Onların Demokrasisi Bizi ‘Götürür’ Abi!

AKP iktidarı, eğer bu seçimde de gitmezse, ülkenin vay haline…

İşbaşında oldukları 9 yıl içinde devletin tüm kurumlarını ele geçirdiler…

Şimdi de toplumun örgütlü kesimlerini egemenlikleri altına almak üzereler…

Dernekleri, vakıfları, öğrenci birliklerini, sendikaları, meslek örgütlerini, sivil toplum örgütlerini…

Eğer bir dönem daha iktidar olurlarsa, geçmiş ola!

Başta laik cumhuriyet olmak üzere, tüm Atatürk ilkelerinin ruhuna Fatiha…

Elbette, bir de bölünme ile yüz yüze getirdikleri ülkeyi bekleyen acı gelecek var…

Halk neredeyse bölündü. Şimdi de -paralizi olmuş gibi- toprakların bölünmekte olduğunu görmezlikten geliyorlar…

Korkum, Türkiye’yi bölmeye çalışanlara verilen ödünler değil…

AKP’nin, ABD ve AB’de çizilen haritalara bir ‘eş başkan’ gururuyla bakmasından korkuyorum…

***

Başbakan’ın, YGS’yi protesto için bir araya gelen liseli gençlere savurduğu tehdit çok anlamlıydı. Kızgın bir ifadeyle şöyle dedi:

«Biz de sizin karşınıza 5000 genci çıkarırız!”

İnsanın aklı almıyor. Bir başbakan çıkıyor, haklı bir nedenle YGS’yi protesto etmek için bir araya gelen çocuk yaştaki gençlere, ‘Kızdırmayın beni. Yoksa, karşınıza 5000 kişiyi gönderir canınızı yakarım. O zaman görürsünüz gününüzü!’ anlamına gelen şeyler söylüyor…

Bunları söyleyen ağız, bir bakıyorsunuz ertesi gün çıkıyor ve Türkiye’de ileri demokrasiden ve insan haklarından söz edebiliyor…

Hiçbir eleştiriye, hiçbir yakınmaya tahammülleri yok…

Azıcık sesiniz çıktı mı, kafanızın üzerinde bir kılıç sallanıyor: «Konuşma yoksa…”

Ele geçiremedikleri bir kurum veya kuruluş varsa, onu da karpuz böler gibi ikiye ayırıyorlar; ‘benden olan ve olmayan’ diye…

****

En yaygın uyguladıkları yöntem, kendilerinden olmayanı tehditle yola getirmek!…

Tehditlerin sınırı yok…

Bazı tehditler direkt sonuç alıcı: Tehdidi hak eden(!) içeri girerek boyunun ölçüsünü anında alıyor… O içeri girince de, AKP aleyhine konuşabilecek cesarette olanlara gerekli ‘gözdağı’ verilmiş oluyor;

«O konuştu, bakın başına neler geldi. Sen de konuşursan…” diye…

Bazı tehditleri ise dolaylı yoldan yapıyorlar. Örneğin, esnaftan biri AKP aleyhine bir şeyler mi söyledi? Kolayı var. Hemen bir maliyeciyi kapısına dikiyorlar. Eti budu ne ki gariban bakkalın! Bir ceza geliyor, on sene çalışsa ödeyemez…

Elbette ‘dinleme ya da telekulak’, AKP karşıtı olabilecek cesareti gösterenler için en başarılı yakalama(!) aracı…

Siz farkında olmadan, o sizi tuvaletteyken bile dinliyor…

(Şimdi siz, ‘Ne o, faşizmde mi yaşıyoruz’ diye soracaksınız… Tövbe… Elbette ki hayır. Hiç öyle bir şey olur mu? Yani AKP’ye karşıt olanlar boylarının ölçüsünü alıyorlar diye bu yönetime faşizm denir mi? Bi daha ağzınızdan faşizm sözü çıkmasın. Sonra sizi kimse kurtaramaz haaa…)

****

Liselilere Başbakan’ın savurduğu tehdit, aslında tüm kesimlere verilen bir gözdağı…

Gelecekleri için sağlıklı bir sınav sistemi isteyen bu çocuklara Başbakan’ın gösterdiği hiddet aslında tüm kesimlere yönelik bir gözdağı…

Çünkü AKP iktidarından canı yanan başkaları da var…

Özellikle de, böldükleri meslek kuruluşları içinde, ‘diğer’ tarafta kalanlara (yani AKP’nin politikalarını eleştirenlere) verilecek gözdağı var…

Kimler mi bunlar?

Kendinden olmayan herkes; doktorlar, öğretmenler, hukukçular, esnaf, gazeteciler, bilim adamları ve askerler…

Doktorlara: Siz hükümetin performans uygulamasını beğenmezseniz, üzerinize bizim doktorlarımızı bir göndeririz, görürsünüz gününüzü…

Hakim ve savcılara: İçeri attıklarımızı hukuk mukuk söylemleriyle yargılamaya kalkar da dışarı çıkarırsanız….

Öğretmenlere: İçinizde hala bizim ne yapmak istediğimizi anlamayanlar var. Valla ‘bilmiyordum’ gibi mazeretler dinlemeyiz…

Esnafa: Hepiniz kuzu kuzu yola geliyorsunuz. Ama yine de içinizde mızıldananlar var. Valla yarın göndeririz iki maliyeciyi kapıya, o zaman anlarsınız AKP’nin politikalarını eleştirmek neymiş…

Sokakta yürüyen iki kişiye: Bak hele, şunlara bak. Onları dinlediğimizi bilmiyor ve AKP’yi çekiştiriyorlar… Şimdi size öyle bir kulp takarız ki, soluğu Silivri’de alırsınız. O zaman AKP’nin çekiştirilmesi neymiş anlarsınız…

Bilim adamına: Politika senin neyine ey hoca! Bırak AKP’yi çekiştirmeyi de, al maaşını git evine. Eğer bu yolda devam edersen çocuğun seni çok özler. Silivri sizin eve bayağı uzak da!

Gazetecilere: Sizin patronlarınız yola geldi ama içinizde hala tek tük AKP karşıtları var. Ne diyelim, içerdekilerden ders almamışsanız bu sizin bileceğiniz bir şey…

***

Elbette bu örnekleri tüm toplum kesimlerine yaymak olası…

Yandaşlaştırdılar, böldüler. Şimdi de tehdit ediyorlar, ürkütüyorlar… Ve elbette karpuz gibi ikiye bölüp çarpıştırıyorlar…

Ne diyelim, helal olsun!

Sessizliğin böylesine derin olduğu ülkede onları durduracak bir güç de yok galiba…

Demokrasi mi dediniz? Seçimler mi?

Amin!

Bunları da sevebilirsiniz