Suriye´deki Dinci Teröristlerin Muta Nikahlı Tecavüzleri

Türkiye, Beşşar Esad’ın canını yakmaya devam ediyor.
Esad, ülkesinde sürmekte olan iç savaşın en önemli kışkırtıcısı olarak gördüğü Tayyip Erdoğan’ı her vesileyle eleştirmeye devam ediyor.
«Türkiye’nin, yani Tayyip Erdoğan’ın Suriye’de terör estirenlere desteği olmasa, iç savaş çoktan kontrol altına alınırdı,” diyor.
En son, birkaç gün önce, kendisini ziyarete giden CHP heyetine anlattıkları gerçekten içler acısı…
Cumhuriyet’ten Utku Çakırözer’in haberine göre, Beşşar Esad heyete şunları söylemiş:
1- Suriye’ye çoğu Yemen ve Libya’dan olmak üzere, 26 ülkeden terörist geliyor. Bu teröristlerin ana giriş yolu Türkiye. Çünkü, Türkiye ile aramızdaki sınırın dörtte üçü El Kaide’nin, geri kalanı da PKK’nın kontrolünde.
2- Sınırlarımız teröristlerin kontrolünde olduğu için, Cilvegözü’ndeki patlamada bizim hiçbir sorumluluğumuz olamaz. Çünkü o bölgeyi El Kaide kontrolü altında tutuyor.
3- Suriye’ye giren silahların büyük kısmı Türkiye’den geldiği için, yaşadığımız felaketin sorumlusu Türkiye’dir.
4-Erdoğan ve Katar Emiri, Suriye’nin laik rejimini değiştirip siyasal İslam’ı getirmek istiyorlar. Bu konu onlar için yaşamsal bir hale geldi. Çünkü eğer Suriye kazanırsa, hem Erdoğan’ın ve hem de Katar Emiri’nin ülkelerinde ayakta kalmaları mümkün olmayacak.
5-Kuzey Suriye’de artık benim denetimim yok. Orada bir Kürt devleti kurulması an meselesi.
6- Suriye’den, Türkiye ve Ürdün’e göçmen gitsin diye halkımızı sürekli kışkırtıyorlar. Amaçları göçmen sayısının 1 milyonun üzerine çıkması ve bunu gerekçe göstererek dışarıdan bir müdahalenin sağlanması.
7- El Kaide’nin egemen olduğu bölgede ‘cihat nikahı’(*) inanılmaz sayıya ulaştı. Yaşlılar ve yoksullar, kızlarını bu teröristlerle evlendirerek hem canlarını onlardan kurtarıyor ve hem de geçimlerini sağlıyorlar. Tıpkı Ortaçağ gibi.
8- Türkiye’de Kürt sorununun çözümü için yürütülen sürecin ortak noktası ümmetçilik. Tayyip Erdoğan ümmetçilik temelinde Kürtler´i yanına almaya çalışıyor.
****
Utku Çakırözer’in yazdığına göre, Esad kararlı bir şekilde, ülkesinin başından ayrılmayı hiç düşünmediğini söylüyor. Görevinden ancak, geçmeyi planladığı demokratik rejimde parlamentonun kararıyla ayrılabileceğini anlatmış.
Beşşar Esad’ın anlattıkları ve suçlamaları hiç de haksız görünmüyor.
Tayyip Erdoğan’ın, ABD’nin Obaması´ndan aldığı talimatla -can ciğer olduğu-Beşşar Esad’ı bir gecede düşman ilan ederek ona karşı atağa geçtiğini hepimiz biliyoruz.
Saldırı, sadece sözlü değildi elbette…
Herkesin bildiği gibi, inanılmaz şeyler yapıldı Suriye’nin laik yönetimini alaşağı etmek için. Suriye muhalefeti Türkiye’de ağırlandı… Suriye’den kaçan teröristler, Türkiye’deki kamplarda eğitimden geçirilip (herhalde) silahlandırıldıktan sonra yeniden Suriye’ye gönderildiler (kendi ifadeleri)… Zaten kevgire dönmüş olan Suriye sınırından çeşitli araçlar içinde (ambulans?) silahlar gönderildiği iddia edildi…
(Not: New York Times, Suriyeli muhaliflere giden silahların Suudi Arabistan tarafından Hırvatistan’dan satın alınarak uçakla Ankara’ya gönderildiğini, Ankara’dan da CIA denetiminde kara yoluyla Suriye’ye gönderilen bu silahların Suriyeli asilere dağıtıldığını yazdı.)
Başta Libya olmak üzere, başka ülkelerden Suriye’ye gitmek isteyen teröristler, Suriye’ye Türkiye’den geçirildiler. Orada da El Kaide’ye katıldılar…
Esad haklı elbette…
Bütün bunlar, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ABD’nin taşeronu olmasından kaynaklanmıyor mu?
ABD’nin Suriye taşeronu olmanın Türkiye Cumhuriyeti’ne faturası ise yakında ortaya çıkacaktır…
Bu taşeronluk belki ABD’yi ve Tayyip Erdoğan’ı mutlu etmektedir. Ancak Türkiye’ye yazık olmaktadır. Tıpkı Suriye’ye yazık olduğu gibi…
Hepsi bir yana, en çok merak edilen konu şu: Tayyip Erdoğan, on binlerce Müslüman Suriyeli´nin ölümüne katkıda bulunuyor olmaktan hiç vicdan azabı duymuyor mu?
Irak’ta, ABD 1.5 milyon Iraklı´yı öldürürken, Türkiye ‘oh olsun!’ dercesine sessiz kaldığında da aynı soruyu sormuştum…
O zaman cevap vermeyenlerden bugün ses çıkar mı, ne dersiniz?
*Cihat ya da Muta nikahı, uzun zaman kadınlardan uzak kalan Müslüman askerlerin kadınlara tecavüzü meşrulaştırmak için kullandıkları dinsel kılıftır. (Muta Nikahı’na Acem Nikahı veya Muvakkat Nikah da denir. Para karşılığı belirli bir süre için yapılan nikahtır.)

