Eğitim Üzerine – Yeni Teknoloji ve Çocuklarımız

AKILLI TELEFONLAR, TABLETLER ÇOCUKLARIN ELLERİNDE

Yaz bitti… Okullar açılıyor.

Gündem tabii ki okullarımızdaki eğitim kalitesine, yapay zeka ve teknoloji devriminin yaşantımızda yarattığı olumlu olumsuz yönleri tartışmaya geçti. Akıllı telefonlar kısa bir süre içinde yaşantımızda önemli bir yer edindi, her yıl yenilenen özelliklerle hepimiz bunları öğrenme ve kullanma sürecinin içine girdik. Telefonlarımız teknolojiyle birlikte yenileniyor, cazibesi günbegün artıyor. 2022 den beri de Yapay Zeka’yla tanıştık, artık her türlü bilgiye ulaşılıyor, sorulara anında yanıt bulunabiliyor.

Bir yandan teknolojideki büyük adımlar her alanda muazzam kolaylıkları beraberinde getirirken, bilgiye anında erişme genç neslin eğitimini, öğrenmesini, kültürünü, ahlakını ve sağlığını nasıl etkileyecek diye endişelenmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Gün geçmiyor ki, günlük haberler bizi şaşırtmasın.

Bazı anne babalar çocuklarının ellerine telefonlarını çekinmeden veriyorlar… Hatta çocuklarının ellerine aldıkları telefonlarda uygulamalar ve medyada kolayca gezinebildiğini görüp bununla gurur duyuyorlar, belki de çocuklarının bu şekilde zekasının arttığını düşünüyorlar. Bazıları ise, bebeklikten başlayarak çocuklarının gelişimine olumsuz etkileri olabileceğini hiç düşünmeden tüm gün çocuklarının akıllı telefon yada tablet kullanmalarına izin veriyor ve kendilerine zaman ayırabildikleri için mutluluk duyuyorlar.

Bu durumda tabii yapılacak şey görünüyor, bu aletleri kontrollu ve olması gereken şekilde kullanmak. Ama ne yazık ki, en başta yetişkinler bile teknoloji kullanma ve öğrenme adına, akıllı telefonları ve tabletleri kontrollu bir şekilde kullanmıyor. Birçok yetişkinin kendi çocuklarına iyi bir model olmadığı bir gerçek, sürekli arkadaşlar ve akrabalarla mesajlaşmak, konuşmak, video görüşmeleri yapmak, elinden telefonu hiç bırakmamak, boş zamanlarda telefonda oyun oynamak, sosyal medyada dolaşmak yada çevrimiçi eğitim almak gibi kullanımlarla ekran süreleri çok uzayabiliyor. Maalesef sonuç olarak çocuklara bu durumda ayıracak zaman kalmıyor ve birebir gerektiği gibi anne babadan iyi bir aile eğitimi alamadıkları gibi çoğu çocuk akıllı telefon, tablet, oyun vs. bağımlısı oluyor.

Bu kaos içinde benim en fazla görebildiğim, çocuklarımızda, gençlerimizde, hatta yetişkinlerimizde sorgulamanın yavaşladığı, teknolojik hıza kendini kaptırmanın önünün alınamadığı, birçok hoşumuza gitmeyen durumu bile kabul etme zorunda kalışımız, zamanımızın yeni teknolojiyle daha beter elimizden alındığı ve sonucunda gençlerimize laf geçiremez oluşumuz.

Genç anneler babalar telefonlarını her yaşta çocuklarının eline tutuşturarak, çocuklarını oyalayabiliyorlar, kendileri rahat ediyorlar. 1,5-2 yaşındaki bir bebekl bile elindeki telefon ekranını kaydırmayı hemen öğreniyor, ellerindeki her aleti parmağıyla kaydırınca ekranın değişeceğini umuyor ama olmuyor. Bu oynama seanslarında ellerinden telefonu bir almayı deneyin bakın neler oluyor, feryat figan, çocuğun eline tekrar telefon veriliyor, bazan pazarlıklar bile yapılıyor. Bir iki defa telefonu deneyen artık hep bunu ister oluyor ve bağımlılık başlıyor.

