Ukrayna Bölgeciliği

Geniş bir coğrafyaya sahip olmasından dolayı hiçbir zaman bir devlet olarak düşünülmeyen Ukrayna, hukuken bir devlet olsa da gerçekte, Avrupa entegrasyonu için gerekli olan medeni yapıyı oluşturabilmesi için devlet kurma çabalarına halen devam etmektedir.
Yeni oluşan ulusal sermayenin, eskiden kalmış ve hiçbir masraf talep etmeyen devlet kaynaklarına dayanması; uzmanlara göre, büyük jeo-ekonomik savaşları kaybeden Ukrayna dış siyasetin ve ekonomik gücün dengesini bozmaktadır.
Tüm bu sorunların başında ise; Ukrayna nedir, nereye yönelir ve Ukraynalılar kimdir gibi soruların cevaplarının gizlenmesi gelmektedir.

Ukrayna’nın jeo-politik şifresi

Ukrayna, Rusya ve Merkezi Doğu Avrupa arasında bulunan Güney Doğu Avrupa ülkesidir. Genel olarak Rusya ve Ukrayna birbirine oldukça yakın olan Slav devleti olsa da iki devlet arasında temel farklılıklar mevcuttur.
Ukrayna, kendi büyük komşusundan farklı olarak, özel Avrasya ruhunu ve Ortodoksluk’ un kurtarıcısı olma özelliğini taşımamaktadır.
Ulusal çıkar dengesini sağlayan iç ve dış faktörlerin biri birine bağımlı olduğu Ukrayna, stratejik bakımdan bağımsızlık dönemindeki nükleer devlet olma statüsünü kaybederek, dünya siyasetinin alt tabakasına yerleşmiştir. Ukrayna’da. Batı (Avrupa Topluluğu), Doğu (Rusya) ve Güney (Akdeniz) dış faktörleri; Batı, Doğu ve Güney Ukrayna’nın jeopolitik kodları ise iç faktörleri oluştururken birbirinin bir nevi yansıması durumundadır. Bu nedenle, dış faktörlerden birisinin kaybı, ülkenin çok boyutlu olarak parçalanmasına yol açmaktadır.

Uçtaki ülke: Ukrayna

Slavca «uçtaki” anlamına gelen Ukrayna; Batı Avrupa, Slav ve İslam medeniyetlerin kesişim noktasında bulunmaktadır.
İç jeopolitiğin karmaşıklığı Kiev Rusya’sının; Zalesye, Dnepraltı, Kızıl, Siyah ve Beyaz Ukrayna’ya bölünmesine bağlıdır. Zalesye Ukrayna’sı Moskova Rusya’sının, Dnepraltı Bölgesi ise Ukraynaların etnik çekirdeğini oluşturmuş ve sonraki yıllarda Ukrayna, Polonya ve Rusya arasında bölünmüştür. Bu olay Doğu ve Batı Ukraynalılar arasında, şimdi de görünen etno-kültürel farklılıkları güçlendirmektedir.
Genel olarak, SSCB’nin askeri potansiyelinin Ukrayna ve Rusya topraklarında toplanması bu iki ülkenin geniş bağlara sahip olmasının temelini oluşturmaktadır. Bu görüşün oluşmasında, uzun yıllar boyunca SSCB’yi yönetenlerin Ukrayna kökenli olması ve siyasi olgunlaşma dönemin önemli kısmının burada geçmesi etli olmaktadır.
SSCB´nin ülke yapısı itibarı ile Ruslar, tüm Sovyetler Birliği’ni kendi vatanı gibi kabul ederken; Ukraynalılar ise ülkede büyük nüfuza sahip olmasına rağmen vatan olarak Ukrayna’yı görmekteydi.

Milliyetçi ilkelere eğilim

Bu bakımdan, iki ülke demokratik toplumuna geçiş sürecine farklı temelden başlamıştır. Rusya, yalnız SSCB´nin hukuki varisçisi değil; onun profesyonel devlet organlarının, şekillenmiş siyasi, iş, bilim ve kültürel elidinin de varisçisi olmuştur.
Ukrayna ise, Sovyet sonrası diğer cumhuriyetler (Baltık ülkeleri hariç) gibi, halen yeni devleti kurma sürecine mahkûmdur. Diğer taraftan Rusya, siyasi mücadelede demokratik söylemler kullanırken; Ukrayna, milliyetçi ilkelere doğru eğilim göstermiştir.
Hâlbuki Ukrayna ekonomisinin başlangıç potansiyeli, kalkınma için oldukça büyük umutlar vermiştir. Sovyetler Birliği askeri sanayisinin %30’u bu ülkeye miras olarak kalmıştır. 1990’lı yıllarda, 700 adet askeri sanayi tesisinde 1,5 milyon insan çalıştıran Ukrayna, pratik olarak iyi bir işbirliği olsa silah türlerinin hepsinin üretim yeteneğe sahiptir.
Bazı tesislerin benzeri hiç görülmemektedir. Kiev’de, Harkov’da ve Zaporojye’da savunmaya bağlı tesisler, uçak ve uçak motorlarını, uçak savar ve füze gemilerini, tankları ve seyrüsefer aletlerini üretebilen oluşmuş bilimsel ve teknolojik potansiyel, Ukrayna’ya uluslararası silah piyasasında nüfuzlu yer sağlamıştır. Fakat ekonomik sıkıntılar nedeni ile silahlı kuvvetlerin ihtiyaçlarının %5-7’si karşılanmaktadır.

