Saklı Helsinki

Şeytan ayrıntıda gizlidir” deyişini anımsıyorum. Rehberim hazır.

Secret Helsinki”

Çoğu yerlinin de farkında olmadığı ya da bilmediği güzelliklerin peşine düşmek oldukça sürükleyiciydi.

Bir anıtı, parkı ya da yapıyı görüntüleyip geçmek sıkça yinelenen gezgin davranışıdır. Görüntüleyip geçmemek için o kent değeriyle ilgili bilgi sahibi olmak durumu değiştirebilir.

Çevreye göz gezdirmek, hatta kafayı kaldırıp yüksekleri taramak gezgin refleksidir. Ama, siz siz olun yerlere de bakın. Basıp geçtiğiniz yerdeki bir nesne ya da figür bir giz barındırıyor olabilir.

Penrose üçgenleri

Helsinki’de merkez gara doğru yürürken bilimin ayaklarınızın altında olduğunu görebilirsiniz. Güneş, yıldız ve uçurtma biçimli kaldırım döşemeleri düzensiz ve rastgele yerleşimli.

1931 doğumlu matematikçi Roger Penrose kendi adını taşıyan üçgenlerle anılmış oluyor Helsinki sokaklarında. Orta doğuda da sıkça rastlanan bu türden yer döşemeleri ortaçağ İslâm geometrisinden esinlenildiğini düşündürüyor.

Kluuvi Körfezi sınırı

Aleksander caddesinde yürürken üzerine bastığınız metal şeritler sanatçı Tuula Narhinen tasarımı. Geçmişte deniz kıyısının yer aldığı sınırı imlemektedir.

Bizim İzmir’de Hisarönü olarak bildiğimiz bölgenin bir zamanlar deniz kıyısındaki bir ortaçağ kalesini tanımlaması gibi.

Buradan anlaşılacak olan Helsinki’nin geçmişe göre deniz düzeyinden yükselmiş olduğudur.

Bakır şeritler üzerindeki Latince yazılar türlü bitki ve hayvan adlarıdır.

Pohjola

Aleksander caddesindeki Pohjola yapısı adını bir dönem içinde yer alan aynı adlı sigorta şirketinden almış. Mimarlar Gesellius, Lindgren ve Saarinen’in tasarımı olan yapının girişindeki heykelcikler ilgi çekici olduğu kadar kimileri için korkutucudur.

Yapıda faaliyet göstermiş olan bir başka sigorta şirketi Kullervo adıyla Kalavela’ya göndermede bulunmaktadır.

Gülümseyen yüzler Fin mitolojisinde ormanlardan saunalara varıncaya değin pek çok unsura yaşam alanı sağlayan tonttu ya da haltija’yı simgeler. Haltija Fincede “koruyucu” demektir.

Finlerde hemen her varlığın ve nesnenin koruyucusu olduğunu bilmekte yarar var.

Cadde köşelerinde bitkili ve hayvanlı tabelalar

Her ne kadar Helsinki sokaklarında zürafalara ya da gergedanlara rastlanmasa da bu tabelalar eski kent bölgelerini imlemektedir.

XVII. yüzyıl Stockholm’ünden alıntıdır. Her bir bölge ya bir hayvan ya da bitki türüyle belirlenmektedir.

Kuzgun

Esplanadi’nin güneyindeki caddenin denizle birleştiği yerde konuşlu kuzgun yakındaki Pazar meydanını tarar gibidir.

Okuryazarlığın yaygın olmadığı geçmiş dönemlerde belirli işleri yapan işyerlerinin belirlenmesinde bu türden simgeler kullanılmıştır. Kuzgun eczaneleri belirleyen ikon olarak seçilmiştir. Günümüzde böylesi bir belirleyiciye gerek kalmamış olsa da kuzgun tarihsel bir varlık olmayı sürdürmüştür.

Hükümet Sarayının saatleri

İlmajokili saat ustası Jaaco Köni tarafından 1821’de yapılan saatler tek düzenek tarafından çalıştırılmaktadır. Saatlerden birisi Senato Meydanı’na bakarken diğeri iç avludan görülebilmektedir.

Alman mimar Engel bu saatlerin ilk olarak Alman saat ustalarına ısmarlandığını ancak daha sonra Senato’nun bu gereksinimi bir köylü ailesi olan Könnilerce karşılandığını belirtmiştir.

Ökönni ailesinin saat ustalığını izleyen yıllarda da sürdürmesi onların köyünün ilk teknik köy olarak nitelenmesi sonucunu doğurmuştur.

