21. Yüzyıl İçin İnsan ve Planlama

Aşağıda okuyacağınız metin 30-31 Mayıs 2013 günleri arasında yer alan «21. Yüzyıl için Planlama” Kurultayı’nda «İnsan ve Planlama II” panel oturumunda tarafımdan sunulan görüşlerin tam metnidir. Kurultay’daki haklı süre kısıtlaması nedeni ile ancak çok özet olarak sunulabilmiştir.

«İnsan ve Planlama” başlığını, ben, ülkemizin insan kaynaklarını, 21. yüzyılın şekillenmekte olan çağdaş yapısında bireysel olarak yaşam kaliteleri ile gönençlerini yükseltmek ve ülke olarak da içinde bulunulan çağın nitelikli ve önde gelen uygar bir üyesi olabilmek için nasıl bir toplumsal yapılanma oluşturmalıyız olarak algılamayı seçtiğim için görüşlerimi bu çerçevede sunmaya çalışacağım. Açıklayacağım görüşler, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarihinde kabul ettiği ve Türkiye tarafından da 6 Nisan 1949’da kabul edilen ve 27 Mayıs 1949 tarihinde de yürürlüğe giren «İnsan Hakları Bildirgesi”nin tam olarak uygulanacağı anlayışına dayanmaktadır.

Durum Saptaması

İçinde bulunduğumuz çağda birey ve toplum gönencinin yüksek olduğu ülkeler ile ülkemiz arasındaki farklara ilişkin kısa bellek tazelemeleri yaparak başlamak ve önerilerimi sunmak istiyorum. Zira ülke olarak 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma savımız gereği ekonomik ve sosyal bakımdan dünyanın en büyük 22 ekonomisi ile yarışmak zorunda kalacağız. Bu konuda hazırladığım ilk veri serisi olarak Tablo 1’i paylaşmak istiyorum.

Tablo 1’de yer alan ülkelerin GSMG büyüklükleri göz önüne alındığında Türkiye, dünyadaki 186 ülke arasında 17 inci sırada bulunmaktadır. Ancak bu 17 inci sırada oluşun yanında kişi başına milli gelire baktığımızda kendimizi dünya sıralamasında 80 inci sırada buluyoruz. Ayrıca, salt GSMG büyüklüğünde Türkiye’den çok önde 2 inci ve 9 uncu sırada bulunan Çin ve Hindistan’ın kişi başına milli gelirleri de çok düşük düzeylerde yer almaktadır. Bu iki veri serisi de açıkça göstermektedir ki tek başına GSMG rakamı, çağdaş bir toplum yapısını yansıtmakta çok anlamlı bir gösterge olmaktan uzaktır. Dolayısı ile ülkemizin 21 inci yüzyıla yönelik planlarında GSMG büyüklüğü temelinde dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi olmayı açıklamak yerine, kişi başına milli gelirimizle gelecekte olabildiğince kısa süre içinde ilk 25 veya 30 ülke arasına girmeyi hedeflemesi çok daha iddialı bir tercih olarak seçilmelidir. Ancak burada kişi başına milli gelir rakamının o düzeye çıkması sağlıklı ve adaletli bir gelir dağılımı eşliğinde sağlanması gerektiği de açıktır. Ancak böyle olursa sadece ekonomik büyüklük olarak değil aynı zamanda «sosyal gelişmişlik” bakımından da ön sıralardaki yeri hak eden bir toplum yapısına kavuşmuş olabiliriz. Tablo 1 den de görüldüğü üzere, 2010 yılı itibariyle İngiltere ve İtalya 31 ve 33 üncü sırada olup Japonya 28 inci sıradadır. Hedef bu şekilde seçilmez ise, Tablo 1’deki Hindistan, Endonezya ve Çin gibi gelir dağılımı bozuk, sosyal gelişme ve ekonomik gönencin topluma yansımadığı bir devlet görüntüsü verebiliriz. Diğer taraftan, kişi başına milli gelirde söz konusu düzeyi yakalayabilirsek GSMG büyüklüğünde de çok rahatlıkla ilk 10 içine girebiliriz.

Tablo 1

Atlas Yöntemine göre önde gelen ülkelerin 2010 yılı Gayrı Safi Milli Gelirleri ve aynı metoda göre kişi başına milli gelirleri ve sıraları

