8 Mart’ın Politiği ve Tersine Ayrımcılık…

Dün 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü bütün kıtalarda gösterilerle, eylemlerle, çeşitli etkinliklerle anıldı. Kimileri günü kutladı, kimileri protestolarını yükseltti.

8 Mart Karaburun’da da çeşitli etkinliklerle anıldı ya da kutlandı.

Üçe bölünen etkinliklerde manzara şöyleydi.

Karaburun Kadın Dayanışma Platformu Nergis kafede buluştu. Bu toplantıya destek ve katılım için gelen erkekler etkinlikten dışarıya davet edildi. ( Hadi kovuldu demeyeyim)

Ardından bu grup merkezden iskeleye yürüdü ve deniz kenarında şarkılı türkülü kutlama yaptı.

ADD Karaburun şubesi ve CHP örgütünün kadınları birlikte düzenlenen anma toplantısının ardından ikiye ayrılarak bir bölümü CHP ilçe binasında, ADD örgütü de alandaki kahvede buluştu. Çeşitli konuşma ve değerlendirmelerle kadın sorunu ve çözüm önerileri dile getirildi.

* * *

Ataerkil düzenden buyana kadın, büyük bir ayrımcılığa uğruyor.

Ekonomik, sosyal yaşamın her alanında ağır baskılarla karşılaştılar.

Tarih içinde insanın insanlaşması mücadelesinde yol alınsa da kadın çağımızda da zor durumda.

Sömürü, ayrımcılık, şiddet, baskı, erkek egemenliğinin dayattığı sorunlar, örgütlenme önünde engeller, mobing liste uzayıp gidiyor…

Sosyalizm sürecinde kadın üretim ilişkileri içinde cinsiyetçi bakış açısından sıyrılıp, daha özgür bir alan buldu.

Ülkemizde Devrimci Atatürk ve silah arkadaşlarının örgütlediği antiemperyalist başkaldırıyla sağlanan cumhuriyet devrimi, özellikle inanç temelli karanlık bir toplumda dışlanan, kapatılan, perde arkasında tutulan kadınlara büyük bir alan açtı. Öyle ki bu kazanımlar, batılı ülkelerin çoğundan ileri oldu.

Kapitalist egemen sömürü sistemine gelince, zengin batılı gelişmiş ülkelerde meselenin özü, yani sömürü sorunu gözden kaçırılıp ”insan hakları ve özgürlükler temelinde” bazı kısmi yetersiz iyileştirmeler sağlandı. Kapitalist sistemin alan açtığı feminist hareket de özünde sorunun çözümü için gerekli sınıf mücadelesinin içini boşaltmak için devreye sürüldü, kullanıldı.

Sömürü sisteminin mağduru yoksul, az gelişmiş coğrafyalarda kadın sorunu giderek daha yakıcı bir yapıya dönüştü…

* * *

Her dinde olduğu gibi inanç temelli toplumlarda kadına dayatılan konum onu adeta ikinci sınıf insan yerine koyuyor. Kadına ayrımcılığın en olumsuz örneği şiddet unsuru, can alıcı bir konuma geliyor.

Ülkemizde son dönemlerde kadın cinayetlerinin artmasında yönetsel tutumun, bakış açısının dolayısıyla onun yarattığı iklimin etkisinin olduğu açık bir gerçek.

****

Peki, kadın sorununun temeli ne?

Sorunu doğru saptamak, çözüme giden ilk adım.

İşin özü sömürüdür.

Sömürüye karşı asıl yöntem, sınıf mücadelesidir.

Bugün egemenliğini sürdüren küresel sömürü sistemi yaşadıkça, kadına yönelik her türlü ayrımcılık ve baskıdan kurtulmak olanaksızdır.

Sisteminin içinde batılı ülkelerde olduğu gibi kadın sorununu salt “özgürlük ve insan hakları” temelinde sınırlamak, çare olmayacaktır.

Sömürü sistemiyle mücadele, doğru ideolojik hareket noktasından yola çıkarak, dayanışma ve örgütlü yaklaşımdan geçer.

Sınıf mücadelesi, cinsiyet ayrımcılığı olmadan, kadın erkek el ele yürütülür. Sömürüye karşı kadın erkek birlikte mücadele edilir.

Bu yolda her türlü ayrımcılık, kadın sorununun temeline inemez, çözemez.

Dün Karaburun’da ve ülkenin bazı yerlerinde görüldüğü gibi 8 Mart etkinliklerine dayanışma için gelen erkekleri etkinliklerin dışına çıkarmak çözüm değildir. Açıkça cinsiyet ayrımcılığı ve sorunun çözümü noktasında körlüktür.

Salt batılıların savunduğu gibi insan hakları ve özgürlükler çerçevesinde, sisteme karşı gelmeden çözüm aramak, kendini avutmaktır.

8 Mart tarihi, Sosyalist mücadelenin günüdür.

Bunları da sevebilirsiniz