“CHP ne yaptı, ne yapmalı? “ yazım, çok özetle üç aşamada kaleme alındı.
Birinci aşamada, uzun süre neden birinci parti olamadı sorusuna yanıt arayacağım.
CHP, uzun süre neden birinci parti olamadı?
CHP, en azından daha önceki seçimlerde birçok algılatma hataları yaptı.
Birincisi, kimi yerlerde adayların saptanmasında merkez sağdan gelen politikacılara yönelmeydi. Bu durum kimilerinde partinin yeni politika arayışlarına, daha doğrusu sağa yöneliyor algısını ortaya çıkardı.
İkincisi, CHP’nin dinsel yaklaşımlarla aynı doğrultuda hareket eden bir parti görüntüsü vermesiydi. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. Özdeyişi CHP’de sanki unutuldu gibi bir algı yaratıldı.
Üzerinde durulması gereken önemli bir algı ise, CHP’nin büyük kent ile kıyılara ve Trakya’ya sıkıştığı konusuydu. Gerçekten CHP, yalnızca Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde değil, Orta Anadolu’nun kimi kentlerinde hiçbir varlık gösterememişti.
Bu bağlamda tartışılması gereken stratejik konuların başında, CHP’nin yetişkin nüfusun yüzde 15’ini barındıran Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde kendilerini Kürt olarak tanımlayan kitlelerden oy alamayışı idi.
Bütün bu algılarla oluşan imgelerden ders alan CHP 31 Mart 2014 birinci parti oldu.
CHP 31 Mart 2014 neden birinci parti oldu?
Kanımca burada iki tespit öne çıkarılabilir;
• En yoksullar ve yoksullaşma sürecine giren orta tabakanın bir kesimi, bir başka deyişle var olan ekmeğini bile kaybetme korkusuna giren yoksullara daha iyi bir yaşam için güven ve umut vermeğe çalıştı. Bir başka deyişle, yerel seçimlerde elde edilen sonucu, yoksullaşmayla ortaya çıkan ekonomik çöküşü karşı bir seçenek oluşturulabileceği yaklaşıma bağlamak olası gözüküyor
• Ancak toplumsal olayları elbette tek bir etmenle açıklama olanağı yok. Bu kapsamda ekonomi ile birlikte diğer etmenler, örneğin kutuplaşmaya karşı çıkılarak bir Türkiye ittifakı yaratılması gibi üst yapı etmenlerde sonucu şekillendirmiş bulunmakta.
Bu bağlamda, CHP öncelikle en yoksullar ve yoksullaşma sürecine giren orta tabakanın bir kesimine hitap edecek bir ekonomi politika geliştirdi ve bunları kitlelere anlatmaya çalıştı.
Aslında CHP,bir ölçüde otuz yıl önce kitleler için bir düzen değişikliği programı ile birlikte güven ve umut veren bir yaklaşımı örnek alarak kadrosuyla birinci parti oldu.
CHP,Nasıl Bir Parti Olmalı?
Öncelikle parti programında ekonomi-politik yaklaşımların açık bir şekilde tanımlanması gerekiyor. Bir örnek verelim. Programda özelleştirmelere bakış açısından bir belirsizlik var. Bir başka deyişle, ekonomik politikanın özü, sol sosyal demokrat olmak zorunda.
Salt bölüşümün sol olması yetmez. Üretimin de sol olması gerekir. En azından, toplumsal katmanları tekelci sermaye karşı koruyacak ekonomik araçların kamuca kurulması gerekiyor. Söz gelişi, tarımda AVM’ler ile bütünleşen tekelci sermayeye karşı çiftçiler nasıl korunacak konusuna bir seçenek olmalıdır.
Bu neden önemlidir? Çünkü AKP dahil, muhalefet partilerinin neredeyse tümü özünde ekonomi-politik açıdan dışa bağımlı merkez sağ bir partilerdir. CHP merkez sağın ekonomi politikasından farklı bir politika izlediğini kanıtlamak zorundadır.
Ne Yapmalı?
• Bir program kurultayı toplanmalıdır. Program kurultayı, emeğiyle geçinen bütün sosyal katmanların görüşlerini tartışacak bir platform olarak ele alınmalıdır.Burada,işçi,memur,esnaf ve çiftçi kesiminin örgütlü temsilcileri,ulusal sermayenin örgütleri gibi emekten ve bağımsızlıktan yana olan her kesim olmalıdır. Çağdaş sol partilerde yapılan budur.Program kurultayının özü, yoksullaştırılmış toplumsal katmanlar için nasıl bir eşitlikçi bir düzen kurulabilir olmalıdır.
• Program kurultayı ile yerel seçim sonuçları, doğru-dürüst ve olabildiğince yansız tartışılmalıdır. Başta Genel Başkan olmak üzere, partinin yönetici kesiminde yer alan herkes iç eleştiriye fırsat veren bir özgüven içinde olmalıdır.
• CHP,sendikalarla,esnaf ve başta yoksul köylülerin ekonomik örgütlenmesinde önemli araçlar olan tarımsal amaçlı kooperatifler olmak üzere tarım örgütleriyle, demokratik kitle örgütleri,gençler ve kadınlar ile bağlarını sıklaştırmalıdır. Bir başka deyişle anılan sınıf ve sosyal katmanlar, salt oy alınacak katmanlar değil,partinin omurgası durumunda olmalıdırlar. Bu bağlamda onların parti örgütlerinde görev alması için gerekli tavır gösterilmelidir.
• Bir sosyal katman olmasalar bile gençler ile ilişkiler ideolojik temelli kurulmalıdır. Genç kesimlerin partilere yönelimlerinin ağırlıklı olarak daha iyi bir düzen içeren bir ideolojik programa yönelik oldukları unutulmamalıdır. Gezi olayları genç kuşaktaki bilinçlenme ve sorumluluk alma eğiliminin yükseldiğini göstermiştir. Ancak yeni ve genç seçmen kitlesi, CHP’den daha ilkeli ve içerikli sol bir parti olmasını istemektedir.
Özetin özeti:
CHP,sol bir parti olarak kitleleri dönüştürülebilecek bir programa sahip olduğunu kanıtlamalıdır. Bir başka deyişle sosyal olaylara bir devrimci gözüyle bakılmalıdır.Çünkü sosyoloji denilen bilim bize,çaresizliğe karşı seçenek yaratıldığı zaman kitlelerin değişim içinde olabileceğini de gösteriyor.
Bu bağlamda,”Solun oyları yüzde 30,sağın oyları da yüzde 70.Bu kemikleşmiştir.” söyleminin değişmesi gerekiyor.Bu yaklaşımın sahiplenmesi edilgenliğin ötesinde,tutuculuk ve teslimiyetçiliktir.
CHP’nin öncelikli hedef kitlesi, kentli ve köylü yoksullar olmalıdır.Bu kitlelere yönelik üretim ve bölüşüm politikaları elbette,kimilerinin Yeni Orta Sınıflar dediği kitlelerin oylarının dışlanması anlamına gelmez.Aslında onlara Beyaz Yakalılar demek daha doğrudur,sonuçta onlar da emeğini pazarlayan eğitimli emekçilerdir.Bu anlamda işçi sınıfının ta kendisidirler.