Nükleer statüye veda

Genel olarak Ukrayna, Avrupa’da Konvansiyonel Silahlar Anlaşması’ndan dolayı uçak, tank, zırhlı araba sayılarını 1,5-2 kata kadar azaltmıştır. Ukrayna ordusu üç kara ordu komutanlığı, bir Karadeniz donanması, bir füze ordusu, füzelere karşı savunma ordusu ve hava kuvvetleri ordusundan oluşmaktadır.
ABD ve Rusya’dan sonra dünyanın üçüncü nükleer devleti olma statüsünden vazgeçen Ukrayna, balistik füzeli atış tesislerini ve stratejik bombardıman uçaklarını imha etmiştir. Yani, Ukrayna sosyal refahın yükselmesinin karşısında, kendi stratejik potansiyelini feda etmiştir.
Varşova Paktı’nın ortadan kalkması ile SSCB’nin çöküşünden ve Batı’ya yönelik gelişme eğiliminin seçilmesinden sonra, o kadar büyük silah deposuna gerek kalmamıştır. Teknoloji ve üretim bakımdan Ukrayna’ya en yakın ülke Rusya olmasına rağmen, modernleşme istekleri bu faktörü geride bırakmış ve ülke Batı’yı tercih etmiştir.

Ukrayna’nın jeo-ekonomik şifresi

Tüm eski SSCB cumhuriyetleri gibi, Ukrayna da birliğin dağılışından sonra, oluşmuş jeo-ekonomik kodunu bozarak, Merkezi Avrupa’nın en fakir ülkelerden birisine dönüşmüştür.
Nükleer devlet statüsünden vazgeçen Ukrayna’ya, ortaya çıkan eksiklerini kapatan, bilim ve teknoloji seviyenin yükselmesine imkân veren yardım programı Batı´dan gelmemiştir. Örneğin bu senaryoya göre, Çernobil Santrali kapatılmış ancak, karşılıklı olarak kaybedilen enerji kapasitesi yabancı yardımı ile telafi edilmemiştir.
Kuşkusuz bağımsızlık döneminde kabul edilen uluslararası anlaşmalar ile dünya ile entegrasyon amaçlanarak dış ticaret hacmi yükselmiş ve serbest ticaret bölgeleri oluşturulmuş olsa da kararlar ve tedbirler medeni bir liberalleşmeyi sağlayamamıştır.
Sonuçta, ekonomik açığın olduğu bir ortamda oluşan piyasa romantikliği, şok liberalleşmeyi ve milyarca dolarlık kaybı beraberinde getirmiştir. Ayrıca, ulusal elidin küçüklüğü ve şekillenmesinin tam sonuçlanmaması, devletçiliğin oluşumu için de büyük bir tehlike teşkil etmektedir.

Ukrayna’nın tarihi trajedisi

Ukrayna ulusunun; tam olarak Batı Avrupa ve Rusya ile entegre olamaması, bunun ülkeyi manevi gerilemeye ve entelektüel yozlaşmaya sürüklemesi tarihi bir trajedidir.
Genel olarak Ukrayna toplumu, Merkezi ve Doğu Avrupa sosyo-kültürel yapısında şekillenmektedir. Batı’dan bireycilik ve kendi kendini yönetebilme gelenekleri, Rusya’dan ise camia gelenekleri ve sanayileşmenin yaşam tarzını almaktadır.
Rusya Federasyonu’nun sınırlarından uzaklaşıldıkça Rusya etkisi azalması ve Rusya karşıtı fikirler güçlenmesi genel olarak, Sovyet sonrası jeo-ekonomik duruma bakıldığında, paradoksal eğilimleri ortaya çıkarmaktadır. Avrupa’ya en yakın bulunan batı ve deniz kenarı bölgeler hem Rusya’nın ve hem de Ukrayna’nın en gerilemiş bölgeleri arasında bulunmaktadır.

Parçalanmanın eşiğindeki ülke


Ukrayna’da ulusu bölen faktörler Yugoslavya’dan daha çoktur. Grek-Katolik ve Ortodoks bölünmenin dışında, Ortodokslar kendilerini Moskova Patrikhanesi’nin mensupları ve Avtokefal yandaşlar olarak kollara bölmektedir.
Ukraynalılar tek kimlik etrafında birleşse de herkes bu kimliği farklı yorumlamaktadır. Nüfusun % 25’i, kendini Ukraynalı gibi tanımlamamakta ve bir o kadar vatandaş da Ukraynalı olarak doğru dürüst Ukraynaca’yı kullanmamaktadır.
Peki, tüm farklı tanımlama ve yorumlamalara rağmen son on yılda seçmen ve siyasiler arasında bir gerginlik yokken neden şimdi ülke parçalanma noktasına geldi?
Bunun en önemli nedeni o dönemde adaylar arasında bölge odaklanmasının görülmemesidir. Şimdi ise, Rus yanlısı adaya 18. ve 19. yüzyılda Ruslar ve Ukraynalılar tarafından kolinize edilen idari birimler oy verirken; Batı yanlısı adaya Avusturya – Macaristan’ın eski eyaletleri ve Malorosya’nın (öz Ukrayna) batı kısmı oy vermektedir.

Kaçınılmaz son

Bir kısmı Doğu’ya bakarak kendisini, ortak tarihi ve kültürel değerlerini paylaşan Rus halkı ile özdeşleşmekte; bir kısmı ise Rus fobisiyle Batı’nın değerler sistemini benimsemektedir. Ortak bir payda da birleşmenin önündeki bu etno-psikolojik ve etno-kültürel engellerle, Ukrayna ulusunun bölüneceği bir gerçektir; aksi durumu gerçekleştirmek de Ukrayna halkının elindedir. Tüm gelişmelerden sonra her türlü senaryoya hazır olmalıyız.

Bunları da sevebilirsiniz