Gözü Arkada Olanlar

Bugün ülkeyi yönetenler ileriyi değil, sürekli arkalarına bakarak o konuda değer üretmektedirler. Oysa siyaset önünü ve daha ileri görmeyi gerektiren bir alandır. Çağdaşlığın ve ilerlemenin temeli, olanları ve olacakları önceden görerek ona göre tavır ve düşünce oluşturmaktır. Normal bir göz, kendi arkasını görme yeteneğine sahip olmasa bile, daha önce o yoldan geçildiği için, geride kalanları beynine resmettiğinden değerlendirmeye alabilir. Böyle bir şey geçmişten ders çıkarabilenler için değerli ve büyük bir hazinedir. Geleceği geçmişle yaşamak, insanın körleşmesi ve yenilenmesinin önünde aşılması zor bir engeldir. AKP ve onu yönetenler gerek sosyal ve gerekse tarihsel olarak hep geriye baktıklarından ne yaşadığımız dünyayı ne de gelişmeleri görememektedirler. Zihindeki karanlık ampulle aydınlanabilecek bir karanlık olmayıp, kendileri karanlığın içinde boğulurken, ülke insanlarını da kör kuyunun dibine yuvarlamaktadırlar.

İnsanın anıları tarihin derinliklerinde yaşar. Onları yeniden yaşamak ve yaşama geçirmek olanağı yoktur. Anılar bir bütün olarak vardır. Bunların içinden iyi ve güzelleri alıp geri kalanları çöplüğe atmak tarihe ihanettir. Bugünün iktidar sahiplerinin yaptıkları budur. Yeni bir Osmanlı yaratalım derken, Cumhuriyeti de batırmaktadırlar. İnsanlık yeniliklerle günümüze gelmiştir. Toplumsal durağanlık çöküşün ve batışın ana nedendir. Avrupa aydınlanırken, Osmanlı tüm yeniliklere «gavur icadı” deyip görmezden gelmiş, sonunda onların para ve teknolojilerine muhtaç olmuştur. Kendi ürettiklerine ülkenin dört bir tarafında ağır vergiler uygularken, batılı tüccarlar mallarını tüm ülkede vergiden muaf olarak satıyorlardı. Osmanlı ise durmadan Avrupalı’lardan borç alıyordu. AKP’liler tarihi kendileri için okuduklar için bugün de tüm ülkeyi AVM ye dönüştürdüler. Para gelsin de nereden ve nasıl gelirse gelsin mantığı Cumhuriyeti Osmanlının son iki yüz yılına çevirdi.

İnsan aklını köleleştiren, onu kullanılmaz bir hale dönüştüren AKP ve R. T. Erdoğan mantığı dünden bugüne kazanılmış ne varsa satıp savarak kendilerini ve yandaşlarını zengin etmiştir. Halkı borç batağının içine atıp, bulgur, makarna ve insanların canına mal olan kömüre muhtaç etmiştir. Üstelik bu oluşum hep «daha çok özgürlük” ve «daha ileri demokrasi” adına yapılmaktadır. Yoksulluk batağının toplumda demokrat yöneticileri yetiştirdiği görülmemiştir. Yoksul ve tarihin karanlığında yapılandırılan bir toplumda ancak diktatör yetişir. Nitekim Başbakan yargı kurumlarını ve yasama organını hep kendisine ayak bağı olarak görmekte ve bunu açıkça itiraftan çekinmemektedir. Emir ve komutalarla özgür düşünceyi söylemeyi ve yazmayı engelleyen bir insan, orta yerde demokrasiden söz etmekten, yalan söylemekten de sıkılmamaktadır. İnandığı Müslümanlık yalan söylemeyi ve haramı yasakladığı halde iktidarı sayesinde çoluk çocuk ve akrabalarıyla birlikte kısa sürede mal ve para sahibi olmuştur. Başta Deniz Feneri olmak üzere her türlü yolsuzluğu milletin hayrına yaptığını söylerken, dinin gereklerini unutmakta vicdanının sesine kulaklarını tıkamaktadır. Madende ölenleri madenin fıtratına bağlarken, zenginliğini de iktidarın fıtratına bağlasa daha doğru laf etmiş olacaktır.

Gören göz kılavuz, kulak da sağır değilse yardımcıya gereksinim duymaz. İnsanlık kadar eski olan tarih ancak ders alındığında işe yarar. Tarih siyasete meze yapılırsa, ondan medet umulduğunda da toplumu aldatmaktan başka işe yaramaz. Yalan söyleyerek ikbal ve mevki sahibi olanlar günü geldiğinde hesap vermek zorunda kalırlar. Diktatörlere bile iktidar ömür boyu yar olmamıştır. Bir gün gelir insanoğlu nasıl aldatıldığını, inançlarının nasıl istismar edildiğini anlar ve o gün hesap sorar. Her yapılanın ahrete kaldığı günler geride kalmıştır. Artık hiç bir toplum dünyadan izole edilmiş olarak yaşamamaktadır. Bilişim ve iletişimin ulaştığı seviye, toplumların birbirlerini etkilemesini sağlamıştır. Bugün ülkemizde olanlar, gerek GEZİ ve gerekse SOMA maden faciası, dünyanın dört bir tarafından ses vermektedir. AKP iktidarı ve Onun başı faşist diktatör olarak nitelenmekte ve eleştirilmektedir. AKP ye oy verenler aldatılmış ve yanıltılmış olabilir ama dünyanın demokrat toplumları Ülkemiz Başbakanı hakkında ağır ithamlarda bulunmaktadır. Buna karşı ülkemizdeki sessizlik yakın bir gelecekteki patlamanın belkide çığlığıdır.

Gözler görmek için, akıl algılamak için insanın fıtratında vardır. Bugün yapılanları anlamamak bunun böyle sür git devamı manasına gelmez. Çok sevdiğiniz Abdülhamit Han’ın sonu nasıl ansızın geldiyse, sizlerin sonu da bir gün mutlaka gelecektir.Bayram yaparak çıktığınız sandıkta bir gün mutlak boğulacaksınız. Yozlaşmak aynı zamanda gün geldiğinde tozlaşmayı da içerir.

Bazı İslam düşünürleri İslam’ın en son Müslüman olan Muaviyetarafından yozlaştırıldığını söylüyorlar. AKP ve Başbakan Erdoğan da Cumhuriyeti yozlaştırmıştır. Ama Cumhuriyet’in sahipleri onu çıktığı raylara yeniden oturtacak, yoluna devam ettirecektir.

Bunları da sevebilirsiniz