Ancak bilimsel çalışmalar çocukların küçük yaşlarda telefon ve TV, tablet gibi aletlerle oynamasının onlara yarardan çok büyük zararlar verdiğini açıkça anlatıyor. Akıllı telefon ve tabletlere bağımlılık artıyor, bu bağımlılıkları birlikte görerek basit çözümleri düşünelim.

  • Aşırı Kontrolsuz Hareketlilik

Elinde telefon yada tabletle büyüyen yada reklamların önüne sürekli oturtulan küçük çocuklar uzun saatler hareketsiz kalıyorlar. Bu bir çocuk için iyi bir durum değil…Hareketsizliğin verdiği çocuktaki hoşnutsuzluk da var tabii. Sürekli yeni bir şey isteme ve oyunları bile sonuna kadar izleyememe ortaya çıkarıyor. Kendi hoşnutsuzluğunun nereden geldiğini anlamayan çocuk, ne istediğini bilmiyor. Elinden telefon yada tablet alındığında öyle bir kıyamet koparıyor ki, hemen eline veriyorsunuz. Dizginler hep çocuğun elinde. Uzun süre tabletle yada akıllı telefonla kalan çocuğun akabinde çok kontrolsuz bir hareketlilik durumuna geçtiği görülüyor. Ya hareket etmiyor, telefonsuz durumda da ne yaptığını bilmiyor, deli gibi koşturuyor, düşünmeden tırmanıyor, enerjisini nasıl harcıyacağını bilemiyor.

Çözüm_ Telefon, tablet küçük bir çocuğun eline verilmemeli, çünkü bunun geri dönüşü yok. Televizyonun önüne çocuğunuzu oturtup gidip içeride iş yapmamalısını, televizyon o an için size yardımcı oluyor, ama bir sürü lüzumsuz reklamları çocuğunuz beynine kaydediyor ve ekran önünde olma alışkanlığı alıyor. Çocuğunuzu her an oyalamak, gözlemlemek kolay değil ama çocuğunuz için kendi zamanınızı vermeniz beklenir. Çocuk ekrana alıştıktan sonra artık ne size ne başkasını oynamak için yanında ister.

Yazı yazmayı öğrenememe

İlkokulda birçok okul hemen tablete geçiyor, anaokullarında ve ilerisi yıllarda tabletle ders yapmak eğitmenlerin de hoşuna gidiyor, teknoloji kullanıyorlar ama çocuklara kalem tutmayı ve doğru dürüst okumayı yazmayı öğretemiyorlar. Yeni yetişen çocukların büyük bir çocuğunluğu yazı yazmayı sevmiyor ve el yazıları çok kötü. Oysa ki, yazı yazma düşünmenin ön koşulu, insanoğlu yazarak öğrenir, yazarak düşünür. Bu her disiplin için geçerlidir.

Ben matematik öğretmeniyim, matematik sadece gözleyerek, ekranda tuşlara basarak, hesap makinesi kullanarak öğrenebilecek bir disiplin değildir. Soyut kavramların birbirleriyle ilişkilerini görebilmek için yazmak zorunludur. Analiz sentez yeteneği ancak verileri yazarak, bilineni belli kurallarla toparlayarak, sınıflandırarak, ilişkilendirerek problemler çözülür ve sağlaması mantıksal yollarla yazılanın üzerinden yapılır. Yazı yazma alışkanlığı edinemeyen çocuk eğitimin ileriki aşamalarında cebir geometri derslerinde bir türlü başarılı olamaz.

Çözüm – Çocuğunuzun ilk okul yıllarında iyi bir el yazısı edinmesine, iyi defter tutmasına, yazısına özen göstermesine, yazılı ödevleri kaliteli bir şekilde yapmasına yardımcı olun, yazılı ödevleri küçümsemeyin ve çocuğunuzun da küçümsemesine izin vermeyin. Sabırla, keyifle, yeterli zamanı ayırarak ödev yapmasını sağlayın.

Kendi yaşına uygun kitaplar okuyarak anlama yeteneğinin gelişmesine, okuma alışkanlığı edinmesini sağlayın.

