrılıkçı terörün geçmişini öğrenmek için!

«Şeyh Said ve İsyanı, Metin Toker, Ka Kitap, Mayıs, 2015”

Bunları da sevebilirsiniz