Son 60 yıla yakın bir sürede Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihi kişiliğine, devrimlerine ve cumhuriyete yönelik saldırılar her geçen gün daha da yoğunlaşmaktadır. Bu saldırıların iğrençliği yanında iftira ve yalanlarla eşleşmesi ise ayrı bir olaydır. Bu saldırılar çok değişik saflardan kaynaklanıyor olsa da aynı hedefe yönelmişlerdir.
Bu hedef CUMHUTRİYET ve O’nun kazanımlarıdır.
Son bir ay içinde çeşitli bahanelerle birçok okul, kütüphane yakılmış hatta ana okullarında çocukların oyuncakları parçalanmıştır. Bu yetmemiş Mustafa Kemal’in heykel ve büstleri parçalanmış, Türk Bayrakları yırtılarak ayaklar altına alınmıştır. Bayrakları yırtan, okulları yakan, Atatürk Büst ve heykellrini parçalayan zihniyetle bunlara ses çıkarmayan AKP iktidarının zihniyetleri aynıdır.
Zira okudukları İmam Hatip Okulları ve Kuran Kurslarında aldıkları öğretilerin tek amacı; «Türkiye´yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek.”
1945 tarihine değin, gerici çevreler, tarikatlar ve muhafazakar aydınlar, Cumhuriyet şekline ve laiklik, devrimcilik prensiplerine karşı devamlı ve açık bir kampanya açamamışlar.
Bununla berabar, yeni devlet şekline karşı beslenen eski kinin, birkaç yıl ara ile silahlı hareketler olarak ortaya çıktığı görülmüştür. Bu olayların hepsi de «din adına « İslam dinini, teokratik devlet şeklini savunma aracı ile yaptıklarını iddia etmişlerdir.
Aslnda Kabakçı Mustafa’dan Derviş Vahdeti’ye giden bir hat, Türk Devrim hareketleri karşısında belirmiş olan reaksiyoner zihniyetle birleşmiş, eskiyi devam ettirmek istemiştir.
1930 Menemen Olayı, 1933 Bursa’da Arapça Ezan Olayı, 1935 Siirt’te Şeyh Halit ve oğlu Abdülkudüs’ün maceraları, 1936 İskilp Olayı…
1947’de gericilerin altın çocuğu Şemsettin Günaltay’ın Başbakan olması ile başlayan gerici olaylar okullarda din derslerinin okutulması, imam hatip okullarının ve kuran kurslarının açılması sonucunda yalınız dindar- kindar gençlik yetiştirlmedi aynı zamanda gözü dönmüş bir güruh yaratıldı.
Bugün şimdiye kadar olmadığı şekilde Cumhuriyet’te , Mustafa Kemal ve O’nun devrimlerine açıkça savaş açılmış, Yasaları hiçe sayan, yolsuzluk, hirsızlık ve devlet kasasının soyulmasını savaş ganimeti olarak gören gözü dönmüş bir kadro ile karşı karşıyayız.
Bunun yanında daha kurtuluş savaşının başlarında; Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetlerine karşı, emperyalist devletler yanlarına padişahı da alarak diğer işbirlikçilerle birlikte Sevr’i dayatmak için; İngiliz Muhiplüer Cemiyeti – Vilson Prensipleri cemiyeti, Kürdistan Taali Cemiyeti, Teali-i İslam Cumhuriyeti vb gibi kuruluşlarla Musfafa Kemal’e nasıl savaş açmışlar ise; günümüzde de aynı odaklar Cumhuriyet’e Mustafa Kemal’in devrimlerine savaş açmışlardır.
Zaman armudun sapı var, üzümün çöpü var, deme zamanı değil tüm yurtseverlerin hep birlikte Cumhuriyet’i yıkmaya çalışanlara karşı birlik olma Cumhuriyete ve O’nun kazanımlarına sahip çıkma zamanıdır.