Yasemin Devriminden Çıkarılacak Dersler

Tunus’u 23 yıldır demir yumrukla yöneten diktatör Zeynelabidin Bin Ali’yi deviren halk ayaklanmasının tüm Orta Doğu’yu etkisi altına almaya başladığı görülüyor. Bu da bölgenin diğer otoriter rejimlerinde de halihazırda büyük bir korkuya yol açmış durumda. Bilginin hızla yayıldığı küreselleşen bir dünyada, bu rejimlerin halktaki huzursuzluğu ancak «bir süreliğine” bastırabileceğini söylemek mümkün. Uzun dönemde bu rejimler ya zorla ya da kendi istekleri ile halkın sesine kulak vermek zorunda kalacak. Bu da ancak daha demokratik bir rejimle mümkün olacaktır. Yasemin Devrimi’nden herkesin çıkaracağı pek çok ders var.


Radikal İslami Devletler Açısından


Tunus’un Yasemin Devrimi, İran Devrimi’nden sonra Orta Doğu’da şimdiye kadar görülen en büyük halk ayaklanması. İran Devrimi gibi radikal İslami bir söyleminin olmaması da, Devrim’in diğer bölge halkları için örnek oluşturabilecek bir niteliğe sahip olmasını beraberinde getiriyor. Suudi Arabistan ya da İran gibi ülkeyi İslami otoriter rejimlerle yönetenleri de asıl korkutan bu olsa gerek. Yönetimlerini uzunca bir süre elde ettikleri petrol geliri ve İsrail çatışması üzerinden devam ettiren bu rejimleri artık uykusuz günler bekliyor. Tunus Devrimi, insanların dini inançtan çok, ekonomik ve siyasi sorunlarla ilgilendiğini göstermesi açısından önemli. Aslında İran Devrimi de sadece İslami güdülerle gerçekleştirilmiş bir devrim değildi. Şah’ın otoriter yönetimine karşı çok geniş bir koalisyonun başlattığı ve Orta Doğu’nun en büyük komünist partisi Tudeh’in başı çektiği bir halk hareketi idi. Humeyni’nin diğer grupları tasfiye ederek İslami bir rejim kurması arkadan geldi. Ancak, bu rejim de otoriter bir yönetimle bunu gerçekleştirmeye çalıştı. Yani Şah’ın Batılı otoriter yönetimi, İslami otoriter yönetimle el değiştirdi. Zaten ekonomik olarak başarısız olan rejime karşı bundan sonra sık sık ayaklanmaların baş göstermesi kaçınılmazdır.
Suudi Arabistan’da ise işsizlik yüzde 10’u çoktan aşmış durumda. Genç nüfusun çoğu işsiz. Kraliyet ailesi üyelerine tanınan özgürlüklerin, halkın çoğundan esirgenmesi, bu rejimin de sonunu getirecek. Kapalı bir rejim olmasından dolayı net bir bilginin alınamaması, durumu sağlıklı bir şekilde analiz etmemize engel oluyor, ancak zaman zaman dünya medyasına yansıyan protestolar (özellikle kadın hareketleri) ülke içindeki huzursuzluğa ilişkin bize ipuçları veriyor.

Amerika Açısından


Amerika, Yasemin Devrimi konusundaki sessizliğini sürdürüyor. Aslında Tunus devrimi, Amerika’nın bölgeye dışarıdan demokrasi götürme projesindeki ikiyüzlülüğü de gözler önüne seriyor. Bush yönetiminin amacından saptırarak, Irak’ı işgal etme bahanesi olarak kullandığı Büyük Orta Doğu Projesi (BOP), sadece kendisi için stratejik olan Irak ve İran dışında, bölgedeki hiçbir otoriter devleti kapsamıyordu. 1960’lardan beri gündemde olan projenin asıl amacı, ekonomik sorunlarla boğuşan Orta Doğu gençliğinin radikalleşmesinin önüne geçmekti. Çünkü bölgede hızla güçlenen İslami hareketlerin en büyük kaynağını işsiz güçsüz gençler oluşturmaktaydı. Dolayısıyla, bu devletler daha demokratik olursa, bu gençler sorunlarını demokratik kanallardan yönetime iletebileceklerdi. Ama Bush yönetimi, bu projeyi kendi emperyalist çıkarlarına hizmet edecek bir araç olarak kullanmayı yeğledi. Bu da BOP ve Amerika’nın ikiyüzlülüğünü ortaya çıkardı. Ayrıca, ülkelerin ekonomik altyapısal sorunları giderilmeden ve ülkenin kendine özgü şartları göz önüne alınmadan, dışarıdan rejim dayatmanın zorlukları da ortaya çıkmış oldu.

Türkiye Açısından

Yasemin Devriminden Türkiye’nin de çıkaracağı dersler var. Tunus’taki olaylardan sonra pek çok kişi Türk halkının pasifliğinden bahsetmeye başladı. Ancak burada unutulan şey, aslında Türkiye’de pek çok ekonomik ve siyasi soruna rağmen, Tunus’takine benzer herhangi bir halk hareketinin görülmemesinin, sadece halkın pasifliğine veya ilgisizliğine indirgenemeyeceğidir. Asıl gerçek, Cumhuriyet’in kurulmasından itibaren, Tek Parti dönemi de dâhil, Türkiye’nin daima demokratikleşme çabası içinde olduğudur. Tek Parti dönemi de ancak demokratik seçimler sonucu ortadan kalkmıştır. Hiçbir Orta Doğu ülkesi, Türkiye’nin gösterdiği demokratik olgunluğu gösterememiştir. Cumhuriyet dönemini «jakoben bir yönetim” olarak niteleyenlerin, Tunus’tan çıkaracağı çok ders var. Cumhuriyeti jakobenlikle karıştıranların, işsizlik ve ekonomik sorunlarla boğuşan ve tepkisini yumurta atarak gösteren üniversite öğrencileri ile kantin fiyatlarındaki artışı demokratik yollarla protesto eden liselilerin, okul yönetimi ve polis tarafından darp edilmesi karşısındaki suskunlukları, kendi jakobenliklerinin de bir göstergesi. Ekonomik ve siyasi sorunlarla baş etmenin yegâne yolunun özgürlüklerin daha fazla kısıtlanması olarak algılayanlara kötü bir haberimiz var: YASEMİN DEVRİMİ.

Bunları da sevebilirsiniz