Özel Çevre Koruma Bölgesi Karaburun’da, nesli tükenme tehlikesindeki Akdeniz foklarının yaşam alanlarının üstüne bir işletmenin iskele kurması, tepkilere yol açtı. Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) yasadışı işlemle ilgili dört ayrı bakanlığa başvurdu. Kaçak yapının yıkılması ve sorumluların cezalandırılması istendi.
Karaburun Mordoğan Ayıbalığı koyunda For You 35 adıyla bilinen, otel, beach, clup hizmetleri veren işletmenin demir konstrüksiyonlarla kıyı ve denize kurduğu iskele, ülke genelinde gündem oldu. İzmir Körfezi’nde en önemli fok yaşam alanlarına yapılan müdahaleyle ilgili olarak Sualtı Araştırmaları Derneği bunun ulusal ve uluslararası yasalara aykırı olduğunu belirten bir açıklama yaptı.
SAD adına yönetim kurulu başkanı Emrecan Polat, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım ve Orman Bakanlığı’nı göreve çağırdı.
İlgili bakanlıklara yapılan başvuru ayrıca İzmir Valiliği ile büyükşehir belediyesi, Karaburun kaymakamlığı, belediyesi ve kent konseyine de gönderildi.
Yapılan açıklamada derneğin, nesli tehlike altında olan deniz ve kıyı canlılarıyla kıyısal habitatlar üzerine uzun yıllara dayanan araştırma ve koruma çalışmalarını aktif bir şekilde gerçekleştirdiği vurgulanırken şu görüşlere yer verildi:
“Ayıbalığı (Ardıç) mevki İzmir Körfezi’ndeki en önemli fok yaşam alanlarından biri olup, bölgede yaşayan yerel temsilcilerimizden gelen bilgi ve görsel belgelerden de anlaşılacağı gibi bahse konu kıyıda bir takım yapılaşmaların ve kıyı yapısını değiştirecek nitelikte müdahalelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Sahil şeridi ve hatta kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kaldığı görülen yapılaşmanın 3621 sayılı Kıyı Kanunu 4. 5. ve 6. maddelerine aykırı olduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca 1984’de taraf olduğumuz uluslararası Bern Sözleşmesi gereği nesli tehlike altında olan canlılar yaşam alanları ile birlikte korunmaları taahhüt altındadır.
Mordoğan Ardıç mevki ve Ayıbalığı kayalık kıyıları Türkiye’nin Önemli Fok Alanları arasında olup, Foça-Karaburun bölgesi Türkiye’deki Öncelikli 5 Akdeniz Foku Yaşam Alanı arasına alınmıştır. Ayrıca, 2012 yılında onaylanarak 2013 yılında hayata geçen “Akdeniz Fokunun Türkiye’de Korunması Ulusal Stratejik Eylem Planı’nda sınırları açıkça belirtilmiştir. Ayrıca, 2012 yılında onaylanarak 2013 yılında hayata geçen “Akdeniz Fokunun Türkiye’de Korunması Ulusal Stratejik Eylem Planı’nda sınırları açıkça belirtilmiştir”.
Fokların doğumhanesi
Açıklamada ayrıca Ardıç burnu ve çevresindeki mağaraların foklar için yavrulama alanı olduğu belirtildi. 5/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in 8. maddesi ve 5/2 Numaralı Amatör Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğin 17. maddesinde nesli dünya çapında tehlike altındaki fokların yaşadıkları mağaralarda dalış yapmanın ve mağaralara her türlü girişin yasaklanmış olduğu da vurgulandı.
İlgili bakanlık ve kurumlar göreve çağrılırken Emrecan Polat sözleşmeye aykırı kıyı yapılaşmasının ortadan kaldırılması ve inceleme sonuçlarından bilgi verilmesi istendi.
Bilim, hukuk ve ahlak dışı
Kaçak yapıya tepki gösteren Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, herhangi bir yaptırım ve yetkilerinin olmadığını, kıyı kenar çizgisinde sorumluluğun bakanlığa ait olduğunu söyledi. Öte yandan Karaburun Kent Konseyi’nden yapılan açıklamada yapının ucube olduğu vurgulanarak “İnşaat, Akdeniz Fokları – Monachus Monachusların yaşam ve üreme alanı üzerine yapılmıştır. Bilim ahlak ve hukuk dışı bir yapıdır. Bu yapıyı Türkiye tarihinde Akdeniz Foku yaşam alanları içinde yakın dönemde inşa edilmiş en utanç verici yapı olarak değerlendiriyoruz” denildi.