  • Dikkat Dağınıklığı

Telefon ve ipad ile oyun oynayan çocuklar kısa süreler içinde hamle yapabildikleri , sanal ortamlardaki oyunlarda kolay kazanabildikleri için sanal olmayan ortamlarda oyun oynarken sıkılıyorlar ve sabırsız oluyorlar. Doğal ortamlardaki oyunlar oldukça çaba gerektiriyor, yaşamın kendisi çünkü. Bu oyunlarda kendi oyunlarını kurmak, ilişkileri ayarlamak, bazan fiziksel performanslarını denemek, becerikli olmak, bilinmeyeni denemek, bildiklerini paylaşmak, takım kurmak, bazan takım olarak hareket edebilmek durumundalar. Sürekli sanal ortamda oynayan çocuk bu yetenekleri edinemiyor. Sonuçta normal yaşamda geçimsiz oluyor ve arkadaş edinemiyor.

Doğal ortamdaki oyunlarda, spor çalışmalarında kurallar gerektiğinde de dikkatini kurallarda toplayarak oyunları iyi oynayamıyor.

Sınıf içinde ise bu özellikler öğrenememe, sabırsızlık olarak ortaya çıkıyor. Çocuk defter tutmuyor, not almıyor, pasif kalıyor, hayallere dalıyor, derste dikkatini toplayamıyor. Bu tür çocuklar ödev yapmayı sevmiyor ve deneyerek kendi kendine öğrenme, evde kendi başına çalışma alışkanlığı elde edemiyor. Her başarıyı emek vermeden kısa yoldan elde edebileceğini sanıyor.

Çözüm – Küçük yaştaki çocukları sanal oyunlardan uzak tutarak, çocuklarınızın doğal ortamlarda diğer çocuklarla oyun kurarak oynamalarını sağlayın, geçimsizliklerde çocuğunuzu yalnızlıkla cezalandırmayın. Sabırla hoşgörülü ve barışçı olmaları için yol gösterin. Yalnız olduğunda çocuğunuzun bahçede, parkta oynamasını, evde bol bol renklerle, boyalarla resim yapmasını, çamurdan şekiller yapmasını, kendi oyuncaklarını oluşturmasını sağlayın. Ekran oyunu vermek istiyorsanız da bunu mutlaka belli bir zaman aralığında ve kontrollu yapın. Çocuk her istediğinde önüne koymayın.

Birçok ülkede 13 yaşından küçük çocukların yeni teknolojiyi kullanmasını önleyici kararlar alınmakta, hatta bu kararlar yasalaşmakta. Okullarda smart tahtalardan vazgeçilip eski tip sınıf tahtalarına geçilmekte ve çocuklar hem okulda hem evde akıllı telefonlardan ve televizyonladan uzaklaştırılmakta yada çok az süreli ve kontrollu kullanımlarına izin verilmekte. Ilkokullarda bile artık hesap makinesi çocukların ellerine verilmiyor.

  • Gözlerde Yorulma, Bozulma

Uzun süre ekranda kalan küçük çocuklarda (genelde herkeste) göz yorgunluğu, kızarma, bulanık görme gibi belki ileride göz rahatsızlıklarına neden olabilecek çeşitli semptomlar görülüyor. Her ne kadar uzun süre ekranda kalma göz bozukluğu yapar diye bir bilimsel sonuç bilinmiyorsa da gözle ilgili çeşitli rahatsızlıklar verdiği herkes için bilinmektedir.

Çözüm – Çocuğunuzu televizyon, akıllı telefon, tablet gibi dijital aletlerden uzak tutamıyorsanız, bunu mutlaka kısa sürelerle ve kontrol altında yapmalısınız derim.

ERGENLERIN AKILLI TELEFON, TABLET VE YAPAY ZEKA KULLANIMI

Ergen çocukların durumları her ne kadar farklı olsa da yine de kontrollu bir şekilde yeni teknolojiyi kullandıklarında fayda elde ettikleri gibi, kontrolsuz uzun süreli kullandıklarında yine aynı tür bağımlılık hastalıkları, beyinde algılamada ve öğrenmede zorluklar, saldırganlıklar, güven eksikliği yada aşırı güven durumları ortaya çıkıyor.

Okullarda Akıllı Telefona Son !