Türkiye, Beşşar Esad’ın canını yakmaya devam ediyor.

Esad, ülkesinde sürmekte olan iç savaşın en önemli kışkırtıcısı olarak gördüğü Tayyip Erdoğan’ı her vesileyle eleştirmeye devam ediyor.

«Türkiye’nin, yani Tayyip Erdoğan’ın Suriye’de terör estirenlere desteği olmasa, iç savaş çoktan kontrol altına alınırdı,” diyor.

En son, birkaç gün önce, kendisini ziyarete giden CHP heyetine anlattıkları gerçekten içler acısı…

Cumhuriyet’ten Utku Çakırözer’in haberine göre, Beşşar Esad heyete şunları söylemiş:

1- Suriye’ye çoğu Yemen ve Libya’dan olmak üzere, 26 ülkeden terörist geliyor. Bu teröristlerin ana giriş yolu Türkiye. Çünkü, Türkiye ile aramızdaki sınırın dörtte üçü El Kaide’nin, geri kalanı da PKK’nın kontrolünde.

2- Sınırlarımız teröristlerin kontrolünde olduğu için, Cilvegözü’ndeki patlamada bizim hiçbir sorumluluğumuz olamaz. Çünkü o bölgeyi El Kaide kontrolü altında tutuyor.

3- Suriye’ye giren silahların büyük kısmı Türkiye’den geldiği için, yaşadığımız felaketin sorumlusu Türkiye’dir.

4-Erdoğan ve Katar Emiri, Suriye’nin laik rejimini değiştirip siyasal İslam’ı getirmek istiyorlar. Bu konu onlar için yaşamsal bir hale geldi. Çünkü eğer Suriye kazanırsa, hem Erdoğan’ın ve hem de Katar Emiri’nin ülkelerinde ayakta kalmaları mümkün olmayacak.

5-Kuzey Suriye’de artık benim denetimim yok. Orada bir Kürt devleti kurulması an meselesi.

