Özgürlük mü Dediniz(!)

Televizyonda, hükümetin ünlü bir bakanının karşısına geçmişler, «Allah sizi başımızdan eksik etmesin!” türünden şeyler söylüyorlar.
Oysa bu iki ünlü gazeteci bir zamanlar laik, cumhuriyetçi, Atatürkçü ve solcu nitelikleriyle övgü alırlardı.
Devir döndü ne yazık ki… Laiklik, Atatürkçülük ve solculuk rafa kalktı.
Şimdiki moda, «ikinci cumhuriyetçilik” adı altında bu ülkeye ne kadar kötülük yapan varsa onlarla «empati” içinde olmak…
Türkiye’yi İslamlaştırmaya çalışanları «inanç özgürlüğü” kapsamına, Türkiye’yi bölmeye çalışanları ise «insan hakları ve düşünce özgürlüğü” paketine sokarak özel koruma altına almış bulunuyorlar.
Bunları yaparken de kendilerini unutmuyorlar elbette.
Yeniden şekillendirilmekte olan medyada «ballı” pozisyonlar kapmak için açıkça bir «göze girme” yarışı içinde oldukları da belli…
Televizyondaki programı içim cızlayarak izlerken bir yandan da bir gazetenin iç sayfasındaki şu haberi okuyorum: «Roma’da Basına Özgürlük Mitingi”
Yaklaşık 300 bin kişi Roma’da toplanmış ve Berlusconi’nin basın üzerindeki baskılarını protesto etmiş.
İtalya Basın Federasyonu Genel Sekreteri Franco Siddi, mitingde yaptığı konuşmada şunları söylemiş: «Basını özgür bırakın, basına tasma takmayın…”
Berlusconi ise, kendine yönelik bu protesto mitingiyle dalga geçmiş: «Bu miting tam bir maskaralık, İtalya’daki basın özgürlüğü Batı Avrupa’nın hiçbir yerinde yok”
Türkiye’deki durumu İtalya ile karşılaştırmak elbette mümkün değil, çünkü çok daha vahim…
Birazcık muhalif ses çıkaran gazete ve televizyonlar önce vergi ve denetimlerle çökertiliyor, sonra da yandaşlara satın aldırılıp «zararsız” hale getiriliyor.
Ülkesine sahip çıkmaya çalışan yurtsever gazeteciler «Ergenekon” türü komplolarla, neden suçlandıklarını bile bilmeden, aylarca yıllarca içerde tutuluyor.
Aklı başında olanlar sinmiş ve «sıra bana da gelebilir” korkusu ile suya sabuna değmeden yazmaya çalışıyorlar.
İlginç olanı, bu yapılanlara karşı hiçbir sivil toplum kesiminden en küçük bir eleştiri gelmemesi…
Gazeteleri ve televizyonları ellerinden alınanlar bile, «Allah beterinden saklasın!” türünden bir kadercilikle teslim olmuş durumda.
İktidarı, Avrupa’ya veya Amerika’ya şikâyet etmenin bir anlamı olmadığını herkes biliyor.
Çünkü onlar, kim sözlerini dinlerse o işbaşında olsun isterler.
Türkiye’deki baskıcı atmosferin basını ve yurtseverleri sindirmiş olması onların emellerine de uygun ortam yarattığı için hoşlarına gidiyor.
Halkımızın da bir gün bunlara «yeter” diyeceğini ummak boşuna…
Öyle depolitize edildik, öyle «ulusal çıkar cahili” haline getirildik ki sormayın…
Kimse dizilerden baş kaldırıp «ne oluyoruz yahu?” diye soracak duyarlıkta değil.
Bir yanda 300 bin kişinin toplanarak basına uygulanan baskıyı protesto ettiği İtalya…
Diğer yanda İtalya’dakinin bin katı baskıyla inleyen Türkiye…
Ve de ekranlarda hükümete, «İyi ki başımızdasınız!” diye yağ çeken eski solcu köşe yazarları…

Bunları da sevebilirsiniz