Okullar artık akıllı telefonları okul içine sokmak istemiyorlar. Ya telefonlar girişte belli bir yerde tutuluyor, okul içinde kullanılması önerilmiyor. Yada okula getirilmesi istenmiyor. Bazı anne babalar güvenlik kaygısıyla buna karşı çıkıyor ama herhangi bir durumda okul idaresini arayarak mesajlarını iletebilir yada bir terslik olduğunda çocukları idareden onları aratabilir.

Benim de en son çalıştığım okulda geçen yıl, telefonların derste kullanılmasını sadece öğretmen istediği ve o ders için gerekli olduğu zamanlarda olmak üzere lise 12 ve 13’ünca sınıflarda serbest bıraktık. Diğer küçük sınıfların yanlarında telefon getirmeyeceğini, getirse bile çantasında öğle tatili ve aralarda bile kullanamayacağını bildirdik. Öğle aralarında ve ders aralarında bahçedeki spor alanlarını genişlettik, beden öğretmenleri daha çok bu saatlerde görev alarak çocukların sağlıklı top oynamasını, basketbol, badminton, voleybol oynamalarını teşvik ettiler. Sonuç harika oldu, sporcu bir okul olmayı başardık. Son dersten sonra bile spor yapmak isteyen çocukları evlerine zor yollar olduk. Spor takımları doldu taştı… Müzikle ilgilenen öğrenciler müzik odasında çalışmalar yaptılar. Arkadaşlıklar arttı. Okul içinde geçimsizlikler, dedikodu, sözle yada fiziki sataşma son buldu.

Okullarda Sosyal Medya Tacizlerine Karşı Farkındalık Yaratma

Piyasadaki oyunlar, sosyal medya çocukların bütün zamanlarına el koyuyor. Bu durumda çocuk kendi başına kalarak ne hayal kurabilir, ne oyun kurabilir, ne spor yapar duruma geliyor. Hele okullar açılınca okulda öğrenileni tekrar etme, kendi başına anlama, çalışma, problem çözme, düşünme, sorgulama, yaratıcı olma yeteneklerini geliştiremiyor. Dahası çocuklar paylaşmaktan uzaklaştırılıyor, bencilleştiriliyor ve birçok çocuk sosyal bakımdan zayıf kalıyor. Kendine güveni az olan, muhakeme yeteneği gelişmeyen, yalnız kalan çocuklar medyada, internette oyun arkadaşları arıyor, kim olduğunu ve yaşını bilmediği insanların tuzağına düşebiliyor. Dünyadaki taciz vakaları oldukça artmış durumda. Sosyal medya üzerinden gerçekleşen taciz eylemleri farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bu tür fiiller genellikle şu davranışları içerir.

  • Sürekli rahatsız edici mesajlar gönderilmesi

  • Cinsel içerikli mesaj ya da görsel paylaşımı

  • Kişinin sosyal medya hesapları üzerinde ısrarlı bir şekilde takip edilmesi

  • Küfür, hakaret, tehdit içeren paylaşımlar

  • Özel bilgilerin veya görsellerin rızaya aykırı şekilde paylaşılması.

Sorgulamayı bilmeyen, olabilecek tehlikeleri düşünemeyen çocuk her türlü kötülüğe açıktır. Sosyal medya üzerinden taciz edilen çocuk ne yapacağını bilemez, içine kapanabilir, asabi, saldırgan ya da ürkek olabilir.

Birçok okul güvenli bir ortam yaratmak amacıyla öğretmenleri ve öğrencileri sosyal medya tehlikelerine karşı farkındalık yaratmak ve tehlikeleri önlemek amacıyla eğitiyor. Öğrenciler rehberlik derslerinde ve etkinliklerde sanal ortamlarda nasıl davranmaları gerektiğini öğreniyorlar. Ayrıca verilen örneklerle de tanımadıkları insanlarla ilişki kurmamaları gerektiği anlatılıyor.

Öğretmenler, sosyal medyada çocuklara yapılan tacizlerle ilgili olarak bilgilendiriliyor, okullarda danışmanlar görevlendiriliyor. Taciz gören öğrencilere yaklaşımın nasıl olması gerektiği öğretiliyor. Böylece taciz gören öğrenciler hiçbir baskı altında kalmadan psikolojik danışmanlık alıyor ve önlemler aileyle birlikte alınıyor.

