Bu gün SSCB kalsaydı 90 yılını kutlardı

30 Aralık 1922, SSCB in kuruluş yılıdır. Biz çoğu zaman mevcut ülkenin ortaya çıkmasını 1917 yılın Ekim devrimi ile ilişkilendiriyoruz. Halbuki ülkenin resmi tarihi yirminci asrın ilk çeyreğin sonu ile ilişkilidir.

Kuşkusuz SSCB’ye farklı yaklaşabilir. Birileri bu devlete Yeni Rus İmparatorluğu demektedir. Bazıları Sosyalizmin kalesi ve anti- emperyalizmin odağı gibi algılamaktadır. Diğer bir grup ise totaliter rejimin örneği olarak görmektedirler.

Burada çeşitli yorumlar olabilir, biz buna girmemekteyiz. Fakat şunu vurgulamak gereklidir ki, böyle bir devlet vardı ve uygulaması daha farklı olabilirdi. Eksik yönleri çoktu, fakat örnek’te sayılabilirdi.

Bize göre, SSCB ayakta durabilmeliydi. Suçu, orada yaşayan uluslarda görmemek gerekir, onlar bir kervandı, yöneticilerine çok güveniyorlardı ve onlar çağın taleplerinden oldukça uzaktaydılar. Her şeyi ters yapıyorlar, trendleri hissetmiyorlar ve toplumdan kopmuşlar, gelişimin nabzını doğru yorumlamıyorlardı.

Ülke dağılışından en çok kaybı olan devlet, Rusya Federasyonu’dur. Açıkça belirtilirse, SSCB genel olarak Rusya İmparatorluğun sınırları içindeydi. Sovyetler Birliğin dağılımı ise hem fiziksel olarak hem de manevi olarak Rusya’ya ve Ruslara büyük darbe vurdu.

Örneğin:

-Rusya yaklaşık olarak XVII-XVIII y.y. sınırlarına döndü. Rusya’dan eski SSCB’nin arazisinin %25 koptu, ayrılan nüfus oranı ise en az %50’dir.

-Rusya limanların büyük kısmını kaybetti. Karadeniz’e, Hazar ve Baltık denizlerine çıkışları oldukça daraldı. Sadece, kuzey ve uzak doğu kıyılarında denizlere ve okyanusa geniş deniz kıyısını korumayı başardı.

-Rusya Merkezi Asya’da kendi tahıl ve pamuk “ambarlarını”, Güney Kafkasya’da ise subtropikal bağlarını ve kaplıcaları kaybetti.

-Rusya daha Kuzey ülke oldu ve bazı uluslararası ulaşım yollardan uzaklaştı.

-Rusya, kısacası kendisine ait olan tüm jeopolitik etki alanlarını kaybetti. Hem SSCB sınırlarına, dayanan doğu blok ülkelerini, tampon bölge fonksiyonunu kaybetmekten daha ziyade NATO üyesi olarak Rusya’ya tehlike oluşturmağa başladılar. Belki de yeni batı dünyasında manevi olarak Rusya Federasyonu için esas karşı duran ülkeler oldular.

-Rusya birçok ülke ile ortak sınırlarını kaybetti. Örneğin: Polonya, Macaristan, Romanya, Türkiye, İran ve Afganistan.

-SSCB dağılışını hafiflendirmek için kurulan BDT, giderek formalite bir örgüte dönüştürülmektedir. Ülkelerin çoğununda askeri varlığı ya tümüyle ortadan kalktı ya da hissedilecek derecede azaldı.

-Rusya’nın hudutların dışında, etnik Rus azınlıkları oluştu ve bunlar, Slav ülkelerin dışında eski SSCB mekanında sosyal ve kültürel rahatsızlık içindedirler.

-Rusya ekonomik bakımdan zayıfladı, ordusu ve ileri teknoloji sektörü ya yeterli değil ya da çağdaş taleplere uyum sağlayamamaktadır.

-Rusya resmi olarak SSCB’nin mirasçısıdır (eski Sovyet Cumhuriyetleri böyle anlaştılar), iyisi de kötüsü’ de söz konusu devlete kalmıştır. Bundan dolaylı eski jeopolitik soruları’ da sırtında taşımaktadır. Örneğin Merkezi Asya’da ki mevcut olan etnik, dini ve siyasi ihtilaflar ülkeyi ilgiletmektedir.