Ayrıca doğa ve çevre katliamının önüne geçilmesinin istendiği açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Mevcut İskele derhal kullanıma kapatılmalı, doğal ortama zarar vermekten kaçınılarak sökülmelidir. Kamu yararına, tüm yurttaşların kullanımına açık olan kıyı şeridi işletme tarafından tel örgü, dikenli çit ile çevrilip halkın kullanımına kapatılmıştır, bu engeller derhal kaldırılmalıdır. İşletme sahiplerine, bu yapının yapılmasına izin verenlere – göz yumanlara gerekli yasal yaptırımlar uygulanmalıdır. Tesisin doğaya zarar vermemesi için sürekli kontrol altında tutulması gerekir. Daha önce verilmiş kullanım – işletme izinleri ilgili makamlarca tekrar değerlendirilmelidir. Kent Konseylerinin tüzel bir kişiliği olmadığı için direkt Karaburun Kent Konseyi olarak dava açamıyoruz. Bireysel olarak dava açma yoluna gidilecek. Karaburun Yarımadasında yaşayan, yazlık evi olan veya doğa katliamlarına karşı duran duyarlı tüm yurttaşlarımızdan hukukçular tarafından hazırlanacak dilekçe ile bireysel olarak CİMER e suç duyurusunda bulunmasını istemekteyiz…”
‘Bu cesaret kimden alınıyor?’
Uzun yıllar SAD ve Karaburun yerel fok komitesinde çalışan, WWF Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nda görevli Ozan Veryeri de işletmenin kaçak yapısıyla ilgili eleştiriler yöneltti. Sosyal medya paylaşımları ve sorularım üzerine yaptığı açıklamada, Karaburun’un 2019 yılında özel çevre koruma bölgesi ilan edildiğini anımsatan Veryeri “O zaman niçin özel koruma alanı ilan ettiniz? Köyde torununa küçük bir dam yapan ağır cezada yargılanıyor, aynı kıyılarda denizin içine inşaat yapılıyor… “ dedi.
Akdeniz fokları için 2010 yılında bakanlığın isteğiyle 150 sayfalık rapor hazırladıklarını vurgulayan Veryeri şunları söyledi:
“Akdeniz fokları için 1991 yılından buyana çalışıyoruz. O iskele, olacak iş değil. Bu yapıyı inşa eden irade ve cesaretin kaynağı nedir? Nereden beslenmektedir? Binlerce insanın sezon içinde kullanımına açılan bu yapı, hangi mevzuata uygun olarak inşa edilmiştir, hangi kurumlardan izni vardır? Bölgenin ivedilikle koruma statüsünün açıklanması, izlenmesi gerekiyor. Kamulaştırmaya gidilmeli. Türkiye’nin altına imza koyduğu bir dizi sözleşme var. Burada devleti görmek istiyoruz. Hepimizin duyarlı olması ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerek. Belediye başkanı, yetkisizim diyemez. Özel çevre koruma bölgesindeki İskele meselesinde kendini yetkili görüyor, İncirlikoy’da bungalovlar için imar verirken yetkili oluyor da şimdi neden değil? Yetkisi, Anayasada var. O yetkiyi kullansın”.
Uluslararası sözleşmeler
Ayıbalığı koyunda bağırlarına kazık çakılan, korunmayan Akdeniz foku, aslında Türkiye’nin de imzaladığı bir dizi sözleşmeyle koruma altında. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu nadir deniz canlısını ve yaşam alanları olan kıyı alanlarını korumada, taraf olduğu birçok farklı uluslararası sözleşme ve protokollerle ciddi bir taahhüt altında. İlgili sözleşmelerin bir bölümü şöyle:
• Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması (Barselona) Sözleşmesi (1981)
• Akdeniz’in Deniz Çevresinin ve Kıyı Alanlarının Korunması Sözleşmesi (Barselona Sözleşmesine değişiklik getiren sözleşme) (2000)
• Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarının Korunması (Bern) Sözleşmesi (1984)
• Akdeniz’de Özel Koruma Alanları ve Biyolojik Çeşitliliğe İlişkin Protokol (2002)
• Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme – CITES (Washington) (1996)
• Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (1996)