Bunları okuduğu zaman birçok insan benim çocuğum akıllıdır, tehlikeli işler yapmaz diyebilir. Rahatlıkla bilemezsiniz diyebilirim. Çünkü çocuğunuzun internette oyun oynarken kimlerle sohbet ettiğini, kimseyle sohbet etmiyorsa, o internet oyununda ona dolaylı yollarla nasıl bilgiler, deneyimler yüklendiğini bilmiyorsunuz. Bütün oyunlar savaş, terör, hegemonya, uzaylılar, canavarlar, öldürme, yoketme, ucuz kahramanlık senaryolarıyla dolu. Çocuğunuz her gün bunları öğreniyor ve sanal dünyada deniyor.

Öğrendikleri nefret dolu senaryoları deneyenleri de haberlerden izliyoruz… Niye ABD ve dünyadaki birçok gelişmiş ülkede inanılmaz şekilde okullarda saldırganlık olayları, silahlı saldırılar, cinsel tacizler, intiharlar artıyor. O çocukların da aileleri, anne babaları var. Düşünmek lazım… ve kendi çocuklarımız için önlem almamız şart.

EKRAN SÜRESİ Kısalmalı

Bu başıboşluk toplumumuzda da önüne geçilemez bir yozlaşmayı beraberinde getiriyor. Zaman önüne geçilemez bir şekilde ekranlarda geçiyor.

Akıllı telefonları, interneti kontrolsuz kullanmanın getirdiği tehlikelerin en başında ekran sürelerinin uzunluğu geliyor. Sağlımız bile tehlikede, vücutta sırt ağrıları, yorgunluk, gözlerde bulanma, göz kuruluğu, uykusuzluk, başağrısı gibi fiziksel semptomlara yol açıyor.

Ekranlarda fazla takılmayan gençlerin okulda derslerde daha verimli çalıştıkları ve öğrendikleri artık bir gerçek. Ergenlerde ekranlarda kalınan zamanın kontrolsuzluğu yüzünden uyku düzensizliği önemli şekilde başarılarını etkiliyor. Ergen okuldaki derslerde uyumaya çalışıyor, kendini derse veremiyor, öğrenemiyor, günlük hayatından zevk alamıyor, gergin oluyor, sağlıksız oluyor. Derslerden geri kaldıkça çalışılması gereken konular birikiyor, zamanla hiç içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu ergen okuldan soğuyor ve başarısızlık kapıya dayanıyor. Aile içinde hoşnutsuzluk, güvensizlik de peşinden geliyor.

Araştırmacılarımızdan Alev Üstündağ bu konuda güzel bir sonuç çıkarmış ve bir öneride bulunmuş:

 “Dijital çağda çocukların ekran karşısından uzaklaştırılması çok da mümkün değildir. Araştırma sonuçları da çocukların tamamının akıllı cep telefonu kullandığını, çevrimiçi oyun oynadıklarını, herhangi bir sosyal medya uygulaması kullandıklarını ve akıllı telefon kullanımı ile hem sosyal medya hem de oyun bağımlılık düzeyleri arasında anlamlı ve pozitif yönde ilişki olduğunu göstermektedir. Bu nedenle ekran karşısında geçirilen zamanın daha nitelikli ve gelişimlerini destekleyici olabilmesi amacıyla çocuklara medya okuryazarlığı eğitimi verilmesi için destek programlar oluşturulabilir.”

Madem teknolojiyi her yaşta her insan kullanmaya başladı, bunu en verimli ve en güvenli şekilde kullanmalıyız. Öncelikli olarak küçük çocuklarımızı ve gençlerimizi olası tehlikelerden uzak tutarak, bilinçli bir şekilde yaşamımızın içine yerleştirmeliyiz.”

Yazımı burada sonlarken, hepimizin yeni teknolojiler konusunda uyanık davranmamız gerektiğini vurgulamak istiyorum. Yapay Zeka konusuna girmekten kaçındım. 1922 ‘den beri kullanılan ama hala hepimiz için deneyim döneminde olan bir konu, bakalım iyiliklerinin yanında riskleri neler göreceğiz.


Referanslar

  1. Araştırma Makalesi, Alev Üstündağ, yıl 2022 cilt 23, sayı 3, 316-326, 30.9.2022

  2. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi uzmanı Ayşim İncesulu, www.mynet.com

Bunları da sevebilirsiniz