Rusya Federasyonu başkanı Vladimir Putin, SSCB dağılışını, 20 y.y. en büyük trajedisi olarak görmesi bir tesadüf değildir. Rus toplumunun, halen büyük bir kısmı aynı düşüncededir. Onlar için bu, ulusal bir felakettir. Fakat bir faktörü unutmamak gerekir ki ülkenin devasa olması olayın benimsemesini hafifletmektedir. Ruslar için orta bir anlam yoktur, ya benim köyüm, kasabam şehrim ya da mega ülkem. Bu tür düşünen Rusya vatandaşlarına göre SSCB, orada yaşayan uluslara ekonomik, sosyal ve kültürel gelişme sağlamaktaydı, onlara göre Rus halkı ise, sömürgeci bir ulus değildi, tam tersine kendisinden keserek diğerlere vermekteydi. Kuşkusuz burada gerçek pay oldukça yüksek, esas konu, Rus ulusunda değil, burada odak nokta Sovyet versiyonlu sosyalizm modelinde ve komünist partisinin bürokratlaşmasındaydı.

Rusya Federasyonu Kamuoyu Araştırma Merkezi (VTSİOM)’nin, SSCB kuruluşun 90 yılı için hazırladığı ankete göre, Rusyaların halen %56’sı Sovyetler Birliğinin ortadan kalkmasından pişmandırlar, %35’i ise olayın kaçınılmaz olduğunu kabul etmektedir. On yıl önce, endişe duyanların oranı %65, rahatsızlık hissetmeyenlerin oranı ise %27’idi. Rakamlar esas SSCB ile ilgili üzüntülerin 45 yaşı üzerine olan insanlarda (%70-83), eğitim seviyesi düşük olanlarda(%72), interneti kullanmayan (%75) ve başkentlerde oturanlarda(%64) olduğunu göstermektedir.

Rusyaların %67’si, SSCB’nin arazisinde yer alan ulusların kültürel ve ekonomik kalkınmasını sağlamakta olduğuna inanmaktadır. On yıl önce aynı tarzda düşünenlerin oranı %72’idi. Esasen bu fikre destek verenlerin arasında %84’ünü yaşlılar, interneti kullanmayan (%80), başkentlerde oturanlarda(%74) yer almaktadır. Tam tersini düşünenlerin oranı %20’dir ve onlar metropol kentlerinde yaşayanlardır. Bunların oranı %29’dur, gençler (%27) ve aktif İnternet kullanıcıları (% 25)’dır.

Eğer 1998’de Sovyetler Birliğin dağılmasını kaçınılmaz olduğunu tezini savunanların payı %25’ tir. 2012 bu göstergesinde bu oran %35 çıkmıştı. Burada yer alanların arasında gençler (%46), aktif İnternet kullanıcıları (%43) ve yüksek öğretim görmüş (%39) insanlar bulunmaktadır.

Kuşkusuz Sovyetler Birliğininin dağılışından hemen sonra, insanlar olayın nedenlerini açıklamakta zorluk çekiyorlardı. Çöküş olayının esas nedenini demokrasiye geçiş sürecinde komünist devleti sürdürememe (%27) ve Merkez yönetiminin yanlış siyaseti (%22) görülmekteydi. Çok az bir topluluk ise suçu Gorbacev’a ve onun ekibine yüklemekteydi(%18).

Yirmi yıl sonra değerlendirmeler değişti, Gorbacev’un ve onun “dava” arkadaşlarının sözde faaliyeti Sovyetler Birliğinin çöküşünün önemli bir nedeni olarak algılamaktadır(%45). Komünist devletin yaşam şansının olmaması ve Merkezin cumhuriyetlere karşı yürüttüğü hatalı siyaseti nedeniyle ilgili fikir söyleyenlerin sayısı daha azdır(%13). Anketi cevaplayan yaşlılara göre, SSCB’yi Gorbacev ve onun yakın çevresi dağıttı(%65, gençlerin oranı%24), gençler daha çok nedenini Cumhuriyetlerin bağımsızlık teşebbüslerinde (%24, yaşlıların oranı %7) ve SSCB’nin demokrasiye geçiş sürecinde komünist devleti sürdürememede görmektedir(%16 yaşlıların oranı %8).

Bunları da sevebilirsiniz