Analiz(12)

Çin, ekonomik güç olarak, Japonya’yı geçerek ulusal gelir açısından dünya ekonomisi sıralamasında ikinci sıraya yükseldi. ABD’de durgunluk devam ettiği takdirde iki bin yirmi’li yıllardan önce ABD ekonomisini de geçerek ilk sıraya yükselecek gibi görünüyor.
Ekonomik güç aynı zamanda politik güç de sağlıyor. Artık dünyanın politik şekillenmesinde Çin’in de belli bir ağırlığı, etkisi var. İki kutuplu, tek kutuplu dünya derken, hem ekonomik hem politik olarak dünyada bir eksen kayması yaşayan Çin’in ağırlıklı yer aldığı bir pasiflik ekseni güçleniyor.
Ütopik de gelse dünyada bir de Türkiye ekseni oluşturulabilir. Bu nedenle Türkiye’nin Batı, Orta Doğu ya da Şanghay ekseninde yer almasına karşıyım. Bağımsız olmayan bir ülkenin, uydu bir ülkenin; itibarı, saygınlığı, gücü olamaz.
Bir ülkenin gerçek zenginliği, doğal kaynakları, altın, petrol yatakları değil, insan kalitesidir. İnsanınız ne denli kaliteli, donanımlı, düzgün ise o denli varlıklısınız demektir.
Bir Çin atasözü: «Hedefin bir yıl ise pirinç ek, on yıl ise ağaç dik, yüzyıl ise insan yetiştir” der. Konfüçyüs de «Hükümet etmek doğruluk demektir. Doğru yönetirsen kimse doğru olmamaya cesaret edemez” diyor. Yani yönetilenler düzgün, doğru ise yöneticiler de düzgün ve doğru olmaya mecburdurlar. Yöneticilerle yönetilenler arasında karşılıklı bir etkileşim vardır. Çin’in başarısında bu iki etkenin rolünün büyük olduğunu düşünüyorum.
Biz insan yetiştirmek bir yana, yetişmiş insan gücümüzü biçiyor, ormanlarımızı yakıyor, yok ediyor, verimli topraklarımıza rant uğruna binalar dikiyoruz. Ülkenin aydınlanmasına engel olmaya çalışıyor, ülke ne denli karanlıkta kalırsa, yerleşik çıkarlarımızı o denli koruyabileceğimiz anlayışı ile hareket ediyoruz.
Dirayet, çalışkanlık, üretkenlik, düzgünlük, dürüstlük, tutarlılık, yaratıcılık aranacak nitelikler diye yazıyor, söylüyor; sonra tersine bir seçimle, bu nitelikteki kişileri bir şekilde geri plana itiyor, tasfiyeye çalışıyoruz.
Tercihimizi biat eden, evet efendimci, sürüye katılan, tarikat, cemaat, dernek ve bazı örgütlere girerek gelecek arayan ya da geleceğini güvence altına almaya çalışanlardan yana kullanıyoruz.
Kişiliksiz, emir kulu, yalaka, partinin, derneğin adamı, emperyal güçlerin yerli çıktısı, işbirlikçi gibi sıfatlar taşımaktansa, doğru bilinen yolda yalnız da olsa yürümeye çalışmak, Don Kişot’luk olarak görülse de insan onuruna uygun bir yaşam tarzıdır.
Yasalara yazmakla kişilere özgürlük; görkemli adalet sarayları, modern cezaevleri yaparak da adalet sağlanmaz.
Ülkenin her şeyden önce yürekli, dürüst, sivil ve asker bürokrata, bilim adamına, politikacıya gereksinimi vardır. Öncelik, görkemli binalar dikmek değil, insan yetiştirmek olmalıdır.
Toplumun değer yargıları, bağımsızlık, özgürlük, düzgünlük, dürüstlük, sıradanlaşmaktan uzaklaşmak yönünde değişmedikçe, kalkınma olmaz.
Türkiye toplumsal kısır döngülerini kırmadıkça Konfüçyüs´ün vurguladığı dengeye ulaşamaz.

Çin´in gelişmesini yalnız ucuz girdi üretmek olarak yorumlamayalım.

Bunları da sevebilirsiniz