Ülkeler

GSMG Milyar $

Sıra

KB GSMG ABD Doları

Sıra

ABD

14,645.6

1

47,340

17

Çin

5,720.8

2

4,270

121

Japonya

5,334.4

3

41,850

28

Almanya

3,522.0

4

43,070

25

Fransa

2,749.8

5

42,370

26

İngiltere

2,377.2

6

38,200

31

İtalya

2,159.3

7

35,700

33

Brezilya

1,830.4

8

9,390

82

Hindistan

1,553.9

9

1,270

164

Kanada

1,475.9

10

43,250

23

İspanya

1,462.9

11

31,750

39

Rusya

1,403.9

12

9,900

79

Avustralya

1,030.3

13

46,200

20

Meksika

1,008.0

14

8,890

83

G. Kore

972.3

15

19,890

55

Hollanda

814.8

16

49,030

14

Türkiye

719.9

17

9,890

80

Endonezya

599.2

18

2,500

147

İsviçre

559.7

19

71,520

7

Belçika

499.5

20

45,840

21

Polonya

474.9

21

12,440

71

İsveç

468.8

22

50,100

13

Kaynak: Dünya Bankası, World Development Indicators 2012, Tablo 1.1

Ancak bu noktada hemen ülke olarak GSMG ile kişi başına milli gelirimiz arasındaki uçuruma neden olan ve kişi başına milli gelirimizin artışını yavaşlatan ve bazen durdurmaya yaklaştıran nedenleri de irdelemeli ve bu konularda neler yapmalıyız onu saptamalıyız. Bu amaçla Tablo 2 düzenlenmiştir.

Tablo 2’yi değerlendirmeye girmeden önce bir gözlemde bulunmak istiyorum. Türkiye, seçili 22 ülke içinde kadın-erkek eşitliği sıralamasında sondan 3 üncü sıradadır. Tabloda bizden geride olan ülkeler Hindistan ve Endonezya’dır. Aynı şekilde 22 ülke arasında, kadınların en az lise ve dengi eğitim düzeyleri sıralamasında Hindistan’ın bir üstünde yer alırken, erkeklerde en az lise ve dengi eğitim alanların içinde son sırada bulunuyoruz. Tablodaki verilerden de kolayca anlaşılacağı üzere, GSMG büyüklüğünde dünyanın ilk 22 ülkesi içine giremeyen birçok ülke de kadın ve erkeklerin en az lise ve dengi eğitim oranlarında ülkemizden çok daha önde yer almaktadır. Bu konuda bilgi edinmek isteyenler Tablo 2’nin kaynak belgesine göz atabilirler. Kadın ve erkeklerin eğitim durumları ile ilgili bu tablodaki çok ilginç bilgilerden birisi Çin’in kadın-erkek eşitliğinde ABD’den önde yer alması ve İngiltere’den bir basamak geride olmasıdır. Tablo 2 bizlere «21. inci Yüzyıl için Planlama” çalışmalarında kadın erkek eşitliğinde Türkiye’yi 186 ülke içinde ilk 30 içine girecek önlemler ve politikalar üzerinde durmamız gerektiğini çok açık bir şekilde göstermektedir. Elbette, en az lise ve dengi eğitimdeki görüntümüz hiç parlak değildir. Kadın ve erkek eğitiminde en az lise ve dengi öğrenim görmüşler için de «21. Yüzyıl için Planlama” çalışmaları 21. Yüzyılın ortasına varmadan 25 yaş ve üzeri kadın ve erkekler için yüzde 80 düzeyinde laik ve çağdaş eğitimi hedef almalıdır. Lise ve dengi eğitimin 25 yaş üzeri kadın ve erkekler için yüzde 80 düzeyine çıkarılması bireysel gönenç için gerekli olduğu gibi ulusal zenginliğin artması için de temel şarttır. Gelişmiş bir ekonomi olmanın en önemli kaynağı ne enerjidir ne de diğer doğal kaynaklar. Onlar bana göre daha geri sıralardadır. Birinci sırada yer alan «nitelikli insan gücüdür.” Ülkemiz kadın ve erkekleri için 25-30 yıl içinde en az lise ve dengi laik ve çağdaş eğitim almışların oranının neden yüzde 80’ler düzeyine çıkarılması gerektiğini de bazı bilgiler eşliğinde değerlendirmek uygun olacaktır. Unutmamak gerekir ki, ancak laik ve çağı günü gününe takip eden eğitim programları ile insanların üretici ve yaratıcı nitelikleri geliştirilebilir.

Tablo 2

Kadın-erkek eşitliği endeksi sıralaması ve 25 yaş ve üzerindekilerin en az lise ve dengi eğitim almışlık düzeyleri

Ülkeler

K-E eşitliği Endeksindeki Sıra no

Kadın en az Lise ve dengi eğitimli %

Erkek en az Lise ve dengi eğitimli

%

ABD

42

94.7

94.3

Çin

35

54.8

70.4

Japonya

21

80.0

82.3

Almanya

6

96.2

96.9

Fransa

9

75.9

81.3

İngiltere

34

99.6

99.8

İtalya

11

68.0

78.1

Brezilya

85

50.5

48.5

Hindistan

136

26,6

50.4

Kanada

18

100.0

100.0

İspanya

15

63.3

69.7

Rusya

51

93.5

96.2

Avustralya

17

92.2

92.2

Meksika

72

51.2

57.0

G. Kore

27

79.4

91.7

Hollanda

1

87.5

90.4

Türkiye

68

26,7

42.4

Endonezya

105

36.2

46.8

İsviçre

3

95.1

96.6

Belçika

12

76.4

82.7

Polonya

24

76.9

83.5

İsveç

2

84.4

85.5

Kaynak: UNDP, Human Development Report 2013, Table 4 Gender Inequality Index.

Bunları da sevebilirsiniz