Herttoniemi emekçileri

Herttoniemi metro istasyonundan beş dakika uzaklıktaki bölgede yer alan sokak tabelalarına emekçi fügürleri eşlik ediyor. Aynı zamanda endüstri alanı olan bölge 2014’ten sonra bu figürlerle donatılmış.

Sanatçılar Sirpa Hynninen ve Vesa-Ville Saarinen tarafından tasarlanan, çelikten yapılarak siyaha boyanmış bu yapıtlar Helsinki Sanat Müzesi tarafından desteklenmiş.

Böylelikle sayısız işkolunun simgelenmesi sağlanmış.

Herttoniemi Demir Çağı gömütü

Herttoniemi metro istasyonu yakınındaki Sorsaniemenpuisto parkındaki demir çağı gömütünün farkında olanlar var mıdır?

Varsa da kaç kişilerdir?

Demir çağı gömütünü belirleyen bir öbek kayadır.

1886 yılında yapılan kazılarda bulunan bölge UNESCO Dünya Mirası listesindedir.

Herttoniemi’de Lanetli Konak

On altıncı yüzyıldan kalma konak bugünkü görünümüne XIX. Yüzyılda kavuşmuş.

Koramiral Carl Olof Cronstedt tarafından yaptırılmış.

Anlatılana göre koramiral Ruslarca altın karşılığında teslim olmaya razı edilmiş. İsveç mahkemesi ise koramirali vatana ihanetten hüküm giymiş. Sonradan kendisinden özür dilendiği gibi çar tarafından ödüllendirilmiş.

Yine anlatılana göre koramiral Ruslarca kandırılmıştır. Üst tabakada görünen altı paraların altında kumdan başka bir şey yoktur.

Koramiralin suçlu mu suçsuz mu olduğu bir türlü anlaşılamamıştır.

Konağın son özel sahibi Johan Bergbom Fin iç savaşında Rus kızıl güçlerce öldürülmüştür. Dul eşi Helene Gustava Bergbom konağı Fin-İsveç kültürü müzesine bağışlamıştır. Bu istek gerçekleşmemiştir.

Helsinki Üniversitesi Kütüphanesi

Dışı alçak gönüllü görünen yapının içine girdiğinizde büyüleyici bir görkemle karşılaşıyorsunuz.

Senato meydanında yer alan yapının buradaki üniversite yerleşkesinin bir parçası.

Alman mimar Engel tarafından tasarlanmış ve 1844’te tamamlanmış.

İçini görkemli kılan çok sayıda heykel ve resim görüyorsunuz.

Korint başlı sütunlara eşlik eden resimler yapıya derinlik ve uzamsallık katmış.

Dört bir taraftaki yarım ay biçimli betimlemeler dikkat çekiyor.

Adalet tanrıçasını bir elinde tartı diğerinde kılıçla görülüyor.

Betimlemeler arasında Türk mezar taşının varlığı gözümüzden kaçmıyor.

Felsefe, tiyatro, yazın, astronomi ve yaşamı ilgilendiren pek çok alan betimlenmiş bu etkileyici kütüphanede.

Kütüphane ve üniversite yerleşkesindeki diğer yapılar halkın erişimine açık. Danışmadaki görevliler her tür soruyu yanıtlamak için olağanüstü çaba gösteriyorlar.

Kentin sıfır noktasında konuşlu üniversite yapılarının içindeki bilimsel etkinliklere kente tuttuğu ışığı da eklemek olası bu yerleşimle.

Tam da burada bizim üniversitelerimizin bulundukları kentlerden yalıtılmışlıklarını düşünmemek elde değil.

Halkın erişimi ise bugünün Türkiyesinde kimi üniversitelerin emekli öğretim üyelerinin erişimine kapalı oluşu akla getirildiğinde acıklı bir süreçten geçmekte olduğumuzu düşünmemek olanaksız.

Üniversiteyle toplumun iletişimi ve etkileşimi konusunda alınacak çok yolumuz olduğu kuşkusuz.

Eski kilise parkı (Ruttopuisto parkı)

Veba parkı olarak da bilinen ve mezar taşlarıyla donanmış bu mekân bir zamanlar şehir gömütlüğüymüş. Mezar taşı sayısı 48 olsa da 10000 kişi yatıyormuş burada.

Burayı bunca kalabalık gömüte dönüştüren önde gelen etken 1710 veba salgını olmuş.

Buraya son gömülenler Fin iç savaşının (1918) beyaz ordu askerleriyle Estonya bağımsızlık savaşında (1919) toprağa düşenler olmuş. Bu askerler için yapılmış olan anıtsal yapılar dikkat çekiyor.

Giriş kapısı Helsinki’deki pek çok önemli yapının mimarı olan Alman Engel tarafından tasarlanmış.

Bunları da sevebilirsiniz