Mülteciler

Bu gün dünya üzerinde çok sayıda mülteci yaşamaktadır. Dünya nüfusunu göz önünde bulundurduğumuzda, her 122 kişiden birinin başka ülkelerde çeşitli nedenlerle yaşamak zorunda kaldığı bilinmektedir. UNHCR raporunda, ‘ bu kişiler bir ülkenin nüfusu olsaydı, dünyanın 24. büyük ülkesi olurdu’ denmektedir. Sosyo-ekonomik nedenler, siyasal nedenler ve en önemlisi savaşlar yüzünden insanlar göç ederek ülkelerini terk etmek zorunda kalmaktadırlar.

Bunun en büyük örneği olarak kamplardan ayrılıp büyük şehirlere gelen sığınmacıların durumu gösterilebilir. Bu gün İzmir Basmane’de çok sayıda mültecinin sokaklarda yaşadığını, gerekli yaşamsal faaliyetlerini sokakta giderdiklerini, bir kısmının ise İzmir kıyılarından Yunan adalarına geçerken yaşadığı zorlukları ve kimilerinin ise bu yolda hayatlarını kaybettiklerini görmekteyiz. Kabul etmek gerekir ki yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmek için yeterli kazancı elde edemeyen mülteciler nedeniyle bu bölgelerde suç oranlarında artış eğilimi baş göstermiştir. Mültecileri kabul eden bir ülkenin bu konuda uygun bir planlama stratejisi de olmalıdır. İmkanlar çerçevesinde kabul edilebilecek sayıda insanın ülkeye geçişine izin verilerek, bu kişilerin yaşam standartları insani bazda olmalı, ayrıca devletin gerekli denetim ve düzenlemeleri çerçevesinde suç oranlarının yükselmesine izin verilmemeli, bu süreçten bütün insanların zarar görmesi engellenmelidir.

Sonuç olarak Suriye politikası eleştirilebilir. Ancak geçtiğimiz günlerde İzmir Konak’ta 10 yaşındaki Suriyeli çocuğa yapılan davranış insani açıdan kabul edilemez boyuttadır. Hiçbir ülke vatandaşının ülkemizde mecburiyetten yaşamak zorunda kalan bir kişiye böyle bir tavır göstermesi doğru değildir. Elbette ki ülkemiz içerisinde bazı sorunlar baş göstermiştir. Ancak ülkemize göç etmek zorunda kalan bu insanları kendimizden ayırmak çok büyük insanlık ayıbı olur. Dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktür çerçevesinde yarın onların yerinde bizim olmayacağımızı kimse garanti edemez. Bu yüzden empati geliştirip davranışlarımızı bu çerçevede şekillendirmek en doğrusu olacaktır.

Eşit, Adaletli, Özgür ve Bağımsız bir TÜRKİYE dileklerimizle. . .

Bunları da sevebilirsiniz