Ekmek ve Oyunlar

Antik çağlarda olimpiyatlar başlayınca savaşlara ara verilirdi. Savaşın acımasızlığı yarışların gölgesinde kalır, başarılı sporcular ulusal kahraman ilan edilirlerdi. Dönemin usta politikacısı Juvenal, başı isyan ve savaşlarla derde giren Roma krallarına sihirli bir cümle salık verirdi: ‘Panem Et Circensis’ ‘Ekmek ve Oyunlar’.

Halka buğday dağıtıp, spor müsabakaları organize ederek gündemi değiştirmekte oldukça başarılı oldu Romalı krallar. Tıpkı isyanları bastırmakta zorlanan İspanya Kralı Franco’nun askerlerine futbol maçlarının artırılmasını emrettiği gibi. Sporun dinamik ve evrensel gücü ön plana geçerek, çoğu kez savaşı -en azından bir müddet- çıkarıyordu insanoğlunun gündeminden. Sporcuların verdikleri mesajlar hiç yenilmeyecek gibi duran mağrur liderleri bile çaresiz durumlara sokuyordu zaman zaman. 1936 yılında Berlin Olimpiyatları’nda yalın ayak koşarak 4 rekor kıran Amerikalı siyahî atlet Jesse Owens ellerini havaya kaldırdığında, buna tahammül edemeyen ırkçı Hitler stadyumu terk etmişti.

Sporun evrensel gücü, zamanla antik çağlardaki etkinliğini yitirdi. Olimpiyatlar bazen savaşların gölgesinde yapıldı, bazen de tamamen iptal edildi. İskenderiye ve Budapeşte’nin de aday olduğu ve sonunda Berlin’de yapılmasına karar verilen 1916 yılındaki 6. Olimpiyatlar, I. Dünya Savaşı sebebiyle iptal edildi. Oyunlar ancak 20 yıl sonra 1936 yılında Berlin’de yapılabildi. Beş renkli halka ile her ülkenin bayrağından en az bir rengi yakalayarak, kıtalar ve ülkeler arasındaki diyalogları güçlendirip dünyaya barış mesajlarının gönderildiği olimpiyatların 29.su Rusya-Gürcistan savaşının patlak verdiği ve henüz ilk saatlerinde 2000 kişinin öldüğü gün Pekin’de başladı. Rus ve Gürcü sporcular havuzda kulaç atıp, voleybol filesinin önünde terlerken, Güney Osetya’da ölü sayısı her geçen saat artıyordu. Ne savaş olimpiyatları, ne olimpiyatlar savaşı engelleyebildi.

Dünyanın dört bir yanında patlak veren savaşlar her geçen gün artarken, insanlığın barışa olan inancı kaybolmaya yüz tutuyor. Ve maalesef ne savaşlarda sokaklara dökülmüş perişan insanların çığlığı, ne de Juvanal’in kurnazca düşünülmüş ‘Ekmek ve Oyunlar’ı alıkoyabiliyor insanları savaşmaktan.