6- Suriye’den, Türkiye ve Ürdün’e göçmen gitsin diye halkımızı sürekli kışkırtıyorlar. Amaçları göçmen sayısının 1 milyonun üzerine çıkması ve bunu gerekçe göstererek dışarıdan bir müdahalenin sağlanması.

7- El Kaide’nin egemen olduğu bölgede ‘cihat nikahı’(*) inanılmaz sayıya ulaştı. Yaşlılar ve yoksullar, kızlarını bu teröristlerle evlendirerek hem canlarını onlardan kurtarıyor ve hem de geçimlerini sağlıyorlar. Tıpkı Ortaçağ gibi.

8- Türkiye’de Kürt sorununun çözümü için yürütülen sürecin ortak noktası ümmetçilik. Tayyip Erdoğan ümmetçilik temelinde Kürtler´i yanına almaya çalışıyor.

****

Utku Çakırözer’in yazdığına göre, Esad kararlı bir şekilde, ülkesinin başından ayrılmayı hiç düşünmediğini söylüyor. Görevinden ancak, geçmeyi planladığı demokratik rejimde parlamentonun kararıyla ayrılabileceğini anlatmış.

Beşşar Esad’ın anlattıkları ve suçlamaları hiç de haksız görünmüyor.

Tayyip Erdoğan’ın, ABD’nin Obaması´ndan aldığı talimatla -can ciğer olduğu-Beşşar Esad’ı bir gecede düşman ilan ederek ona karşı atağa geçtiğini hepimiz biliyoruz.

Saldırı, sadece sözlü değildi elbette…

Herkesin bildiği gibi, inanılmaz şeyler yapıldı Suriye’nin laik yönetimini alaşağı etmek için. Suriye muhalefeti Türkiye’de ağırlandı… Suriye’den kaçan teröristler, Türkiye’deki kamplarda eğitimden geçirilip (herhalde) silahlandırıldıktan sonra yeniden Suriye’ye gönderildiler (kendi ifadeleri)… Zaten kevgire dönmüş olan Suriye sınırından çeşitli araçlar içinde (ambulans?) silahlar gönderildiği iddia edildi…

(Not: New York Times, Suriyeli muhaliflere giden silahların Suudi Arabistan tarafından Hırvatistan’dan satın alınarak uçakla Ankara’ya gönderildiğini, Ankara’dan da CIA denetiminde kara yoluyla Suriye’ye gönderilen bu silahların Suriyeli asilere dağıtıldığını yazdı.)

Başta Libya olmak üzere, başka ülkelerden Suriye’ye gitmek isteyen teröristler, Suriye’ye Türkiye’den geçirildiler. Orada da El Kaide’ye katıldılar…

Esad haklı elbette…

Bütün bunlar, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ABD’nin taşeronu olmasından kaynaklanmıyor mu?

ABD’nin Suriye taşeronu olmanın Türkiye Cumhuriyeti’ne faturası ise yakında ortaya çıkacaktır…

Bu taşeronluk belki ABD’yi ve Tayyip Erdoğan’ı mutlu etmektedir. Ancak Türkiye’ye yazık olmaktadır. Tıpkı Suriye’ye yazık olduğu gibi…

Hepsi bir yana, en çok merak edilen konu şu: Tayyip Erdoğan, on binlerce Müslüman Suriyeli´nin ölümüne katkıda bulunuyor olmaktan hiç vicdan azabı duymuyor mu?

Irak’ta, ABD 1.5 milyon Iraklı´yı öldürürken, Türkiye ‘oh olsun!’ dercesine sessiz kaldığında da aynı soruyu sormuştum…

O zaman cevap vermeyenlerden bugün ses çıkar mı, ne dersiniz?


*Cihat ya da Muta nikahı, uzun zaman kadınlardan uzak kalan Müslüman askerlerin kadınlara tecavüzü meşrulaştırmak için kullandıkları dinsel kılıftır. (Muta Nikahı’na Acem Nikahı veya Muvakkat Nikah da denir. Para karşılığı belirli bir süre için yapılan nikahtır.)

Bunları da sevebilirsiniz